***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

24 Kasım 2009 Salı

AtaTürk ün Bilime Verdiği Önem

Atatürk'ün önem verdiği ve savunduğu kavramların dinimizle olan uyumunu hemen her alanda görmek mümkündür. Atatürk'ün bilim konusundaki yaklaşımı bunun bir başka örneğidir. Atatürk, "İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur"derken 21, aslında Peygamberimiz (sav)'in asırlar öncesinde söylediği "ilim Çin'de bile olsa alınız" buyruğuyla tamamen paralel bir prensip ortaya koymuştur. Atatürk, dünya çapında yabancı bilim adamlarının katıldığı milletlerarası toplantılara katılırdı. Yukarıda bu şahsiyetlerle bir sohbet sırasında görülüyor. Karşısındaki hanım, manevi kızlarından Prof. Dr. Afet İnan, yanındaki de onun hocası İsviçreli Tarih Profesörü Eugene Piccard'dır. İslam'da bilime verilen önem Kuran'da açıkça belirtilmektedir. Kuran ayetlerinde Allah; insanları düşünmeye, incelemeye ve araştırmaya çağırır. Bir ayette şöyle buyrulur:Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)Gerek gökyüzü, gerek yeryüzü, gerekse bu ikisi arasında yaşayan canlılara baktığımızda her birinin kendilerini var eden Yaratıcı'nın varlığını tasdik ettiğini görürüz. Evreni ve içindeki tüm varlıkları incelemenin ve Allah'ın yaratmasındaki sanatı keşfedip insanlığa açıklamanın yolu "bilim"dir. Dolayısıyla İslam Dini, bilimi Allah'ın yaratışındaki detaylara ulaşmada bir yol olarak benimser ve bu nedenle bilimi teşvik eder. Atatürk'ün bilime verdiği önem, bu manada anlaşılmalıdır.

Yardımlaşma ve Yardımlaşmanın Önemi

Yardımlaşmanın Önemi:Genellikle ifâde edildiği gibi İslâmiyet bir yardımlaşma dinidir. İslâmiyetten önce de sonra da hiç bir din ve fikir sistemi onun kadar bu konuya eğilmemiş yardım anlayışını ve bu anlayışın uygulanışını bu kadar geniş boyutlara ulaştıramamıştır.Kur’an-ı Kerim’den öğrendiğimiz bu gerçeği, hayatımızın her anında görüyoruz. Geçmişte olduğu gibi, şimdi de hayatı paylaşan insanlar, aynı düzeyde değillerdir, örneğin zayıfı, güçlüsü, fakiri, zengini,erkeği, kadını gibi. Böyle insan toplulukları beraber doğup, beraber ölürler. Bu beraberlik “hayat”ın kaynağını oluşturuyor.Ancak bu farklı insanlar, yaşadıkları süre içinde birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Zenginler bile fakirlere ihtiyaç duyar. Hiç bir zengin benim kimseye ihtiyacım yoktur diyemez. O insan servetini çalıştırdığı insanların gücü ile kazanır. Zira kimi çalıştırıyorsa ona muhtaç demektir.İnsanların birbirlerine muhtaç olmaları, aralarındaki yardımlaşmaları zorunluluğunu ortaya çıkarır.Yardımlaşma toplum halinde yaşamanın sonucudur.Cenâb-ı Hakk: “İyilikte ve kötülükten sakınmakta birbirinizle yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.” buyuruyor. Zekat vermenin, güzel söz söylemenin, ve daha pek çok şeyin, iyi olarak kabul edersek, yardımlaşmanın sınırını sonsuz olduğunu anlarız.Yardımlaşmanın konusunun içinde, maldan sevgiye kadar herşey verilebilir. Verme işi bazan zekat fitre gibi mecburi olduğu halde, bazan tamamen isteğe bağlıdır. Bu vermenin sınırı yoktur.Bu yardımın dışında, müslümanlar birbirlerine sevgi ile bağlanmak zorundadırlar.b) Yardımın İnsanların ve Toplumların Yaşamlarındaki yaptığı değişiklikler:1- Yardımla yoksullar korunmuş olur. Onlara yapılan maddi yardımlar, onların hırsızlık gibi kötü yollara sürüklenmesini engeller.2- Yardım yapanla yapılan arasında sevgi ve ülfet doğar.yardımla topluma kazandırılan insanlar kin, hased, düşmanlık gibi kötü huylardan kurtulur, kimsenin malında gözü olmaz.3- Hz. Muhammed, müslümanlara yardım edilenin değil, yardım eden kişi olmalarını bildirmiştir.Sıkıntı zamanında müslümanlardan yardım, anlayış ve sevgi görenler, sıkıntılarını atlatınca, alan değil veren kişiler olmaya çalışacaktır.4- Zekât, sadaka ve diğer maddî yardımlar, müslümanların güçlü olmalarında, birlik ve beraberlik içinde bulunmalarında en büyük etkendir. Yardımlaşma, zenginle fakir, tokla aç arasındaki uçurumu kapatır ve sevgi, saygı bağı kurar.5- Yardımlaşmanın yaygın olduğu toplumlarda dostluk duyguları güçlü olur. Fakirlik ve bununla gelen dilencilik ortadan kalkar.c) Yardımlaşma Çeşitleri:1- Maddî Yardım:Yerde ve gökte ne varsa hepsi Allah’ındır.Fakat, Cenâb-ı Hakk, yerde ve gökte bulunan bütün varlıklar, yüce katından bir lütuf ve bağışlama olarak, insanların hizmetine vermiştir. Varlığın sahibi olan Allah Teâla, bunu, kullarından dilediğine verip dilediğinden alacağını açıklamıştır.Ancak kendilerine mal ve mülk verdiği kişilere, malları ile ilgili bazı sorumluluklar yüklemiş ve görevler vermiştir. Bu sorumluluk ve görevler, Allah’ın bir emaneti olan mallardan bir kısmının başkalarına verilmesidir. Cenâb-ı Hakk, iman ve namazdan sonra, malın başkalarına verilmesini emretmiştir. Buna “infak etmek” denir. İnfakın üç çeşit kısmı vardır(Farz, vacip ve mendup). Farz olan zekât, vacip olan fitredir.Dünyada kalacak olan malımızın, Allah’ın emrine göre kullanılması ve harcanması önemli bir iştir. Bu harcama, âhirete uzanan geçide sağlam bir köprü kurmamızı sağlar. Hayır ve iyilik, mal, el ve dille yapılır. Yapılacak bütün iyiliklere “sadaka” denir.Mal ile yapılacak iyilik ve yardımın başında zekât gelir. Zekât, insanların ihtiyaçlarından fazla olan mallardan başkalarına vermeleridir ve mecbûri bir yardım şeklidir.Bunun dışında, sadaka ile başkalarına yardım etmemiz gerekir.İnsan yakınlık derecesine göre başkalarına yardım etmelidir (Çocuğu annesi-babası, kardeşi, yakın akrabaları, yakın ve uzak komşuları, içinde yaşadığı toplumun diğer bireyleri). Ancak maddî olarak yardım edilecek kişilerin gerçekten yoksul olmaları gerekir.Fakat insan gönül zenginliğinin yerine, elinde olanın daha fazlazını ister, gözünü hırs bürür. Bunun yerine Allah’ın bize nimet olarak verdiği malların hayır yolunda, bize emrettiği şekilde harcanması olumlu bir davranıştır.Yalnız insan istediği malı değil, mallarından sevdiklerini yoksullara vermek zorundadır, böylece Allah’ın rızasını kazanır.Mal ile yapılacak yardımlardan biri de “karz-ı hasen”dir.Bu yardım, faiz veya benzeri menfaat beklemeden ödünç para verilerek yapılır.Herkesin yararlanabileceği çeşme, köprü, cami, hastane, okul, yol gibi kurumlar yaptırmak da mal ile yapılan yardımlar arasındadır.Bu tür hayır eserlerine sadaka-i câriye denir ve bu kişiler öldükten sonra da, o yerler hala işliyorsa sevabı çok olur.Sosyal ve ekonomik bakımdan malla yapılacak en önemli yardımlardan biri de zenginlerin mallarını yatırıma aktarmalarıdır ve çalışmak isteyenlere iş ve geçim imkanı hazırlamalarıdır.1-Mânevî Yardım:Allah’ın ve Resûlünün bizden yapılmasını istediği, akıl ve vicdanın hoş gördüğü bir şeyi yapmak iyiliktir. Kötülükten sakınmak, başkalarına kötülük yapmamak da iyiliktir. Bu tür iyilikler de “sadaka”dır.İyilikte yardımlaşmak kadar kötülükten alıkoymaya çalışmak da müslümanların dinî-ahlâkî görevleri arasındadır. Kötülük gören kişi, kötülük ister küçük ister büyük olsun, ona engel olmalıdır. Eğer bu görev yapılırsa, kötülük azalır, toplum huzur bulur.d) Yardım Yapılırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:1- Yardım Allah rızası için yapılır. Allah rızası gözetilmeden yapılan iyilikte riyâ ve gösteriş, yada çıkar düşüncesi vardır.2- Yardım yapılacağı sırada gerçekten yoksul olan kişiler aranmalıdır. Ancak hayâ sahibi yoksullar, yoksulluklarını belli etmez. Yardım yapacakların, bunlar gibilerini bulup, haysiyetlerini bozmadan yardım etmelidirler.3- Kötü, işe yaramaz mallar yardım olarak başkalarına verilmez.4- Yapılan yardım hiç bir zaman başa kakılmamalıdır, aksi takdirde yapılan yardımın sevabı olmaz.5- Yoksulun halinden anlamalı ve ona iyi davranmalıdır.6- Hiç bir yardım küçük görülmemelidir.7- İyilik ve yardımda bulunacak kişi bunu zamanında yapmalıdır. Zamanında yapılmayan yardım, ihtiyacı karşılamaktan uzaklaşır.8- Yardım yapılırken gizliliğe önem verilmelidir. Ancak zekat gibi farz olan ibadetlerde açıklık esastır.e) Başkalarından Yardım Bekleyenlerin Dikkat Etmesi Gereken Hususlar:1- İhtiyaçtan fazlası istenmemelidir.2- Yapılan yardımı azımsamadan kabul etmek gerekir.3- Yardım kerîm olandan istenir, yardım etmek istemeyenden veya imkanı olmayandan yardım istenmez.4- İyilik ve yardım yapana nankörlük değil, teşekkür etmeliyiz.
Toplum varlığının sağlıklı ve huzurlu bir şekilde sürdürülebilmesi için toplumsal denge ve barışın bir şekilde sağlanması ve bireyler arasında duygusal gerilime yol açabilecek etkenlerin giderilmesi şarttır. Bir toplumda fakirlerin ve zenginlerin bulunması tabiidir. Ancak tabii olmayan bunların birbirlerinin haklarını gözetmemeleridir. Niteliğ i her ne olursa olsun haklara riayet edilmemesi beraberinde toplumsal yapı lanmada huzursuzluk doğuracak maddi ve manevi çatış malar ı getirecektir. Bu itibarla zengin ve fakir arası ndaki ekonomik düzey farkının uçuruma dönüşmemesi yani zenginin daha zengin fakirin da ha fakir olması nın engellenmesi ve söz konusu olabilecek duygusal hatta fiziksel çatış manın önlenmesi toplumun buna bağ lı olarak da bireyin huzuru için kaçınılmazdır. Bu sebepledir ki Yüce Kitabı mız Kur'an-ı Kerim'de söz konusu gerilimin potansiyel varlığı ima edilerek bunun engellenme ve giderilmesine yönelik düzenlemeler yapı lmıştır. Nitekim ideal/model mümin için kullanılan “muttaki” statüsündeki kimselerin özellikleri sıralanırken “ Onlar varlı kta ve yoklukta Allah için infak ederler …” buyrulması toplumun muhtaç kesimleriyle paylaşma özverisinin ne derece öneme sahip olduğunu vurgulaması açısından dikkat çekicidir. Gerçek şu ki İslam dini başlangıçtan itibaren yoksulluk meselesi ile ilgilenmiş mensuplarına yoksulların durumlarını iyileştirmek üzere dini literatürdeki karşılığı her ne olursa olsun kimi mecburi kimi ihtiyari bazı sorumluluklar yüklemiştir. Zenginlerin muhtaç akrabaya bakma (nafaka) mecburiyeti komşu hakkı kesintisiz hayırlar (sadaka-i câriye- vakıflar gibi) zekât fitre ve kurban bu ödevlerin başlıcalarıdır. Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim ve gönüllerimizin sevgilisi Peygamberimizin hadislerinde değişik vesilelerle Müslümanların Allah için infakta bulunmaları dini bir görev olarak dile getirilmektedir. “Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.” buyurularak zenginin malında muhtaçların hakkı olduğu belirtilmek suretiyle zekât veya zorda kalan muhtaca yardım sadece zenginin insafına terk edilmemiş onun bir lütuftan öte yerine getirilmesi gerekli bir görev olduğu vurgulanmıştır. Bir başka ayette de namaz kılan ve namazlarında daim olanların eline mal geçip zengin olunca pintileşen ve cimrilik yapan kimseler olmadıkları belirtilerek “Onların mallarında isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.” buyrulmuştur . Bu eksende değerlendirildiğinde muhtaç bir kimseye yardım etmenin sadece dini bir görev değil aynı zamanda bir insanlık vazifesi olduğu görülür. Kur'ân-ı Kerim'in en çok üzerinde durduğu ve teşvik ettiği hususlardan biri Allah'ın verdiği rızkın paylaşılmasıdır. Allah'ın verdiği rızkı muhtaç durumda olanlarla paylaşma Müslüman'ın en önemli özelliklerinden biridir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin eğitim ve gözetiminde yetişen İslam'ın ilk kuşağı Sahabe paylaşma ve yardımlaşmanın en güzel örneklerini vermişlerdir. Öyle ki Kurân-ı Kerim onların bu örnek tutumunu övmektedir. Gönül dünyasında herkese yer veren Rahmet elçisi yoksulları n geçimiyle bizzat ilgilenir imkânları nispetinde onların bakımını sağlar kendisinde yoksa diğer Müslümanları buna teşvik ederdi. Onun hayatına bakıldığında bu tür örneklerle karşılaşmak hiç de zor değildir. Ahlak numunesi Peygamber insanlara sadece malını değil gönlünü de açmış onunla birlikte olanın sadece gözü değil gönlü de doymuştur. Daha sonraki kuşaklar da Kur'ân ve Kutlu elçinin rahmet yüklü sözleri ekseninde şekillenen infak ruhunu asırlar boyu canlı tutmuşlardır. Bu anlayışın tabii sonucu olarak İslâm tarihinde toplumsal anlamda pek çok hayır kurumu oluşmuştur. Çok çeşitli alanlarda teşekkül eden yardımlaşma ve paylaşma zeminine oturan vakıflar bunun en güzel örneklerindendir. Kur'ân-ı Kerim ve Sünnetteki özendirmelerin yanında İslam'ın ilk kuşaklarından sonraki kuşaklara aktarılan paylaşma ve feragat örnekleri ve hatıraları Müslümanlar arasında paylaşma ruh ve bilincini hep canlı tutmuştur. Bu yaklaşım Müslümanlar arasında kardeşini kendine tercih etme anlayışını ortaya koymuştur ki bundan daha öte bir yardımlaşma ve dayanışma örneği göstermek oldukça zordur. Gün geçtikçe yozlaşan değerler etkisi altındaki çağımız insanının yardımlaşma ve dayanışma adına gurur abidesi olan bu tablolardan şüphesiz alacağı dersler vardır. Böylesi bir durumda bu tablolara bakan kimse erdemi paylaşımı özveriyi mala değil insana verilen değeri görecektir. Öyle ki Medineli Sahabîler sırf imanlarından dolayı her şeylerini bırakarak Mekke'yi terk etmek zorunda kalan Mekkeli kardeşleri ile bütün imkanlarını paylaşmışlar ve bundan dolayı da ‘Ensar' (yardım edenler) adını almışlardır. Ensar bu yardımı çok zengin olduklarından değil Kur'ân'ın ifadesiyle kardeşlerini kendilerine tercih ettikleri' için gerçekleştirmişlerdir. Bu anlayışın temeli mal zenginliğine değil iman ve gönül zenginliğine Allah rızasını mal sevgisine tercih etmeye dahası sevdanın odağına Allah'ı koymaya dayanır. İslam'ın paylaşma ve dayanışma yaklaşımının özünü bu uygulamada somut bir biçimde görmek mümkündür. Kur'ân-ı Kerim'de pek çok âyet-i kerimede paylaşma emredilir. Hatta Yüce Allah verecek bir şeyi olmayanın muhtaç durumda olana gönül alıcı güzel sözler söylemesini dahi paylaşma bilinci kapsamında değerlendirir. Paylaşmayı emir ve tavsiye eden âyetler paylaşma bilinci hususunda bazı ölçütler de ortaya koymuştur. Verenin Allah olduğunu hatırdan çıkarmama paylaşmaya akrabalardan başlama harcarken dengeli olma saçıp savurmama yoksullar fakirler yolda kalmışlar özellikle muhtaç olmasına rağmen isteyemeyenlere verme şeklinde özetlenebilecek bu ölçütler dengeli bir paylaşma bilincini önermektedir. Şüphesiz belirli bir ömre sahip insan çoğu zaman geriye dönüp baktığında sadece ah keşke gibi sözlerle dile dökülen pişmanlıkları görür. Kur'an-ı Kerim bu hususu şöyle dile getirmektedir: “Herhangi birinize ölüm gelip de “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın .” Oysa bu sürecin sonlu olduğu bilinciyle her demini değerlendirmeye çalışan kimse paylaşma bilinciyle infak sorumluluğunu yerine getirir. Her konuda bizlerin en güzel örneği Peygamberimiz infak ve paylaşma konusunda da hem sözleriyle hem uygulamalarıyla bizlere örnek teşkil etmektedir. İnfak ve paylaşıma bir de onun rahmet dolu penceresinden bakalım; “ Yarım hurma vermek suretiyle de olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz. Bunu da bulamayan güzel bir söz ile kendisini korusun .” “ Ey âdemoğlu! İhtiyâcından fazla olan malını sadaka olarak vermen senin için iyi; vermemen kötüdür. İhtiyacına yetecek kadarını elinde tutmandan dolayı ayıplanmazsın. İyiliğe geçimini üstlendiklerinden başla …” “ Kim helâl kazancından bir hurma kadar sadaka verirse – ki Allah helâlden başkasını kabul etmez – Allah o sadakayı kabul eder. Sonra onu dağ gibi oluncaya kadar herhangi birinizin tayını büyüttüğü gibi sahibi adına ihtimamla büyütür . ” “Her Allah'ı n günü iki melek iner. Bunlardan biri; Allah'ım! Malını verene yenisini ver! diye dua eder. Diğeri de ;Allah'ım! Cimrilik edenin malını yok et! Diye beddua eder." ( Buhârî Zekât 27; Müslim Zekât 57) “Cimri ile cömerdin durumu göğüsleri ile köprücük kemikleri arasına zırh giyinmiş iki kişinin durumuna benzer. Cömert sadaka verdikce üzerindeki zırh genişler uzar ayak parmaklarını örter ve ayak izlerini siler. Cimri ise bir şey vermek istediğinde zırhın halkaları birbirine iyice geçer onu sıkıştırır; genişletmek için ne kadar çalışsa da başaramaz. ” (Buhârî Zekât 28 Müslim Zekât 76–77) Bu ve benzeri pek çok hadisi ile Peygamber (s.a.s.) müminleri sahip oldukları mallardan Allah yolunda infaka başka bir deyişle harcamaya teşvik etmiştir. O (a.s.) bu konuda sadece sözleriyle değil aynı zamanda her hususta olduğu gibi yaşam biçimiyle de müminlere örnek olmuştur. Allah'ın Peygamberi hiçbir zaman mal biriktirme sevdasıyla yaşamamış ömrünü bu yolda tüketmemiştir. O'nun evinde bazen açlığını giderecek derecede herhangi bir yiyeceğin dahi bulunmadığı açlık sebebiyle zaman zaman uyuyamadığı nakledilmektedir

Alo 188 Cenaze Hattı Hizmet Veriyor


Tekirdağ iline bağlı Çorlu ilçesinde Alo 188 Cenaze Hattını arayan cenaze sahiplerinin talepleri doğrultusunda, cenazeler istenilen adreslerden alınıp defin edileceği aşamaya kadar olan tüm işlemler belediye ekipleri tarafından gerçekleştiriliyor. Kurban Bayramı dolayısıyla 24 saat kesintisiz hizmet verecek olan Alo 188 Cenaze Hattında müracaat sahiplerinin defin işlemlerinin tümü ücretsiz olarak yapılıyor.
Alo 188 Cenaze Hattı uygulamasıyla cenaze sahiplerinin üzüntülerini paylaşarak acılarını hafifletmeyi amaçladıklarını söyleyen Mezarlıklar Müdürü Vildan Perçinoğlu, mezarlıklarda kapsamlı temizlik çalışmaları yapıldığını belirtti. Büyüyen otlar ve ağaçlardan dökülen yaprakların temizlendiğini söyleyen Perçinoğlu, duvarların ve ağaç gövdelerinin sıvanarak asri mezarlığın güzel bir görüntüye kavuşturulduğu dile getirdi. Mezarlıklar Müdürlüğü hizmetlerinin kurban bayramı süresince kesintisiz devam edeceğini ifade eden Perçinoğlu, vatandaşlara mezar üzerini kaplama özelliği bulunan çiçekler verileceğini sözlerine ekledi.
HABER VE FOTO.RECEP KARAGÖZ

MEYVE SULARINDA KULLANILAN GIDA KATKI MADDELERİ

Gıda güvenliği çok önemli bir konudur. Gıda güvenliği, tüketilen gıdanın sağlığa zarar vermemesi demektir. Gıda kaynaklı hastalıklar dünyada giderek çok ciddi boyutlara varmaktadır. Bunu önlemek için aldığımız ürünlerin içeriğini bilmek zorundayız ve bunları kontrol etmek zorundayız içeriğine dikkat etmeliyiz. Bu çalışmada küçükte olsa sizlere faydalı olacağını düşünmekteyim. Benim kişisel fikrim şudur meyve sularında en katkısız en saf olanı almak zorundayız. Aşağıda sizlere gıda katkı maddeleri nedir, E kodu nedir gibi açıklamalar yapmaya çalıştım.
Gıda katkı maddeleri nedir?
Tek başına gıda olarak tüketilmeyen veya gıda ham veya yardımcı maddesi olarak kullanılmayan, tek başına besleyici değeri olan veya olmayan, seçilen teknoloji gereği kullanılan işlem veya imalat sırasında kalıntı ve türevleri mamul maddede bulunabilen, gıdanın üretilmesi tasnifi işlenmesi hazırlanması ambalajlanması taşınması depolanması sırasında gıda maddesinin koku görünüş yapı ve diğer niteliklerini korumak düzeltmek veya istenmeyen değişikliklere engel olmak ve düzeltmek amacıyla kullanılmasına izin verilen maddelerdir.
Türk gıda kodeksi yönetmeliğinde 300 civarında gıda katkı maddesinin çeşitli gıdalarda değişen miktarlarda kullanılmasına izin verilmiştir. Avrupa birliğinde kullanımına izin verilen gıda katkısı sayısı 297dir.
E kodu nedir?
Gıda katkı maddelerini tanımlamak ve herhangi bir karışıklığa yol açmamak için kullanılan Avrupa birliğinin (EC) simgesi olan E harfi ve üç rakamlı sayıdan ibaret kodlardır.
Gıda katkı maddelerinin güvenli kullanımı için çalışan uluslar arası kuruluşlar
-Kodeks Alimentarius komisyonu (Codex Alimentarius Commission)
-Jecfa (The joint FAO/WHO Expert Committee on food Additives Gıda katkıları FAO/WHO ortak uzmanlar Komitesi
-JMPR (The joint FAO/WHO Meeting on Pesticides Residues- Pestisit FAO/WHO Ortak toplantısı)
-Eu scıentıfıc commıttee on food (SCF)
-FDA (Food and drug administration Birleşik Devletler Gıda ve ilaç Dairesi
Bazı meyve suyu üretiminde kullanılan gıda katkı maddeleri sadece E 300 E330 E211 E160a E414 E951 E950 E954 kullanılmaktadır.
E300 Acorbic Acid
Un işleme ajanı c vitamini sentetik olarak glikozdan sağlanabilir.
E330 Citric Acid
Gıda asidi doğal turunçgillerden elde edilir
E950 Acesulfame Potassium
Yüksek yoğunluklu kalorisiz tatlandırıcı şekerden yaklaşık olarak 200 kat daha fazla tatlandırır.aspartam sakarin ce assülfam potasyumu en kötü 10 katkı listesine dahil edilmiştir.Bu üç tatlandırıcının da hayvanlarda kansere neden olduğu tespit edilmiştir ve kanser riskini arttırabilir.
E951 Aspartame
Suni tatlandırıcı çok fazla yan etiksi var bazıları aspartama karşı alerji duyar bu insanlarda migren en önemli reaksiyondur.
E 954 Saccharines
Suni tatlandırıcı kanserojen olarak bilinen toluenden elde edilir 1977 de Amerika’da yasaklandı.bu ürünün kullanılması sağlığa zararlı olabilir
E414 Acacia
Acacia Senegal ağacının özsuyundan alınır
E 211: Sodyum benzoat / Benzoik asit sodyum tuzu
Düşük kalitede gıda koruyucu ve tat değiştirici portakal sularında yüksek miktarda bulunur kurdeşene neden olduğu astımı ağırlaştırdığı bilinir.
E160(A)
KAYNAKLAR
Prof.Dr.Dilek Boyacıoğlu İTÜ Gıda Müh bölümü
Egemen A.Demir N.Akşit S ve ark besin zehirlenmeleri sağlıksız beslenmenin bir göstergesi Beslenme diyet dergisi 30

Mehmet Zeki Aydeniz
Gıda Teknikeri
m.z.aydeniz@gmail.com

23 Kasım 2009 Pazartesi

Anne ile sevgilisi kaburgalarını kırmış...

TEKİRDAĞ’ın Çorlu ilçesinde Nisan 2009 tarihinde kaybolan ve Mayıs 2009 tarihinde ölü olarak bulunan 6 yaşındaki M.F.nin öldürülmesi ile ilgili Cumhuriyet Savcısının hazırladığı iddianame Çorlu Ağır ceza mahkemesine gönderildi.
Dilber Fırtına (23) ve onun erkek arkadaşı olduğu iddia edilen Kemal Ermiş (41) tarafından dövülerek öldürüldüğü iddia edilen 6 yaşındaki M.F.nin ölümüyle ile ilgili soruşturmanın tamamlanmasının ardından ortaya iddialar atıldı.
Ortaya atılan iddialar arasında M.F.nın, anne Dilber Fırtına ve erkek arkadaşı Kemal Ermiş tarafından ölmeden önce ağır bir şekilde dövüldüğü ve bu dayak sonucu 10 kaburgasının kırıldığı da yer alıyor. Oğlunun kaybolması ile birlikte ortaya kaçırıldığı iddiası atan Dilber Fırtınanın eşi Ümit Fırtına ise oğlunun yaptığı her yaramazlık sonucunda ona ceza olarak dişlerini kırdığı ortaya atılan iddialar arasında yer alıyor.İddilarda Dilber Fırtınanın ev kirasını ödemek için ve kendisinin bazı ihtiyaçlarını karşılamak için ise erkekler ile cinsel ilişkiye girdiği belirtildi.
Önümüzdeki günlerde Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılacağı bildirilen davada, sanıklar Dilber Fırtına, Kemal Ermiş ve Fadime Sezer (38 ) 6 yaşındaki M.F.Yi tasarlayarak öldürdükleri gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanacaklar.Yaşanan olay neticesinde anne Dilber Fırtına, Kemal Ermiş, Fadime Sezer, Kader Sezer ve Kadir S. cezaevinde yatıyorlar.
KAYNAK:ÇORLU DEVRİM GAZETESİ

Devrim ve Cumhuriyet gazetelerinin yayınları ses getirdi

Tekirdağ iline bağlı Çorlu ilçesinde günlük olarak yayın hayatını sürdüren Devrim Gazetesi çevre ve Trakya toprakları ile ERGENE ÇEVRE DÜZENİ PLANLARI olayının yılmaz takipçisi olarak, yayınlarını başarı ile sürdürüyor.
Geçtiğimiz hafta (18 Kasım 2009) günkü manşet haberi. “TRAKAB planlarına Kırmızı Kart !..., ”S özde Planla Trakya Yağmaya Açılacak” ve yine Cumhuriyet gazetesi’ nin “Ergene Çevre Düzeni Planı’nın bölgeyi İstanbul’un çöplüğü yapacağından endişe ediliyor, Trakya’nın sonu olacak” haberleri ses getirdi.
Gazetelerin Yayınlarını takip eden bilim adamları, TEMA ve Trakya’daki Kent platformu mensupları, il genel meclisleri “Devrim gazetesi ve Cumhuriyet gazetesi Trakya Toprakları, TRAKAB ve Çevre Düzeni Planları konusunda çok duyarlılar. Yaptığımız toplantıları ve çalışmaları kamuoyuna anında duyuruyorlar” dediler.
“Trakya Alt Bölgesi Planlama çalışmaları farklı üniversitelerden akademisyenler ve konusunda uzman yaklaşık 50 kişi tarafından hazırlanmıştır. Plan raporunda da belirtildiği gibi, doğal ve çevresel değerler temel ilke olarak kabul edilmiş ve plan bu yönde hazırlanmıştır. Bu yönü ile 2004 tarihli Çevre Düzeni Planı ile aynı amaç ve ilkeler üzerine kurgulanmıştır.
Bu çalışmada ek olarak yapılan en önemli şey ise 1/25 000 ölçekli plan ve analizleridir. Şu ana kadar Trakya bütününde yapılan ve yürürlükte olan uygulama planlarının Çevre Düzeni Planı ile uyumu konusunda hiçbir çalışma yapılmamıştır. İlk kez İMP tarafından yapılan bu çalışmada görülmüştür ki; 2004 Çevre Düzeni Planının önerdiği nüfus tüm Trakya Alt Bölgesi için 2,7 milyon kişi iken yürürlükte bulunan planlardan gelecek nüfus 4,5 milyon kişidir. Yeni yapılan planda bu konu göz önüne alınarak hedef nüfusun (2,7 milyon) aşılmaması ve uygulama planlarının bu doğrultuda revize edilmesi konusunda gerekli önlemler alınmıştır.
Sanayi konusunda ise; 2004 Çevre Düzeni Planında belirtilen alanların dışında yeni hiçbir alan açılmamıştır. Bu plandan farklı olarak yeni planda kirletici olabilecek sanayi türleri net olarak belirtilmiş ve yer almasını önlemek üzere kesin plan notu konulmuştur.
Plan ve plan raporu objektif bir gözle okunduğunda görülecektir ki; plancı ve akademisyen müelliflerin “bir yeri kurtarırken diğer bir yeri gözden çıkarmak” gibi bir amaçları olamaz. Tam tersine bu plan, ülke bütünü kapsamından yaklaşılarak geniş, objektif, bilimsel ve uluslar arası ilkeler doğrultusunda çalışılmış ve hazırlanmıştır.
Bilgilerinize sunar, iyi çalışmalar dileriz.
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanlığı
Evet açıklama ustaca kaleme alınmış ama DEVRİM gazetesi ile Cumhuriyet Gazetesi’nin ışık tuttuğu konulara tam olarak ciddi bir açıklama getiremeyişide dikkatlerden kaçmıyor.
İstanbul Büyükşehir belediyesi bilindiği gibi Trakya’da KIYIKÖY’e iki adet baraj yaptırıp bu barajın sularını kilometrelerce boru döşeyip İstanbul’a alması Trakya topraklarının su kaynaklarını yok etmede önemli mesafe kaydedilmiştir.
Şimdi yine İstanbul’u rahatsız eden Çevreye zarar verecek kirli sanayiyi Trakya topraklarına İMP planları (1/100.000) lik ile göndermek istediğini duymayan ve bilmeyen yoktur. Taktir halkımızındır.

Yeni Başkan Cengiz Konca


Kırklareli iline bağlı Lüleburgazilçesindeki İşadamları Derneği (LİAD)’nin 6. Olağan Genel Kurulu geçtiğimiz Cuma akşamı Hamitabat Elektrik A.Ş (HEAŞ) Sosyal Tesisleri’nde bulunan Güllüoğlu Baklavaları Salonu’nda yapıldı.Saat 20.00’de başlayan Genel Kurul’a üyeler büyük ilgi gösterdi. Genel Kurul’un Divan Başkanlığı’nı Av. Murat Kalecik yaparken Genel Kurul’un samimi ve esprili bir ortamda yapılması dikkat çekti.LİAD’ın 2009 yılı faaliyet raporu onaylanırken 2010 yılı faaliyet programı da üyeler tarafından onaylandı.Genel Kurul’da yapılan Tüzük Tadilatı’nda her yıl Kasım Ayı’nda yapılan Genel Kurul’un iki yılda bir Kasım ayında yapılmasına karar verilirken aylık 60 TL olan üyelik aidatlarının da aylık 70 TL ‘ye yükseltilmesine oy birliği ile karar verildi.Tek liste üzerine yapılan seçimler sonunda LİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Cengiz Konca seçildi.Cengiz Konca yaptığı konuşmada “LİAD olarak bugüne kadar güzel çalışmalara imza attık. Şimdi bir bayrak değişikliği oldu. Güzel çalışmalarımız devam edecek” dedi.Konca konuşmasının ardından LİAD önceki Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Akdağ’a şilt hediye etti.Akdağ yaptığı konuşmada; LİAD’ın artık bölgede bulunan işadamlarının önünü açan bir dernek olduğunu belirterek “Görevi bizden başkalarının devralması artık işadamlarımızın kendi derneğini sahiplendiğini gösterir. LİAD’ın daha güzel çalışmalara imza atacağını düşünüyorum” dedi.Genel Kurul’un ardından üyeler Güllüoğlu Baklavaları’nın tadını çıkardı.LİAD Yönetim Kurulu şöyle oluştu;Yönetim Kurulu Başkanı; Yüksek İnşaat Mühendisi Cengiz KoncaBaşkan Yardımcısı; Özer BüyükkurtBaşkan Yardımcısı; Talat YılmazYönetim Kurulu Üyeleri;Hasan Danış, İlhan Güdücü, Bilal Dağtekin, Hasan Öztürkmen, Suat KayalıDenetleme Kurulu Başkanı Murat Yılmaz Üyeler; Hasan Hamiş, Özkan Yılmaz

KAYNAK:LÜLEBURGAZ GÖRÜNÜM GAZETESİ

Yoğun Sis Kazaya Neden Oldu: 1 Ölü, 1 Yaralı

Tekirdağ'ın Çorlu İlçesinde etkili olan yoğun sis nedeniyle Edirne istikametinden Çorlu istikametine gitmekte olan motosiklet bariyere çarptı. Kazada 1 kişi öldü, 1 kişide yaralandı. Kaza, dün gece saat 23:00 sıralarında Çorlu-Edirne yolu Marmaracık köyü üst geçit mevkiinde meydana geldi. Edirne istikametinden Çorlu istikametine gitmekte olan Erdoğan Karani (33) yönetimindeki 59 PA 975 plakalı motosiklet yoğun sis nedeniyle görüş mesafesinin 10 metreye düşmesi ile Marmaracık köyü üstgeçit mevkiinde direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu orta bariyere hızla çarptı. Çarpmanın etkisi ile motosiklet sürücüsü Erdoğan Karani ile arkadaşı Aydın Solak(37) yaralandılar. Olay yerine gelen ambulans ile yaralılar Çorlu devlet hastanesine kaldırarak tedavi altına alındılar. Ağır yaralanan sürücü Erdoğan Karani yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Kazada yaralanan Aydın Solak’ın ise hayati tehlikesinin bulunmadığı belirtildi. Kaza ile ilgili soruşturma sürüyor.

Bayram sevincini erken yaşadılar

Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Toplum Destekli Polislik Büro Amirliği, Çerkezköy’de Kurban Bayramı öncesi 166 öğrenciyi sevindirdi. Tüm Tekirdağ genelinde 1729 çocuğa bayramlık dağıtan Toplum Destekli Polis Büro Amirliği, Çerkezköy’de 10 okulu dolaşarak çocuklara bayramlık hediyelerini verdi
KAYNAK:ÇERKEZKÖY HABER GAZETESİ

K TÜRÜ YETKİ BELGELERİNDE İNDİRİM SON TARİH 31 ARALIK 2009

11 Haziran 2009 tarihli ve 27255 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolu Taşıma Yönetmeliği gereğince; toplam yüklü ağırlığı 3,5 tondan az kamyonetlerle, ticari amaçla il içi veya şehiriçi eşya taşımacılığı veya ticari amaçla olmamak ve sadece kendi esas iştigal konusu ile ilgili olmak kaydıyla eşya taşımacılığı yapan gerçek veya tüzel kişilerin 31.12.2009 tarihine kadar kendilerine uygun yetki belgelerini temin etmeleri gerekmektedir.Söz konusu tarihe kadar yetki belgesi ücretlerinde %94 oranında indirim uygulanacaktır.
Konu hakkında bir açıklama yapan Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Başkan Yardımcısı Özlem YEMİŞÇİ; ‘11 Haziran 2009 tarihli ve 27255 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolu Taşıma Yönetmeliği gereğince; toplam yüklü ağırlığı 3,5 tondan az kamyonetlerle, ticari amaçla iliçi veya şehiriçi eşya taşımacılığı veya ticari amaçla olmamak ve sadece kendi esas iştigal konusu ile ilgili olmak kaydıyla eşya taşımacılığı yapan gerçek veya tüzel kişilerin 31.12.2009 tarihine kadar kendilerine uygun yetki belgelerini temin etmeleri gerekmektedir. Söz konusu tarihe kadar yetki belgesi ücretlerinde %94 oranında indirim uygulanacaktır. 01.01.2010 tarihi itibariyle anılan yetki belgelerinin indirimli olarak temin edilmesi imkanı bulunmayacağından, üyelerimizin söz konusu imkandan yararlanmak üzere, Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası’na başvurmaları gerekmektedir’ dedi.
Çorlu TSO Başkanı Özlem YEMİŞÇİ; ‘25.02.2004 tarihinde ilk defa yetki belgesi kapsamına alınan faaliyetler için yetki belgesi almak üzere 25.02.2006 tarihine kadar başvuran ve bu başvuruya istinaden kendilerine yetki belgesi düzenlenen K1 türü yetki belgesi sahibi tüzel kişilerin; 31.12.2009 tarihine kadar, Karayolu Taşıma Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinde öngörülen asgari kapasite (75 Ton İstiap Haddi) ve sermaye (10.000 TL) şartlarına ilişkin noksanlıklarını tamamlamak zorunda olduğunu’ belirterek; ‘Bu noksanlıkları tamamlamayanlar için Yönetmelik hükümleri gereğince K1 yetki belgeleri iptal edilecektir’ dedi.

—BELEDİYE BAŞKANI HACI’DAN, ÖĞRETMENLERE AJANDA…

Haber: Metin KARAKUŞ
Babaeski İlçesi’nde Belediye Başkanı Av. Abdullah Hacı, tarafından “24 Kasım Öğretmenler Günü” dolayısıyla İlçedeki ve çevre köylerdeki öğretmenlere 2010 yılı ajandası hediye edildi.
Belediye Başkanı Hacı, “Öğretmenler Günü” dolayısı ile yaptığı yazılı açıklamasında şunları kaydetti.
“Çocuklarımızı, yani geleceğimizi emanet ettiğimiz, her şartta ve her koşulda insan yetiştirmeyi amaç edinen, hiçbir zorluktan kaçınmayan, gerekirse bu yolda canını ortaya koyan, bilimin ve aydınlık düşüncenin mimarları değerli öğretmenlerimiz sizler her şeyin en iyisini en güzelini hak etmektesiniz. Bizler sizin açtığınız aydınlık yoldan yürüdük, çocuklarımızda bu yoldan yürümeye devam edecektir. Bugünün yönetenleri olarak ne yaparsak yapalım, sahip olduğumuz genç ve dinamik nüfusu işleyecek, cevherleri bulup ortaya çıkaracak ve ülke hizmetine sunacak kişiler sizlersiniz. Başöğretmen Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk “Milletleri Kurtaranlar; yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun millet; henüz millet adını almak kabiliyetini kazanmamıştır.” sözüyle de Öğretmenlerimizin Türkiye’nin çağdaşlaşmasındaki önemini açıkça ortaya koymaktadır. Bir ulusun çağdaş ülkeler düzeyine erişebilmesi; ancak eğitim ve öğretimin; kaliteli ve bilimsel yöntemlerle yürütülmesi ile mümkün olabilir. Kalkınmanın temel şartı eğitim ve öğretimden geçmektedir. Bu duygu ve düşüncelerle bizleri yetiştiren ve bizlerin bu günlere gelmesini sağlayan bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü içtenlikle kutluyorum.”

Tekirdağ Valisinden: Kurban Bayramı Mesajı

Bayramlar sevgi, saygı, dostluk, barış, birlik, beraberlik ve yardımlaşma duygularının pekiştiği müstesna günlerdir.
Bayram günlerinde aile, akraba ve dostlarla bayram sevincini paylaşırken; engelli, muhtaç ve yalnız vatandaşlarımız, huzurevindeki yaşlılarımız, şehit aileleri ve gazilerimizle birlikte olarak onlarla da bu özel günlerin atmosferini paylaşmalıyız.
Vatandaşlarımızın bayramı huzur içinde geçirebilmeleri için gerekli her türlü tedbirin alındığını ifade ederek, bayram dolayısı ile artacak trafik yoğunluğu nedeniyle vatandaşlarımızın trafik kurallarına daha fazla özen göstermelerini diliyorum.
Bu duygu ve düşünceler ile tüm Tekirdağ halkının Kurban Bayramını kutluyor, sağlık, huzur, mutluluk ve güven içinde bir bayram geçirmelerini diliyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.
ZÜBEYİR KEMELEK
TEKİRDAĞ VALİSİ

TÜRK GIDA MEVZUATINA GÖRE;GIDA GÜVENLİĞİ VE İNSAN SAĞLIĞI YÖNÜNDEN ALKOLLÜ İÇKİLER

Türk gıda mevzuatına göre alkollü içkiler; Distile alkollü içkiler ve Fermente alkollü içkiler diye 2 ana gruba ayrılır. Distile alkollü içkiler Rakı, Rom, Viski, Kanyak, Brendi, Likör, Cin ve Votka’yı kapsar. Fermente alkollü içkilere ise Sek Şarap, Dömisek Şarap, Tatlı Şarap, Yarı Tatlı Şarap, Köpüren Şarap ve Likör Şarapları dahildir.
Alkollü içkilerin içinde su, şeker vb. gibi birçok madde bulunur. Ancak, ana maddesi (Etanol) etil alkoldür. Etil alkolün tarımsal kökenli olması esastır. Her alkollü içkide bulunması gereken en az etil alkol miktarı şişe etiketinde “Hacmen % … Alkol” şeklinde belirtilmek zorundadır. Örneğin rakıda en az Hacmen % 40 Alkol bulunmalıdır. Beyan edilen hacmen % alkol miktarının + ve - tolerans değerleri ayrı bir tebliğ ile ayrıca belirlenmiştir.
Alkollü içkilerde bulunan ve insan sağlığı için esas tehlike oluşturan madde ise (Metanol) metil alkoldür. 11.5 gram metil alkol insanda zehirlenmelere yol açabilir. Öldürücü doz 70 kg’lık bir kişi için 35-70 gram arasında değişir. Metil alkolün insan sağlığına olan zarar eşiği her distile alkollü içkide farklı olduğundan, her içkide bulunması gereken en fazla metil alkol miktarı farklıdır. Örneğin rakıda metil alkol içeriği hacmen % 100 alkolün hektolitresinde 150 gramdan fazla olmamalıdır. Fakat, Meyve brendisinde 1000 gram’a kadar izin verilirken votka’da 50 gramı geçmemelidir. Fazla metil alkol tüketiminde insan sağlığı açısında son derecede tehlikeli sonuçlar doğurduğu, tüketilen doza göre insanda önce görme bozukluğu (körlük), sinir sisteminde olumsuzluklar, felç ve ani ölümlere rastlanılmıştır. Laboratuar analiz sonuçları ile metil alkol içeriği mevzuatta belirtilen miktarlardan fazla tespit edilen içkileri üreten, satan veya toplu tüketim yerleri hakkında Tarım İl Müdürlükleri, Cumhuriyet Başsavcılığına derhal suç duyurusunda bulunmaktadır.
Fermente alkollü içkilerde de metil alkol bulunmaktadır. Ancak, çok düşük düzeydedir. Örneğin şarapta litresinde 0.1 gram etil alkol bulunur ki, bu miktar sağlık için tehlike oluşturmaz.
Türk Gıda Mevzuatına göre, tüm gıda maddelerinde olduğu gibi, alkollü içki üretmek için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan üretim izni alınmalıdır. Yurt dışından ithal edilen alkollü içkilere de Bakanlık tarafından ithalat izni verilmektedir. Bakanlığın ithalat veya üretim izin tarih ve numarası şişe etiketlerinde yazmaktadır. Alkollü içki üreten işletmeler ayrıca, TAPDK’ dan da tesis kurma, dağıtım ve bandrol izni almaktadır.
Şişe etiketlerinde üretim veya ithalat izni yazmayan, TAPDK bandrolü bulunmayan alkollü içkilere rağbet edilmemesi; bunları üreten, dağıtan veya satanlar hakkında 5179 sayılı Kanun kapsamında yasal işlem yapılmak üzere, en yakın İl Tarım Müdürlüğüne veya Bakanlığın Alo Gıda 174 hattına bildirilmesi gerekmektedir.
HUBUBAT ve BAKLAGİL DESTEKLEME
PRİM UYGULAMALARI BAŞLADI
Yurt içinde 2009 yılı içerisinde üretilen Hububat ve Baklagil bitkilerine ödenecek olan destekleme primi müracaatlarının kabulüne başlanmış olup, başvurular 30 Nisan 2010 tarihine kadar devam edecektir.
Müracaatlar ürün satış belgesi, çiftçi kayıt sistemi belgesi ve nüfus cüzdan fotokopisi ile birlikte İlimizde bulunan tüm Tarım Kredi Kooperatiflerine yapılabilecektir.
2009 yılı ürünü satış belgelerinin 1 Mayıs 2009 ile 30 Nisan 2010 tarihleri arasında düzenlenmiş olması gerekmektedir.

ESTAB Meclisi çoğunluk sağlanamadığı için yapılamadı


Edirne Saros Altyapı Hizmet Birliği (ESTAB) Meclisi Genel Kurulu çoğunluk sağlanamaması nedeniyle yapılamadı.
Saat 15.00’te Belediye Başkan Vekili Ercan Ersoylu başkanlığında toplanan meclis toplantısında toplantının 11 olan çoğunluk sayısı bulunamayınca meclis toplantısı ertelendi.
Birlik ve Keşan Belediye Başkan Vekili Ercan Ersoylu, yeterli çoğunluk sağlanamaması nedeniyle meclisin hukuken 3 iş günü içersinde toplanması gerektiğini ancak araya Kurban Bayramı Resmi tatilinin girmesiyle ESTAB Toplantısı’nın 1 Aralık 2009 Salı saat 15.00’e ertelendiğini açıkladı.
Toplantıya 21 üyeden 10 üye katıldı.
HABER VE FOTO:FATMA MİRAY KARAGÖZ

Mehmet Özcan, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladı.

Keşan Belediye Başkanı Opr.Dr.Mehmet Özcan,24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle bir mesaj yayınlayarak tüm Öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutladı. Özcan, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada,"Gençlerimizin yetişmesinde en büyü pay sahibi olan öğretmenlerimiz ülkemizin en önemli yapı taşlarındandır.Geleceğe ışık tutacak öğretmenlerimiz dünyadaki saygınlığı kazanmamızda önemli bir yer tutmaktadır.Ülkemizin geleceğini yönlendirecek gençlerimizin yetişmesinde en büyük payı olan tüm öğretmenlerimizin ve eğitim çalışanlarının Öğretmenler Günü'nü kutlarken Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ü de rahmet ve minnetle bir kez daha anıyorum."dedi.

ÇORLU BELEDİYESİ’NDEN DAR GELİRLİ AİLELERE KÖMÜR YARDIMI



Tekirdağ iline bağlım Çorlu Belediyesi, dar gelirli 7000 aileye kömür yardımında bulunuyor.
Geçtiğimiz aylarda dar gelirli ailelere gıda yardımında bulunan Çorlu Belediyesi, belirlenen ihtiyaç sahiplerine kömür dağıtmaya başladı. İhaleyle satın alınan kömürler, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü ekipleri tarafından ilçe genelinde belirlenen ihtiyaç sahiplerine her aileye 500 kilogram düşecek şekilde, imza karşılığı teslim ediliyor.
Kömür yardımlarının dağıtımına Sağlık ve Yeşiltepe Mahallesi’nden başlayan Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, çalışmalarına Silahtarağa Mahallesi’nde devam etti. Çorlu Belediyesi’ne muhtarlıklardan alınmış “ihtiyaç sahibi” belgeleriyle müracaat eden vatandaşlara kömürler teslim edilirken kimlik ve evrak kontrolleri de yapılıyor.
Yardımların hakkaniyetli bir şekilde yapıldığını belirten Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü yetkilileri, yapılan yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması yönünde çaba sarf ettiklerini dile getirdiler.
HABER VE FOTO.RAMADAN KARAGÖZ

ÇORLU İTFAİYE’SİNDEN BELEDİYE PERSONELİNE YANGIN EĞİTİMİ











Tekirdağ iline bağlı Çorlu ilçe Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü, belediye personeline yangın söndürme ve zararlarından korunma eğitimi verdi.
Çorlu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü, ilçe genelinde yürüttüğü yangın söndürme ve kurtarma çalışmalarının yanı sıra gerekli hallerde vatandaşlara teorik ve uygulamalı bilgiler veriyor. Çeşitli okulların öğrencilerine uygulamalı eğitim veren İtfaiye Müdürlüğü, eğitim çalışmalarının kapsamını genişletmek amacıyla Çorlu Belediyesi’nin farklı birimlerinde çalışan personele eğitim vermeye başladı.
Belediye personelinin yanı sıra Belediye Başkan Yardımcıları; Serhad Çatalkaya, Ahmet Sarıkurt ve Oktay Çolpan’ın da katıldığı seminerde, İtfaiye Müdürü Faruk Yücel slayt gösterisi eşliğinde sözlü ve görsel anlatımıyla yangın söndürme ve zararlarından korunmaya yönelik bilgiler verdi. Yangına karşı alınacak önlemler, yangın esnasında yapılması gerekenler ve yangın söndürme başlıkları altında verilen teorik bilgilerin ardından, uygulamalı eğitime geçildi. İtfaiye binasının önündeki açık alanda verilen uygulamalı eğitimde katı, sıvı ve gaz maddeler ateşe verilerek söndürme teknikleri ayrı ayrı gösterildi. İtfaiye personelinin çalışmalarında kullandığı teknik donanım tanıtılırken yangın çıkma olasılığı bulunan her yerde bulunması gereken yangın tüplerinin kullanımı da ayrıntılı bir şekilde anlatıldı.
Yangın söndürme eğitiminin ardından açıklamalarda bulunan İtfaiye Müdürü Faruk Yücel, “İlçemizde tarafımızdan verilen teorik ve uygulamalı bu eğitimlerin olası afet ve yangın olaylarında vatandaşlarımızın bilinçli ve soğuk kanlı olarak davranmalarını sağlayacaktır. “diye konuştu.
HABER VE FOTO:BENAN DİKER

22 Kasım 2009 Pazar

Çorlu’da domuz gribi semineri düzenlendi

Sosyal sorumluluk bilinci ile kamuoyunu sağlık konusunda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacı ile düzenlenen sağlık seminerleri devam ediyor. Son olarak Çorlu Özel Şifa Hastanesi ve Çorlu Halk Eğitim Merkezi Sağlık Kulübü tarafından ”Domuz gribi” konulu seminer düzenlendi.Halk Eğitim Merkezi’nde düzenlenen seminere konuşmacı olarak katılan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Hilmi Kalan, “H1N1 virüsü domuzlar arasında görülen grip virüslerine çok benzediği için domuz gribi olarak adlandırılıyor. H1N1 virüsü yani halk arasındaki adı ile domuz gribi yeni bir grip virüsü ile oluşan bir hastalıktır. İnsanlar bu virüsle daha önce karşılaşmadıkları için hastalığa karşı bağışık değillerdir. Kuru öksürük, zor nefes alma veya nefes darlığı, 3 günden uzun süren ateş, balgam, ishal ve kusma domuz gribinin belirtileridir. Bu belirtilere rastlandığı zaman acilen bir hekime başvurulmalıdır.” dedi.0-2 yaş arasındaki çocuklar, hamileler, obezite olan kişiler, kronik kalp ve akciğer hastalıkları olanlar, 65 yaşın üzerindeki kişilerin risk gruplarını oluşturduğuna dikkat çeken Dr. Kalan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Domuz gribine yakalanmamak için en önemli konu kişisel hijyene dikkat etmektir. Hapşırırken, öksürürken tek kullanımlık kağıt mendil ile ağzımızı kapatalım, daha sonra mendili atalım, ellerimizi sık sık bol sabunlu su ile yıkayalım, bağışıklık sistemimizi güçlendirelim ve eğer hastalanmışsak bu hastalığı başkalarına bulaştırmamak için maske kullanalım. Bu hastalıktan korunmanın diğer bir yolu aşı yaptırmaktır. Eğer risk grubu içerisine giriyorsak domuz gribi aşısı yaptırmalıyız.” dedi.Kalan, katılımcıların yönelttiği soruları da cevaplandırdı. Uzm.Dr.Hilmi Kalan’a seminer sonunda Halk Eğitim Merkezi Müdürü İsmail Karacar bir çiçek verdi.

Özel Çorlu Şifa Hastanesi Genel Koordinatörü Yuşa Saltoğlu; “Sistemden Mağdur Olmayan Yok”


Tablo İç Açıcı Değil, Hastaneler Sistemden Çıkabilir”

Özel Çorlu Şifa Hastanesi Genel Koordinatörü Yuşa Saltoğlu, 1 Ekim 2009 tarihi itibariyle Maliye Bakanlığı`nın, tedavi katılım payının uygulanması konusunda tebliğ yayınladığını ve bu tebliğin yürürlüğe girdiğini söyledi.

Saltoğlu, bu tebliğe göre; bir vatandaşımızın Özel bir Sağlık Kurumuna gittiği vakit 15 TL, Devlet veya Üniversite Hastanelerine gittiğinde 8 TL, Sağlık Ocağı’na gittiğinde ise 2 TL katılım payı ödeyeceğini anımsatarak; “Bundan önce böyle bir katılım payı yoktu, katılım payının olmamasını savunmak mümkün değildir. Sosyal Güvenliğin sürdürülebilirlik ilkesinin işleyebilmesi için katılım payı olması şarttır, ama eşit olmalıdır. Vatandaşlarımız, Özel Kurumlara gittiklerinde farklı, Devlet Kurumları’ na gittiklerinde ise, farklı fiyat ödememelidir. Eğer verilen hizmetin aynı olduğunu düşünüyorsak, katkı payı da eşit olmalıdır. Kaldı ki Devlet’ in T.C. Anayasasına göre, vatandaşlarına eşit muamele yapması gerekir. Özel hastaneye gidince farklı katılım payı, Devlet Hastanesi’ ne gidince farklı katılım payı Anayasa’ da ki eşitlik ilkesine aykırıdır” dedi.

Anayasamızın 56. maddesi gereği; Devlet, Sosyal Hizmet ilkesi gereğince, Kamu ve Özel kuruluşları planlayarak, denetleyerek görevini yerine getirmesi gerekir diyen Yuşa Saltoğlu; “Ödeme gücü olmayan vatandaşlarımızın da sağlık giderlerinin şartsız karşılanması gerekir. Yeni düzenleme ile ödeme gücü olmayanlara verilen yeşil kartlılarında Sağlık Ocakları’ nda 2 TL, Devlet Hastaneleri’ nde ise 8 TL katkı payı ödemesi şartı getirilmiştir. Yani ödeme gücü olan vatandaşlarımızla, ödeme gücü olmayan vatandaşlarımız aynı düzenlemede eşit olmayan durum ile karşı karşıya bırakılmıştır. 2001 yılından bu yana “Sağlıkta Dönüşüm Reformu” adı altımda hastanelerin tek elde birleştirilmesi özel sektörün teşvik edilmesi sağlanarak, ciddi yatırımlar yapılmış ve kimsenin inkar edemeyeceği ciddi mesafeler kat edilmiştir. Ancak tüm bunlar yapılırken sistemin sürdürülebilirlik ilkesi yerine getirilmemiştir. Şimdi ciddi bir Sosyal Güvenlik açığı ile karşı karşıya kalıp ödeme gücü olmadığı için, yeşil kart verdiğimiz vatandaşlardan bile katkı payı alınmaktadır. Yeşil kartın rengi kırmızıya dönmüştür. Biz Özel Hastaneler, kaliteli hizmet verebilmek için aldığımız ücretten herkes şikayetçi iken, şimdi Devletin; Hastaneleri, Sağlık Ocakları ödeme gücü olmayan vatandaşlarımız dahil herkesten katkı payı almaktadır. Çıkan tebliğde, Devlet Hastanesi’ ne gidenler 8 TL, Özel Hastane’ ye gidenler ise 15 TL ödemektedir. Şimdi biz Özel Hastaneler olarak, Devletin bize gelen vatandaşlarından %100 daha fazla katkı payı almamızı neye bağlamamız lazım. Devlet, Özel hastaneye giden vatandaşlardan 15 TL katkı payı alınmasını sağlayarak vatandaşlar arasında eşitsizliğe yol açmaktadır. Tahsil edilen bu paralar, Özel Hastanelere kalmadığına göre, vatandaşa katılım payından ziyade bir cezadır” diye konuştu.

Saltoğlu sözlerini şöyle sürdürdü; “2001 yılından bu yana yatırım teşvikleri ile sermayesini sağlık sektörünün hizmetine sunmuş olan müteşebbisler, bugün çok yüksek seviyeli sıkıntı içerisindedirler. Sosyal Güvenlik Kurumu’ nun Özel Hastanelerin fark ücretlerine müdahale etmiş olması, gelişimi ve büyümeyi engelleyici Yönetmeliklerin çıkmış olması sıkıntıyı hat safhaya ulaştırmıştır. Özel Hastaneler’ in kendi başlarına personel alması kısıtlanmış, Özel Hastaneler için kaçınılmaz olan teknoloji yatırımları ise, Bakanlık müsaadesine bağlanmıştır. Sosyal Güvenlik Yasası çıktığı günden bugüne kadar yasanın %80’ i değişmiş durumdadır. Bir yasa çıktıktan sonra revize olması çok doğaldır. Ancak, 5 ( beş ) yıl önce yayımlanmış bir Yönetmeliğin gelişen dünya ve ihtiyaçlarla beraber yürürlükten kalkmış olması doğal karşılanabilir, ama 1 yıl önce çıkan Genelge, Yönetmelik ve Kanunların %70, % 80’ ini değişmiş ise, o zaman bir problem olduğu kesindir.”

Para Var Fiş Yok
Saltoğlu; “Vatandaş, her muayene olduğu vakit bu paraları cebinden çıkartıp veriyor, hastaneler de bu paraları devlet adına tahsil ediyor ama bu paralar bizim kasamıza girmiyor. Bilançoya dahil olmayan bir para için, kasamıza girmeyen bir para için fiş veremeyiz. Maliye Bakanlığı fiş verilmeyecek diyor, vatandaş parayı veriyor, fiş alamıyor ve vergi ziyanına neden oluyor. Vatandaş para veriyor ve karşılığında fiş istiyor ve biz de vatandaşın bu isteği karşısında “ veremeyiz, genelge var” diyoruz. Vatandaşın bize bu durumda karşılığı ise, “ne demek genelge var, böyle şey olur mu?” oluyor. Vatandaş 15 TL para ödüyor ise, fişini de almalıdır. Bu paralardan fiş isteyen vatandaşa “bu genelgeyi gösterin” deniliyor. Önce eczaneler bu parayı tahsil ediyordu, şimdi ise bu tahsilât işini biz yapıyoruz. Tek kalem oldukları için “hayır” dediler, başardılar, bundan dolayı bu iş yönetmelik değişikliği ile hastanelere kaldı. Fakat eczanelerde de sıkıntı halen devam ediyor. Daha önce ki uygulamayla hastanede tedavi gören vatandaşın katılım payları hala sistemde kayıtlıdır. Bugün hastanelerde muayene olan ve katılım payı ödeyen hastalar eczanelere gittiklerinde 200 TL’ ye varan oranlarda halen eczaneler vatandaştan sistem gereği alacaklı görünüyor ve sistemde böyle göründüğü için de eczane haklı olarak para istiyor. Bu durumda eczane vatandaş, vatandaş hastane üçlü sacayağında çok ciddi bir kaos meydana geliyor. İnsanlar nereye ve niye para verdiğini bilmiyor. O paranın karşılığında da çok çeşitli engellemelerle karşı karşı karşıyalar. OECD Ülkeleri verilerinde, vatandaşın muayene ortalaması yılda 6.1 oranındadır, Türkiye’ de bu rakam 5.2 oranındadır. Daha arada ki farkı bile kapatamamışken, bütçe hiç umulmadığı kadar açık veriyor. Bir vatandaşın medeni seviyede ortalama 6 kez muayene olma hakkı var, ama maalesef biz hala o seviyelere ulaşamamış bulunmaktayız” dedi.

Teçhizat Almak İçin Bakanlığın Onayı Gerekiyor
İşe hekim alamıyoruz, sadece 65 yaş üzerinde hekim almamız serbest diyen Yuşa Saltoğlu; “Bakanlık bizlere kadro vermiyor ama emekli olmuş hekimleri işe alabilsin diyor. Kamu kaynaklarının rantable kullanımı hakkında Genelgeye göre, cihaz alımlarımız Bakanlık denetiminde ve oldukça kısıtlı durumda, ama bu sadece Özel Sağlık kuruluşları için geçerli. Bu Genelge, Devlet ya da Üniversite Hastaneleri’ ni kapsamıyor ve Kamu kaynaklarını sadece biz kullanıyormuşuz gibi bir düşünce hakim. Özel sektörün Kamu ile ne alakası var ki! Devlet ve Üniversite Hastaneleri istediği cihazı kimseye hesap vermeden, sormadan alabiliyor. Örneğin; Kuruluşumuza gelen hastalara tomografi çekim hizmeti vermek istiyorum ve bu tomografi cihazını almak istiyorum, bununla ilgili olarak Bakanlığa yazı yazıyorum ve Bakanlık bu tomografi cihazını almama izin verirse, ben o ihtiyacım olan cihazı alabiliyorum. Özel Hastanelerin İşletim sistemleri, Sağlık Bakanlığı’ nın Genelge ve Yönetmeliklerine bağlı ve bunun dışına çıkılamaz. Bu durumda bize kalan sadece Yönetim ve Mali politika. Ama bu Yönetim ve Mali politika sisteminde ne kadar ücret almamız gerektiğini, ihtiyaç olan malzemenin ne kadar alınacağını, bunların hepsini Bakanlık belirliyor. Bu malzemeyi bu fiyata alırsan ancak ödeme yapabilirim diyor. Örneğin; maske almamız lazım, ancak beklenmeyen durum karşısında maske satışlarında yaşanan patlama sonucunda piyasada maske kalmamış. Maske normalde 1 TL. Ama Kamu İhale Kurumu bunun bedeli 0.75 kuruştur, sen bunu 1 TL’ ye alırsan, ben bunun parasını sana ödemem diyor. Gidip 0.75 kuruşa bulacaksın diye bir şart konuluyor. Ama şu durumda piyasada 2 TL’ye maske bulamıyoruz. Hemen her durumda Bakanlıktan izin almamız gerekiyor. Siz böyle bir yapıya “özel” diyebilir misiniz?” diye konuştu.

Tarım Bağ-Kurluları Sorunlar Yaşıyor
Saltoğlu; “Tarım Bağ-Kurluların prim borçları varsa, hafta sonu ve özel günlerde sağlık kurumlarına başvurmaları halinde provizyonları alınamıyor. Provizyon alamadığımız hastayı maalesef biz de kabul edemiyoruz. Diğer taraftan Sağlık Mevzuatı da diyor ki, “kapına gelen kim olursa olsun herkesi alacaksın”, kabul edince de “niye aldın” diye hesap soruluyor. “Provizyonu olmayan kişiye tedavi uygulayarak bana fatura kesiyorsun ve para istiyorsun” deniliyor. Hizmeti sınırlı olan bir Kamu Hastanesi’ ne başvuran bir hastanın kurumu olsun olmasın, sevki en yakın Sağlık kuruluşuna yapılıyor. Hasta tetkik ve tedavisi yapıldıktan sonra, kurumu var ise fark ücretini, yok ise özel ücretini ödemek zorundadır. Bu durum hasta ile hastaneyi karşı karşıya getirirken, hastanın da mağdur olmasına sebep oluyor. Bu durum ancak bir sevk işlemi sonucunda ortaya çıkıyor. Örneğin; Devlet Hastanesi hastanın tedavisine ben cevap veremiyorum, seni “x” Özel Hastanesi’ ne gönderiyorum diyor, ancak o sevkin resmi bir geçerliliği yok. Hastanın bir sağlık kurumu ve parası de yoksa ben hastanın faturasını keserek devlete gönderemiyorum. Bu durumda Devlet diyor ki; o sevk resmi değildir. Sağlık Kuruluşu’ nun diyelim ki yoğun bakım ünitesi yok. O zaman bu sağlık kuruluşu yoğun bakım ünitesi olan en yakın hastaneye gönderelim. Bir sevkin daha nasıl resmi olması gerekir ki?
Bakın bir başka örnek vereyim. Durumun sadece özel hastane tarafını değil, vatandaş tarafını da sizlere aktarıyorum. Bir hastanın işitme cihazı kullandığını düşünün ve bu cihazın ömrü 5 yıl. Kaybetmesi ya da çalınması durumunda bu 5 yıl dolmadan cihazı hiçbir şekilde karşılanmıyor. Vatandaş 5 yıldan geri kalan zamanını duymadan geçirmek zorunda kalıyor ya da maddi gücü var ise, cebinden yenisini almak zorunda kalıyor.”

Sistemden Mağdur Olmayan Yok
Özel Çorlu Şifa Hastanesi Genel Koordinatörü Yuşa Saltoğlu; “Bu sistemden şu durumda vatandaş, İktidar, Sosyal Güvenlik Bütçesi, Sağlık Bakanlığı, sektörün çalışanları ve vatandaş mağdur ve kârlı bir taraf yok. Sektör olarak Özel sektör eridi bitti, ama buna karşılık vatandaş da rahatlamadı. Fark ücretleri acil ve yoğun bakım hizmetler ile bir takım hayati tehlike bulunan hizmetlerden alınmıyor. Fark ücreti ancak % 30 oranında alınabilir deniliyor. Bütçe uygulama talimatnamesi bir kişiye 14 TL veriyor, ben 14 TL’ ye bu işi nasıl yapabilirim? Bu paranın vergiler düşüldükten sonrası yarısı hekime veriliyor, geri kalanı ise hastane bütçesine giriyor” dedi.

Tablo İç Açıcı Değil, Hastaneler Sistemden Çıkabilir
Saltoğlu; “Özel Hastane sektörü olarak, geçmişte kalan 9 aya baktığımızda ekonomik anlamda tablonun hiç iç açıcı olmadığı aşikardır. Biz yapı olarak güçlü bir kuruluşuz, geçmiş bir deneyimimiz var ve şu anda geçmiş deneyimlerimizden faydalanıyoruz. Devlet anlaşması olmadan 14 yıllık bir geçmişimiz var, bu tecrübe son 6-7 yıllık devletle anlaşma döneminde pekişti. Şimdi ise SGK Yasalarının bize göre aleyhimize olan tarafları, küresel ekonomik krizin de etkileri ile de birleşince çok hesaplı, tasarruflu ve ince ayarlı çalışma yaparak yürüyoruz. Harcamaların tamamını yatırıma yönlendirmiş bulunmaktayız. Daha rantable bir yönetim ilkeleri sergiliyoruz, kurumun bütününe bakıyoruz, ileride ne olacağını bilemiyoruz ve bu durumu da ne yazık ki hiç kimse bilemez. 2010 yılının sıkıntılı geçeceğini elde ki verilerden görebiliyoruz. İstatistiklerimize baktığımız da hasta sayımızda herhangi bir değişiklik söz konusu değil, fakat gelir kaybımız var. Giderlerimiz sürekli artarken, maalesef gelirimiz bu durumda artış göstermiyor. Bizim baz aldığımız Bütçe uygulama Talimatı fiyatları 5 yıldır değişmedi. Oysa ki ülkenin 5 yıllık değerlerine baktığımızda enflasyon rakamı % 40’ ların üzerinde seyretmektedir. Bu durum Diyaliz Ünitelerimiz için de aynı durumda, artık bu hizmet yürütülemez hale gelmiş bulunmaktadır. Diyaliz Üniteleri çok zor ayakta duruyor. 2010 yılı boyunca sistem böyle devam ederse, birçok hastane bu sistemden çekilir. Biz Çorlu Şifa Hastanesi olarak bunlardan biri olur muyuz? diye sorarsak büyük ihtimalle olur. Türkiye’ de 1 Ocak itibari ile yapılacak olan yeni anlaşmayı çok ciddi sayıda ki hastane bu şartlar altında yapamaz” diyerek sözlerini tamamladı.

THK’da Vekâlet Kurban Alımları Başladı

Türk Hava Kurumu (THK) Çorlu Şube Başkanı Servet Aktaş, THK’nın vekalet kurban alımlarına başladığını söyledi.

THK Çorlu Şueb Başkanı Servet Aktaş, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde yaptığı basın açıklamasıyla, “Türk Hava Kurumu Çorlu Şubesi olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da Et ve Balık Kurumu işbirliğiyle güveninize layık bir şekilde vekaleten kurban kesimi yapılacaktır. Birlik ve beraberliğimizin, toplumsal yardımlaşmamızın örneklerinden biri olan Kurban Bayramında; hem dini vecibenizi hem de yoksullara, afetzedelere ve ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunabileceksiniz. Vekalet kurbanlarınızın tamamı kesimli olup, vekalet kurban etleri Et ve Balık Kurumu tarafından kavurma yapılmaktadır. THK Çorlu Şubesi aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine dağıtılmaktadır. Son beş yıl içerisinde ülke genelinde 422 bin aileye vekalet kurban etlerinden yaptırılan kavurmaların dağıtımı sağlanmıştır. Kurban bedellerinizi T.C.Ziraat Bankası, T. Halk Bankası, T.İş Bankası, T. Vakıflar Bankası, Akbank, Yapı Kredi Bankası, Garanti Bankası, Finansbank, Fortis, ING Bank, TEB Şubeleri kurumsal tahsilat ekranından hesap numarası ve şube adı bildirmeksizin yatırabilirsiniz. Bankalar aracılığıyla Kurban Bedellerinizi 26 Kasım 2009 mesai bitimine kadar, Türk Hava Kurumu Çorlu Şubesine ise 28 Kasım 2009`a kadar yatırabilirsiniz” dedi.
Aktaş ayrıca THK Çorlu Şubesi`nin sorumluluk bölgesinde Marmara Ereğlisi ilçesi ile Sultanköy ve Yeniçiftlik Beldeleri`nin de bulunduğunu belirtti. Vatandaşların vekalet kurban kampanyasına ilgi gösterdiklerini de sözlerine ekleyen Aktaş, dileyenlerin 280 TL bedelle vekaletle kurban kesimine katılabileceğini dile getirdi.

Emniyetten Sahte Para Uyarısı Kalpazanlara ‘Bayram’ Yaptırmayın

Tekirdağ ilinin Çorlu İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, kurban bayramının yaklaşmasıyla birlikte hareketlenen piyasada sahte paranın önüne geçilebilmesi için adeta seferber oldu.

Omurtak Caddesi, Kumyol Caddesi, Aslan Sokak, Şinasi Kurşun Caddedi, Şehit Teğmen Yavuzer Caddesi, Saray Caddesi ve Atatürk Bulvarı gibi bölgelere faaliyet gösteren alışveriş yerlerinin çevresinde aldığı tedbirleri arttıran Çorlu polisi, esnaf ve vatandaşları sahte para konusunda uyarıyor. Paranın sahte olup olmadığının tespiti için paranın Atatürk resmi bulunan ön yüzü ve arka yüzünde dikkat edilmesi gereken hususları işletme yetkililerine aktaran polisler, para üzerinde bulunan kabartmalara dikkatli bakıldığında görünen Atatürk resmi ve paranın rakamsal değeri ve para üzerinde yer alan şeritler hakkında bilgiler verdiler.
Ekipler, gizli Atatürk resmi ve parlak şeridin de kalpazanlar tarafından kısmen taklit edilebildiğine işaret ederek, parlak orta şerit üzerinde paranın değerini bildiren yazının sahte para ile gerçek parayı ayırt etmede etkili olduğunun altını çizdiler.

Polis ekipleri bayram öncesinde yapılan yüklü miktarlardaki alışverişlerde kullanılan çeklerle ilgili olarak da Bankaların aranarak çekin karşılığının bulunup bulunmadığının sorulması gerektiği tavsiyesinde bulundular.

Elektrik Arızası Yangın Çıkardı

Tekirdağ iline bağlı Çorlu ilçesinin Hıdırağa Mahallesi’ndeki gecekondu da elektrik şebekesinden çıktığı belirlenen yangın korku yarattı. İtfaiye ekiplerinin kısa süredeki müdahalesi evi tamamen yanmaktan kurtardı.

Hıdırağa Mahallesi’nde meydana gelen yangın olayı vatandaşlara korku dolu anlar yaşattı. Bitişik nizam olan gecekondular itfaiyenin kısa sürede müdahalesi sonucu yanmaktan kurtuldu. Elektrik şebekesinden çıktığı belirlenen gecekondu da eşyalar kullanılmaz hale gelirken, diğer evlere sıçramadan yangın kontrol altına alındı. Ş. A.’ya ait olduğu öğrenilen evde yaşayan anne ve 4 çocuğu vatandaşların yardımı ile olay yerinden uzaklaştırıldı. İtfaiyenin müdahalesi ile söndürülen yangın sonrasında inceleme başlatıldı.

Çorlu`da Doğalgaz Kullanımı Her Geçen Gün Artıyor

Çorlu Doğalgaz Dağıtım A.Ş. (ÇORDAŞ) Genel Müdürü İbrahim Kapucu, kentte doğalgaz kullanımının her geçen gün arttığını belirterek, doğalgaz abone oranının % 50`yi aştığını söyledi.

Çorlu`da doğalgaz çalışmalarına 2005 yılında başladıklarını belirterek; “Aradan geçen 5 yıllık süreç içerisinde Çorlu`da büyük mesafe kat ettik. Bağımsız bölüm bazlı 43 bin, sayaç bazlı da 40 bin abonemiz mevcut. 80 bin aboneye ulaşmayı hedefliyoruz” dedi.

2005 yılı süresince 2 bin 861 abonelik işlemi gerçekleştirerek yola koyulduklarını da kaydeden Kapucu; “2006 yılında 13 bin 643 abonelik işlemi gerçekleştirdik en büyük abonelik artışı 2006 yılında yaşandı. 2007 yılında 9 bin 996 yeni abonemiz daha oldu, 2008 yılında da 8 bin 121 abonelik gerçekleştirdik 2009 yılının geride kalan bölümünde de 40 bin abone sayısına eriştik. Çorlu`da ki abone sayısını baz aldığımızda potansiyel abone sayısının % 50`sine ulaştığımızı söyleyebiliriz” diye konuştu.

Isı Yalıtımı Doğalgaz Tüketiminde Yüzde 50 Tasarruf Sağlıyor

ÇORDAŞ Genel Müdürü İbrahim Kapucu ısı yalıtımı ile yıllık yakıt tüketiminde en az yüzde 50 tasarruf sağlandığını da söyledi.
Doğalgazı ekonomik kullanmanın pratik yollarına değinen ÇORDAŞ Genel Müdürü Kapucu; “Yalıtım binalarda ve tesisatlarda ısı kaybını önlemek veya minimuma indirmek için yapılan işlemlerdir ve ülkemizde enerjinin yaklaşık yüzde 29’u bina ısıtmada kullanılmaktadır. Türkiye enerjisinin yüzde 60’ını ithal eden bir ülke olduğuna göre ısı yalıtımı enerjiyi verimli ve etkin kullanmak açısından çok önemlidir” dedi.
Kapucu sözlerini şöyle sürdürdü; “Örneğin binanızda yaptıracağınız bir çatı yalıtımıyla, çatı katı tavanlarında nemlenme ve yoğuşma önlenebilecek, bununla beraber bina ömrü uzayacak, çatı katlarında daha konforlu bir ortam oluşacaktır. Binaların dış duvarlarının ısı yalıtımlı olması neticesinde ise çatlak, kabarma, pullanma, nemlenme ve yoğuşma olmaz. Isı yalıtımı önlemleri, binanın toplam inşaat maliyetinin en fazla yüzde 3'ünü bulmasına rağmen, yıllık yakıt tüketiminde en az yüzde 50 tasarruf sağlamaktadır. Böylece kış aylarında meydana gelen hava kirliliğinin de önüne geçilmiş olacaktır.”

Türkiye İyilikte Birleşiyor Kızılay`la Kurbanlarınız Amacına Ulaşıyor

Türkiye Kızılay Derneği Çorlu Şubesi tarafından, vekalet kurban kampanyası için Orion Alışveriş Merkezi`nde stant açıldı.

“Türkiye İyilikte Birleşiyor” ve “Kızılay`la Kurbanlarınız Amacına Ulaşıyor” sloganları ile yürütülen kampanya ile ilgili olarak bilgiler aktaran Türkiye Kızılay Derneği Çorlu Şubesi Başkanı Selime Dodurka, Kızılay`ın vekaletlerle yüz binlerce insanın yüzünü güldürdüğünü şimdiki hedefin milyonların yüzünü güldürmek olduğunu söyledi.
2008 yılında on binlerce kişi, kurbanlarının vekaletini Kızılay`a verdi diyen Dodurka; “Vekaleti alınan kurbanlar Et ve Balık Kurumu kombinalarında, noter huzurunda, din adamları gözetiminde dualarla kesildi; kavurma ve konserve yapılarak, yıl boyunca Türkiye`nin dört bir yanındaki ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. Yardımsever halkımızın kurbanların yüz binlerce aileye ulaştırdık. Şimdi hedef çok daha fazlası. Sizin kurban vekaletleriniz ve bizim hizmet aşımızla bu bayram da el ele verelim ve milyonlarca aileyi sevindirelim” dedi.
Kızılay`ın kurban taahhüdünü de aktaran Dodurka; “Vekaleti alınan bütün kurbanlar eksiksiz olarak, dini şartlara ve sağlığa uygun bir biçimde kesilecek, konserve yapılarak yıl boyunca ihtiyaç sahibi yüz binlerce aileye dağıtılacak” diye konuştu.

Dodurka kurban vekaletini Kızılay`a vermek isteyenlerin, tüm bankalardaki Kızılay hesapları aracalığı ile, www.kizilay.org.tr internet sitesiniden, 168 numaralı ücretsiz danışma ve bağış hattından, 2868 numaralı Kızılay Posta Çeki hesabı ile postanelerden ve yurt genelinde bulunan Kızılay Şubeleri`nden bu işlemi gerçekleştirebileceğini kaydetti. Dodurka, 275 TL olarak belirlenen kurban bedelinin kredi kartı ile 4 taksitte de ödenebileceğini sözlerine ekledi.

Birleşik Metal-İş Sendikası Çorlu Şubesi Açıldı

Birleşik Metal – İş Sendikası Çorlu Şubesi düzenlenen törenle açıldı. Şube açılışına Sendikanın Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ile Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Tekstil İş Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak da katıldı.

Açılışta konulan ve Trakya Bölgesi`nden iyi sendikacılar çıktığını söyleyen Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu; “Burada görev yapacak arkadaşlarım işçi sınıfına inanan, kendi çıkarlarını düşünmeyen anlayışın temsilcileri olacaktır. İşverenler sendikacılara karşı antipatik bir tavır ortaya koyuyor. Bazı kesim ev ev dolaşıp insanları sendikalardan vazgeçirmeye çalışıyor. Bir ülkede örgütlenme yoksa toplumu siyasi iktidarlar kontrol eder. Dikkat edin kriz de 5 bin yeni milyoner oluşmuş. Krizde yeni zenginler oluşuyor, bankaların karı artıyor fakat olan işçiye oluyor. Herkes bizlere inansın. Buralara kolay gelmedik. Sizler için gece gündüz çalışacağız” dedi.

Serdaroğlu`nun ardından söz alan Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan da Türk insanının özelliğinin, özellikle 80 ihtilalinden sonra çok değiştiğini dile getirerek; “Türkiye`de yapılan her ihtilal hep sağ iktidarken yapılmıştır ama hep sola vurmuştur. Sağ hükümetler vardır ama hep sol darbeyi yemiştir. 12 Eylül ihtilali çok daha sert bir şekilde sola ve düşünceye zincir vurmuştur. Bizim kendi ortak düşüncemiz daha çağdaş, daha demokratik, laik ve ekonomik olarak geleceğini düşünmeyen toplum yaratmaktır. Bizim istediğimiz, sizin istediğiniz budur. Bu çerçeve içinde, bu şemsiye altında toplanamazsak, dağılırsak hepimizi yerler. Bunun da bir bedeli vardır. Bedelsiz iş olmaz. Hiç kimse kimseye ‘al’ demez, çok uğraşmak gerekecektir. Belki bazı arkadaşlarınız çok eziyet çekecek. Hiç kimse bu yerlere kolay gelmemiştir. Başkanımız bu makama kolay gelmemiştir. Biz de kolay gelmedik, kimse ‘gel buraya’ demedi. Hayatımızın üçte ikisi siyasette geçti. 12 Eylül`den evvel neler verdiğimizi, bedenimizden etrafımızdan neler kaybettiğimizi o gün etrafımızda olan arkadaşlarımız biliyor. Sonunda başarmak istiyorsak muhakkak tırnaklarımızla kazıya kazıya gelmemiz lazım. Zor elde edilen başarıların getirdiği mutluluklar çok büyük olur o bakımdan moraller bozulacaktır, sinirler bozulacaktır ama şu var sizlere öncülük eden başkanlarınız her zaman yanınızda olacaktır. Bizde üzerimize düşen bir görev varsa sosyal demokrat bir düşünceye sahip bir belediye başkanı olarak geçmişte işçilere nasıl sahip çıktıysak yine sahip çıkmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Açılışta konuşan DİSK Tekstil İş Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak da kısa süre içerisinde aranızdan arkadaşların da bulunacağı bir heyetin İsveç`e gideceğini ifade ederek; “İsveç`in nüfusu 8 milyon. Sendikalı işçi sayısı ise 1,5 milyon civarında. Türkiye ise 70 milyonluk ülke sendikalı işçi sayısı 600 – 700 bin civarında. İsveç`te yöneticiler, her şeyi istediğim gibi düzenlerim, sağlık sistemini, ülkeyi istediği gibi yönetirim diyemiyor. Çünkü İsveç`te yaşayan insanların her biri, 3 – 4 – 5 tane ayrı ayrı dernek, kuruluş, sendikalara üye durumda” dedi.

Budak; “Türkiye`nin bu kadar alt üst olduğu, hayat pahalılığının bu kadar yüksek olduğu, işsizliğin bu kadar tırmandığı bir dönemi hiç yaşamadık. Bu kadar umarsız, duyarsız bir siyasi iktidar da yaşamadık. Hükümetlerin başarısı, başarısızlığı, işsizlik, üretim ve ekonominin başarısına bağlı. Çorlu`da 200 bin nüfus var işsiz sayısı 35 bin. 2`yle çarparsanız 70 bin çocuklarıyla hesap ederseniz 100 bin. Toplumun yarısı işsizlik sigortalarıyla falan bugüne kadar getirdi ama bugünden sonrası yok. Onun için hiç kimse siz istemeden, örgütlenmeden, bu örgütlenmeyi ortaya koymadan, merhamete gelip ‘yahu ben Müslümanım bu insanlar benim işçilerim, ben bunlara iyi haklar veriyim’ demez.
Siz örgütlüyseniz, inancınız bir yana inanın, iyi Müslüman olun, ben Müslümanım, işverenim Müslüman bana hakkımı verir diye beklemeyin bu noktada sendikalı olacaksınız. Sendikacılık çalışmak ister, her işyerindeki arkadaşımızı birer sendika çalışanı, örgütçüsü gibi görmek istiyoruz. Benim bu çevrede oturup kalkmadığım bir tek kahvehane girip çıkmadığım sokak, gezmediğim köy yok. Sizin örgütlü olmanız yetmiyor, sizin çevrenizdeki işçilerin de sendikalı, örgütlü olması lazım. Sizin bir fabrikada sendikalı olmanız, sizi korumaya yetmiyor şeklinde konuştu.

Budak sözlerini şöyle sürdürdü; “Toplumun örgütlenmesi lazım. Sermayenin TÜSİAD`ı var. TÜSİAD toplantı yaptığı zaman bütün basın orada. Bunlar veriliyor ama Türk-İş Kongresine Başbakan giderse, DİSK kongresine Bakan giderse gösteriliyor. Bu sizin o ülkedeki etkinliğinize ve egemenliğinize bağlı. Siz cebinizdeki parayla etkin ve egemen olamazsınız ama siz Türkiye`nin üretenleri olarak her an sendikal örgütlülüğünüzle o etkinliği sağlayabilirsiniz.”

Diyanetten Vekâleten Kurban Organizasyonu

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı işbirliğiyle Kurban Bayramı dolayısıyla vekalet yolu ile kurban kesimi organizasyonu başlatıldı.

Konu ile ilgili bilgi veren Çorlu İlçe Müftüsü Nazmi Söğüt, 2009 yılına ilişkin vekalet yoluyla kurban kesim bedelinin, tüm masraflar dahil 290 TL olarak belirlendiğini söyledi. Müftü Söğüt, vekaletle kurban kesmenin herhangi bir sakıncasının olmadığını ifade ederek; “
Türkiye Diyanet Vakfı'nın, ''Kurbanlarımızla kardeşliğimizi güçlendirelim'' sloganıyla başlattığı kampanya kapsamında, kurbanlar kesim merkezlerinde oluşturulan komiteler nezaretinde, dini esaslara uygun olarak kesilecek. Türk Diyanet Vakfı’nın vekaletle kurban kesim fiyatının 290 TL olarak açıklandı. Hali vakti yerinde olan ve imkanı olan bütün müminlerin kurban kesimini yerine getirmesi gerekir. Güvenilir kuruluşlara vekalet verilmek kaydı ile kurban kesimi de gerçekleştirilebilir” dedi.

Müftü Söğüt, 26 Kasım 2009 tarihine kadar belirlenen banka hesap numaralarına para yatırabileceklerini kaydederek; “Dileyen, bankalara müracaat edebilir dileyen ise Müftülüğümüze gelerek bu işlemin yapılmasını isteyebilir. Kesilen kurbanlar ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırılacak” diye konuştu.

Çorlu`ya Hilton Garden Inn Yapılacak

Ekonut A.Ş. Genel Müdürü İbrahim Örsoğlu
“Hilton Oteli Çorlu`da Çorlupark Bünyesinde Tahsis Edilen Yerde Yapılacak”

Ekonut A.Ş. Genel Müdürü İbrahim Örsoğlu, Hilton Garden Inn Oteli`nin Çorlu`da Çorlupark bünyesinde tahsis edilen 4 bin metrekarelik alanda inşa edileceğini ve gerekli anlaşmaların yapıldığını söyledi.

Yıldız kavramı ile tanımlanmayan ama Hilton standartlarında hizmet verecek olan şehir oteli, business otel de denilen iş oteli tek ilçe olarak Çorlu`da yapılacak diyen Ekonut A.Ş. Genel Müdürü İbrahim Örsoğlu; “Uluslar arası otel geliştirme firması olan Amplio A.Ş. bu konudaki çalışmalarına başladı. Hilton markasının Çorlu`da olması Çorlu için büyük kazanç. Bizim projemizde yer alması bizim içinde kazanç” dedi.

Örsoğlu sözlerini şöyle sürdürdü; “Otel yapıp kendimiz işletecek değildik, bazı firmalarla bu konuda görüşmeler oldu bir başka firmada olabilirdi, Hilton oldu. Şirket bize, ‘4 bin metrekare arsa verin, bize satın’ şeklinde taleple geldi. Bizde bu sözleşmeyi yaptık ve istedikleri yeri kendilerine verdik. Şirket, burayı Hilton adına yapacak Bizimle sözleşmenin ardından Hilton`a kabul ettirmeleri gerekiyordu bunu da yaptılar. Amplio`nun bu projeyi uyguladığı tek ilçe Çorlu olacak. 4 bin metrekare arsanın satışını yaptık onların yatırım planlarına uygun olarak yapılacak. Ne zaman uygun görürlerse Hilton Garden Inn Oteli inşasına başlayacaklar.”

Hilton Garden Inn Oteli`nin Çorlu`da Çorlupark bünyesinde tahsis edilen yerde yapılacağını dile getiren İbrahim Örsoğlu; “Görselleri, tip projeleri var hazırlıklarını yapıyorlar piyasa koşullarına göre yatırımlarını yapacaklar. Bazı markalar vardır ki reklama ihtiyaçları yoktur. Otel deyince ilk akla gelen Hilton`dur, Türkiye`de bu böyle ezberlenmiştir. Hilton Çorlu için büyük kazanç. Şehre dışarıdan gelen yatırımcılar büyük değerler katarlar. Konusunda uzman olanların şehre yatırım yapması o şehre artı katar. Çorlu sürekli olarak gelişiyor sadece bugün için düşünmemek gerekir. Sanayi gelişecekse öncelikle konaklama imkanlarının sağlanması gerekir. Çorlu çok şeyi hak ediyor. Nüfus ve potansiyel itibariyle ciddi büyük ve güçlü bir yer. Sanayi için cazibe merkezi ulaşımın her türlüsü Çorlu`da var. Sanayinin gelişmesi için Çorlu hazır. Çorlu iyi şeyleri hak ediyor. Hilton`un projeye katkısından çok Çorlu`ya katkısı olacak” şeklinde konuştu.

Çorlu`da Kurban Kesim Yerleri Belli Oldu

Tekirdağ iline bağlı Çorlu`da toplanan Kurban Hizmetleri Komisyonu kurban bayramı süresince alınacak tedbirleri, uygulanacak kararlar ve yaptırımları belirledi. Komisyon kararlarında Çorlu`da kurban kesim yerleri de açıklandı.

Çorlu Kaymakamı Ali Dursun`un başkanlığında Çorlu İlçe Müftüsü Nazmi Söğüt, Çorlu Belediyesi Veteriner İşleri Müdür Vekili Nedim Testereci, Tarım İlçe Müdürlüğü Veteriner Hrkimi Mahmut Özbezek ve Sağlık Grup Başkanlığı Çevre Sağlık Teknisyeni Yunis Demirel`den oluşan Kurban Hizmetleri Komisyonu kurban kesiminin yapılabileceği yerleri belirledi.

Kurban kesim yerleri ile ilgili olarak bilgiler veren Çorlu İlçe Müftüsü Nazmi Söğüt, Belediye Mezbahası`nın yanı sıra, Emlak Konutları Esentepe Mahallesi Adnan Doğu Caddesi üzerindeki park alanı, Atakent de Rumeli Mahallesi Bülent Ecevit Bulvarı`nda ki park alanı,
Eski Tekirdağ yolu sonu hayvan sayasını önü, Perşembe Pazarı Cemaliye Mahallesi Pazar Yeri Alanı, Sağlık Mahallesi Tonguçlar Camii arkası, Sağlık Mahallesi Işık Caddesi ile Girne Caddesi arası park alanı, Muhittin Mahallesi Bağlariçi 2. Sokak, Ünilever Kooperatifi karşısı park alanı ve Selimiye Camii yanı, Silahtarağa Mahallesi Selimiye Camii yanındaki boş alanın Çorlu`da kurban kesim yerleri olarak belirlendiğini söyledi.

Belirtilen yerlerin dışında kesim yapılmaması için gerekli tedbirlerin de alınacağını kaydeden Müftü Söğüt; “Kesim yerleri dışında özel mülklerinde kurban kesmek isteyenlerin, insan ve çevre sağlığı ile hijyenik kurallara uymalarına, belirtilen şartlara uymayanların ise 2872 sayılı Çevre Kanunu ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununa göre haklarında gerekli işlemler yapılacak. Kurban kesim yerleri dışında kalan okul veya camii bahçeleri, site veya binalar ile kamuya ait yerlerde park, meydan, sokaklarda, kurban kesimleri yasaklandı. Yasaya aykırı hareket edenler kolluk kuvvetleri tarafından tutanakla tespit edilecek ve tutanak komisyona sunulacak” diye konuştu.

Park Halindeki Araç Yandı

Tekirdağ iline bağlı Çorlu`da meydana gelen olayda, park halinde bulunan bir araç alevlere teslim oldu. Yangında araç kullanılamaz hale geldi.

Edinilen bilgilere göre Şeyhsinan Mahallesi Ferhat Kalfa Sokak üzerinde park halinde bulunan 59 PK 974 plakalı minivan, önceki gece 03.00 sıralarında alev alev yanmaya başladı. Kısa sürede yükselen alevler mahalle sakinlerine korku dolu anlar yaşattı. Olay yerine ulaşan itfaiye ekiplerinin müdahalesi ile kontrol altına alınan yangında kundaklama ihtimaline karşı polis ekipleri bir süre inceleme yaptı. Sahibi tespit edilemeyen aracın bir süredir park halinde bulunduğu öğrenildi. Olayla ilgili inceleme sürdürülüyor.

Ekonut A.Ş. Genel Müdürü İbrahim Örsoğlu; “Bugün Al Yarın Taşın Noktasındayız”

Ekonut A.Ş. Genel Müdürü İbrahim Örsoğlu, Çorlupark projesinde bugün al yarın taşın noktasında olduklarını söyledi.

İddialı olan şeyler hakkında doğruda eğride konuşmalar olur ancak önemli olan doğrunun ne olduğudur diyen Örsoğlu, Çorlupark projesi ile ilgili olarak pek çok şey konuşulduğunu dile getirdi. Pek çok şey konuşuldu ama yersiz olduğu ortaya çıktı diyen Örsoğlu; “Yapılacak, yapılmayacak denildi ama artık bu konuşmaların hiç biri yok çünkü 9 bloğun 9`u da ortaya çıktı. Projemiz konut olarak % 80 oranında tamamlandı. Şu anda 3 blokta 70 aile yaşıyor. Bu ailelerin her şeyleri karşılandı, eksikleri yok herkes teşekkür ediyor. Biz biliyoruz ki işimizi, doğru, kaliteli ve iyi yapıyoruz. Para veren insan hakkını arar, mutsuzlukları olsa söylerlerdi. Satışa çıkardığımız 3 blok büyük oranda satıldı. Diğer bloklarda henüz satış yapmadık. Sene sonuna kadar orta peyzaj alanlarını, basketbol sahası, kafeterya gibi alanları ortaya çıkaracağız” dedi.

Örsoğlu sözlerini şöyle sürdürdü; “9 blokta toplam 560 daire var. 3 blokta ki 168 daire tamamlandı. Yaşam başladı 70 aile bilfiil oturuyor. 3 bloğun % 100`ünün tamamlandığı projenin konut bölümü geneli itibariyle de % 80 oranında tamamlandı. Hava şartları uygun olduğu takdirde orta peyzaj bölümü bu sene bitecek. Havuzun şekli ortaya çıktı. Şartlar uygun olursa insanlar Mayıs – Haziran ayında yüzebilecekler.”

Şehrin bir miktar dışında olmak bu tip projeler için avantaj diyen Örsoğlu; “Şehrin gürültüsünden uzak, planlı gelişime açık bir bölgedeyiz. Çorlu`da konut alanında eşik atlandı. Çorlupark ile birlikte devam eden 3 proje Çorlu`nun çehresini değiştirdi. Dairelerimiz gerek işçilik gerekse de malzeme olarak kaliteli ne kullandığımızı deklare ediyoruz. Önemli olan insanların memnuniyeti bunu da sağladık. Çorlupark konut, alışveriş merkezi ve otel olarak 3 üniteden oluşuyor. AVM çerçevesinde 1 + 1 stüdyo tipi rezidanslar olacak. Proje 64 bin 573 metrekare alanda gerçekleştiriliyor. Bunun 34 bin 319 metrekarelik bölümü konut alanı ve bu alanda 9 blok yer alıyor. 5 bin 500 metrekare olan bölümü yapıların oturum alanı geri kalan 29 bin metrekare yol, otopark, sosyal alan ve yeşil alanlar. Projede, AVM 26 bin 253 metrekareyi kapsıyor. AVM`nin cephesi 244 metre olacak. 40 bin metrekarelik kiralanabilir alan olacak yani 200`e yakın kiralanabilir mağaza yer alacak. Çorlupark`tan daire alan sadece daire almıyor. 3 + 1 daire alan aynı zamanda ortak alandan 65 metrekarede yer almış oluyor. 4 + 1 daire alanlar 74 metrekare alanın sahibi oluyor. Yüzme havuzu, sosyal tesisleri, çocuk oyun alanları, projenin konut konusunda neyi varsa ortağı oluyorlar” şeklinde konuştu.

ÇORDAŞ Genel Müdürü İbrahim Kapucu; “Karbonmonoksit Alarm Cihazı Hayatınızı Kurtaracaktır”

Çorlu Doğalgaz Dağıtım A.Ş. (ÇORDAŞ) Genel Müdürü İbrahim Kapucu, alınacak her türlü güvenlik önleminin sağlık ve yaşam için önemli olduğunu söyledi.

Kombi cihazlarının bakımlarını ve baca bağlantılarını her yıl kontrol ettirmelerini tavsiye ediyorum diyen ÇORDAŞ Genel Müdürü Kapucu; “Daire içinde apartmanda ya da sokakta doğalgaz kokusu duymaları halinde, Acil 187 nolu telefonu aramalarını istiyoruz. Yeni çıkacak olan mevzuatla artık geriye dönük, doğalgaz cihazlarının bakım kontrolü, tesisat kontrolü ve baca temizliği işlemleri zorunlu hale getirilecek. Çalışmalar devam ediyor. Bunların denetlemesi dağıtım firmaları tarafından yapılacak. Karbonmonoksit zehirlenmesinin fakir yanma sonucu oluştuğu biliniyor. Çorlu`da yaşanan karbonmonoksit zehirlenmeleri doğalgaz harici yakıtlardandır. Bunlara kömür sebep olmaktadır. Tavsiyem vatandaşlar bilinçli tüketici olsunlar ve yakıtların kullanım şekline göre hareket etsinler. Bilinçli kullansınlar ve baca temizliği yaptırsınlar” dedi.

Kapucu sözlerini şöyle sürdürdü; “Karbonmonoksit ölçüm cihazı ya da bilinen adıyla alarm cihazı çok pahalı değildir. Her türlü yakıt kullanıcısının evlerine taktırmalarını tavsiye ediyorum. Üzücü olaylar yaşanmadan ufak maliyetlerle alacağımız bu cihaz belki de hayatımızı kurtaracak. Karbonmonoksit alarm cihazı hayatınızı kurtaracaktır. Alınacak her türlü güvenlik önlemi, sağlık için ve yaşam için önemli.”

Armada City Plus Açılıyor

2008 yılında başlayan Armada City projesinin 2. etabı olan Armada City Plus düzenlenecek törenle açılacak. Tören 21 Kasım Cumartesi (bugün) gerçekleştirilecek.

Armada City`den konuya ilişkin yapılan açıklamada, Çorlu'nun en büyük projesi Armada City, inşaat sektörünün önde gelen firmalarından Mimart Yapı imzasıyla Çorlu'nun kalbinde hayat bulduğu kaydedildi.

Açıklamada; “Armada City İstanbul’a doğru büyüyen Çorlu'nun alışveriş ve sosyal hayatının yoğun olarak yaşandığı şehrin merkezinde inşaa ediliyor. Çorlu'daki en önemli alışveriş merkezleri olan Orion ve Kipa alışveriş merkezleri yürüme mesafenizde ve Armada City'den Çorlu'nun her noktasına ve şehirlerarası bağlantı yollarına ulaşımınız son derece kolay, Armada City Çorlu’nun merkezinde, tam kalbinde. Armada City 106.126m² alan üzerinde, zemin + 11 katlı 37 blokta toplam 1.702 daireden oluşuyor. Armada City projesindeki sosyal aktivite alanlarının çeşitliliği ve yeterliliği Armada City'de yaşayacak herkesi memnun edecek seviyede. Dört adet yarı olimpik yüzme havuzundan tenis kortlarına, futbol sahalarından çocuk oyun alanlarına, Türk hamamından saunaya kadar her türlü aktiviteyi Armada City'de yaşayacaksınız. Bizler, yaşayacağınız evi seçerken sadece evinizin konfor ve kalitesine değil, aynı zamanda sitenizin ferah, çağdaş,sizin ve ailenizin boş zamanlarınızı eğlenceli kılacak aktivitelerle dolu olmasına da dikkat ettiğinizi çok iyi biliyoruz” denildi.

Armada City projesinin radye temel, tünel kalıp sistemiyle üretildiği kaydedilen açıklamada; “Armada City'de bina güvenliğiniz yanında aile güvenliğiniz de aynı titizlikle maksimum seviyede düşünüldü. Bu çerçevede projede; 4 adet site giriş noktasında güvenlik personeli ile kontrollü giriş çıkış, 24 saat kameralı güvenlik kontrolü, site çevresini saran güvenlik duvarları, güvenlik personelinin kontrollü misafir kabulü, kapalı otoparklarda yangın söndürme sistemi, site içi dâhili telefon hattı ve diyafon sistemi kişi ve aile güvenliğini maksimum seviyede sağlayacak düzeyde. Armada City projesinin vaziyet planını incelediğinizde bir evden çok bir yaşam konseptine sahip olacağınızı fark edeceksiniz. İstisnasız her daireye sağlanan kapalı otopark imkânından, her türlü sporu yapabileceğiniz spor alanlarına, ortak dostlukların hayat bulacağı geniş ve ferah yeşil alanlara kadar gerçek bir yaşam konsepti sunan Armada City, tam da hak ettiklerinizin karşılığını bulabileceğiniz örnek bir site. Armada City dairelerinde kalite ve konfor standart. Daire içi kullanım alanları ferah ve geniş. Dairelerde; ankastre hazır mutfak (ankastre ürünler: fırın, set üstü ocak, davlumbaz), vestiyer, banyo dolabı standart olarak mevcut. Daireler arası ses ve ısı izolasyonu yanında, evinizin parkesinden seramiğine, kapılarından armatürlere kadar her şey 1.sınıf olarak sizin konfor ve rahatınız için estetikten taviz verilmeden iç mimar kadromuz tarafından titizlikle seçildi” ibarelerine yer verildi.

İlgi Konfeksiyon`dan Bayrama Özel 32. Yıl Kampanyası

Tekirdağ iline bağlı Çorlu`da faaliyet gösteren erkek giyim mağazası yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde müşterilerine 32. yıl armağanı sunuyor. Mağaza fiyatı ne olursa olsun, takım elbise alan müşterilerine gömlek, kravat ve kemer hediye ediyor.

Takım elbise alan herkese gömlek, kravat, kemer hediye ediyoruz diyen İlgi Konfeksiyon Sahibi Musa Köse, bu elbiseleri bu fiyatlara bulmanın mümkün olmadığını söyledi. Köse; “Trakya halkına ucuz ve kaliteli ürünleri kendi imalatımız olarak sunuyoruz. Ekonomik kriz de bizde fiyatlarımızı indirdik. Vatandaşların bütçesine bir nebze olsun destek vermek istiyoruz” dedi.
Köse; “Erkek giyiminde 32 yıldır Trakya halkına hizmet veriyoruz. Başarımızın nedenleri arasında kendi üretimiz olması ve güler yüzlü personelimiz yer alıyor. Kampanya çok büyük ilgi görüyor. Kaliteyi çok uygun fiyata satıyoruz. Bayramda kimse takım elbisesiz kalmasın, hedefimiz kimsenin bütçesini zorlamadan kaliteli ve ucuz giydirmek” diye konuştu.

Zen Kahve Açıldı

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Çorlu İlçe Başkan Yardımcısı Mustafa Çalım’ın eşi Neze Çalım tarafından hizmete başlayan Zen Kahve, AK Parti İl Başkanı Soner Çizen tarafından açıldı.

Reşadiye Mahallesi Çoban Çeşme mevkiinde hizmete giren Zen kahvenin açılışı, yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. AK Parti Çorlu İlçe Başkan Yardımcısı Mustafa Çalım’ın eşi Neze Çalım tarafından işletilen Zen Kahve, şık ve nezih bir ortamla müşterilerine hizmete başladı. Açılışa Misinli Belediye Başkanı Ziyamettin Yaman, AK Parti İl Başkanı Soner Çizen, İl Teşkilat Başkanı Mehmet Yurdanur, Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı İhsan Erik ve belediye meclis üyeleri ile davetliler katıldı.

AK Parti İl Başkanı Soner Çizen tarafından açılışı gerçekleştirilen Zen Kahve, nezih, şık ve kaliteli mekanda tüm kahve çeşitleri ile kahvenin tadını ve keyfini yaşatacak.
sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...