***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

10 Eylül 2009 Perşembe

Vali Aydoğdu, Neolitik Çağ Evi Canlandırma ve Kanlıgeçit Kazı Alanı Sergilerinin açılışını yaptı




Kırklareli Valisi Cengiz Aydoğdu, Aşağı Pınar Höyüğü’nde, Aşağı Pınar Neolitik Çağ Evi Canlandırması Sergisi ile Kanlıgeçit Kazı Alanı Sergisi’nin açılışını yaptı.
Vali Cengiz Aydoğdu, İstanbul Üniversitesi tarafından, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Alman Arkeoloji Enstitüleri’nin katılımı ile, Kırklareli’nde 1980 yılından bu yana sürdürülen arkeolojik kazılar kapsamında geliştirilen, “Kırklareli Güney Kesimi Kültür Sektörü Projesi’nin ikinci adımı olan, Aşağı Pınar Neolitik Çağ Evi Canlandırması Sergisi ile Kanlıgeçit Kazı Alanı Sergisi’ne katılarak, açılışını gerçekleştirdi. Vali Aydoğdu açılışta yaptığı konuşmada, geleceğe de sahip çıkmak istediklerini, ne kadar geçmişe gidilirse o kadar geleceğin planlanabileceğini belirterek; “Burada Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ve ekibi tarafından çok güzel işler yapılmaktadır. Kırklareli’nin gün yüzüne çıkartılması için yapılan bu çalışmaların bizler farkındayız. Bir söz vardır ‘Geçmiş ölü değildir. Hatta geçmemiştir bile’ denir. Hakikatten de öyledir. Hocamızın konuşmasında söylediği gibi bizler aynı zamanda geleceğe de sahip çıkmak istiyoruz. Ne kadar geçmişe giderseniz o kadar geleceğinizi planlarsınız. Bu artık bütün dünyanın bildiği bir şeydir. Bizim görevimiz bilim adamlarımızın fedakarhane olarak yaptıkları çalışmalarla çıkarttıkları eserleri sergileyerek bunların pazarlamasını sağlamaktır. Bu da tamamıyla ekonomik imkan işi, pazarlama işidir. Öncelikle Kırklarelilerin buraya sahip çıkması gerekmektedir.
Kırklareli Türkiye coğrafyasında çok enteresan bir yerde ama bulunduğu yerin hakkıyla nimetlerinden de faydalanamayan bir il. Türkiye’nin en büyük metropolü olan İstanbul’a iki adım mesafede fakat İstanbul’a yakınlığının avantajını pek çok sebeplerle yeterince kullanamamış bir il. Bu tür çalışmalar bunlar için bizim ayağımızı basacağımız zeminler olacaktır. Ben hocamın şahsında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Ayrıca ilgi gösteripte buraya gelenleri de tebrik ediyorum.” Dedi.
Proje Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan da, Arkeolojik Kazıları ve Kültür Sektörü Projesi hakkında bilgiler vererek; “Kırklareli Kültür Sektörü Projesinin ikinci aşaması olarak, Aşağı Pınar yerleşiminde bulunmuş olan bir Neolitik Dönem evinin canlandırmasını içeren sergi ve Kanlıgeçit Açık Hava Müze düzenlemesinin açılışını yapmak üzere bugün biraya geldik. Bu çalışma Kırklareli kentinin kültür tarihi açısından taşıdığı önemi, somut kanıtlarla tanıtmayı amaçlamaktadır.
1980 yılından bu yana Kırklareli ilinin çeşitli kesimlerinde sürdürülmekte olan araştırma projesinin en önemli birimlerinden birini Aşağı Pınar ve Kanlıgeçit Kazıları oluşturmaktadır. Yakın Doğu ve Anadolu'da gelişen Tarım ve Hayvancılığın Avrupa topraklarına aktarımında önemli bir yer tuttuğu anlaşılan Aşağı Pınar (M.Ö.6400-5200) yerleşimi Neolitik Dönem'e; Truva ile çağdaş olan Kanlıgeçit (M.Ö.3200-2050) ise İlk Tunç Çağı'na tarihlenmektedir.”dedi.
Kırklareli Belediye Başkanı Av. Cavit Çağlayan, Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ve ekibinin Kırklareli’ndeki tarihin gün yüzüne çıkmasında çok büyük gayretler gösterdiğini belirterek; “Kırklareli’ndeki Aşağı Pınar ve Kanlıgeçit Kazıları uzun yıllardır devam etmektedir. Ancak uzun yıllardan beridir devam etmesine rağmen Kırklarelileri tarafından pek de fark edilmemektedir. Bunun fark edilmesine ancak 3-4 yıl evvel başlanılmıştır. Vatandaşlarımız Bizans döneminden kalma sütunlar ve anfitiyatrolar gibi yerlere ilgi gösteriyorlar. Bizim burada yapılan da bilimsel bir çalışmadır. Ancak Prof. Dr. Mehmet Özdoğan’ın son yıllarda yapmış olduğu görsel çalışmalar ile bu ilgi günden güne artmaktadır. Kendilerine ve ekibine yapmış oldukları bu hizmetlerden dolayı teşekkür ederim.”dedi
Yapılan konuşmaların ardından Vali Cengiz Aydoğdu “Aşağı Pınar Neolotik Çağ Evi Canlandırması Sergisi” ile “Kanlıgeçit Kazı Alanı Sergisi”nin açılışını gerçekleştirdi. Sergi ile ilgili olarak Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Vali Aydoğdu ve beraberindekilere bilgilendirmelerde bulundu.
Yapılan açılış törenine; Vali Cengiz Aydoğdu, Milletvekili Av. Turgut Dibek, Kırklareli Belediye Başkanı Av. Cavit Çağlayan, İl Jandarma Alay Komutanı Jandarma Albay Mehmet Yiğit, Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, İl Emniyet Müdürü Mehmet Behzat Canbazoğlu, İl Özel İdare Genel Sekreteri Raif Kelep, Kamu Kurum ve Kuruluş Temsilcileri, Sivil Toplum Örgütü Temsilcileri, İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi Üyeleri ile vatandaşlar katıldı.

Kore Gazileri Vali Aydoğdu'yu ziyaret etti


Kırklareli’nin en yaşlı Kore Gazilerinden Demir Ali Arkan ve Ahmet İlhan Coşkunvardar, Vali Cengiz Aydoğdu’yu makamında ziyaret etti.
Kore Gazileri emekli Astsubaylar Arkan ve Coşkunvardar, Vali Aydoğdu’yu makamında ziyaret ederek Vali Aydoğdu’ya Ayyıldızlı Bayrağımızı ve Kore Bayrağını hediye etti.
Kore gazileri, Vali Aydoğdu’ya Kırklareli’ndeki görevinde başarılar dilediler.
Vali Aydoğdu da, gazilerin, şehitlerin ve ailelerinin hiçbir zaman unutulmayacak değerde olduğunu, Valilik olarak ne gerekiyorsa her zaman destek vereceklerini belirtti.

"Edirne şehri aydınlıktır ve bu kenti asla karanlığa mahkum ettirmeyeceğiz"




Edirne Belediye Başkanlığı TREDAŞ ile anlaşarak elektrik borcunu 36 ay taksitlendirdi. Konu ile ilgili açıklama yapan Belediye Başkanı Sedefçi “TREDAŞ’la yaptığımız görüşmeler sonucunda taksitlendirme talebinde bulunduk ve yapmış olduğumuz anlaşma sonucunda Belediyemize ait elektrik borcu 36 ay olarak taksitlendirildi ve ilk taksit 04.09.2009 Cuma günü yatırılmış olup başta Edirne Belediyesi hizmet binası olmak üzere saat 17.00’de elektrik verilmiştir. Edirne Belediyesi’nin TREDAŞ tarafından elektriği kesilen 15’e yakın kent aydınlatması, refüjler, süs havuzları, fıskiyelerin elektrikleri gelmiş ve bakımını yaptığımız havuzlarımız çalışmaya başlamıştır” diye konuştu.
Elektriklerin kesilmesinin ardından Belediyemizin hizmetlerinin aksatılmaması için jeneratörleri devreye soktuklarını bildiren Başkan Hamdi Sedefçi “Edirne şehri aydınlıktır, aydınlık olmaya devam edecektir. Bu kenti asla karanlığa mahkûm ettirmeyeceğiz. Edirne halkına hizmetlerin en güzelini yapmak için var gücümüzle gece gündüz çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz” dedi.

BELÇİKA BAŞKONSOLOSUNDAN VALİ BÜYÜK’E ZİYARET


Belçika Başkonsolosu Francais DELMARMOR, Edirne Valisi Mustafa BÜYÜK’ ü makamında ziyaret etti. Francais DELMARMOR kendisinin bir Türkiye aşığı olduğunu ve 1972 yılında ziyaret amacıyla Edirne de bulunduğunu söyledi. Edirne’deki camilerin kendisini çok etkilediğini ve bu camilerde yapılan restore çalışmalarının camilerin gelecekteki durumu açısından çok önemli bir yere olduğunu belirtti. Basın mensuplarının Başkonsolos Francais DELMARMOR’ a Türkiye’ nin Avrupa Birliğine girme konusunda Belçika’nın tutumunun ne olduğunu sorması üzerine; DELMARMOR, Belçika Türkiye’ nin Avrupa Birliğine girme sürecinde hiçbir olumsuz tavır sergilememektedir. Avrupa Birliğini bir takıma benzeten DELMARMOR Türkiye Avrupa Birliğine üye olduğu takdirde bu takımın en büyük oyuncularından biri olacağını vurguladı.

Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa DEMİR, yoğun yağış nedeniyle oluşan selden zarar gören Saray ilçesinde incelemelerde bulundu









Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa DEMİR, yoğun yağış nedeniyle oluşan selden zarar gören Saray ilçesinde incelemelerde bulundu.
İlk olarak Saray ilçe merkezine gelen Bakan Demir burada kaymakamlık binasında Tekirdağ Valisi Zübeyir KEMELEK, Tekirdağ Milletvekili T.Ziyaeddin AKBULUT ve Tekirdağ Milletvekili Prof.Dr.Necip TAYLAN ile bir süre görüşerek, selin neden olduğu zararın boyutları hakkında bilgi aldı.
Bakan Demir, görüşmede yaptığı açıklamada, Afet Kanunu kapsamında altyapı ve yapı hasarların giderilmesi konusunda gerekli çalışmaları başladıklarını söyledi.
Saray ın, 80-100 yılın en yüksek orandaki yağışını aldığına dikkati çeken Bakan Demir, Karadeniz de de benzer durumu yaşadıklarını kaydetti.
Bölgede meydana gelen sel felaketinin, gelecek yıllarda daha fazla yağışın olabileceğini gösterdiğini ve tedbirlerini de buna göre almaları gerektiğini ifade eden Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mustafa DEMİR: Saray da yaşananlardan dolayı büyük üzüntü içindeyiz. Ancak ne yapsak giden can geri gelmiyor. Dere yataklarının bulunduğu yerlere çok dikkat etmeli ve buralara evler yapılmamalı. Dere yataklarında gereken ıslah çalışmaları yapılmalıdır, dedi.
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mustafa DEMİR, kaymakamlık ziyaretinin ardından, selin etkili olduğu Güngörmez VE Bahçeköy köylerinde incelemelerde bulunarak, vatandaşlara geçmiş olsun dileklerinde bulundu

8 EYLÜL OKUMA YAZMA GÜNÜ TEKİRDAĞDADA KUTLANDI





8 Eylül Dünya Okuma Yazma Günü Tekirdağ Valisinin Eşi Zehra KEMELEK ile Vali Yardımcısı Mehmet Ali ÇEVİKER in katılımıyla Tekirdağ Halk Eğitim Merkezinde gerçekleştirilen etkinliklerle kutlandı.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen programa İl Genel Meclis Başkanı Münür KARAEVLİ, İl Müftüsü Ahmet OKUTAN, İl Sosyal Hizmetler Müdürü Selma AKARSU, kursiyerler ve aileleri de katıldı.
Programda konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Üner DİLEK yaptığı konuşmada; Eğitim, fertlerin modern bir gelişim sürdürerek mutlu yarınlara ulaşmasında ve sağlıklı nesiller yetiştirmesinde hayati önem taşımaktadır. Bir toplumda yaşayan kişilerin eğitim imkânlarından yeterince yararlanamamaları, toplumun var olan sorunlarını çözümsüz kılmaktadır. İnsana yapılan yatırım geleceğe, gelişime ve mutluluğa yapılmış demektir. Aydınlık geleceğin kurulabilmesinin anahtarı eğitimdir. Cehalete karşı verilecek savaş ancak eğitimle kazanılır. Eğitimin ilk basamağı olan okuma yazma öğrenme, bireye güven duygusu kazandırır, evrensel değerlerle buluşmasını sağlar ve toplumsal yaşama uyumunu kolaylaştırır. Aksi ise bencil, kavgacı, çatışmacı ve mutsuz fertler üretir, dedi.
Okuma Yazma Kurusunu başarıyla tamamlayan kursiyer Münever KÖSE, okuma yazma kursu ile ilgili düşüncelerini paylaştı. KÖSE, Bu kursa katılmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, etrafında okuma yazma bilmeyen kişilerin de bu kurslara katılması için teşvik edeceğini belirtti.
Kursiyerlerden Hatice DAĞLAR da programda Cumhuriyet adlı bir şiir okudu.
Halk Eğitim Merkezince hazırlanan skeçlerin ardından programda, okuma yazma kursunu başarıyla tamamlayan kursiyerlere temsili sertifikaları verildi.

Uzunköprü Devlet Hastanesi HARCANAN PARALARA DEĞDİ!

AK Parti Edirne Milletvekili Prof. Dr. Necdet BUDAK Edirne İl Sağlık Müdürü Hatice GÜL ve partililer ile birlikte Uzunköprü Kaymakamı Uğur KOLSUZ’u makamında ziyaret ettiler. Uzunköprü Devlet Hastanesi Başhekimi ve Başhekim Yardımcıları ile hastane Baş hemşiresinin de hazır olduğu toplantıda İl Sağlık Müdürü ve Uzunköprü Devlet Hastanesi Başhekimi hem İlçe Kaymakamı hem de Milletvekili BUDAK’a hastanemiz hakkında bir brifing verdiler. İl Sağlık Müdürü Hatice GÜL, Edirne’de gerek mekan gerekse fiziki şartlar açısından en iyi hastanemiz Uzunköprü Devlet Hastanesidir. AB standartlarına yakın teknolojik donanımlara ve genç, yeniliklere açık ve uzman hekim kadrosuna sahip Uzunköprü Devlet Hastanesinde ciddi operasyonlar yapılıyor. Bu konu bizleri fazlasıyla mutlu ediyor” dedi. Uzunköprü Devlet Hastanesi Başhekimi de 1995 yılında kurulan Uzunköprü Devlet Hastanesi, 2005 yılında bir tadilat geçirerek bu modern görüntüsüne kavuştu. 200 yatak kapasiteli hastanemiz % 40 doluluk oranıyla çalışıyor. Günde ortalama 1200 kişiye poliklinik hizmeti bir ayda toplam 31 bin kişiye poliklinik hizmeti veriliyor. İki hizmet basında hizmet veren Uzunköprü Devlet Hastanesinde 6 ameliyat masası, 40 hastalı bir diyaliz merkezi bulunuyor. Diz ameliyatı yapacak bazı aletlere ihtiyacımız var. Ayrıca Fizik Tedavi, Cildiye ve Kardiyalog ihtiyacımız var. Maddi anlamda desteğe, döner sermayeye aktarılacak olan hak edişlerimizin tam ödenmesine ihtiyacımız var” dedi. Daha sonra Kaymakam, Milletvekili, Sağlık İl Başkanı, AKP İlçe Başkanı, Yönetim Kurulu Üyeleri ile İl Genel Meclis Üyesi hep birlikte Uzunköprü Devlet Hastanesine yaptıkları ziyarette, hastalara geçmiş olsun dileklerinde bulundular. Hastaneyi gezerek daha geniş bilgi sahibi olup eksiklikleri yerinde incelediler. Ülke genelinde olduğu gibi Uzunköprü'de de sağlık alanında ciddi yatırımların olduğunu ifade eden Prof. Dr. Budak: ''Sağlıkta, Avrupa'daki sağlık standartlarında bir kent ayarına geldik. Fiziki yapı, hekim ve alt yapı anlamında Uzunköprü Devlet Hastanesi çok güzel bir konumdadır. İlaçlarda indirimler yapıldı, aile hekimliğine birçok ilde geçildi. AK Parti tüm alanlara önem verdiği gibi en başta sağlığa çok önem veriyor'' dedi.
KAYNAK:UZUNKÖPRÜ GÜRSES GAZETESİ

Sokak Ressamları Trafoları Renklendiriyor

Sokak ressamlarıTekirdağ iline bağlı Çorlu`da bulunan trafoların bazılarını çeşitli figürlerle süsleyerek değişik bir görünüme büründürüyor.
Eski İtfaiye Binasının kaldırılmasının ardından boşaltılan alana oluşturulan Çocuk Parkı`nın hemen yanı başında yer alan eski trafo binası sokak ressamları tarafından renklendirildi. Kimi sanatını tuvale kimi kağıda hatta kimi ise kuma uygularken sokak ressamlarının trafoları süslemesi dikkat çekici olarak nitelendirildi. Renklendirdikleri trafo binasının üzerine imzalarını da atan sokak ressamları trafo binasına sanat sokaktayazısını da ekledi.
KAYNAK:ÇORLU AVRUPA YAKASI GAZETESİ

09.09.2009 Çılgınlığı


Nikah günlerini 09.09.2009 tarihine denk getirmek isteyen çiftler evlendirme memurluğunun yolunu tuttu. Çorlu Belediyesinde 8, Nüfus Müdürlüğünde ise 7 çift, unutulmayacak bir tarihte evlenmenin mutluluğunu yaşadılar. Daha önce müracaat ederek nikah tarihlerini bu güne denk getiren şanslı çiftler ve yakınları sabah saatlerinden itibaren Çorlu Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi ve İlçe Nüfus Müdürlüğüne geldiler. Evlendirme Memurluğu yetkilileri her gün Çorluda ortalama 2 ya da 3 nikahın kıyıldığı her iki evlenme dairesinde toplam 15 çiftin nikahının kıyıldığını söylediler.
09.09.2009 tarihinde nikah masasına oturmak için günler öncesinden müracaatta bulunan çiftlerin mutlulukları gözlerinden okunuyordu.
Evlilik cüzdanlarını gelinlere veren evlendirme dairesi yetkilileri, damatlara ise bazı tavsiyelerde bulunarak;Bu gün insanların hayattaki en güzel anlarından biri olan evlilik yani yaşamları birleştirmek için burada bir aradayız. Evlilik güzel olduğu kadar, zordur ve anlayış gerektirir. Her zaman birbirlerinize anlayışla yaklaşmak zorundasınız. Özellikle damatlarımıza tavsiyem eşlerinin, kendilerine bir emanet olarak görmeleri ve onları el üstünde tutmalarıdır. Ayrıca bildiğiniz gibi nikah tarihinizde çok özel bir gün. Biz de bu özel gün nedeniyle bu gün bir aradayız. Genç çiftlerimize aileleriyle birlikte bir ömür mutluluklar diliyorum" diye konuştular.
KAYNAK:ÇORLU AVRUPA YAKASI GAZETESİ

Orion’da alışveriş saatleri uzuyor


Orion Alışveriş Merkezi, bayram alışverişlerinin başladığı şu günlerde müşterilerinin rahatça alışveriş yapabilmesi için çalışma saatlerini uzatıyor. 11 Eylül Cuma gününden itibaren Orion, saat 23:00’e kadar açık.
Alışveriş yoğunluğunun yaşandığı bayram öncesi günlerde, vatandaşların rahatça alışveriş yapabilmesi ve kısıtlı zaman sorunu yaşamaması için Çorlu’daki Orion Alışveriş Merkezi, gece 23:00’e kadar hizmet verecek. 11 Eylül Cuma günü başlayacak olan uygulama bayrama kadar devam edecek.
Bayram nedeniyle giyim ve yiyecek ihtiyaçlarının arttığı bu dönemde, vatandaşlar rahat rahat tüm mağazaları gezip ürün seçimlerini aceleye getirmeden yapabilecekler. Arife günü olan 19 Eylül Cumartesi akşamı da Orion mağazaları saat 23:00’e kadar açık olacak.
Orion’un bayram öncesi yaptığı bu uygulama sayesinde, Çorlu’ya uzak olan şehir ve kasabalardan da alışverişe gelinmesi kolaylaşıyor. Kapanış saatine yetişemeyeceğini düşünerek gelemeyen vatandaşlar, bu sayede Orion’daki fırsatlardan faydalanabiliyor. Orion’daki mağazaların hepsinde bayrama özel indirim veya hediye fırsatları bulunuyor.
Bayram alışverişlerini Orion’dan yapanlar için bir avantaj da, hediye otomobil kazanma şansı. Orion’dan alışveriş yapan müşteriler, aynı gün içerisinde yaptıkları her 50 TL’lik alışveriş karşılığında bir şans numarası alıyorlar. Bu şans numarasıyla Orion müşterileri son model bir Jaguar otomobil kazanma şansına da sahip olmuş olacaklar.
HABER VE FOTO:RAMADAN KARAGÖZ

DİKKAT 2. SEL GELEBİLİR

Meteoroloji yaptığı açıklamada Kırklareli ve Tekirdağ’ın da bulunduğu 14 şehirde yaşayan vatandaşlara ikinci bir sel uyarısı yaptı..Tekirdağ’da 1 kişi aranıyorBaşbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğünden, İstanbul ve Tekirdağ'daki sel felaketinde ''29 vatandaşın hayatını kaybettiği açıklanırken, Afete maruz kalan Tekirdağ'a Başbakanlıktan 250.000 TL, acil ödenek gönderildiği kaydedildi. Afete maruz kalan bölgelerde arama kurtarma ve hasar tespit çalışmalarına devam edildiği belirtildi. Tekirdağ'da meydana gelen yoğun yağış sonucu meydana gelen su baskını ve sel sonucunda ''Fatih Çakar ve Berna Çakar isimli 2 vatandaşın kaybolduğu,Fatih Çakarın bulunduğu, Berna Çakırın aranmasına devam edildiği belirtildi. 6 vatandaşın da hayatını kaybettiği'' ifade edilen açıklamada, sel ve su baskınlarından 109 binanın etkilendiği, 15'inin yıkıldığı, 6'sının orta derecede hasar gördüğü, 88 evin ise eşyalarının hasara uğradığı kaydedildi. Su baskını ve selde 76 büyükbaş ve 45 küçükbaş hayvanın da telef olduğu belirtilen açıklamada, ''Sivil Savunma, Askeri Birlikler ve Polis Teşkilatından oluşan yaklaşık 100 kişilik ekip tarafından kayıp olan 2 kişinin arama çalışmaları sürdürülmektedir'' denildi.Türk Kızılayı, Silivri ve Saray'da yaşanan sel nedeniyle bölgeye ekip ve insani yardım malzemesi gönderdi. Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali, Bölgeyi etkileyen sağanağın ardından Türk Kızılayı'nın acil olarak harekete geçtiğini kaydetti. Küçükali, mağdur vatandaşlara ve bölgede çalışan ekiplere destek amacıyla Marmara Bölge Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi ile Büyük Karıştıran Yerel Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi ve Tekirdağ Şubesi'nden 6 afet aracı, 1 mobil ekmek fırını, 16 afet müdahale uzmanı ile 10 çadır, 233 yatak, 620 battaniye, 230 gıda kolisi ve bin 160 şişe suyun bölgeye gönderildiğini duyurdu. İğneadaDemirköy’e bağlı İğneada beldesinde, 4 gündür devam eden sağanak sonucu 30 evin su bastığı bildirildi. İğneada Belediye Başkanı Tahir Işık, yaptığı açıklamada, Avrupa üzerinden gelen sağanağın 4 gündür devam ettiğini söyledi. Işık, sağanak nedeniyle Deniz Mahallesi ile Yenimahalle'den geçen derelerin taşması sonucu, dere kenarlarındaki 30 evi su bastığını belirtti. Işık, belediyenin imkanları ölçüsünde evlere dolan suların boşaltılması ve kentin temizlenmesi çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti.
KAYNAK:LÜLEBURGAZ GÖRÜNÜM GAZETESİ

ANADOLU JETHAFTADA 4 GÜN SEFERLERİNE DEVAM EDİYOR

Çorlu -Ankara, Ankara – Çorlu seferlerini başlatarak; Çorlu Uluslar arası Havaalanı’na işlerlik kazandıran; Anadolu Jet haftada 4 gün seferlerine devam ediyor.
Konu hakkında bir açıklama yapan Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Başkan Yardımcısı Özlem YEMİŞÇİ; Anadolu Jet’in başlattığı Çorlu-Ankara, Ankara- Çorlu seferlerinde %67’lik doluluk oranının sağlandığını belirterek; ‘Anadolu Jet, haftanın Pazartesi, Çarşamba, Cuma ve Pazar günleri olmak üzere haftada 4 gün seferlerine devam etmektedir. Belirlenen 4 günde Çorlu’dan Ankara’ya uçuş saati; 16:25 olmak üzere Ankara’ya varış saati: 17:35’tir. Yine belirlenen 4 günde Ankara’dan Çorlu’ya uçuş saati; 14:45 olmak üzere Çorlu’ya varış saati: 15:50’dir. Ayrıca; gidiş-dönüş olarak alınan biletlerde vergiler yolcular tarafından karşılanmak üzere, tek gidiş, Anadolu Jet’ten hediyedir’ dedi.
HABER VE FOTO:FATMA MİRAY KARAGÖZ

CHP ÇORLU İLÇE TEŞKİLATINDAN İFTAR YEMEĞİ









CHP Çorlu İlçe Teşkilatı, partinin kuruluşunun 86. yılını kutlarken ramazan ayı münasebetiyle iftar yemeği verdi. Belediye Düğün Salonu’nda verilen yemeğe CHP Çorlu İlçe Başkanı Emre Köprülü, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan, Velimeşe Belediye Başkanı Rasim Yüksel, CHP Çorlu İlçe Yönetimi, Belediye Meclis Üyeleri, İl Meclis Üyeleri ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisinin yanı sıra 700 partili katıldı.
Yemekte konuşma yapan CHP İlçe Başkanı Emre Köprülü, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin 86. yılını kutluyoruz. Bugün Atatürk Meydanı’nda yaptığımız törende siyasi mesajlarımızı verdik. Bu akşam siyasi söylemlerle değerli vaktinizi almak istemiyorum. Daha nice ramazanlarda buluşmak dileğiyle,”dedi.
İftar yemeğinde çok sayıda partili bir araya gelip sohbet ederken CHP’liler vatandaşların istek ve şikâyetlerini dinlediler.
HABER VE FOTO:GÜLAY KARAGÖZ



JANDARMA SUÇ ÖRGÜTÜNÜ YAKALADI







HABER VE FOTO:RECEP KARAGÖZ




TEDBİR(SİZ) OLUNCA! Umursamazlığın kısa tarihi

Dünya küresel finansal krizin etkisini daha tam olarak anlayamadan bu sefer de küresel domuz gribinin etkisi ile karşı karşıya kalmaya hazırlanıyor. Dünya bankası, Meksika’da yüzlerce kişinin ölmesi ile etkileri görülmeye başlayan salgının ABD’ye sıçradıktan sonra diğer grip virüsleri ile etkileşerek 3 trilyon dolarlık faturayı ortaya koyacağını belirteli daha 5 ay bile olmadı.
İnsan gribi ile aynı özellikler. Öksürük, ani ateş, baş ağrısı, kas ağrıları ile başlıyor. Ağır vakalarda zatürree, çoklu organ yetersizliği ve ölüme kadar gidebiliyor.
5 ay önceki (Dünya Bankası:Virüs Ekonomisi-Nisan 2009) araştırma raporunda dünya geneli için Gayri Safi Milli Hasılanın %5’lik bölümünün domuz gribi virüsü nedeniyle kaybedileceğini belirtmişti. Aradan geçen sürede bu oran yeniden düzenlenerek %12-15 arasında bir değer olarak tespit edildi. (Ağustos-2009)
3 Trilyon dolar, % 5 için düşünülen faturaydı. Peki hesap yeni maliyetler ile %12 yada %15 olursa ne olacak? Yeni tahmin değerindeki hata payı bile; en az 3 trilyon dolar. 2003 de Asya’da yaşanan SARS’ın maliyeti Doğu ve Güneydoğu Asya ülkeleri için sadece 18 milyar dolar tutmuş. Tüm Asya-Pasifik bölgesinde SARS salgını ile mücadelenin maliyeti 40 milyar doları bulmuştu. Demek oluyor ki domuz gribi dümdüz edecek.
Strateji kuruluşları ve Ting-Tang’lar birbiri ardına toplantılar yapıp gelecek hakkında tahminler ortaya koymaya, bu tahminlere göre yatırım, iş, yönetim ve siyaset planları yapmaya çalışıyorlar. 40 milyar dolar ile 3 trilyon dolar arasındaki muhteşem fark yapılan tahminlerde domuz gribinin ne düzeyde tahribat yapmasının beklendiğini gösteriyor. Sonuç olarak, bütçeleri arasında 75 kat fark var. Yani buradan iyimser bir hesapla: SARS afeti sırasında 1200’ün üzerinde ölüm vakası ve 50000 civarında enfeksiyon teşhisi sayılarını 75 ile çarpabiliriz. Neyle karşılaştığımızı anlamakta zorlananlar (yada anlamamakta direnenler) için Dünya Sağlık Örgütü, dünya çapında bir salgının baş göstermesi halinde 7500000 (yedi buçuk milyon) kişinin ölebileceğini belirtiyor. (Bu tahmin Nisan 2009’da Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan bildiri.)
Domuz gribi tam bir afet. Bunun karşısında durmanın ülkelerin kendi başlarına altından kalkabileceği türden sorunlar olmadığı ortada. Sorunu tek başına çözemeyeceği belli olan Meksika hükümeti bile yardımlara ve devletler arası mücadele planlarına açık olduğunu bildirdi. Meksika ile ABD arasındaki ilişkilerin yoğunluğundan korkan Washington hükümeti; bu korkusunda haklı olduğunu yaz başından itibaren gördü. Meksika, büyük duyarsızlıklar ve umursamaz yerel görevlilerin gevşek tavırları ile çalkalandı. Meksika, kamusal kültür konusunda ülkemizle benzerlikler gösteren ender ülkelerden biri. Birbirine bu denli çok benzeyen iki ülke olmamız; salgın sırasında Türkiye’de yaşanması muhtemel manzaralar konusunda sanki bir zaman yolculuğu yapma şansı sağlamakta. Ülkemizde (eğer varsa) krizleri yönetmek ve planlamakla görevli kişi ve kurumlar için Meksika’da yaz başından beri yaşananlar, olayları önceden izlenmesi şansını verdi. Bu manzarayı görüp öncelikle yerel ve bürokratik sistemde oluşacak aksaklıkları en aza indirmek için tedbirler almak, daha üst seviyelerde görevli yöneticilere düşüyor. Bu tedbirler mutlaka alınmak zorunda!
İhmal, ilgisizlik, kontrolsüzlük, denetimsizlik, beceriksizlik ve eğitimsizlik gibi tedbir kusurlarının en kronik sorunlarımızdan olduğu bilinen bir gerçek. Dünyanın çeşitli yerlerinde, bizim gibi gelişmekte olan yalanı ile uyutulan birçok toplum var. Çoğunluk olarak üçüncü dünya ülkesi standardında bir hayat sürüyoruz. İşte Meksika denen ülke bu yönleri ile bize çok benziyor. Yanı-başındaki Meksika’da olup bitenler ABD’nin normal zamanlarda hiç de olumlu bir işlevi olmayan medyası sayesinde, gözler önüne çıkarıldı.
İşçisi, memuru, müdürü, bürokratı, politikacısı, siyasetçisi toplumun tüm kesimleri; çarpık icraatları ile sergilendiler. Medyanın katkısı ile toplum mühendisleri, kamu yöneticileri ve toplumbilimciler için ibretlik teşhir kobayı oldular. Kilometrelerce ötede olup bitenlerden etkilendik. İbret oldu. Olan biteni seyredince vaziyetin muhteviyatını sonunda fark etmeyi başardık. (Bunu başardığımızı gösterir, somut emareler var.)
İşte biz de sonunda aklımıza başımıza aldık. Bu aklımızı başa alma durumunun verdiği bir dinginlik ve soğuk kanlılık ile vakit geçirmeden işin ucundan tutma görüntüsü veren bir aksiyonun içerisine Türkiye olarak girdik.
Ülkemizin Sağlık Bakanı, önümüzdeki günlerde yaşanacak domuz gribi salgını için açık-açık televizyonlar önünde halka duyuru yaptı. Tedbirli olmak gerektiğini bugünden hazırlıkların başlaması gerektiğini ifade eden bir beyanat verdi.
Bu açıklama, yakın tarihimizde örneği olmayan bir devrim niteliğindedir. Gerçekten de televizyon başında seyredenleri Amerikan yapımı bir felaket filminin ortasındaymış gibi donduran bir açıklama yapıldı. Sağlık Bakanı, domuz virüsü konusunda; yuvarlamadan, açık ve net olarak yaptı.
*
* *
Ne acı bir tesadüf ki; aynı tarihte tedbirsizliğin en püsküllülerinden biri yaşandı. (‘Yaşandı’ diyorum çünkü ‘ölündü’ diye bir kelime yok.) Kasabalarında, beldelerinde, evlerinde, çiftliklerinde, yazlıklarında Türkiye’nin coğrafi olarak Avrupalı topraklarında bir olay yaşandı. Bir olay ki; binlerce dramın tohumunu bir gecede ansızın serpiverdi.
Ekonomik imkanları, eğitim durumu, doğası, tarımı ve -bizim fark edemediğimiz, ama AB siyasetçilerinin farkında olup da bize söylemediği- diğer vasıfları sebebi ile Avrupa’nın bile ağzını sulandıran, Türkiye’den ayırıp kendine katmaya meyil ettiği topraklarında, Trakya’da; tedbirsizliğin ve ihmalin nelere gebe olduğunu doğum gerçekleştikten sonra fark edebildik.
Felakete (hatta felaketlere) gebe bir Trakya’da yaşadığımızı anladık. Felaket bu sefer gökyüzünden geldi. ‘Gök delindi!’ Derler ya, öyle oldu. Medya için de bereketli bir geceydi. Gazeteler, televizyonlar ölüye, yaralıya doydu. Tosbağa gibi ters dönmüş arabalar. Yıkılmış ağaçlar. Derelerin içinde yüzen ölü inekler, atlar. Ağaç gövdelerine takılmış saman balyaları, evlerden kopan keresteler. Yüzme havuzuna dönüşmüş otoban. Salonlarda yüzen kanepeler, masalar. Yıkılmış binalar. Deniz kıyısına taşınıp sahili adeta dolgu malzemesi gibi kaplayıp, kıyıyı onlarca metre ileri taşıyan toprak tepeleri. En ilginci de yağmur kanalına mantar bir tıpa gibi sıkışmış inek leşiydi.
Her yer dümdüz olmuştu. Saray’dan Tekirdağ’a, Çatalca’dan Selimpaşa’ya, Kınalı’dan Kilyos’a kadar 10 milyona yakın Trakyalı büyük tehlike atlattı. Birçoğu geceyi ayakta geçirdi. Trakya’da hiç kimsenin, üzülmeye sızlanmaya, ah-vah demeye hakkı yok. Şimdilik Trakya’da dokuz cana mâl oldu. (Bu felaketin birinci gün kayıpları! İkinci gün ölü sayısı sadece İstanbul için 20 oldu.)
Kasabası ile ilgili sorunlara çareler üretmesi gereken bir belediye başkanı, televizyonlara çıkıp; felaketi gösterdikleri için kanal görevlilerine teşekkür ediyor. Orada, kasabasının kötü de olsa reklamını yapmıyor. Aslında diyor ki; “Ey, göç edip yeni hayatlar arayan vatandaşlar! Burada hayat var. Ama Güneydoğu gibi ölüm de var!”
İMP (İstanbul Metropolitan Plan) ile aynı bölgeye 5 milyon yeni insanın yerleştirilmesi planlanmaktadır. Böylece ülkenin, dünya gündemine girebileceği çok daha büyük, ses getiren, felaket haberleri yayınlanması Trakya’yı dünyanın her yerinde bilinir bir hale getirecektir.
Tedbir(siz) olmak yada tedbiri elden bırakmak, alışkanlık haline gelmeden; ya bu gidişe “dur” diyeceğiz.
Yada; “böyle gelmiş böyle gider” demeye devam edeceğiz.
Burada belirleyici siz olacaksınız.
Hep sevgi ile kalın.
Murat SEVGİ

Çocuklarını okutmak için iş arıyor

üniversiteyi kazanan oğlunu 3 yıldır okutmayı başaran işsiz baba İdris Kenardüzenli bir işe sahip olmak için hayırsever işadamlarından yardım beklediğini bildirdi. Kırklareli'nin Babaeski ilçesinde tüm güçlüklere rağmen üniversiteyi kazanan oğlunu 3 yıldır okutmayı başaran işsiz baba İdris Kenar, diğer çocuğunun da üniversiteyi kazanmasıyla ne yapacağını şaşırdığını belirterek, düzenli bir işe sahip olmak için hayırsever işadamlarından yardım beklediğini bildirdi. Alınan bilgiye göre, inşaatlarda bulduğu işlerde çalışarak ailesini geçindirmeye çalışan İdris Kenar'ın büyük oğlu Emrah Kenar 3 yıl önce Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Eğitim Fakültesi Fizik Öğretmenliği Bölümü bölümünü kazandı. İşsiz olduğu için oğlunu güçlükle okutmaya çalışan İdris Kenar'ın küçük oğlu Şefik Kenar da bu yıl Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünü kazandı. Baba İdris Kenar, ekonomik imkansızlıklar nedeniyle çocuklarının başarısına sevinemediğini söyledi.
KAYNAK:www.anayurtgazetesi.com
sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...