***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

15 Şubat 2010 Pazartesi

Ölüm Reçetesi: Can Boğazdan Gider (MURAT SEVGİ -KÖŞE YAZISI)

Hayatta kalma şansı üzerine...
Trafik kazaları ile ilgili bir rapor yayınlandı. Rapora göre; Türkiye’de son 10 yılda 45 bin kişi hayatını yolarda kaybetmiş. Bu rapor ile ilgili gazete haberlerini okuyunca internet üzerinde bir araştırma yapıp raporun aslını bulmaya çalıştım. Kim, nerede, ne şekilde ölmüş? Bunların detaylarını ve risk dağılımını merak ediyordum. Araştırmam sırasında ‘Trafik Raporu’nu kenara attıracak çok daha ilginç bir rapor buldum. Bu raporu Dünya Sağlık Örgütü hazırlamış. Bulduğum rapor dünya genelinde bir değerlendirme yapıyor ve bu değerlendirmede; normal dışı bütün ölümleri sınıflandırıyor.
Hemen söyleyeyim trafik kazalarının sıralamadaki yeri 25nci sırada. Yani ondan daha başarılı Azrail çırakları var. (Terör ve savaşlar bile çok gerilerde...)
İlk 24 öldürücü neden arasında uyuşturucu ve sigara benzeri, kendimizin tercih ettiği ölüm nedenleri olduğu gibi parazit enfeksiyonları, zehirlenmeler, anne ve bebek ölümleri ön sıralarda. Herkesin tahmin edeceği gibi Aids de var. Ama kanser gibi ülkemizde çok sık duyduğumuz bir hastalık bunların gerisinde kalmış.
Dünya Sağlık Örgütünün hazırladığı raporun sonundaki kıyaslamalar kısmı, sanki ABD’nin savaşı mazur gösterme propagandası gibi: “Uyuşturucudan ölenler; savaşlar ve iç çatışmalarda ölenlerin sayısının 70 katından fazla!” Köşeleri yuvarlatılmış, siyasi içeriği olduğu belli olan raporun siyaset yaparken arada sızdırdığı doğru bilgiler de taşıdığına eminim.
Hepinizin merak ettiği ilk sırada kimin olduğuna gelince: Birinci ve ikinci sırayı çok az bir farkla iki ‘sebep’ paylaşıyor. Bunlardan bir tanesi; açlıktan, diğeri ise aşırı beslenmenin neden olduğu hastalıklardan dolayı olan ölümler.
Yani yüzlerce yıldır atalarımızın bizi kandırdığını, can boğazdan gelir diyerek züğürt tesellisi ile kendimizi avutup yiyerek yada yiyemeyerek tahtalı köyü boyladığımızı anladım. Bu iki melanet, aslında o ata sözünün ‘Can boğazdan gider’ şeklinde değiştirilmesi için yeterli bir mazeretti. (Hemen atasözlerinden sorumlu bakanlığa başvurup durumun düzeltilmesini isteyeceğim.)
Açlık yada yetersiz gıda alımının daha çok çocukları etkilediğini, büyüklerin ise açlık sorunundan doğrudan etkilenme dışında pek bir hastalık riski olmadığını belirten raporda bu bilgilerin derlendiği ülkelerde ortalama insan ömrünün 40’a kadar indiği bilgisi de var. Böylece büyüklerin neden etkilenmediğini anlamış oldum.
Açlık sorunun aksine ekonomisi ‘orta’ ve ‘iyi’ olarak belirtilen ülkelerde görülen aşırı gıda tüketimine bağlı; diyabet, tansiyon, obezite, bunlara bağlı damar hastalıkları ve felçlerin neden olduğu ölümler de en az açlık sebebi ile oluşan ölümler kadar çok. Başka bir yazımda; Amerika’da yolda yürürken patlayıp ölenlerin görülmeye başlayacağı günlerin çok uzak olmadığını belirtmiştim. Yani obezitenin şişirdiği ABD vatandaşlarının ‘pöölp’ diye kaldırımlara yayılacağını belirtmiştim. İşte bu riskin farkına varan yeni Amerikan hükümeti, o günlerde obezlik ile uğraşmayı artık hükümet politikası haline getirdi. Yani yakın zamanda ABD şehirlerinde patlayarak yolları kirleten obezleri görme ihtimalimiz (geçen sene) yazıyı yazdığım tarihtekine göre daha az bir ihtimal. Ama ABD hükümeti iktidardaki ilk günlerde verdiği ‘umudun cesareti’ ayaklarını şu aralar geri sürümeye başladı. Selefi olan G.W.Bush gibi yayılmacı politikalarla uğraşıyor. Yanı başındaki(!) İran, Amerika için ‘umudun felaketi’ olmaya başladı.. Eğer böyle giderse bir yıla kalmaz, Amerikan vatandaşlarının yeni sloganı: “Bırak Obama!” olacak.
Yaşanan çarpıklığı bölgeler arasında oluşan gelişmişlik farkı yada ekonomik güce bağlamak doğru gibi görünse de... Dünya, taş devri insanına bile yaşama şansı verirken bugün yaşama şansı elinden alınan insanın ne derece gelişmiş olduğu tartışılır.
Sanayileşme çağı diye adlandırılan 1700’lü yıllarda başlayan tehlikeli sürecin en son noktasına 21nci yüzyılın içerisinde mutlaka gireceğiz.
Bu ölüm çağı; Mad Max filmindekine benzer sahnelerin günlük hayatta yaşanacağı çılgın bir süreç olacak. Eğer ömrüm yeterse (Tahminim 30-40 yıl içerisinde) sonu göreceğiz. Amma!, büyük bir aydınlanma hareketi olur da, ‘Büyük Savaş’ın güçlüleri karşılıklı insafa gelir de, beni yalancı çıkarırlarsa; şu an yazdığım bu satırları yemeye de razıyım. (Ama iktidarların basiretsizliklerine o kadar güveniyorum ki, bu ihtimal; olmaz!)
Son 300 yıldır yaşanan aşırı tüketimi teşvik eden endüstrileşme politikasının tek bir sonucu var: İnsanlar, kendi mezarlarını kazıyorlar.

Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ

Bırak Obama! (MURAT SEVGİ KÖŞE YAZISI)

Ülkemizde garip bir davranış vardır. Ben bu durumu her gördüğümde karşımdaki kişinin yaşına, mevkisine, rütbesine bakmadan sözlerini ağzına tıkmaktan bıktım. Ama her gün karşıma çıkmaktan, dönüp dolaşıp aynı lafı söylemekten bıkmadılar. Beni fitil eden, abuk ve altında çok önemli mesajlar içeren tehlikeli bir laf! Her duyduğumda cinlerim tepeme çıkıyor. Bahsettiğim şey: “Sayın başkan ...”
Bu sözün kullanılabileceği Türkiye’deki tek siyasi makam, belediyeler. Yani o belediyede yaşayan birisi, belediyenin başkanı ile ilgili; ‘başkan, şöyle yaptı..’ diyebilir. Ama TV sunucuları ve yorumcular da dahil, Amerikan başkanı için bu lafı kullandıkları zaman iş çığırından çıkıyor. Bunu alan koduna benzetebilirsiniz. Yani başında ülkesinin adını vermediğinizde o başkan sizin başkanınız olur!
Zaten o da, (yani Amerikan başkanı) bunu ima eden bir vizyonun (demokrat yada cumhuriyetçi olsun) politikasının güdücüleri tarafından terbiye edilerek o koltuğa oturuyor. Washington yönetimi, son 60 yıldır, ABD merkezli küresel kamu otoriteleri oluşturarak dünyayı yönetme hevesinde. Bunu IMF (Uluslar Arası Para Fonu), WB (Dünya Bankası), UN (Birleşmiş Milletler) gibi kurumları kendi siyasal erkinin himayesinde tutarak, söz konusu eğilimi fiili bir hale de getirme çabasında. Bunun en somut örneği de NATO! (Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı) Bu örgütler, küreselleşme sayesinde sınırları kalkacak olan dünyayı tek bir devlet gibi düşünen muhtemel bir imparatorluğun idari birimleri olmaya çok uygun. İşte bu tek devletli dünyanın muhalifleri ortadan kalktıkça, büyük hayale de yaklaşılıyor. İşte bu büyük devletin merkezi ve yöneteni bugünkü Amerika. Daha önemlisi ise himayesine alarak demokrasi götürdüğü ülkeleri birer eyalet yada bölgesel yönetim olarak görüyor. Bu bölgesel yönetimler için planlar yapıyor. Güney Pasifik Projesi, Kuzey Kutup Projesi ve hepimizin adını duyduğu Büyük Ortadoğu Projesi.
Güney Pasifik Projesinin amacı; tarımsal kullanıma uygun verimli ve bakir topraklara sahip Okyanusya ve Pasifik insanına demokrasi getirmek. Mesela Borneo Adasına Singapur’a ve Endonezya’ya... Buradaki stratejik ortağı Fransa ve İngiltere! Çünkü bölgede çok sayıda Fransız ve İngiliz bayraklı ülkecik var.
Kuzey Kutup Projesinin iki amacı var: Birincisi petrol. Kutup buzulları yada kuzey buz denizi altındaki petrol yataklarına hakim olmak. Günümüz şartlarında, bu bölgeden petrol çıkarmak çok pahalı. Ama dünyanın paçası tutuştuğunda sarılabileceği en öneli petrol havzası burada. Zaten bu amaçla 2009 yılı içerisinde Grönland, Danimarka ile siyasi bağların gevşetip özerkleşti. Böylece bağımsızlık(!) yolunda büyük bir adım attı. İkincisi ise ortaya çıkan kirlilik ve muhtemel kuraklıklar yaşandığında dünyanın (kendi dünyası için) tatlı su sorununu çözmek. Aynı bölgede bulunan çok sayıda ada ve Alaska üzerinden suyu ve petrolü ana karaya (Bu ‘ana kara’ yada ‘ev’ lafına bayılıyorum. Adamların amacını gösteren bilinç altı laflardan biri de bu.)

Üçüncü projesini ise az-çok herkes biliyor. Yada tahmin ediyordur.

Türkiye, Amasya Genelgesi ile şekillenen duruşunu, Sivas Kongresinde aldığı tarihi kararlar ile hem ABD hem de Avrupa (O günkü işgal güçleri bugünkü Avrupa!) için noktaladı. “Manda ve himaye kabul edilemez!” Ama ABD’ye karşı, 1945 sonrası Türk siyasetçilerinin politikalarında başlayan yanaşma psikolojisi siyasilerin kanında bir virüs gibi çoğaldı. Bu demokrat(!) kesim, ‘demokrasinin’ ancak ABD’nin elinin öpülmesi ile geleceğine inanıyor. Bayram şekeri bekleyen çocuklar gibi ABD’nin paçasına yapışmamızın altında işte bu biat kültürünü küflü politikaları yatar.
Birkaç gün önce siyasete pek meraklı bir arkadaşım, ABD dış politikası ile ilgili bir yazımı yorumlarken; ‘Başkan şöyle, başkan böyle...’ diye salvolar atmaya başlayınca dayanamayıp yine o lafları çıktığı yere doldurmak zorunda kaldım. Eee, napayım. Daha önce onu bu konuda uyarmıştım. Aynen; ‘fitil oluyorum’ demiştim. Arkadaşımı 25 yıldır tanırım. Ama onun gibiler çok fazla. İçlerinde, bilinç altlarında ‘başkanları’ olarak gördükleri kişinin emirlerine amade olmanın bir yansımadır o söz. Bu biat kültürünün manda kafalıları (ABD mandası!), ‘başkanım’ demeyi onursuzluk görmüyorlar. Altın-üstün, hiyerarşinin, muhataplık protokolünün ne olduğunu, yapılan ince hataların nereye çekilebileceğini düşünmeden atılan adımlar çok tehlikeli. Sıradan insanlara bile bu denli kabul ettirilen bir kanıksamanın ‘sonu nedir?’ diye düşünülmesi gerekir.
Osmanlı dönemi ile ilgili hiç hoş şeyler düşünmem. Ama Osmanlı bile (döneminin Amerika’sı oydu) baştaki sultana; ‘padişah’ diyerek diğer devletlere bir üstünlük iddia etmiştir. Nasıl mı? Nedir padişah?: Şahların şahı demektir. Kim şah? Hangi şahın şahısın?: “İran’dan Fas’a, Kırım’dan Habeşistan’a kadar ne kadar ülke varsa hepsinin şahıyım!” Geçti canım o günler. Gelelim 21nci yüzyıla. İçinde bulunduğumuz dönemde dünya biraz büyüdü. Ve yeni imparatorluk, dünya egemenliği iddiasındaki büyük güç: Amerika. Yer misin, yemez misin? İstersen de istemesen de padişahlık artık onda.

İşte Amerikan başkanına ‘başkanım’ demenin padişah demekten ne farkı var?

ABD öyle bir ülke ki, büyük bir hayalin askerliğini yapmak zorunda. Gelen hükümetlerin sözleri ve söylemleri kolayca göz ardı edilebilir. Temeli ‘Amerikan idealleri’ ile dolu bu emirler kitabını göreve gelenin eline tutuşturulur. Ve tek yol verilen görevi kendisinden öncekiler gibi yapmaktır. Tartışma çok önce bitmiş, icraat zamanı gelmiştir.

Her yeni ve bilinmeyen, ‘değişim’ diyerek gelir ve halkı bu değişimi başkanından bekler. Aynısı Amerika’da yapılan son ‘başkanlık seçimi’ ile yine yaşandı. Seçilen seçilir. Ama işler kaldığı yerden devam eder. Sadece yeni gelenin yerine adapte olması süresince biraz durma, yavaşlama olabilir. Ama durmak yoktur. Tren kaldığı yerden devam eder. A, B, C planları yoktur. Kissinger bu durumu anlatmak için: “Hükümetler, trende direksiyon olmadığını lokomotife binince anlar.” Diyor. Trenin nereye gideceğine makinist değil rayları döşeyen karar verir. İşte Obama da selefi olan G.W.Bush gibi yayılmacı politikalarla uğraşıyor. Ama ABD hükümeti iktidardaki ilk günlerde verdiği ‘umudun cesareti’ ayaklarını şu aralar geri sürümeye başladı. 60 yıldır yapılan, klişeleşmiş savaş propagandası tekrar körükleniyor. Yanı başındaki(!) İran, Amerikan vatandaşları için ‘umudun felaketi’ olmaya başladı..

Eğer böyle giderse bir yıla kalmaz, Amerikan vatandaşlarının yeni sloganı: “Bırak Obama!” olacak. Oğlum sana söylüyorum, kızın sen anla.

Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ

MARMARA DENİZİ PROJESİ SONUÇLANDI

Erdal-Sevinç İnönü Vakfı tarafından gerçekleştirilen, ‘Marmara Denizi’nin değişen oşinografik şartlarının izlenmesi’ Marem projesi çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen araştırmalar sonuçlandı. Tekirdağ Belediyesi’nin de destek verdiği araştırmaların sonuçları Belediye Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen bir toplantı ile basına duyuruldu. Araştırma sonuçları ile ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Dinçer Gülen ve Hidrobiyolog Levent Artüz, Tekirdağ Bölgesi’nin oşinografik verileri göz önüne alındığında Marmara Denizi’ndeki oksijen değerlerinin suda olması gereken değerlerin altında olduğunu, Marmara Denizi için bölgede gerekli önlemlerin alınıp çevre mevzuatı çerçevesince atık uzaklaştırma metodlarının benimsenmesi gerektiğini söylediler.
Araştırmaların verilerinin kendileri için bir dayanak oluşturacağını belirten Tekirdağ Belediye Başkanı Op. Dr. Adem Dalgıç’ta, “Tekirdağ Belediyesi olarak biz, Marmara Denizi’nin temizliği konusunda üzerimize düşen çalışmaları yapma gayreti içerisindeyiz. Özellikle bir turizm kenti olmasını hedeflediğimiz Tekirdağ’da deniz temizliği son derece önemli. Bu anlamda biyolojik arıtma için proje çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor” dedi. Basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği toplantıya Belediye Başkan Yardımcıları Eyüp Yiğiter, Haldun Güler, Mehmet Özen ve Sinan Çetiz’in yanı sıra Erdal-Sevinç İnönü Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Güneş Gürseler de katıldılar.
KAYNAK:TEKİRDAĞ BELEDİYE SİTESİ

TEKİRDAĞ BELEDİYESİ SELDEN ZARAR GÖREN YERLERİ ONARIYOR

Tekirdağ’da yağan kar ve yağmur sularının oluşturduğu sel baskınında bazı bölgelerdeki yerler Tekirdağ Belediyesi ekiplerinin yoğun gayreti sonunda temizlenerek eski haline getirildi. Şehri başkan yardımcısı Eyüp Yiğiter ile birlikte gezen Tekirdağ Belediye Başkanı Op.Dr. Adem Dalgıç çalışmaları yerinde izleyerek önlemlerin alınmasını sağladı.Soğukkuyu da bazı işyerleri su altında kalırken taş yollar bozuldu, bazı evlerin de bodrumlarını su bastı. Çiftlikönü Nurettin Ekmekçioğlu okulu yanında bulunan asfalt yol da aşırı sulardan dolayı çatladı. Altınova’da da bazı evlerin bahçeleri sular altında kalırken sular su kanalizasyon ve itfaiye ekipleri tarafından motorlarla boşaltıldı. yağmur kanalları da kanal açma makinesiyle açılarak suların akışı sağlandı.Meydanda Döşenen boru hattından sonra o bölgedeki su baskınlarının azaldığına dikkat çeken Tekirdağ Belediye Başkanı Adem Dalgıç’ Ekiplerimiz sabahın erken saatlerinden beri sudan zarar gören bölgelerde hiç kimseye zarar gelmemesi için çalıştılar.’dedi.KAYNAK:TEKİRDAĞ BELEDİYE SİTESİ

Rektör komutanı karşılamayınca!

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi yararına düzenlenen yemeğe katılan 8’inci Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral İsmail Gümüştekin, Rektör Prof.Dr. Nizamettin Şenköylü'nün kendisini kapıda karşılamaması üzerine aracına binip geri döndü.
‘REKTÖRÜNÜZ NEREDE?’
Yemeğe Garnizon Komutanı 8’inci Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral İsmail Gümüştekin de davet edildi. Makam aracıyla yemeğin düzenlendiği salona gelen Tümgeneral Gümüştekin, kapıda kendisini karşılayan olmayınca görevlilere “Rektörünüz nerede?” diye sordu. İddiaya göre görevlilerden “Geliyor siz içeriye buyrun efendim” yanıtını alan Tuğgeneral Gümüştekin, Rektör Şenköylü’nün kendisini kapıda karşılamamasını protesto ederek aracına binip geri döndü.
‘ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK AYRILDI’
NKÜ Rektörü Prof.Dr. Nizamettin Şenköylü, yemeğin sosyal amaçlı olduğunu ve katı protokol kurallarının olmadığını belirterek, “Ben Vali Vekili ile ilgilenirken Tugay Komutanımız gelmiş. Giderken kendisini davet ettim ama, elini kolunu sallayarak ayrıldı” dedi.Gecede, yemeğin sonunda Araştırma ve Uygulama Hastanesi hasta odalarının donanımına katkı sağlayan kişilere plaket verildi.
KAYNAK:OLAY HABER.COM

Keşan Belediyesi tarafından Yapay Resif Projesi için web sitesi hazırlandı.

Erikli’ye ESTAB (Edirne Saros Turizm Altyapı Hizmet Birliği) tarafından yaptırılması düşünülen Yapay Resif Projesi için Keşan Belediyesi tarafından http://www.sarosyapayresif.com/ adlı bir web sitesi hazırlanarak yayına girdi.
Sitede Saros ve Yapay Resif Projesi ile ilgili geniş bilgilere ve fotoğraflara yer veriliyor.
Öte yandan Yapay resif Projesi için Ege Üniversitesi’nden bazı görevli öğretim üyelerinden oluşan bir heyetin (16.02.2010) Tarihindebölgeye gelerek proje çalışmalarına başlayacağı da açıklandı.
HABER VE FOTO:RECEP KARAGÖZ

Çorlu Belediyesinin Önünde Yol Çalışması

Yaşanan kar ve yağmur yağışının ardından bozulan yollarda bakım ve onarım çalışmalarına başlayan Çorlu Belediyesi, hava muhalefetinin asfaltlama çalışmalarına elvermemesinden dolayı parke taşı döşüyor.
Çorlu’nun çeşitli mahallelerinde yama ve onarım çalışmaları devam ederken Tekirdağ Yolu’yla bağlantılı olan Ali Osman Çelebi Bulvarı’nda asfalt zeminin aşılan yerleri parke taşlarıyla kapatıldı. Hava muhalefetinden dolayı asfalt yapılamadığını belirten yetkililer, bozulan yollara parke taşıyla yama yapılarak geçici olarak çözüm sağlandığını ifade ettiler.
HABER VE FOTO:RECEP KARAGÖZ

SANAYİ VE TİCARET İL MÜDÜRLÜĞÜNDEN DUYURULUR

3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanununun 2. Maddesinin (f) bendinde gösterilen Bakanlığımızın Gözetim ve Denetimi altındaki 1163 ve 4572 Sayılı Kanuna tabi Kooperatifler ve Birlik Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyeleri ile Genel Müdürleri görevleri devam edenlerin sonu (0) ve (5) ile biten yıllarda mal bildirimi beyanlarını Müdürlüğümüze en geç Şubat ayı sonuna kadar kapalı zarf içinde ve bir ekinle vermeleri gerekmekte olup vermeyenler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulacaktır.
Kamuoyuna duyurulur

Meriç Belediye Başkanı Erol Dübek’ten Keşan Belediyesi’ne ziyaret


Meriç Belediye Başkanı Erol Dübek Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan’ı makamında ziyaret etti.
Saat 11.30’da Keşan Belediyesi’ne gelen Dübek, burada Özcan ile yaklaşık 30 dakika görüştü ve Özcan2a çalışmalarında başarılar diledi.
Özcan’da, ziyaret nedeniyle Dübek’e teşekkür etti ve kendisine çalışmalarında başarılar diledi.

Şiirli şarkılı askere uğurlama eğlencesi

Vatani hizmetini yapmak üzere askerlik vazifesini ifa edecek olan Marmara Ereğlisi 90/1 tertip asker adayları, aileleriyle sevdikleriyle birlikte asker eğlencesi tertiplediler.
Marmara Ereğlisi Şubat celp döneminde askere alınacak 14 asker adayı vatan hizmeti yapacak olmanın mutluluğunu sevdikleriyle birlikte paylaştılar.
Marmara Ereğlisi belediye düğün salonunda yapılan asker eğlencesi, asker adaylarının şiirler ve asker şarkılarıyla isim isim salona çağırılmalarıyla başladı.
Alkışlar ve tezahüratlarla salona giren asker adayları Türk bayrağını öperek bağırlarına bastılar. Annelerinin ellerini de öperek çiçek vererek gönüllerini aldılar.
Duygulu anların yaşandığı gecede, asker anneleri evlatlarını vatana göndermenin gururunu gözyaşlarıyla süslediler.
Marmaraereğlisi belediye başkan vekili Sami Minaz ve CHP ilçe başkanı Ali Aygür’de askerlerin eğlencesine ve duygularına ortak olarak Türk bayrağı saat ve Marmaraereğlisinin amblemi olan flamadan oluşan hediye paketlerini asker adaylarına verdiler.
Gecenin geç saatlerine kadar devam eden asker eğlencesinin ardından 14 Şubat Pazar günü tüm sevdiklerinin evlerini ziyaret ederek onların da hayır dualarını alacaklar.
Gökhan Minaz, Sinan Manoğlu, Mülayim Akyol,Emre Sayrin,Erol Açan,Musatafa Demirtaş,Mustafa Alrak,Türker Karakaş,Alican Elitok,Halil Oral,Gökhan Gün,Murat Özkan,Samet Ersoy isimli asker adayları Türkiye’nin çeşitli illerinde vatan hizmeti için seve seve askerliklerini yapacaklarını bildirdiler.
HABERTRAK GAZETESİ / TEKİRDAĞ

Yaralı pelikana aile oldular

Tekirdağ'ın Malkara ilçesine bağlı Balabancık beldesinde, 6 ay önce yaralı halde bulunan pelikan, iyileşmesine rağmen kendisine bakan aileyi terk etmiyor. Balabancık beldesinde yaşayan Necip Kısamak, yaptığı açıklamada, 6 ay önce kafasından ve boynundan saçmalarla vurulmuş halde bulduğu pelikanı evine getirdiğini belirtti. Pelikanın vücudundaki saçmaları eşinin çıkarmasının ardından yaralarını sardıklarını ifade eden Kısamak, 'Bir bebek gibi baktığımız pelikan kısa sürede iyileşti. Bize o kadar çok alıştı ki çocuğumuz gibi peşimizden ayrılmıyor' dedi.
HABER:.ORHAN ERAL (MALKARA)

SET BOYU SULAR ALTINDA KALDI-VATANDAŞLAR ÇATLARDA REHİN KALDI.

Yağışlar ve eriyen kar sularının etkisiyle Lüleburgaz Deresi taştı. İnsanlar evlerinin çatılarında rehin kaldı.
Lüleburgaz’da sel felaketine bir de Lüleburgaz deresinin taşması eklendi. Eriyen kar sularıyla debisi yükselen Lüleburgaz deresi Set Boyundaki yerleşim yerlerini sular altında bıraktı. Mahalleliler, evlerinin çatlarında rehin kaldı.
Set boyundaki ekili alanlar da sular altında kaldı. Mahalleleri basan sular evlerin içine de girdi. Derenin taşması sonucu büyük çapta maddi hasar meydana geldiği öğrenildi.
HABER VE FOTO:LÜLEBURGAZ GÖRÜNÜM GAZETESİ

LÜLEBURGAZ ROTARY KULÜBÜ KIRKLARELİ HUZUREVİ SAKİNLERİ İLE BİRARAYA GELDİ

HABER VE FOTO:Lüleburgaz Hürfikir Gazetesi
Rotary Kulübü Kırklareli Huzurevi sakinleri ile bir araya geldi
Lüleburgaz Rotary Kulübü Kırklareli Huzurevi sakinlerini Lüleburgaz’da ağırladı. Kulüp dönem başkanı Erdal Ataözden; “Huzurevi sakinlerine farklı bir gün yaşatmak istedik. Onlarla bir araya farklı bir gün yaşatmak istedik. Onlarla bir araya geldiğimiz için biz de çok mutlu olduk” dedi.
Lüleburgaz Rotary Kulübü ile Kırklareli Huzurevi sakinleri birlikte Park Et Lokantası’nda akşam yemeği yiyerek sohbet etti. Yemeğin ardından Aşkiye-Neşet Çal sahnesinde Richard Nash’ın yazdığı; Müşfik Kenter’in yönettiği “Yağmurcu” adlı oyun izlenildi. Lüleburgaz Rotary Kulübünün organize ettiği tiyatro oyununla çok sayıda Lüleburgazlı da katıldı.
Lüleburgaz Rotary Kulübü ve Kırklareli Huzurevi sakinlerinin Mayıs ayı içinde tekrara bir araya gelerek birlikte piknik yapmayı düşündükleri öğrenildi.

İl genelinde 11 bin kedi ve köpek aşılanacak

Lüleburgaz Hürfikir Gazetesi
Kırklareli genelinde 11 bin kedi ve köpeğe kuduz aşısı yapılacak. Aşılamalar, 1 Mart-10 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
Kırklareli İl Tarım Müdürlüğünden yalpan açıklamada, Avrupa Birliği destekli Kuduz Hastalığının Kontrolü Projesi kapsamında aşılamalar 01.Mart–30.Nisan.2010 tarihleri arasında yapılacak olup İl genelinde 11 bin kedi ve köpeğin aşılanması planlanmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Avrupa Birliği'nin (AB) ortaklaşa 2008 yılında başlattığı bu projeyle kuduz hastalığının kedi ve köpeklerde kontrolü; insanlara bulaşmasının engellenmesi hedeflenmektedir” denildi.
Aşılanan kedi ve köpeklere sağlık karnesinin düzenleneceğinin bildirildiği açıklamada, 2008 yılından bu yana il genelinde 10 bin 300 adet kedi ve köpeğin aşılandığı, alınan önlemler sayesinde ilimizde herhangi bir kuduz vakasının gerçekleşmediği ifade edildi.

LÜLEBURGAZ MÜFTÜSÜ İSMAİL GÜNAY: “2009’DA 197 KİŞİYİ UMREYE, 150 KİŞİYİ HACCA GÖNDERDİK”

HABER VE FOTO: Lüleburgaz Hürikir Gazetesi
Lüleburgaz’da 2009 yılında 197 kişinin Umre’ye, 150 kişinin hacca gittiği öğrenildi.
Lüleburgaz Müftüsü İsmail Günay, yaptığı açıklamada: “Geçtiğimiz yıl içinde 197 kişiyi Umreye, 150 kişiyi de hacca gönderdik. 2010 yılında da bugüne kadar 133 kişi Umre’ye gitmek için kayıt yaptırdı” dedi.
Günay, 2009 yılının kendileri için gayet verimli geçtiğini, yıl içinde Kur’an ve cami kurslarından bekledikleri verimi aldıklarını söyledi. Geçtiğimiz yıl Mübarek gün haftalarda ziyaretler ve bilgilendirme toplantıları gerçekleştirdiklerini dile getiren Günay, 2010 yılında da faaliyetlerini sürdüreceklerini sözlerine ekledi.
Günay, önümüzdeki hafta içinde Umre’ye gidecek olan vatandaşlarımıza bilgilendirme toplantısı ve gerekli aşların yapılacağını bildirdi.
Günay, İlçe’deki bazı camilerde, cami kursları verdiklerini, namazdan sonra cemaate Kur’an’la ve dinle ilgili bilgiler verildiğini söyledi.
sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...