***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

15 Mart 2010 Pazartesi

Yunanistan Hayvancılık Heyeti Malkarada Yunan konuklar Hemit Köy Süt Sığırcılığı tesislerini gezdi

Yunanistan Hayvancılık Heyeti Malkara’da Yunan konuklar Hemit Köy Süt Sığırcılığı tesislerini gezdi
Hayvancılık alanında önemli bir çıkış yakalayan Malkara ilçesi, mevcut 110 bin büyükbaş hayvan potansiyeli ve günlük 300 ton süt üretimi ile Trakya’da ve bölgemizde hayvancılığın en modern şekilde yapıldığı yer olma özelliğini taşımakta ve hayata geçirilen modern hayvancılık projeleri herkesin ilgisini ve dikkatini çekmektedir.
Görsel gezi kapsamında 12 Mart 2010 Cuma günü Malkara ilçesine bir ziyaret gerçekleştiren Yunanistan Gümülcine Vali Yardımcısı Mehmet Develioğlu ve Holstein Irkı Birliği başkanı Vasilekas Atanasios ile Birlik Yönetim Kurulu üyelerinden oluşan heyet, Hemit köyünde bulunan 300 başlıklı özel tip damızlık süt sığırcılığı tesislerinde incelemelerde bulundu.
Komşu Yunan heyetini, Malkara Kaymakamı Salih Yüce, Tekirdağ Köy - Koop Başkanı Ramazan Demirkıran, Tekirdağ Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Şaban Aytaç, Köylere Hizmet Götürme Birliği yem fabrikası müdürü Ufuk Altenler, AB Proje Hazırlama Komisyonu üyeleri öğretmenler Mümin Lütfüoğlu ve Sami Sözer, sıcak ve samimi Türk misafirperverliği ile karşıladılar.
Tesislerin; Süt sağım yerleri, doğumhane, silaj çukurları, yem ve ot üniteleri vb. bölümleri gezildi. Konuklar, Köy – Koop Başkanı Ramazan Demirkıran ile Veteriner Arif Hikmet Akbay’dan; Hayvanların ırkları, günlük süt verimi ve sütün kalitesi hakkında genel bilgiler aldı.
Hayvanların rahatı ve süt hijyeni başta olmak üzere tesislerde her ayrıntının düşünülmüş olması heyetin beğenisini kazandı.
Görüşmeler sırasında hayvancılık faaliyetleri kapsamında karşılıklı bilgi alışverişinin arttırılması temennisinde bulunuldu. Ziyaretin ardından Yunan Heyeti saat 16.00 sularında ilçeden ayrıldı.
KAYNAK.ÇORLU DEVRİM GAZETESİ

Tıp Bayramı’nda ‘Tabipler’den sitem var!

Tekirdağ Tabip Odası Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada; “Ucuz hekim işgücü yaratabilmek için sürekli tıp fakültesi ve eğitim hastanesi açmaya son verilmesini, ihtiyacımız olmayan sayıda hekim yetiştirmek yerine nitelikli eğitim ve nitelikli hekimlik için önlem alınmasını istiyoruz.”dedi.
Tabip Odası, ekip arkadaşlarının, sağlık çalışanları ile birlikte yılın her gününü, gecesini gündüzüne katarak ürettiği hizmetin, katkı katılım payı alınmadan, kısıtlamalara tabi tutulmadan tüm yurttaşlara ulaşmasını istediklerini belirterek, şöyle dedi:
“ Ahlaki ve sosyal değerler esas alındığında verdiğimiz sağlık hizmetinin, verildiği mekan, sahibinin kim olduğu, adının ne konduğuna bakılmaksızın; “kamusal”, yani toplum odaklı olması gerektiğini, kâr ve performans esasına dayalı bir sağlık piyasasında hekimlik yapmak istemediğimizi duyuruyoruz.
Aldığımız eğitimin, harcadığımız emeğin ve hepsinden önemlisi toplumumuzun sağlığına yaptığımız katkıların karşılığında emeğimizin hakkını istiyoruz. Ücretlerimizin performansa dayalı, prim esaslı ve sonucunda ciddi sağlık mağduriyetleri doğurabilecek yarıştırmacı, güvencesiz modellere endekslenmesini kabullenemiyoruz. Kamuda ve özelde hekimlere ve hizmeti birlikte ürettiğimiz ekip arkadaşlarımıza insanca yaşanabilecek, emekliliğe yansıyan hakkaniyetli gelir istiyoruz.”
Hekim reçetesinden, keyfi fiyatlandırmaya kadar sağlık hizmetinin her aşamasında yaratılmaya çalışılan “Sosyal Güvenlik Kurumu protokollerine dayalı hekimliği” reddettiklerine de dikkat çeken Tabip Odası yetkilileri, şu görüşleri savundular:
“Ucuz hekim işgücü yaratabilmek için sürekli tıp fakültesi ve eğitim hastanesi açmaya son verilmesini, ihtiyacımız olmayan sayıda hekim yetiştirmek yerine nitelikli eğitim ve nitelikli hekimlik için önlem alınmasını istiyoruz.
Birinci basamakta çalışan ve koruyucu hekimliği en yetkin olarak ekibiyle birlikte yapacak hekimlerin her anlamda değerinin bilinmesini, ekibiyle bütünlüklü hizmet verecek ortamın tesisini ve desteklenmesini talep ediyoruz.”
Hekimler üzerinden ucuz politik şov ve yargısız infaz girişimlerine son verilmesini, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet konusunda başta Başbakan ve Sağlık Bakanı olmak üzere tüm yetkililerin hekimleri hedef yapan ve şiddete yönlendiren sorumsuz üslup ve açıklamalarından vazgeçmeleri gerektiğine de işaret eden yetkililer, açıklamalarını şöyle noktaladılar:
“Hekimlerin de bir aile yaşamı olabileceği dikkate alınarak mecburi hizmet, eş tayini yapılmaması gibi mağduriyetlerin bir istihdam politikası olarak sürdürülmesinden vazgeçilmesini, diplomalarımızın kazanılmış bir hak olarak bize ait olduğunun bilinmesini ve mesleki uygulamamızda diploma üzerindeki ipoteklerin kaldırılması gerektiğini söylüyoruz.
İş kazalarının ulaştığı utanç verici durumun artık fark edilmesini, iş değil işçi sağlığı ve işçi güvenliğini önceleyen bir anlayışla işyeri hekimliğine gereken önemin verilmesini ve niteliksiz eğitimi körükleyen piyasalaştırma ve taşeronlaştırmadan vazgeçilmesini istiyoruz.
Adli raporlar başta olmak üzere her türlü hekim rapor sürecinde hekimlerin özerkliğini sağlayacak, yüklenilen sorumlulukla orantılı güvence ve yetkilerin arttırılmasını istiyoruz.
Sağlık hizmetlerini ticarileştiren ve güvencesiz çalışmayı olağanlaştıran; aile hekimliği sistemi, tam gün yasası ve kamu hastane birlikleri yasa tasarısının durdurulmasını, geri çekilmesini istiyoruz.

Yukarıdaki taleplerimizin gerçekleşebilmesiyle doğrudan ilişkili olan insan haklarına, çalışanlara, hukuka saygılı; bağımsız, özgür, eşitlikçi, adil, barış içerisinde laik, demokratik bir
Cumhuriyet’te, mutlu ve huzurlu bir Türkiye’de yaşamak istediğimizin bilinmesini istiyoruz.
Ve bu taleplerimizi her zaman her yerde dile getireceğimizi ve elde edene kadar mücadele edeceğimizi ilan ediyoruz.
Çünkü yaşadığımız ülkede “ Sağlık güvencesi olmayan hiçbir vatandaş kalmayacak…Prim ödeyemeyenin primini devlet ödeyecek..Tüm sağlık hizmetleri kapsamda olacak…Herkes hiçbir ek külfet olmadan istediği hastanede, istediği zaman, istediği doktora tedavi olacak, Sigortalılara mevcut olanların dışında ek bir yük getirilmeyecek…Hekimler ve sağlık çalışanlarına çok yüksek maaşlar verilecek…” gibi yaldızlı lafların üzerinden daha birkaç yıl geçmedi....
Ve daha bu birkaç yıl geçmeden, önce katkı katılım payları, ardından ilaç kısıtlamaları, özel hastane fark ücretleri, peşi sıra kapsam içi sunulan hizmetlerde sınırlamalar geldi. Maaşlardan yapılan kesintiler kabardı, emekliler başta olmak üzere tüm çalışanları zorlayan sağlık katkı giderleri olağanlaştı. Tüm gelir ve birikimlerinin asgari ücretin 1/3’ünden az olduğunu ispatlamadan asgari sağlık hizmetine dahi ulaşamayan milyonlarca işsiz ve ailesine yeni milyonlar katıldı.”
HABERTRAK GAZETESİ/TEKİRDAĞ

BÜYÜK ANKARA YÜRÜYÜŞÜ MİTİNGİ “

Türk Eğitim-Sen Tekirdağ Şube Başkanı Doğan, “Türkiye’nin 81 ilinden gelerek Hipodrom’da biraraya gelen on binlerce eğitim çalışanı kortej oluşturarak, Abdi İpekçi Parkı’na yürüdü ve eşleriyle, çocuklarıyla Ankara’da tek ses, tek yürek oldu’’ dedi.
Yürüyüş ve miting ile ilgili bilgi veren Doğan, Türk Eğitim-Senin, 13 Mart tarihinde Ankara’da ‘Geleceğimiz ve Haklarımız İçin Büyük Ankara Yürüyüşü ve Mitingi’ni gerçekleştirdiğini söyledi.
Tekirdağ il genelinden Ankara Yürüyüşü ve Mitingi’ ne büyük katılım olduğunu söyleyen Doğan, ‘’ Türk Eğitim-Sen Tekirdağ Şubesi öncülüğünde otobüslerle Ankara’ya hareket eden kafilede Davul ve zurna da bulunduruldu ve kafile büyük bir coşku içerisinde Ankara’ ya ulaştı. Tekirdağ ekibi 81 ilden katılan 300 ekip arasında en fazla ilgi çeken ekiplerden biri oldu’’dedi.
Yürüyüş ve Miting süresince; Sürekli oyalanan sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmemesinin protesto edildiğini ifade eden Doğan, sözleşmelilere verilen sözleri hatırlatmak, kadrolu öğretmenlik dışındaki öğretmen istihdamına son verilmesine yönelik duyurular yapıldığını belirtti. Atama bekleyen öğretmen adayları, kuralsız ve güvencesiz çalıştırılmaya hayır demek, il emrine atanma hakkına sahip olmaması nedeniyle aileleri parçalanan öğretmenler, MEB, Üniversiteler ve Yurt-Kur çalışanlarının sorunlarını dile getirildiğini ifade etti. Miting’de, Türk Eğitim-Sen üyelerinin, 950 bin eğitim çalışanının sesini başta AKP hükümeti olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığı’na ve YÖK’e duyurduklarını anlattı.
Doğan şunları kaydetti. ‘’Abdi İpekçi Parkı’nda alkışlarla, sloganlarla iktidarın eğitim politikalarını protesto eden öğretmenler, akademisyenler, eğitim çalışanları haklı taleplerini bu kez de Ankara’dan duyurdu. Mitingde bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, sıkıntılarını anlatmak için mücadele ettiklerini, ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "üç, beş kişi" diyerek kendilerini küçümsediğini savundu. Akyıldız, "Sayın Başbakan gel de say bakalım burada kaç kişiyiz" dedi. Kamu çalışanlarının en önemli sorununun grevli toplu sözleşme hakkı olduğunu belirten Akyıldız, bu hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasına karşın kullanılamadığını savundu. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız’ın ardından Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk bir konuşma yaptı. Koncuk konuşmasında, ‘’Kamuda istihdam çeşitliliği almış başını gitmektedir. Cumhuriyet tarihi boyunca en önemli kazanımımız olan İş Güvencemize göz dikilmektedir. Sosyal devlet; yerini tüccar devlet anlayışına terk etmiş, AKP İktidarı kamuyu içinden çıkılmaz bir hale sokmuş ve çalışma barışı bozulmuştur. Çalışanların büyük bir bölümü için çağdaş kölelik süreci başlamıştır. Bunu kim yaptı diye sorarsanız bunu” ülkeyi iyi yönetiyorum” iddiasındaki siyasi iktidar yapmıştır. Bu ülkede insanlara “hak veriyorum” denmiş, ama gözümüzün içine bakarak bizlerin, çocuklarımızın geleceğine ve kazanımlarımıza göz dikilmiştir. Terör örgütü mensuplarına gösterilen itibar ve tahammül, kamu çalışanlarına çok görülmüştür. Kamu çalışanları ülkemizin imzaladığı uluslar arası sözleşmelerden doğan haklarını kullanamıyor. Kamu çalışanları grev istiyor, toplu sözleşme ve siyaset yapma hakkı istiyor, Hükümet ne yapıyor? Çalıştay yaparak uluslar arası çalışma örgütlerinin, çalışanların gözünü boyamaya, oyalamaya çalışıyor. Üstüne üstlük devlet memurlarına da, iş güvencesiz bir çalışma hayatı dayatıyor. “Ben size grev hakkı vereyim ama benim de lokavt hakkım olsun, yani sizi istediğim zaman, şu an çalışan 4 C’liler gibi, aynı tekel işçileri gibi kapıya koyma hakkım olsun’’dedi.
HABERTRAK GAZETESİ/TEKİRDAĞ

GEGİYD’in ilk dersine yoğun talep

Tekirdağ Genç Girişimciler ve Yöneticiler Derneği, Tekirdağ’ın ve Tekirdağlı gençlerin gelişimine katkıda bulunmak için Girişimcilik ve Yöneticilik Konferansları serisini başlattı.
Tekirdağ Genç Girişimciler ve Yöneticiler Derneği tarafından gerçekleştirilen; girişimciliği teşvik etmeyi; iş dünyası, girişimciler ve girişimci adayları arasında etkileşimi sağlamayı hedefleyen “Girişimcilik ve Yöneticilik Konferansları”nın ilki 10 Mart Çarşamba akşamı Namık Kemal Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Yoğun ilgi gören konferansta, 160 kişilik salonda 180 kişi izlerken, 50’ye yakın kişi de dışarıda kaldı.
Salonun yarısı Namık Kemal Üniversiteli gençlerden oluşurken, diğer yarısını da il merkezi ve ilçelerden gelen girişimciler doldurdu.
“Girişimcilik ve Yöneticilik Konferansları”nın ilk konuğu olan Davut Doğan, girişimcilik öyküsünü ve başarısının sırlarını Tekirdağlılarla paylaştı.
Aile şirketinden kurumsallaşmaya giden yolda “Aile Anayasası”nın öneminin altını çizen Doğan, altı kardeş olmalarına rağmen uzun yıllardır birlikte çalışabilmelerinin sırrının “Aile Anayasası” ile her şeyi kayıtlı hale getirmeleri ve herkesin aynı maaşı alıyor olmasında olduğunu belirtti.
Bir başka sorunun gelinlerin de işe dahil olması olduğunu belirten Doğan, gelinleri işe bir kez karıştırıp deneyim etmelerini sağladıklarını, ardından hepsinin vazgeçtiğini söyledi. Bu sayede evde çıkabilecek kavgaları önlediklerini kaydeden Doğan, herkesin eşit maaş almasının da bu konudaki sıkıntıların çözümü için önemli olduğunu söyledi.
Doğan, kendi şirketinin, yüzde yüz Türk şirket olmasından duyduğu mutluluğu belirtip şirketine ileride yabancı bir ortak almayı düşünüp düşünmediğini soran bir konuğa da, bu konuda milliyetçi bir yaklaşımda olmanın doğru olmadığını, kendisinin de yurt dışında şirketler aldığını, alacağını, şirketinin de hisselerinin bir kısmını yabancılara satabileceğini belirtti.
Konferansın ardından Tekirdağ Genç Girişimciler ve Yöneticiler Derneği üyeleri ile Yelken Kulüp’te yemek yiyen Doğan, daha samimi bir ortamda geçen yemekte de dernek üyelerinin sorularını yanıtladı.
Bundan sonra her ayın ilk haftası içinde Girişimcilik ve Yöneticilik Konferanslarına devam edeceklerini belirten Başkan Nur Erdem Özeren, gelecek ayki konuklarının Tekirdağ’dan çıkıp, ulusal bir marka olan bir şirketin sahibi olacağını ifade etti.
HABERTRAK GAZETESİ/TEKİRDAĞ

Sağlık Yüksekokulu NKÜ bünyesinde

Namık Kemal Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu'nun Değirmenaltı kampüsüne taşınması ilgili olarak Rektörlük Konferans Salonunda büyük bir katılım ile açılış gerçekleştirildi.
Tekirdağ Valisi Yardımcısı Halil İbrahim Acır, Belediye Başkanı Sayın Op.Dr. Adem
Dalgıç ve Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr. Nizamettin ŞENKÖYLÜ, Tıp, Ziraat, Mühendislik ve Fen-Edebiyat Fakülteleri Dekanları, Yüksekokul Müdürleri, Tekirdağ Sağlık İl Müdürü ve İlimiz Devlet Hastanesi, Özel Yaşam, Özel Star Medica ve Özel Trakya Göz Hastaneleri ve Namık Kemal Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimleri ve Başhemşireleri ile Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü tüm öğrencilerinin katılımıyla, Sağlık Yüksekokulu'nun Üniversitemiz kampüsüne taşınması törenle kutlandı.
Tanıtım konuşmasını Araştırma görevlisi Aylin Yalçın yaptı.Aylin Yalçın Konuşmasında Sağlık Yüksekokulu’nun Tarihi geçmişi hakkında bilgiler verdi.
Törende ilk konuşmacı olan Yüksekokul öğrenci temsilcisi Ferice YILMAZ, hemşireliğin son yıllardaki hızlı gelişimiyle, sağlık ekibi içinde önemli konuma sahip bir meslek olarak yerini aldığını ifade ederek, ülkemizdeki hemşire sayısının yetersiz olduğunu söyledi. Ayrıca Yüksekokulun, Üniversite kampüsüne taşınmasıyla yılların özleminin giderildiğini vurgulayarak, bunu sağlayan Üniversite Rektörü Sayın Prof. Dr. Nizamettin ŞENKÖYLÜ'ye tüm öğrenci arkadaşları adına teşekkür etti.
Sağlık Yüksekokulu Müdürü Doç.Dr. Ahmet İSTANBULLUOGLU, Yüksekokulun Üniversite kampusüne taşınması ve yeniden düzenlenmesi çalışmalarını bir sunuyla katılımcılara aktardı. Yapılanların günümüzde olması gerekenler olduğunu söyleyip, yapmak istedikleri, hayal ettikleri, daha birçok işin olduğunu ifade ederek geleceğe dönük planlarını dile getirdi.
Üniversite Rektörü Prof.Dr. Nizamettin ŞENKÖYLÜ ise Sağlık Yüksekokulu'nun Üniversite kampüs alanına taşımasının öğrenciler adına çok önemli bir gelişme olduğunu, bu sayede öğrencilerin daha fazla sosyal ortama sahibi olacağını, çoğunluğu oluşturan yurt öğrencilerinin ulaşım sorununun çözüldüğünü ve aslında hepsinden önemlisi üniversitedeki gelişmelerden daha rahat haberdar olmaları ve bunlardan yararlanma olanağı sağlanmış olacağını söyledi.
Şenköylü, Öğrenciler için çok önemli olan teknik odanın çok daha donanımlı hale geldiğine işaret ederek, “Sağlık Yüksekokulu'nun kampüse taşınması ve yeniden düzenlenip, donatılması çalışmalarının öğrencilerin eğitim kalitesine çok şeyler katacaktır.Okulumuzun amacı nitelikli hemşireler yetiştirmektir.Dedi.
Tören sonunda, Üniversite Rektörü Prof.Dr. Nizamettin ŞENKÖYLÜ, Sağlık Yüksekokulu ders uygulamalarında önemli katkılar sağlayan N.K.Ü tıp Fak.Dekanı Prof.Dr.Oğuz Arslan Özen,Tekirdağ Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm.Dr.Cengiz Beceriri,N.K.Ü Araştırma ve uygulama hastanesi başhekimi Doç.Dr.Mustafa Kulaç,Özel Tekirdağ Yaşam Hastanesi Müdürü Serdar Özkan,özel Tarakya göz hastanesi adına Sevim Kahraman,Tekirdağ Kanser erken Teşhis ve eğitim merkezi adına Dr.Hülya Becerir,Tekirdağ Ana çocuk sağlığı ve Aile planlaması merkezi adına Uzm.Dr.Aynur Şahin,Tekirdağ Özel Makbule Ölçe,Özel Eğitimve Rehabilitasyon Merkezi adına Yaşar Güneş’e,Verem savaş Dispanseri adına Dr.Kutsal Alolo ,Tekirdağ Devlet hastanesi başhemşiresi Münevver Solak’a teşekkür ederek, birer teşekkür plaketi verdi.
HABERTRAK GAZETESİ/TEKİRDAĞ

DLG-ÖÇP tarafından düzenlenen fuara Türk tarımının önde gelen kuruluşları katılacak “Tarla Günleri Fuarı” Tekirdağ’da

Almanya’nın önde gelen tarım kuruluşlarından olan DLG ile Trakya tarımına uzun yıllardır yön veren Önder Çiftçi Projesi (ÖÇP) Danışmanlık Derneği’nce bu yıl ilk defa 27-30 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek olan “Tarla Günleri Fuarı”na Türk tarım sektörü ve dünyanın tarımdaki lider kuruluşlarının katılacağı bildirildi.
Önder Çiftçi Danışmanlık Derneği Çiftçi Temsilcisi Nezih Suyaran,fuarın, Türk tarımında yeni bir çığır açacağını belirterek, “250 bin m2 gibi geniş ve ekime son derece elverişli verimli bir alanda gerçekleştirilecek olan fuarda; Zirai ilaç, tohum ve gübre firmaları, Üniversite ve Araştırma Enstitüleri çeşitlerini ekilmiş olarak veya ürünlerini bitkilerin üzerinde uygulamalı olarak gösterileceğini söyledi.
Önder Çiftçi Danışmanlık Derneği Çiftçi Temsilcisi Nezih Suyaran, “Türk tarım sektöründe ve Dünyada lider Zirai ilaç, gübre, tohum, Sulama, Fidancılık, Hayvancılık ve Mekanizasyon firmalarının yer alacağı fuarda ziyaretçiler tüm ürünleri uygulamalı olarak gözle görüp inceleme fırsatı bulabilecekler’’ dedi.
Hazırlıkları sürdürülen DLG-ÖÇP Tarla Günleri 2010 fuarının, Türk Tarımında yeni bir çığır açacağını belirten Suyaran, Türkiye’nin ilk açık alan uygulamalı Tarım Fuarının Tekirdağ merkeze bağlı Karaevli köyünde 27-30 Mayıs 2010 tarihleri arasında yapılacağını söyledi.
Tarımda Değişim ve Yeniliğin adresi olmayı amaç edinen Önder Çiftçi Projesinin, bu anlayışını Tarım Fuarcılığına da taşıyacağını söyleyen Suyaran, “DLG (Alman Tarım Birliği)’nin, tecrübesini de yanına alarak Türkiye’de ilk kez ‘DLG-ÖÇP Tarla Günleri 2010’ açık alan fuarını Tarlada uygulamalı olarak gerçekleştireceğiz’’ dedi.
DLG (Alman Tarım Birliği) ve ÖÇP (Önder Çiftçi Projesi)’nin ortaklaşa kurduğu DLG Fuarcılık Limited Şirketi tarafından Türkiye Garanti Bankası Anonim Şirketi Ana Sponsorluğu’nda düzenlenecek olan DLG-ÖÇP Tarla Günleri 2010 Türk Tarımı için bir devrim niteliğinde olduğunu vurgulayan Suyaran, 250.bin m2 gibi geniş ve ekime son derece elverişli verimli bir alanda gerçekleştirilecek olan fuarda Zirai ilaç, tohum ve gübre firmaları, Üniversite ve Araştırma Enstitüleri çeşitlerini ekilmiş olarak veya ürünlerini bitkilerin üzerinde uygulamalı olarak gösterileceğini belirtti.
Suyaran şunları kaydetti. “Yurtiçi ve Yurtdışından çiftçi ve çiftçi örgütlerinin, bayi ve distribütörlerin, ziraat mühendisi ve uzmanların, öğretim görevlisi ve akademisyenlerin oluşturacağı 35 binin üzerinde bir ziyaretçi beklenmektedir. Türkiye’de ilk kez düzenlenecek bu açık alan fuarında, ziyaretçiler alternatif bitki çeşitleri, en son teknoloji ile üretilmiş organik gübreleri, tarımın önünün açılmasını sağlayacak ve önümüzdeki yıllarda piyasaya sürülecek ekolojik zirai ilaçları görebilme ve kendi tarım işletmesine bu bilgiler ışığında yön verebilme şansını bulabilecekler. Tabi ki Türkiye’nin ve Dünya’nın lider Traktör ve tarım alet ve ekipman üreticileri de bu dev organizasyonda yerlerini alacaklar. Makine deneme parkurlarında ziyaretçiler, toprak işleme aletlerini, Gübre makinelerini, ilaçlama makinelerini, hasat makinelerini, balyalama ve taşıma ekipmanlarını uygulamalı olarak görme imkânı bulacaklar. Türkiye’de üretimi ve distribütör ağı bulunmayan yabancı firmalarında yer alacağı bu bölümde son teknoloji gübre kovaları ve GPS sistemi bulunan şoförsüz traktörler uygulamalı olarak sergilenecek. DLG-ÖÇP Tarla günleri 2010 Fuarında uygulamalı olarak sergilenemeyen ürün ve hizmetlerin tanıtımı içinde kampus çim alan diye nitelendirdiğimiz, danışmanlık firmaları, iklimlendirme firmaları, sera alet ve ekipman üreticileri, sigorta şirketleri ve bunun yanında ürünlerini uygulama yapmadan bu alanda sergilemek isteyen firmalar kendilerine burada yer bulabilecekler. Doğal çit olarak Kanola bitkisi ile çevrelenmiş fuar alanında iki Restaurant, bir Forum alanı yer alacak. Bu forum alanında Katılımcı firmalar ziyaretçilere ve özel gruplarına ürünleriyle ilgili veya teknik konularda seminer verebilme imkanı bulabilecekler, aynı zamanda forum alanında akademisyenlerin yer aldığı bilimsel makaleler de ziyaretçilere sunulacaktır.’’
HABERTRAK GAZETESİ/TEKİRDAĞ

25 Kasım’da uyarı grevi yapan sendika yöneticilerine dava açıldı “Sen misin grev yapan?”

25 Kasımda yapılan grev eylemiyle ilgili açılan Davada Türk Tabipler Birliği Tekirdağ temsilcisi Abdullah Önen, Disk Genel İş Sendikası Tekirdağ İş yeri temsilcisi Turhan Ege, Kesk İl Temsilcisi ve Eğitim Sen Şb Başkanı Behçet Atlı, Eğitim-Sen yönetim kurulu üyesi Erdal Korkmaz hakkında açılan dava ve mahkeme sonucunda, mahkemenin 15 Nisan’da ertelenmesine karar verildi.
TTB - Tekirdağ Tabip Odası, KESK ve Eğitim-Sen Tekirdağ Şubesi, DİSK /Genel-İş Tekirdağ Temsilciliği’nin katıldığı mitingde;
Yaşasın örgütlü mücadelemiz, Kurtuluş yok, ya tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz, Direne direne kazanacağız, Yaşasın demokrasi mücadelemiz, Baskılar bizi yıldıramaz, Hak verilmez alınır, Zafer sokakta kazanılır. Sloganları atıldı.
Tekirdağ Tabipler Birliği merkez Konseyi üyesi Dr. Ali Çerkezoğlu basın açıklamasını yaptı.
Basın açıklamasında;
“Tabip Odası başkanının, sendika başkan ve yöneticilerinin açıklama yapmaları mahkeme koridorlarında son buluyorsa bilinmelidir ki o ülkede, o şehir de demokrasiden söz edilemez. Demokrasinin birinci koşulu çoğulculuk, eleştiriye açık olmak ve demokratik kurumların görüş ve eleştirilerine ve aynı zamanda protestolarına tahammül etmekten geçer.
Oysa bu gün burada, ülkemizin demokratik kimliği ile tanınan şehirlerin başında gelen Tekirdağ'da, sendika ve oda yöneticilerinin 3 yıl hapis cezası ile yargılanmaları ile karşı karşıyayız. Bu davanın esas olarak başta sendika ve odalarımızın üyeleri olmak üzere bütün Tekirdağ demokratik kamuoyuna yönelik olduğunu biliyoruz. Hiç kimsenin ses çıkaramadığı, tepki gösteremediği, sendikaların açıklama, etkinlik yapamadığı, Tabip odalarının sağlık hakkına dahi sahip çıkamadığı bir ülkede sorunlarını tartışabilen bir Tekirdağ olamayacağı bilinmelidir.
Kaldı ki ülkemizde gerek ulusal gerekse onaylanmış uluslar arası sözleşme ve yasalar, en demokratik hak olan gösteri ve basın açıklaması yapma hakkını sınırlamadığı gibi. bunların yapılabilmesi için gerekli koşulları hazırlama yükümlülüğünü de devlete yüklenmiştir. Devletimiz bu yükümlüğü yerine getirmek yerine bu gündemlerin yargıya taşınma yolunu seçmektedir. Bizler ülkemizdeki yargıya güveniyoruz. Demokratik bir hakkın kullanılmasının yasalara, geleneklere ve toplumsal yaşamın gereklerine uygun olduğunu düşünüyoruz.
Ülkemizin içinden geçtiği dönem Neoliberal programın, çalışanlar başta olmak üzere en geniş halk kesimleri üzerinde yıkıcı sonuçlarının ortaya çıktığı bir dönem olarak yaşanıyor. Başta emeklilik hakkı olmak üzere sağlık hizmetini sınırlayan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası yasasından sonra, şimdi de fiilen kamu hastanelerinin özelleştirilmesi anlamına gelen Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısı TBMM gündemine gelmiş durumda. Eğitimin piyasalaştırılması hazırlıkları, öğretmen atamalarındaki yetersizlik, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik dayatmalarının yanı sıra sendikalaşma önün. . ki engeller de göz önüne alındığında demokratik kitle örgütlerinin, sendikalarının misyonlarının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır.
Hastanesine, okuluna, işyerine, işyeri sağlık birimine sahip çıkmayan, çıkamayan bir toplumun geleceği karanlıktır. Bu kadar yapısal değişimleri tartışmanın, öneri getirmenin, eleştirmenin ve gerekiyorsa protesto etmenin önünün kesilmesi demek, "her şeyi ben söylerim, her şeyi ben bilirim!"' anlayışının hâkim kılınması demektir.
Bizler böyle bir anlayışı kabul etmiyoruz. Ülkeyi yöneten idarecilerin her türlü demokratik tepkiyi adliye koridorlarına taşımasını doğru bulmuyoruz.
Ve yine bizler, dün olduğu gibi bu gün ve yarın da. Ülkemizin her yanında olduğu gibi Tekirdağ'da da, üyelerimizin ve en temel haklan kısıtlanan mağdurların haklarının korunması için var gücümüzle mücadelemizi sürdüreceğimi/i kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.”denildi.
HABERTRAK GAZETESİ/TEKİRDAĞ

KEŞAN BELEDİYESİ ASFALT ÇALIŞMALARINA YENİDEN BAŞLADI

Keşan Belediye Başkanlığı tarafından bir süre önce başlatılan ancak yağış nedeniyle duran asfaltlama çalışmalarına (15.03.2010) Tarihinden itibaren yeniden başlandı.
Keşan Belediyesi asfalt ekipleri İnönü Caddesi’nde asfaltlama çalışmalarına başladı.
Yetkililer bundan böyle asfalt çalışmalarının hızla devam edeceğini ve şehir merkezinde ve sokaklarda bozuk yolların hızla onarılmaya devam edeceğini belirttiler.

Çöplük alanının rehabilatasyonu ile ilgili proje sunumu yapıldı

Keşan Belediyesi tarafından çöplük alanının rehabilitasyonu ile ilgili projenin sunumu yapıldı.
Saat 11.40’ta başlayan toplantıya TK Mühendislik tarafından hazırlanan “Çöplük Alanı’nın Rehabilatasyonu” ile ilgili projenin sunumu Çevre Mühendisi Oğuz Taşkın tarafından yapılırken toplantıya Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, Keşan Belediyesi Temizlik İşler Müdürü Ayşegül Arslan Aydın ile TK Mühendislik firmasından Çevre Mühendisi Latif Alkan, Çevre Mühendisi Zeynep Atalay ve Çevre Mühendisi Emre Remzi Gürşen’de hazır bulundular.
Taşkın, hazırlanan proje ile ilgili sunumu sunarken, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan’da GÜNEKAB tarafından oluşturulacak yeni çöp deponi alanının oluşmasına kadar eski çöplük alanının kullanılacağını ancak burasının biraz düzenlenmesi anlamında bir proje hazırlattıklarını ve bugün bu projeyi göreceklerini belirtti.
Oğuz Taşkın, şu anda kullanılan çöplük alanının yakında bir dere yatağı bulunduğunu belirterek projede bu dere yatağının çöplük alanından zarar görmemesi için buraya 250 metre uzunluğunda ve 2 metre yüksekliğinde bir duvar yapılmasını ve buraya gazın toplanması için bir filtre sistemi önerdiklerini belirtti.
Özcan, çöplük alanının kullanım süresi dolduktan sonra bu alanın rekraasyon alanı olarak ağaçlandırılabileceğini de belirtti

Savaş Yapman, Saros Yapay Resif Projesi’nin son durumu hakkında açıklama yaptı.

Edirne Saros Turizm Altyapı Hizmet Birliği tarafından Saros Körfezi’nde yapılması planlanan Yapay Resif Proejesi’nin son durumu hakkında bilgi veren Proje Danışmanı Savaş Yapman, proje ile ilgili şu açıklamalarda bulundu. Yapman’ın açıklaması şöyle ;
“Proje Ege Ünüversitesi’nden Sn Prf. Dr. Altan Lök tarafından hazırlanmış ve dosya bakanlık onayına yollanacaktır.Projenin yapay resif bloklarının kalıpları hazırlanmaya başlamıştır. İki ayrı noktaya toplam 1000 adet blok atılması planlanmaktadır.
Projenin Sualtı Tarih Müzesi kapsamında Ressam heykeltraş Sn Feryal Taneri görevlendirilmiştir. Feryal Taneri kendi atölyesinde maket ve kalıp çalışmalarına başlamıştır. Tarih müzesi daha önce açıklandığı üzere açık ve kapalı müze olarak iki ayrı bölümden oluşacaktır. Feryal Taneri yaptığı çalışmalarla kapalı müze alanının U biçimindeki konteynır tasarımının yanlış ve uygulamadada sorun yaratacağını açıklayarak beton bloklardan oluşan 3 ayrı bölüm tarafından yapılmasını önermiş ve çalışmalar bu yönde devam etmeye başlamıştır.
Projemize mercan resifleri üretim ve gelişim konusuda ilave edilmiş bu konudada Sn. Didem Şeker görevlendirilmiştir.Keşan Belediyesi Erikli sahilinde Proje alan çalışmaları ile ilgili bağımsız bir bina tahsis etmiştir. Nisan ayından itibaren çalışmalar bu binada devam ettirilecektir.
Gerek proje çalışmaları, gerekse de bölge turizmi açısından Erikli sahiline her türlü teknenin de yanaşabileceği bir iskele yapılması kararlaştırılmış ve bu iskele mimar Sn Boğaçhan Kozik tarafından tasarlanıp planı çizilerek uygulamaya hazır hale getirilmiştir.
Gerek proje kapsamında yapılacak olanların korunması, gerekse de Keşan Belediye sınırlarında kalan halkın denize girdiği sahillerde Cankurtaran istasyonları kurulması kararlaştırılmış ve Nisan-Mayıs aylarında konu ile ilgili çalışmalara başlanma kararı alınmıştır.
TRT den Sn Tahsin Ceylan ve Hakan bey proje ile ilgilendiklerini ve konu ile ilgili yapabilecekleri her türlü desteğe hazır olduklarını bildirmişlerdir.
TSSF eğitmenlerle yapmış olduğu İstanbul toplantısında proje ile ilgili desteklerini bildirerek bir ödül vererek konuya hassasiyetini göstermiştir.
Proje teknik danışman Savaş Yapman'ın kişisel çabaları ile bu noktaya gelmiş ve devam etmektedir. Ancak Nisan ve Mayıs aylarında ilk uygulamalara başlanacaktır. Bu süreçten itibaren resim-heykel sanatçıları, sponsorlar,profosyonel ve sportif dalıcılar ve dalış merkezlerinin desteklerine ihtiyaç duyulacaktır. Projeye destek veren tüm kişi ve kurumlar web sitemizden yayımlanacaktır. Hangi dönemde ne tür desteğe ihtiyacımızın olacağının tespiti için gönüllü kişi ve kuruluşların iletişim bilgileri ile birlikte mail atmalarını rica ederiz.
Proje tüm kapsamı itibarı ile Türkiye'de yapılmış 14 projeden de daha geniş bir projedir ve bu proje hepimizindir.
Birlikte olmak dileği ile
Sevgi ve saygılar “
sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...