***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

7 Kasım 2009 Cumartesi

Hastaneler domuz gribine karşı tedbirlerini artırdı

Tekirdağ iline bağlı Çorlu ilçesinde bulunan Hastaneler vatandaşları Domuz gribine karşı uyarıyor.Çorlu Devlet Hastanesi domuz gribine karşı korunuyor
Çorlu Şifa Hastanesi’nde hastalara ve ziyaretçilere domuz gribine karşı
bilgilendirici broşür dağıtılıyor.
Türkiye’de artan domuz gribi vakalarından sonra hastanelerde alınan tedbirler daha da artırıldı.
Çorlu Devlet Hastanesinde de domuz gribinden korunmak için tüm personel maske takmaya başladı.
Öte yandan Çorlu Şifa Hastanesi’de gelen hasta ve yakınlarına giriş kapısında özel olarak hazırlatılmış domuz gribinden korunma yollarını içeren bir broşür dağıtıyor.
Türkiye’de yazılı ve görsel basında, sokakta, evlerde, okullarda yani kısaca her yerde aşı polemiği yaşanırken, domuz gribi dalga dalga yayılmaya devam ediyor. Domuz Gribini, bazı kesimlerin lanse ettiği gibi “normal gripten farkı yok, korkmayın” şeklinde çok hafife almamak gerek. Unutmamak gerek ki, son 1 haftada sadece Türkiye’de onlarca kişinin ölümüne sebep olmuş bir virüs var ortada. Bu virüsün sebep olduğu hastalığın en üst seviyede bir salgına dönüşmemesi içinde en dikkat edilmesi gereken dönemdeyiz.
Hac gidiş dönüşleri ve kış mevsiminden dolayı; risk grubunda olan hatta olmayan herkes gereken tüm önlemleri almalıdır. Aşı konusunda yaşanan polemiklerden dolayı herkesin kafası karıştı. Aşı olmayı düşünenlerde artık kararlarında vazgeçmiş durumdalar. Aşı olmayı düşünmeyenler kesinlikle temizlik, hijyen ve beslenmelerine dikkat etmelidirler.
Domuz Gribi: İnfluenza A virüsünün neden olduğu ve domuzlarda salgınlara neden olan bir solunum hastalığıdır.
Belirtiler normal insan gribi belirtilerine benzer ve
• Ateş • Öksürük • Boğaz ağrısı • Burun akıntısı • Vücut ağrıları
• Baş ağrısı • Titreme halsizlik bazı vakalarda kusma ve ishal bildirilmiştir.
Geçmişte zatürre ve solunum yetmezliği gibi ciddi hastalık ve ölümlere neden olduğu bildirilmiştir.
İnsandan insana nasıl bulaşır?
Domuz Gribinin A/(H1N1), mevsimsel gribin bulaştığı gibi bulaşmakta olduğu düşünülmektedir. Kişiden kişiye genellikle öksürme, hapşırma gibi solunum yoluyla bulaşır. Bazen de hasta insanların ağız ve burunlarına temas etme yoluyla da bulaştığı bildirilmiştir. Hasta bir kişinin öksürüğü ya da hapşırığından çıkan damlacıkların masa gibi bir yüzeye temas etmesinin ardından başka bir kişinin bu masaya elle dokunması, ardından ellerini yıkamadan gözlerine, ağzına veya burnuna dokunması sonucu hastalık kişiden kişiye geçebilir. Hasta kişi, hastalık belirtileri görülmeden 1 gün önceden başlayarak; hastalandıktan sonraki 7 gün ve daha fazla gün boyunca bulaştırıcıdır. Bu da kişinin domuz gribi hastalığına yakalandığını daha henüz öğrenmemişken bulaştırıcı olduğunu göstermektedir. Çocuklar, özellikle küçük çocuklar, potansiyel olarak daha uzun süre bulaşıcı olabilir.
Hastalığa yakalanmamak için ne yapmak gerekir?
İnsanlar için geliştirilmiş bir aşısı henüz yoktur. Hastalıktan korunmak için rutin önlemleri uygulamak gerekir.
Bu önlemler:
• Öksürdüğünüzde ya da hapşırdığınızda ağzınızı ve burnunuzu bir kağıt mendille kapatınız. Kullandığınız mendili hemen çöpe atınız.
• Öksürdükten veya hapşırdıktan sonra ellerinizi bol su ve sabunla yıkayınız. En az 15 ila 20 saniye yıkama önerilir. Alkolle temizleme de tercih edilebilir.
• Ağzınıza, burnunuza ve gözlerinize dokunmaktan kaçının. Çünkü virüs ellerinizle başka kişilerle tokalaşma yoluyla da bulaşabilmektedir.
• Hasta kişilerle yakın temastan kaçının.
• Genel sağlığınıza dikkat ediniz.
• İyi uyuyun, fiziksel aktivitelerde bulunun, stresten kaçının, bol sıvı alın ve iyi beslenin
• Bu hastalıkla kontamine olmuş olabilecek yüzeylere temas etmekten kaçının.
HABER VE FOTO:Samet AKSOY

—TEMA VAKFI TEMSİLCİSİ DEDEOĞLU, RADYO PROGRAMI’NDA, “ERGENE HAVZASI ÇEVRE DÜZENİ PLANI”NIN TRAKYA’YA GETİRDİKLERİ VE GÖTÜRDÜKLERİNİ DEĞERLENDİRDİ.

Haber: Metin KARAKUŞ
TEMA Vakfı Lüleburgaz İlçe Temsilcisi Hakan Dedeoğlu, Babaeski İlçesi’nde, 94.1 Frekansı üzerinden yerel yayın yapan Soylu FM Radyosu’nda, “İnce Çizgi” Programı’nın konuğu oldu.
Ülkenin Çevre sorunları ile 20 yıldır yakından ilgilenen Hakan Dedeoğlu, yaklaşık 2 saat süren canlı yayında, özellikle Yerel Yönetimleri ilgilendiren, “Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’nın” Trakya’ya getirdikleri ve götürdüklerinin genel bir değerlendirmesini yaptı.
Canlı Yayın süresince, Program Yapımcısı Metin Karakuş’un, sorularını çok net bir şekilde yanıtlayan Dedeoğlu, düzgün üslubu ile ayrıca çok önemli açıklamalarda bulundu.
Çevre dostlarınca oldukça büyük bir ilgi çeken İnce Çizgi Programı’nda, Program Yapımcısı Metin Karakuş tarafından Hakan Dedeoğlu’na, yöneltilen başlıca sorular ve verilen cevaplar şunlardan oluştu.
1)-Hazırlanan planların sahibi kim? TRAKAB’ın plan yapma yetkisi var mı?
Cevap: Yasa gereği İl Özel İdareleri İl Çevre Düzeni Planlarını (1/25.000 ölçekli planlar) yapmakla yaptırmakla ve uygulamakla sorumludur. Üç ilin il özel idaresi söz konusu planları bir arada hazırlatmak üzere TRAKAB’ı yetkili kılmışlardır. Planlar hazırlanıp TRAKAB tarafından İl Özel İdareleri’ne görüşülüp onaylanmak üzere iletileceklerdir.
2)-Plan yapma konusunda TRAKAB’a yetki verildiyse, İBB nereden çıktı?
Cevap: TRAKAB, plan yapma ve yaptırma yetkisini 3’lü protokol (Çevre ve Orman Bakanlığı, TRAKAB, İBB arasında) yaparak kullandı. Protokolün taraflarından İBB, planlama sürecine kendi imkânlarıyla katkı koymaktadır.
3)-İBB kendi sınırları dışında proje üretmeye yetkili mi?
Cevap: İBB; 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 24 maddesinin n bendinde belirtilen “Büyükşehir belediyesinin giderleri arasında kamu yararı görülen konularda yurt içi ve yurt dışı kamu sektörü, özel sektör ve sivil toplum örgütleriyle birlikte yapılan ortak hizmetler ve diğer proje giderleri” ifadesi çerçevesinde, kendi sınırları dışında proje üretmeye yetkilidir. Yapılan çalışmalar da Ortak Hizmet Protokolü’ne dayanarak yürütülmektedir.
4)-İMP kimdir, nedir?
Cevap: İMP, İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi; politika, plan, program ve projeleri oluşturmak ve uygulamalara yön vermek üzere, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından bir İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Şirketi olan BİMTAŞ bünyesinde kurularak Mart 2005’de faaliyete geçmiştir. İMP tarafından gerçekleştirilen çok ölçekli planlama çalışmalarının felsefesinde çok sektörlü ve bütüncül yaklaşımlar yatmakta; temelini ise disiplinler arası işbirliği oluşturmaktadır. Bu itibarla IMP çatısı altında; - üst ölçekli planlara açılım sağlamak üzere Ülke ve Bölge Planlama Grubu, - nüfus hareketlerini izlemek üzere Demografi Grubu, - ekonomi-ekoloji ikileminde çevresel ve kentsel sürdürülebilirliği sağlamak üzere Doğal Yapı Grubu, - kentin ekonomik yapısını belirlemek üzere Ticaret ve Hizmetler Grubu ile Sanayi Grubu, - yerleşim alanları ve ortamlarını saptamak üzere Konut ve Yaşam Kalitesi Grubu, - tarihi ve sosyo-kültürel yapı ile turizm faaliyetlerini ele almak üzere Kültür Endüstrileri Grubu, - kentsel işlevler arasında etkin bağlantılar kurmak üzere Ulaşım Grubu ile Lojistik Grubu görev üstlenirken, - Eşgüdüm ve Strateji Grubu plan çalışmalarında sektörel uyumluluğu sağlamak, - Metropoliten Planlama Grubu sektörel plan yaklaşımlarını mekansal boyuta yansıtmak, - Kentsel Tasarım ve Yarışmalar Grubu metropol bütününde öncelik taşıyan noktasal ve alansal projeleri düzenlemek üzere çalışmalar sürdürmektedir. Anılan grup çalışmalarına sayısallaştırılmış ortamlarda fiziki veri katmanlarıyla destek sağlamak üzere bir de Coğrafi Bilgi Sistemleri Grubu bulunmaktadır.
5)-1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Planı’na riayet edilecek mi, planda nasıl bir yenileme yapılacak?
Cevap: /100.000 Ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Planı’nın bir kenara bırakılması mümkün değildir! Aksine 1/25.000 Ölçekli İl Çevre Düzeni Planları’na referans olacak, ilkeleri korunacak olan plan 1/100.000 ölçekli onaylı Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’dır. Bu planın revizyonu ise, alt ölçekli planlar üretilirken, 1/100.000 ölçekli planda görülen eksikliklerin tamamlanması yoluyla yapılacaktır.
6)-Trakya Üniversitesi Ergene Planı’nda denetçi olmasına rağmen, Saray ve Vize’de Çimento ve Termik Santral özel izni veriliyor, plan neden deliniyor?
Cevap: Trakya Üniversitesi 1/100.000 Ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Planı’nda denetçi değil, müelliftir! Bu plan, Çevre Kanunu ve Çevre ve Orman Bakanlığı’nın Kuruluş Kanunu hükümleri uyarınca Çevre ve Orman Bakanlığı’nın sorumluluğu altındadır. Trakya Üniversitesi ise bu planı hazırlayan müelliftir. Telif hakkını düzenleyen kanun uyarınca plan üzerinde bir değişiklik yapılmadan önce müellifin görüşünün alınması gerekir; ancak karar her koşulda plandan sorumlu olan idareye aittir.
7)-Daha önce yaptırılan ve onaylanan 1/25.000 ölçekli planlar korunacak mı? Bu planlardaki öneriler kabul edilecek mi? Değişiklikler olacak mı?
Cevap: Onaylı 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Planı’nın ilkelerine aykırı olmadığı ve birleştirilirken bir sorun görülmediği sürece daha önce yaptırılan ve onaylanan 1/25.000 ölçekli planlar korunacak, öneriler kabul edilecektir.
8)-Halk bu plana nasıl dahil olacak? Vereceğiniz görüşlere ne kadar değer verilecek?
Cevap: Trakya Planlama Çalışmaları kapsamında dört grup toplantı yapılması planlanmıştır. Birinci grup toplantılar tanıtım toplantıları olarak tüm il ve ilçe merkezlerinde gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalara tüm kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, tüm belediyeler, yöredeki tüm sivil toplum kuruluşları ve basın İl Özel İdareleri ve Kaymakamlıklar tarafından davet edilmektedirler. İkinci grup çalışmayı “Vizyon Belirleme Toplantıları” oluşturmaktadır. Kentlerin sahiplerinin orada yaşayan halk olması fikrinden hareketle, bu toplantılar, yerel halkın nasıl bir kentte yaşamayı istediklerini, önerilerini, isteklerini aktaracağı toplantılardır. Belediyelerimizin ve Kaymakamlıkların önderliğinde, kurulmuş durumdaysa Yerel Gündem 21 ve Kent Konseyleri’nce örgütlenmesi gereken bu toplantılar ile her bir kentin gelişme vizyonunun ortaya konması hedeflenmektedir. Bu gelişme vizyonları il merkezlerinde yapılacak geniş bir toplantı ile il gelişme vizyonunu tarif edecektir. Üçüncü grup toplantılar ise, ikinci toplantılarda aktarılan fikirlerin planlara aktarılıp vatandaşlara sunulduğu ve tartışmaya açıldığı ve kararların alındığı toplantılar olacaktır. Son olarak dördüncü grup toplantılarda geliştirilmiş olan plan sunulacak ve vatandaşlarca getirilen yorumlar alınacaktır.
9)-Bu çalışmalar sonucunda ortaya “Marmara Havzası Çevre Düzeni Planı” mı çıkacak? Yapılan planlar İl Çevre Düzeni Planı mı Bölge Planı mı? Niye bölge bu kadar çok vurgulanıyor?
Cevap: Bu çalışmalar sonunda Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerinin 1/25.000 ölçekli İl Çevre Düzeni Planları üretilmiş olacaktır. Planlar, Trakya Alt-Bölgesi bütünlüğü içinde her ilin kendi gelişme planı olarak üretilmektedir. Tanımlanan görevle üç ilin birden İl Çevre Düzeni Planı’nın bir arada hazırlanması, konuya bölge planlama anlayışıyla yaklaşılmasını gerektirmektedir. Marmara Bölgesi’ni bir bütün olarak planlamak, çok merkezli bir gelişmenin yolunu açmak, tabii ki hem ülke, hem bölge hem de bölgedeki kentlerin gelişmesi için faydalıdır. Bu yolla hem kır-kent arası kutuplaşmanın giderilmesi hem de bölge kentleri arasında dengeli bir gelişim sağlanması mümkün olacaktır. Bu çalışmalar, Traya’nın bölgesel ölçekte ve İstanbul Metropolü başta olmak üzere komşu ve yakın illerdeki yerleşim merkezleri ile daha rasyonel ilişkiler kurması, ekonomik, sosyal ve çevresel maliyetleri yüksek işlevlerin daha sağlıklı yapılara dönüştürülmesi, yaratılan katma değerin bölge düzeyinde yaygınlaştırılması gibi temel yaklaşımları barındırmaktadır.
10)-İstanbul için bir plan yapıldı mı? Trakya’yı mı İstanbul’a uyduracaksınız, İstanbul’u mu Trakya’ya?
Cevap: 1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, 14 Temmuz 2006 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nce oy birliği ile onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Ne İstanbul’u Trakya’ya ne Trakya’nın İstanbul’a uydurulması söz konusudur. Ancak, protokolle tanımlanan iş gereği, Marmara Bölgesi bütününde (Kuzey Marmara gelişme aksında) tüm üst ölçekli planlar incelenip birbirleriyle uyumsuzlukları tespit edilmektedir. Bu çalışmanın sonuçları Çevre ve Orman Bakanlığı’na uyumlulaştırma önerileri de içeren bir rapor olarak teslim edilecektir.
11)-Trakya İstanbul’un arka bahçesi mi olacak? İstanbul bütün fabrikalarını Trakya’ya mı gönderecek? İstanbul’daki kentsel dönüşümlerle varoşları mı taşımak istiyorlar, sanayiyi mi?
Cevap: Hayır! İstanbul İli’nin bütün fabrikalarını ve varoşlarını Trakya’ya göndermek de “Arka Bahçe” söylemleri de planlama disiplini içinde kalarak yanıtlanamayacak popüler sloganlardır. Ancak bu soru yanıtlanırken İstanbul ile Trakya Bölgesi arasında nasıl bir işlevsel ve mekansal ilişki kurgulanması gerektiğinden bahsedilmelidir. Bölgenin bir bütün olduğu gerçeğinden hareket edilmektedir. Bir mega-kent ile taşra özellikleri gösteren içine kapalı bir art bölgenin bir arada yaşaması fikri bile gerçekçi değildir. Bilinmektedir ki, tek odaklı bir merkezin her türlü işlevi üstlenmesi, kendi çevresini fakirleştirir ve geri kalmasına sebep olur. Bunun da ötesinde merkezden çeperlere doğru kontrolsüz bir gelişme gerçekleşir. Çorlu, Çerkezköy gibi yörelerin hızlı, kontrolsüz ve düzensiz gelişmeleri, buna karşılık Trakya’nın geri kalanında yaşanan yoksullaşma bunun tipik bir örneğidir. Bölge’de İstanbul dışında gelişme odakları belirlenmesi, çok merkezli ve dengeli mekansal gelişmeyi sağlamak için, İstanbul’daki unsurların yerel oluşumlarla ortaklıklara giderek, bölge bütününde desantralizasyona yönelmesi anlamına gelmektedir. Dengeli gelişme yaklaşımı çerçevesinde İstanbul Metropolü ile Marmara Bölgesi arasında işlevsel ve mekansal bütünlüğün sağlanması amaçlanmakta; bölge genelinde gelişme eğilimleri ortaya konmaya çalışılmaktadır.
12)-Tarım toprakları, meralar, ormanlar göz önüne alınıyor mu? Sadece insan ve sanayinin geleceği mi belirleyici?
Cevap: Çevre Düzeni Planı; dengeli ve sürekli kalkınma amacına uygun olarak ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkan veren, rasyonel doğal kaynak kullanımını sağlamak üzere kalkınma planları ve varsa bölge planları temel alınarak yapılan ve tarım, turizm, konut, sanayi, ulaşım vb. arazi kullanım kararlarını ve politika ve stratejilerini belirleyen bir plandır. Bu bağlamda, bu planların bulunduğu alanda ekolojik, ekonomik, kültürel, sosyal ve fiziki değerlerin bir bütünlük içinde aynı özelliklere sahip mekanlarda birbirine entegre edilmesi amaçlanmaktadır.
13)-Daha önce belirlenmiş olan sanayi alanları korunacak mı? Yeni sanayi alanları açılacak mı?
Cevap: Yürürlükte olan 1/100.000 Ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı ilke olarak Trakya toprakları üzerinde sanayi gelişimini sınırlandırmayı hedeflemektedir. O planda Çorlu, Çerkezköy, Lüleburgaz üçgeni sanayinin yoğunlaştığı alan olarak belirlenmiştir. Sanayi gelişiminin tamamen durdurulamayacağının ayırdın da olarak bu bölgede, OSB’ler içerisinde olmak koşuluyla ve yalnızca belirli nitelikte sektörleri kapsayacak şekilde sanayi gelişimi öngörülmüştür. 1/25.000 ölçekli İl Çevre Düzeni Planları çalışmasında da bu temel ilkeler takip edilmektedir. Ancak daha detaylı olmak üzere sanayi yatırımlarının yalnız ve yalnız OSB’ler içerisinde yapılması; çok su tüketen ve su kirleten sektörlere yer verilmemesi, olası yeni sanayi yatırımlarına yönelik yönlendirmeler olarak belirmektedir. Sanayinin çevreye etkileri bakımından özenle değerlendirilmesi koşuluyla yatırımcılar ile bölgenin içinden gelişen talepleri buluşturmak da bu planlama çalışması sırasında göz önünde tutulmaktadır.
14)-Ergene eski günlerine dönecek mi? Ergene Nehri nasıl temizlenecek? Planlar yapılıyor ama sanki uygulanmıyor.
Cevap: Plan, düzenli gelişmenin bir aracıdır ama bir sihirli değnek değildir. Planla getirilen kararların uygulanması sorumluluğu yöneticilerdedir ama bu kararların doğru uygulandığı sivil toplum kuruluşlarınca ve geniş halk kesimlerince de izlenmelidir. Bu, planların uygulanmaması ya da delinmesi sorununu büyük ölçüde azaltır. Ergene Havzası’nın sağlıklı bir akarsu sistemi haline dönebilmesi için, önce üzerindeki kirlilik yükünün durdurulması sonra da rehabilitasyon programlarının uygulanması gerekir. Bu yöndeki kararlar hazırlanmakta olan il çevre düzeni planlarında yer alacaktır. Bilinmelidir ki Ergene Nehri’nin kurtarılmasının, nehre ve havzaya hem sınaî hem de kentsel atık suların karışmasının durdurulmasından başka bir yolu yoktur!
sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...