***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

24 Ekim 2009 Cumartesi

Ç.E.T.DERNEĞİNDE GÖREV BÖLÜMÜ YAPILDI BAŞKAN:HASAN DAĞLI



Tekirdağ iline bağlı Çorlu ilçesinde kurulu bulunan kısa adı(Ç.E.T.D.)olan Çorlu Eczane Teknisyenleri Derneği geçtğimiz günlerde yaptığı olağan genel kurul sonrasında seçilen yeni yönetim aralarında görev taksimi yaptı. Yeni yönetimde Hasan Dağlı Başkanlığa getirilirken Başkan yardımcılıklarına Mehmet Çabuklar ile Mehmet Değer getirildiler. Özkan Çakmak Muhasip olurken Kani Seçkin de sekreterliğe getirildiler. Ozan Volkan ve Muhittin Sürücüde üye olarak kaldılar. Denetleme Kuruluna ise Kemal Derin, Mehmet Öksüzoğlu, Hakan Türkücü getirildiler. Yeni yönetim Kurulu yaptığı ilk toplantıda üyeleri için Lokal yeri aramaya başladıklarını daha sonrada sosyal faliyetlerle ilgili çalışmalarını sürdüreceklerini belirttiler
HABER VE FOTO:RECEP KARAGÖZ

TEKİRDAĞ BELEDİYESİ TÜM İLİ BAYRAKLARLA DONATACAK


Tekirdağ Belediyesi, yaklaşan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesi çalışmalarını hummalı bir şekilde sürdürüyor. Cumhuriyetin kuruluşunun 86. yıldönümünün Tekirdağ’da coşkulu bir şekilde kutlanacağını belirten Tekirdağ Belediye Başkanı Op. Dr. Adem Dalgıç, “Cumhuriyet coşkusunun en üst düzeyde yaşanması için halkımıza 5000 adet Türk Bayrağı dağıtacağız. Bu konuda çalışmalarımız son aşamada. Şimdiden tüm halkımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun” dedi. Öte yandan halka dağıtılmak ve çeşitli kurum ve kuruluşlara asılmak için alınan bayraklar İtfaiye, Kültür ve sosyal işler ile Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için titiz bir şekilde hazırlanıyor.

11İLİN YER ALDIĞI EĞİTİM VE GENÇLİK 5.BÖLGESEL PROJE FUARI BAŞLADI




Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatının düzenlediği ve 11 ilin yer aldığı Eğitim ve
Gençlik5.Bölgesel Proje fuarıYayobAoteldebaşladı.Adapazarı,Balıkesir,Bilecik,Bursa,Çanakkale,Edirne,İstanbul,Kırklareli,Kocaeli,Yalova ve Tekirdağ’daki okulların da yer aldığı 24 proje Yayoba otelin salonunda sergileniyor.Fuara katılan öğrencilere yetkililer tarafından bilgiler veriliyor.Fuara gidecek olan kişilerin ulaşımı Tekirdağ Belediyesi tarafından sağlanıyor.Fuar 24 Ekim cumartesi günü de saat 10:00 ile 12:30 arasında açık kalacak.

TTB (Türk Tabipler Birliği) Domuz Virusü Konusunda Önemli Açıklamalar Yaptı

Türk Tabipleri Birliği, domuz gribi ile ilgili güncel gelişmeler doğrultusunda, Prof. Dr. Murat Akova ve Doç. Dr. Alpay Azap’ın katılımıyla bir basın toplantısı düzenledi. Akova ve Azap’ın domuz gribi hakkında en çok sorulan sorulara verdikleri yanıtlar şöyle:
Domuz gribi hakkında kısa bilgi…
Pandemik İnfluenza A (H1N1) virüsünün neden olduğu domuz, kuş ve insan grip virüslerinin bir karışımı olarak karşımıza çıkmış olan yeni grip türüdür. İlk defa Mart 2009’da Meksika’da insanlar arasında görülmeye başlayan grip salgını hızla dünyaya yayılmış ve hatırlanacağı üzere Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 11 Haziran 2009’da pandemi (faz 6) alarmı vermiştir. Geçen dönem güney yarı kürede görülen hastalık, kış mevsiminin gelmesiyle birlikte son haftalarda kuzey yarı kürede yayılmaya başlamıştır.
Hastalığın klinik seyri nedir?
Hastalığın klinik belirtileri mevsimsel gripten farklı değildir. Pandemik grip (H1N1) şu aşamada mevsimsel influenzadan daha ağır seyretmemektedir. Ancak hızlı yayılma özelliğine sahiptir. Mevsimsel influenzadan en önemli farkı toplumun büyük kesiminin daha önceden bu ve benzeri olan viruslerle karşılaşmamış olmasıdır. Bu nedenle dünya nüfusunun önemli bir kısmı hastalığa açıktır. Pandemik H1N1’in öldürme hızı binde 3-5 arasındadır. Bu normal influenzadan daha düşük bir orandır. Ancak hastalığa yakalananlar arasında belli gruplarda ölüm oranı normal influenzaya göre daha yüksektir.
Kimler daha çok etkileniyor?
Hastalığın bugüne kadarki seyri incelendiğinde, 6 ay-24 yaş arası çocuk ve gençlerin daha çok etkilendiği görülmüştür. Hamileler, hasta olan kişilerle ilk temas edebilecek hizmet grupları hastalıktan etkilenecek gruplar arasında sayılmaktadır. Hastalık 65 yaş üzerindeki kişilere kolay bulaşmamaktadır. Bunun 1918’de meydana gelen büyük salgın ile ilgili olduğu düşünülüyor. 1918’de meydana gelen grip salgınındaki virus bugünkü viruse çok benziyor. O virus 1950’lere kadar dolaştığı için 65 yaş üzerindeki kişilerin kısmi bağışıklık geliştirdiği kabul ediliyor.
Endişeli olunan nokta nedir?
Endişeler influenza A virusunun çok kolay yapı değiştirmesinden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda, ilerleyen süreçte hastalığın seyrinin daha ağır olup olmayacağı hakkında kesin bir şey söylenememektedir. Geçtiğimiz yüzyılda yaşanan grip salgınlarında, başlangıçta hafif enfeksiyona neden olan virüsün sonradan daha öldürücü hastalık yapma yeteneğine kavuştuğu izlenmiştir.
Hasta olmamak için ne yapmalı?
Öncelikli risk grubu olarak ifade edilen çocuk-genç yaş grubunu hastalıktan korunması için kişisel hijyene dikkat başta gelmektedir. Okullarda hijyene, özellikle el hijyenine maksimum önem verilmeli, eller sık sık yıkanmalıdır. Küçük yaş gruplarında eğer çocukların sık sık ellerini yıkamaları sağlanamıyorsa alkollü el dezenfektanları kullanılmalıdır. Okullarda, çocukların bir arada bulunmalarının zorunlu olmadığı sınıf dışı faaliyetler sınırlanmalıdır. Ne kadar çok farklı gruptan çocuk bir araya getirilirse riskin o kadar artacağı unutulmamalıdır. Okul gezileri sınırlanmalıdır.
Hastalık görüldüğünde, okulların kapatılması için bir ölçüt var mıdır?
Bunun için geliştirilmiş rakamsal bir ölçüt ne yazık ki yok. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), okul kapatma ve benzeri uygulamaların salgının başlangıcında yapıldığı takdirde infeksiyonun yayılmasını yavaşlatacağını dolayısıyla sağlık otoritelerine gerekli hazırlıkları yapmak için zaman kazandıracağını belirtmektedir. Bugün için ülkemizde gerçekleştirilen okul kapatma uygulamaları da aşı sağlanana kadar infeksiyonu olabildiğince sınırlı tutabilmek amaçlıdır.
Beraber çalıştığımız birisinde ya da çocuğumuzun sınıf arkadaşında hastalık olunca ne yapmalı? Koruyucu ilaç almalı mı?
Hasta olduğu düşünülen kişilerle temas etmiş olanların rutin olarak bu virusun varlığı yönünden taranmasına gerek yoktur. Hastanın grip semptomları yönünden takip edilmesi yeterlidir. Ancak semptom çıkması durumunda hasta tedavi yönünden değerlendirilmelidir. Semptom gözlenen hastaların önemli bir kısmında da tedaviye ihtiyaç duyulmayacaktır. Uluslararası bilimsel kurumların hastalığa yakalanan herkesin tedavi edilmesine yönelik önerisi bulunmamaktadır. Belli bir takım risk faktörü taşıyan kişilerin tedaviye alınması gerekecektir.
Belirtileri neler ve görülünce/hasta olunca ne yapılmalı?
Pandemik grip (H1N1) in belirtileri mevsimsel griple aynı olup ateş, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları ve daha geri planda kalan burun akıntısı, ishal, bulantı-kusma gibi belirtilerdir. Hastalanan çocuklar okula gönderilmemeli, veliler bu konuda uyarılmalıdır. Hastalanan çocuklar hastalık tamamen iyileşene kadar -ki bu süre genellikle 7 gündür- evde tutulmalı, hastalığın daha uzadığı durumlarda ise ateş düştükten en erken 24 saat sonra okula gönderilmelidir. Hastalanan çocukların iyi beslenmesi ve bol sıvı alması sağlanmalıdır.
Halen var olan grip aşısı yeterli mi? Domuz gribi aşısı farklı mı?
Pandemik grip (H1N1) için geliştirilen aşı şu anda ABD, İsveç ve Macaristan’da kullanılmaktadır. Şu an Türkiye’de var olan aşı bir yıl öncesinin influenza virusüne karşı geliştirilen mevsimsel grip aşısıdır. Pandemik grip (H1N1) aşısının üretim çalışmaları Temmuz ayı başından bu yana devam etmektedir. Yaklaşık 5 bin civarında çocuk ve erişkinde denendiğini ve belirgin bir yan etkisinin izlenmediğini biliyoruz.
Tek bir aşı mı var, farklı aşılar mı var? Hangisi tavsiye ediliyor?
ABD ve Avrupa’da üretilen iki tip aşı var. Bu iki tip aşının etken maddeleri birbirinden farklı. Birinde zayıflatılmış canlı virüs var diğeri ise ölü virüs içeriyor. Aşılar içerisinde üç önemli madde var.
Bunlardan birisi, antijen denilen vücutta esas bağışıklığı sağlayacak olan virüsün parçasını içeren kısım.
İkinci madde ise ABD'de olmayan ve Avrupa'da olan adjuvan denilen ve aşının bağışıklık yapma gücünü artıran madde. Aşılarda bu amaçla uzun yıllar alüminyum kullanılmıştı. ABD, var olan ancak bilimsel olarak kanıtlanmış bulunmayan iddialar nedeniyle, aşıların içinde adjuvan madde kullanılmasına izin vermiyor. Adjuvanların çok nadir olarak alerjik reaksiyonlara yol açtığı, bazı romatolojik hastalıklar gibi istenmeyen bazı yan etkilere yol açtığı öne sürülüyor. Bu nedenle de ABD'de hukuki olarak sorumlu tutulan çok sayıda dava olduğu için bu maddenin aşılara konulmasına izin verilmiyor. Avrupa'daki aşıların içinde adjuvan maddesi var. Bu aşılar 5 büyük firma tarafından üretiliyor. Türkiye'ye gelecek aşıların içerisinde büyük olasılıkla bu madde olacak. “Bunun bulunmasının bir zararı var mı” sorusuna kesin bir yanıt verilemiyor ancak Avrupa Birliği’nde adjuvanlı (sequalen veya alüminyum) aşılar yıllardır uygulanıyor ve ciddi bir yan etki hali hazırda bildirilmiş değil. Ama bu sadece Türkiye'ye özgü bir şey değil, ABD dışındaki tüm ülkelerdeki aşıların içerisinde adjuvan maddesi olacak.
Üçüncü madde ise cıvalı bir bileşik. Aşının, başka mikroplarla kontamine olmasını, bulaşmasını engelleyen koruyucu bir madde. ABD'deki aşıların içerisinde bu da bulunmuyor. Civa olması çok da bir önem taşımıyor. Çünkü, arka arkaya çok dozda aşı yapıldığı takdirde, vücutta birikip özellikle çocuklarda bir takım rahatsızlıklara yol açabiliyor, ancak tek doz yapımında bir sorun bulunmuyor.
Aşıların yan etkileri söylendiği gibi mevcut grip aşılarından daha fazla mı?
Grip aşısı dünyada 50 yıldan daha uzun süredir üretilen bir aşı. Üretme tekniği teknolojinin de gelişmesiyle çok daha iyileşmiş olmakla birlikte temel olarak üretim basamakları on yıllardır hep aynı. Embriyonlu tavuk yumurtasından üretiliyor. Son yıllarda doku kültürlerinden de üretilse de bunların sayısı çok az. Dolayısıyla dünyada bu konuda ciddi bir deneyim ve birikim var. Domuz gribi aşısının mevsimsel influenzadan daha fazla bir yan etkisi olduğu bugüne kadar tespit edilmedi. Ancak lokal yan etkiler olabiliyor; aşı yerinde hafif kızarıklık, aşı yerinin hafif ağrıması gibi. Buna karşılık ciddi yan etkiler çıkması olasılığı son derece düşük ve mevsimsel grip aşısında beklenen yan etki oranından daha fazla değil. Ancak dünyada ilk kez böyle büyük bir kitlesel aşılama faaliyeti olacağı için milyonda bir ya da daha nadir görülen yan etkilerin de ortaya çıkma olasılığı da ihmal edilmiyor. Dünya Sağlık Örgütü bunları takip ediyor. Aşının kanser yaptığına dair söylenceler kesinlikle doğru değil.
Söylendiği gibi geçmiş yıllarda, 1950-60 larda yaşanmış olumsuz tecrübeler var mı?
Grip aşılarının üzerine haksız bir şekilde yapışıp kalan kötü şöhret, 1976 yılında ABD’deki aşılama sırasında sinir sistemini tutan bir hastalık olan Guillain-Barre hastalığının sıklığında bir artış tespit edilmesinden kaynaklanıyor. Ancak bu artışın aşıdan kaynaklandığı kesin olarak gösterilemediği gibi sonraki on yıllar boyunca grip aşılarının bu hastalığa neden olduğu ispatlanamamıştır. Arada doğrudan bir nedensellik ilişkisi kurulamamıştır. Bu hastalık her toplumda 100.000’de 4-5 sıklıkta görülmekte ve viral infeksiyonlar tarafından da başlatıldığı düşünülmektedir. ABD’de aşı yan etkilerini takip eden kuruluş yıllar içerisinde yüz binlerce aşı uygulamasını değerlendirdikten sonra grip aşılarının bu hastalık riskini artırmadığını tersine bir miktar azalttığını belirtmiştir.
Aşı yapımı nasıldır? Adjuvan etki nedir?
Aşı adjuvanla birlikte yapıldığı zaman bağışıklık potansiyeli çok daha yükseliyor. Birisi yüzde 70 bağışıklık kazandırıyorsa, birlikte olduğunda bu oran yüzde 90'a çıkıyor. “Adjuvana bağlı yan etki görülebilir mi” sorusuna da kesin yanıt verilemiyor, çünkü dünyada hiç bu kadar çok yaygın bir aşılama uygulanmadı. Nadir olasılıklar olacak diye insanların aşıdan mahrum kalması doğru değildir. Böyle bir yan etkinin olup olmayacağını şu anda bilmeden bu konuda spekülasyon yaratmak doğru bir yaklaşım değil.
Aşı olunmasını öneriyor musunuz?
Evet. Aşının faydası olası yan etkinin yaratacağı zarardan çok daha büyüktür. Bu nedenle yan etki olabileceği endişesiyle aşı yaptırmamak büyük hata olur. Çünkü aşının alternatifi hastalığa yakalanmaktır. Bunun sonuçları ise daha kötü olabilir.
Kimler aşı olmalı?
65 yaş altı tüm nüfusun belli bir öncelik sırasına göre aşılanması gerekmektedir. Sıranın başında hastalığa en açık kesim olarak nitelenen 6 ay - 24 yaş arasındaki kişiler, hamileler, altta yatan kronik hastalığı olanlar, hastalıkla öncelikli karşılaşabilecek hizmet grupları; sağlık çalışanları, itfaiye, güvenlik görevlileri vs. yer alıyor.
KAYNAK:MURAT SEVGİ

KAFASI KESİK KAZ! (MURAT SEVGİ-KÖŞE YAZISI)

Gelecek üzerine konuşan pek çok yorumcu uzak yada kısa geleceklerden bahsederek 'şöyle olacak' anlamına gelebilen tahminler yapmaktadır. Üzerine fikir yürütülen en popüler konulardan biri meteoroloji, diğer ise ekonomidir. (Daha başka konular da var. Ama bu ikisi sistemi anlamak için yeterli örnekleri sağlıyor.)
* * *
Meteoroloji tahmincileri; işe başlamadan önce 'rasat' denilen bir iş yaparlar. Kesin veriler ellerinde olarak işe başlarlar. Yani ölçerler.
O anda mevcut hava ve çevre şartlarını göz önünde alarak, sonraki zaman dilimlerinde neler olacağını 'öngören' değerlendirmeler yaparlar.
Yapılan değerlendirmeler tamamen matematikseldir. (İterasyonlar elde ederler.) Yani hesaplanarak bulunan sonuçlara dayanır. Hesaplama yöntemleri fiziksel teorilere dayanır. Matematiksel birer üründür ve bu teorileri esas alan hesaplamaların çıktısıdır. Daha da öte gidersek meteoroloji tahminciliği; mühendisliktir. Kesindir.
Tahmin süresi uzadıkça toleranslar denklemlerde büyük yerler işgal etmeye başlar. Böylece sonuç aralıkları genişler. Birer tabii afet haline gelebilen seller ve fırtınalar bu sayede az zararla savuşturulabilir.
* * *
İkinci örnekte incelenen konu ekonomide ise tahmin için ise rasat işlemi piyasa verileri göz önüne alınarak yapılır. Toplanan verilerde insani katsayılar; psikoloji, duygu, ve hırs etkilidir. Bunlar mutlak olmadığı için daha o aşamada tolerans faktörü devreye girer. Çünkü veri çoktur. İstatistik biliminin o veriyi derleyip özetlemesi gerekir.
Her iki örnek için de mevcut gelecekte olabilecek tüm sonuçlar bilinir. Tahminci yaptığı hesaplamalarda; seçeneklerin olma şanslarını olasılık imkanlarını puanlandırır. Bu puanlama sonrasında birinci gelen ihtimal olacak diye bir şart yoktur. Tahminci öne çıkamayan ihtimalleri de değerlendirerek -kendisi için- bir tahmin açıklar.
Bu tahmin; olay ve olma ihtimali şeklinde bir ikiliden oluşur. Genelde ihtimal değeri meteorolojide ve ekonomide söylenmez. Ama deprembilimlerinde ve at yarışlarında ihtimal oranları da verilir.
Mesela; 2000 yılında (17 Ağustos ve 12 Kasım sonrası) deprem tahmincileri; "30-50 yıl içerisinde Marmara’da 8 şiddetine yakın deprem olma ihtimali %50" diyorlardı. Aradan 10 yıl geçti. Bu tahminin yüzdesel değeri acaba şimdi ne durumda! sürenin %30 ile %20 kısmı geçtiğine göre olma riski 2000 yılına göre çok daha yükseldi.
* * *
Daha önce deli dana, KKKA, Çin gribi, Tavuk vebası, Kuş gribi, SARS gibi salgınlar ile sarsılmayan dünya şimdi domuz gribi denilen son salgın modasının etkisine girdi. Tahminciler milyonların etkileneceğini ve on binlerin ölebileceğini söyleyip herkesin ağzına maske taktırdı.
Biyolojik ilaç üretimini elinde tutan ülkeler (Bunlar aslında ülke değil. Ülkeleri de yöneten büyük şirketler.) bizim gibi geri kalmış ülkelere birkaç milyar dolarlık küçük voleler indirebilmek için fırsatı değerlendirmeyi de unutmadı.
Şirketler çok büyüdüklerinde tıpkı devletlerdeki gibi 'derin' unsurlar oluşur. Bu 'derin' unsurlar, şirketleri tıpkı devlet yönetimlerinde olduğu gibi paralel iktidarlar ile yönetir. Fırsatı mı değerlendirdiler, yoksa fırsatı bizzat kendileri mi yarattılar o durum bizim gibi küçük ülkeleri aşar. Senaryolar tartışılsa da sonuca bakmak lazım.
Mangal hazır.
Aşçı hazır.
Közler iyice kızarmış.
Kaz, hala canlı duruyorsa ne demek gerekir?
"Sökün şu kazın ciğerlerini!!"
Hep sevgi ile kalın.
Murat SEVGİ

Mahkemeden ibretlik karar... Avukata saldırıya 15 yıl hapis cezası


Tekirdağ iline bağlı Çorlu’da evine hacze gelen avukatataşlavurarak başındanyaralayan kişi yargılandığı Çorlu Ağır Ceza Mahkemesince ‘Kasten öldürmeye teşebbüs’ suçunu işlediği sabit görüldüğünden dolayı 15 yıl hapse mahkûm oldu. Mahkemede yüzüne karşı okunan kararı 15 yıl yerine 15 ay duyan kişi ‘oh ucuz yırttık’ dedi. Fakat 15 ay yerine 15 yıl ceza aldığını öğrenince hayal kırıklığınauğradı.
ADLİ TIP ‘HAYATİ TEHLİKE GEÇİRDİ’
Tekirdağ Barosu avukatlarından Savaş Kayan 17 Eylül 2008 tarihinde alacaklı vekili sıfatıyla Süleyman Şakrak’ın evine icra memurlarıyla birlikte gitti. Evin içinde haciz işlemi yapıldığı sırada avukat Savaş Kayan dışarıda telefonu ile konuşmaya başladı. Haciz yapıldığını öğrenen sanık Süleyman Şakrak elinebüyük bir taş alarak evine geldi. Daha önceden de icra takibi nedeniyle sanığı tanıyan avukat Savaş Kayan sakin olması konusunda kendisine seslendiğini söyledi. Bunun üzerine sanık Süleyman Şakrak avukat Savaş Kayan’nın üzerine yürüyerek elinde ki taşla başına vurdu. Sanığın ikinci kez taşla vurmasını engelleyen avukat Savaş Kayan’na 06 Şubat 2009 tarihli Adli TıpKurumundan verilen rapora da, ‘hayati tehlike geçirdiği’ belirlendi.
SANIK; “MAĞDURUM, PİŞMANIM”
Çorlu Ağır Ceza Mahkemesinde 9 celsede karar duruşmasına çıkan sanık 63 yaşında ki Süleyman Şakrak, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, “Benim öldürmeye yönelik bir hareketim yoktur. Mağdurum, pişmanım” dedi. CUMHURİYET SAVCISI AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS TALEP ETTİ Cumhuriyet Savcısı mütalaasına sanığın kastının adam öldürmek olduğunun düşünüldüğünü, müdahilin avukat olması ve o esnada icra takibi yapması nedeniyle kamu görevi yaptığını, sanığın silahtan Kanunun (TCK) 82. maddesi gereğince ‘ağırlaştırılmış müebbet hapisle’ cezalandırılmasını talep etti.

SANIK SON SÖZÜNDE; “BAŞIMIN GÖZÜMÜN SADAKASI OLSUN”

Hakkında hüküm verileceğinden dolayı son sözüsorulan sanık Süleyman Şakrak, “Benim 25 kuruş borcum olsa hak ettim diyebilirim. 13 aydır yatıyorum. 33 milyar para oğlum ödemiş. Başımın gözümün sadakası olsun. Pişmanım, tahliyemi talep ediyorum” dedi. MAHKEME 15 YIL HAPSE MAHKÛM ETTİ

Kararı açıklayan mahkeme Başkanı, sanık Süleyman Şakrak’ın haciz işlemi sırasında avukatlık görevini ifa eden avukat Savaş Kayanı ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçunu işlediği mahkemece sabit görüldüğünden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme Başkanı, sanığın avukat Savaş Kayana karşı ‘kasten öldürmeye’ yönelik eylemi teşebbüs aşamasında kalmasından dolayı 18 yıl hapis, duruşmalarda ki iyi hal nedeniylede 1/6 oranında indirim yaparak 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.
Yüzüne karşı okunan karar sonrası kararı 15 yıl yerine 15 ay olarak algılayan sanık Süleyman Şakrak, ‘oh ucuz yırttık’ dediği duyuldu. Fakat sanık Süleyman Şakrak 15 ay yerine 15 yıl aldığını öğrenince hayal kırıklığına uğradı.

KAYNAK:www.habercorlu.com

'Maaşları alana kadar buradayız'

Tekirdağ Merkez ilçeye bağlı Barbaros beldesindeki Tuğla Fabrikası’nda çalışan 14 işçi, maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle bir aydır fabrikada yatıp kalkıyor.
Fabrika işçisi olan Arslan Ekici, 12 Eylül'deki sel felaketinde fabrikanın sular altında kalmasıyla tüm çalışmanın durduğunu söyledi. Yaşanan felaketin ardından fabrikaya bir daha yetkili bir kimsenin gelmediğini iddia eden Ekici, maaşları konusunda da kendilerine herhangi bir açıklama yapılmadığını kaydetti.
13 arkadaşı ile beraber bir yetkili ile görüşebilecekleri düşüncesiyle her gün fabrikaya geldiklerini ifade eden Ekici, kimsenin gelmemesi üzerine de bir aydır fabrikada tuğlaların üzerine yattıklarını anlattı. Ekici, şöyle konuştu; “Beldedeki hayırsever vatandaşların bizlere verdiği yiyeceklerle karnımızı doyuruyoruz. Değişik illerden buraya çalışmak için geldik ama paramızı alamadığımız için sefalet içindeyiz.
Şu anda aç ve susuz fabrika sahiplerinin gelip paramızı vermesini bekliyoruz. Fabrikadan 4-5 aylık alacağımız var. Bize bugüne kadar da maaş yerine senet verildi. Bu senetlere de şu ana kadar bir ödeme yapılmadı. Kredi kartlarımızın limitleri tükendi. Telefonlarımız borçlardan dolayı kapanmak üzere. Patronlarımızın bize paramızı ödeyeceği günü bekliyoruz. Maaşımızı alana kadar burada kalmaya devam edeceğiz.”
KAYNAK:TRAKYA GAZETESİ
sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...