***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

9 Eylül 2009 Çarşamba

GENÇ KIZLAR SEVGİLİSİNDEN DAYAK YEMEYİ KABULLENECEK KADAR AŞAĞILAŞIP ZİLLETE DÜŞEBİLİR Mİ?

Yayın organlarını aylardanberi meşgul eden Münevver Karabulut cinayetinin her gün yeni bir bölümü gündeme getirilmektedir. Son haberde de, katil zanlısı Garipoğlu ile telefon konuşmalarının dayak ve tokat bölümleri sergilendi.
Kadınların, özellikle kızların dövülmesi konusu beni yaşamım boyunca etkilemiştir. Hayvanların dövülmesini bile hayvanca davranış olarak görür, tel’in ederim. Hele kadınların dövülmesini, insanlığın aşağılanması olarak algılarım. Toplumumuzun değiştirilemeyecek gerçeklerinden biri olan dayağı, benim anlamama imkan yoktur. Hele hele genç kızların, hem de daha tanışma ve flört dönemlerinde, erkeklerden tokat ve dayak yemeyi kabullenerek, ilişkilerini sürdürmelerinin, bence izahı yoktur. Aşk ve sevgisini söyleyebilmek için, günlerce, aylarca kızın peşinde koşan, derdini anlatabilmek için, ardında sokak köpeği gibi dolaşan, bir defa elini tutabilmek ya da bir defa öpebilmek için, bin dereden su getirip yalvaran bir genç erkeğin, aynı kıza el kaldırması, tokat atmasının, açıklanabilecek hiç bir anlamı, sebebi olabilemez. O genç erkeğin görgüsüzlüğü, içinde yaşadığı ailesinde, babasının anasını dövdüğünü göre göre büyümesi, kadın dövmenin, aile içi normal bir işlem olduğunu sanması, kendisinin de yeri geldiğinde dövülmüş olması sebebiyle, kız – kadın dövmenin ve şiddet göstermenin görgüsüzlük-ilkellik-yabanilik olduğunu anlayabilmesi asla mümkün değildir. Asırlar boyunca kuşaktan kuşağa, hatta genetik olarak geçen huylar, alışkanlıklar, görgüler, görgüsüzlükler, magandalıklar, maçoluklar, daha çocukluk yaşlarında ortaya çıkar.
Kadınların da, daha çocukluk yaşlarında, erkeğin yönetim ve otoritesini kabullenmesi, ezilmeyi kader olarak görmesi, otoriteye karşı çıkamaması, itiraz veya isyan edememesi gerçeği, tıpkı erkeğin magandalığı gibi genetiktir. Ninelerinden gelmektedir. Söz veya nişan dönemlerinde el ele gezen çiftlerin, evlendikten sonra erkeği 3-5 adım önde, kadını arkada görürüz. Yan yana, el ele, kol kola aileleri, köylerde, varoşlarda görmek hemen hemen imkansızdır. Erkeklerin genetik olarak süregelen otoritelerine karşı çıkan, isyan eden, onur ve kişilik savaşı veren kadınlara, genelde iyi gözle bakmazlar. Genelde köy ve varoşlarda, tesettürsüz kız, düğünle hemen tesettüre sokulur. Bekarken makyajı seven kız, evlendikten sonra da makyaja devam ediyor diye, boşanması gere ken kadın muamelesi görmektedir.
Yaşamım boyunca çok saygı duyduğum Nebahat Hanım isimli bir komşum ve eşi Turan Beyden dinlediğim ve beni çok etkilemiş bir olayı anlatmak istiyorum: Yeni evlendikleri 50-60 yıl önce bir gün Turan Bey eşi Nebahat Hanıma bir tokat atar. Çok şaşıran ve üzülen Nebahat Hanım geceyi bekler, eşi uyuduktan sonra, mutfaktan büyük bir bıçak alır, yatakta uyumakta olan Turan Beyin üzerine ata biner gibi oturup, bıçağı Turan Beyin gırtlağına dayar ve çenesinden tutarak; “Turan Bey kendine gelip, durumu anlayıncaya kadar hareket etme, kımıldama, gırtlağında bıçak var, sana zarar gelmesin, iyice uyandınsa beni dinle, bana bugün bir tokat attın, benim insanlık onurum var. Bir daha bana tokat atarsan seni gırtlağından keserim, beni anladın mı?” der. Turan Bey iyi anlamıştır ve tamam der söz verir, 50-60 yıldanberi Nebahat Hanım diye hitab ettiği eşi ile saygı ve sevgi dolu yaşamlarını sürdürmekteler.
Kadınlar bizim hayat arkadaşlarımızdır. Aynı yastığa baş koyduğumuz, birlikte evlat sahibi olduğumuz can yoldaşlarımızdır. Aşklarımızı ithaf ettiğimiz sevgililerimizdir. Bizi konuya komşuya, ele güne rezil rüsva etmeyen, onurumuzu, namusumuzu, şerefimizi koruyan, çok şey borçlu olduğumuz, saygın dostlarımızdır. Hiç yapmamamız gereken şey, onlara şiddet uygulayıp, dövüp, tokat atıp, hayvanlaşmaktır.
Emekli Serbest Muhasebeci
DOĞAN GÖRKEY
1971 Kırkpınar Ağası
Yeşilay Yüksek Şura Üyesi

Hiç yorum yok:

sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...