***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

23 Haziran 2009 Salı

Başkan Sedefçi Ankara ziyaretlerini değerlendirdi



Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, bu yıl 648.’si düzenlenecek Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin final güreşinin yapılacağı 5 Temmuz'da, bir aksilik olmaması durumunda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Kırkpınar'a geleceğini bildirdi. Sedefçi, belediye meclis salonunda yaptığı basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Edirne ziyareti, devlet erkanının Kırkpınar'a davet edilmesi ve Kırkpınar Haftası programlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Kapıkule ve Hamzabeyli sınır kapılarının açılışı için Edirne'ye gelen Başbakan Erdoğan'la görüşme fırsatı yakaladığını ifade eden Sedefçi, şunları kaydetti: “Başbakanımız Kapıkule'nin açılışına şeref verdiler. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la valilikte görüşme fırsatımız olmadı. Ancak Kapıkule'ye gidişte otobüste görüşme fırsatı yakaladım. Makedonya Kulesi'nin çevresinin açılması konusunu tekrar gündeme getirdim. Bu konuda desteğini talep ettim. Meriç Köprüsü'nün araçtan arındırılıp yaya yolu olarak kullanılması projemizi de bildirdim. Kırkpınar'a davet ettim, ancak aldığım izlenim Başbakan Erdoğan Kırkpınar'a katılmayacak gibi” dedi.

KIRKPINAR DAVETLERİ

648. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ne başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere pek çok kişiyi davet etmek üzere Edirne Valisi Mustafa Büyük başkanlığındaki heyetle Ankara'ya gittiklerini anımsatan Sedefçi, şöyle devam etti: “Kırkpınar'a davet için Ankara'da bazı görüşmelerimiz oldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü valimiz Mustafa Büyük, Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim ve Güreş Federasyonu Başkanı Osman Aşkın Bak'la birlikte ziyaret ettik. Kendisinin Kırkpınar'a gelecek olması bizleri çok sevindirdi. TBMM Başkanı Köksal Toptan'ı ziyaretimizde Edirne Sarayı'na katkılarından dolayı şükranlarımızı sunduk. 5 Temmuz'da yurt dışında olduklarından Kırkpınar'a katılamayacaklarını söylediler” dedi. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Demokrat Parti Lideri Hüsamettin Cindoruk'un bir değişiklik olmaması halinde Kırkpınar'a katılacaklarını bildirdiklerini ifade eden Sedefçi, şöyle konuştu: “Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'la görüştük, bir aksilik olmaması halinde Kırkpınar'a katılacaklarını belirttiler. Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'la görüştük, 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'i davet ettik, CHP lideri Deniz Baykal'la görüştük. Demirel, Cindoruk ve Baykal Kırkpınar'a sabahtan gelecekler. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle görüştüğümde belediye başkanlığım döneminde hiç MHP Genel Başkanı'nın Kırkpınar'a katılmadığını ilettim. Bahçeli, bir yanıt vermedi ama aldığım izlenim katılmayacağı yönünde” diye konuştu. Sedefçi, ayrıca Bulgaristan Cumhurbaşkanı Georgi Pirvanov ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Derviş Eroğlu'nu da 648. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ni izlemeleri için davet ettiklerini bildirdi.

KORTEJE KATILIMI ARTIRMAK İÇİN SAATİ İLERİ ALINDI

Kırkpınar Haftası'yla ilgili bir aksiliğin olmadığını, ancak organizasyonu yapan şirketle belediye ilişkilerinin olumsuz olduğunu ifade eden Sedefçi, şöyle konuştu: “Kırkpınar'da her şey doğal seyrinde gidiyor. Sanatçılar belli, günler belli. Organizasyonu yapan şirketle ilişkimiz olumsuz gidiyor. Organizasyon şirketi bu sene komik işler yapmaya başladı. Kırkpınar'a yakışmayan sanatçılar önerdi bize, biz de istemedik. Kendisi (konser yapacağım) diyor bizi bağlamaz. Bizim istediğimiz sanatçıları getirmedi. Şartnameye uymadıkları için kendilerine dava açacağız. Şartname, getirilecek sanatçılar için belediye ile birlikte karar verilir diyor. Mahkeme kararıyla tespit ettirip, 150 bin liralık teminat mektubuna el konulmasını talep edeceğiz. Kırkpınar'a yakışmayacak bir olayı istemiyoruz” dedi. Kırkpınar Haftası kortejinin geçmiş yıllara göre daha ileri bir saate alındığını bildiren belediye başkanı Sedefçi, “Korteji 19.00'a aldık. Hava daha serin ve kalabalık olur diye. Kortejin ardından Saraçlar Caddesi'nde konserler olacak. Funda Arar, Kutsi gibi sanatçılarla anlaştık. Çeşitli yerel gruplar da konser verecek ve halk dansları gösterileri olacak” dedi.

Trakya çiftçisinin kanola endişesi


Tekirdağ Ziraat Odası Başkanı Şerif Baykut, geçen yıl kilosu 900- 950 lira olan kanolanın bu yıl 500-550 liraya düşmesinin beklendiğini ifade ederek, çiftçinin zarar etmemesi için kanolanın kilosunun en az 700 lira olması gerektiğini söyledi.

Son yıllarda Trakya’da ayçiçeğinin yerini alan alternatif bitki kanolayla ilgili çiftçilerin endişesi sürüyor. Trakyalı çiftçiler yurt dışından alınan kanola nedeniyle yurt içi alım fiyatının düşürüleceğini düşünüyor. Kanola alım fiyatının biran önce açıklanmasını isteyen çiftçiler, prim fiyatlarının da çiftçiyi memnun edecek düzeyde olması gerektiğini belirtti.

KANOLA ENAZ 700 LİRA OLMALI

Buğday hasadı başladığını belirten Tekirdağ Ziraat Odası Başkanı Şerif Baykut, Buğday fiyatlarının önümüzdeki günlerde belli olacağını söyledi. Trakya’da 15 gün sonra kanola, 1,5 ay sonra da ayçiçeği hasadı başlayacağı bilgisini veren Baykut, “Türkiye’de dünya ülkelerine bakıldığında maalesef kanola fiyatları çok düşük. Geçen sene 900-950 olan kanola fiyatlarının bu sene 500-550 liraya düşmesi bekleniyor. Yurt dışından Türkiye’ye kanola getirmenin maliyeti yaklaşık 730 lirayı buluyor. Buda demek oluyor ki yurt içinde alınacak kanolanın 700 liranın altında olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yıl kanolada verim iyi gözüküyor. En azından buğday ve arpadan alamadığımız verimi kanoladan alırız.” dedi.

DESTEKLEME PRİMİ ÇİFTÇİYİ MENMUN ETSİN

Trakya’da kanola ekiminin yaygınlaşması nedeniyle ayçiçeğin ekim alanında yüzde 5 azalma yaşandığını belirten Baykut, ekim alanında azalma olduğu gibi bu yıl verim de azalma beklediklerini aktardı. Yağlı bitkilere ihtiyacı olan Türkiye’nin bu ürünlere daha fazla prim vermesi gerektiğinin altını çizen Baykut, “Pamuğa prim açıklandı fakat henüz kanola ve ayçiçeğine prim açıklanmadı. Bir an önce bu primin yüksek düzeyde açıklanması gerekir ki çiftçimiz bir nebze olsun rahatlasın.” dedi.

KAYNAK:TRAKYA GAZETESİ

Çocuklar Bahşiş İçin Ölüme Atlıyor


Çorlu`da yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte yoğunlaşan düğünlerde, çocukların düğün arabalarından bahşiş alma çabası tehlikeyi de beraberinde getiriyor.

Gelenek haline gelen düğün konvoyları mahalle aralarında korna çalarak hem gürültü kirliliğine sebep oluyor, hem de küçük yaştaki çocukları bahşiş hevesine sokarak kazalara davetiye çıkarıyor. Düğün sahipleri en güzel günlerinde tatsız bir durumla karşılaşmaktan endişelenirken, bütün uyarılara rağmen çocuklar ölüme meydan okurcasına araçların önüne geçmeye devam ediyor. Çocuklar bahşiş almak için özellikle kırmızı ışıkta zorunlu olarak duran gelin arabasını tercih ediyor. Bahşiş için yollarda koşan, yolda seyreden diğer araçlara aldırmadan düğün arabalarının peşinden giden çocukların ölümle burun buruna gelmesinden endişe duyduklarını belirten düğün sahipleri; Çocuklarımızın mutluluğunu kutlarken, başka çocukları üzmek istemiyoruz. Ancak konvoyların önüne atlayan çocuklar bizleri endişelendiriyor. Çocukların aileleri tarafından uyarılması gerekir. Konvoyların kırmızı ışıkta durmasından faydalanan çocuklar, gelin arabasının etrafını sarıyor, başka bir yönden gelecek bir aracın çarpması durumunda belki hatasını hayatı ile ödeyecek şeklinde konuştular. Şimdiye kadar önemli bir tatsız durumun yaşanmadığı Çorlu`da diğer illerde meydana gelen ve ölümle sonuçlanan üzücü durumların yaşanmaması için Emniyet Müdürlüğü ekiplerinden gerekli tedbirlerin alınmasını isteyen düğün sahipleri, özellikle hafta sonları düğünlerin yoğun olduğunu belirterek, hafta sonlarında kavşaklarda bahşiş toplamak isteyen çocukların kırmızı ışıkta duran konvoyları tehlikeye düşürmelerinin engellenmesini isteyerek; Düğünlerden önce ve sonra oluşan konvoylarda klakson çalınmasıyla oluşan gürültüyü engelleyen emniyet ekiplerinin bir an önce kavşaklardaki kırmızı ışıkta duran gelin arabalarından bahşiş almak isteyen çocuklara karşıda duyarlı olmalarını istiyoruz diye konuştular.

HABER VE FOTO:ÇORLU AVRUPAYAKASI GAZETESİ

Çorlu Belediyesi Park Bahçeler Müdürü Erkan Tosun;“1 Milyon Adet Mevsimlik Çiçek Üretiyoruz


Çorlu Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Erkan Tosun, her yıl kendi bünyelerinde toplam 1 milyon adet mevsimlik çiçek ürettiklerini ve park bahçelerin ihtiyacını karşılamak amacıyla tahta masa üretimine bu yıl başlandığını söyledi.
Çorlu Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Erkan Tosun yaptığı açıklamada, “her yıl toplam 1 milyon adet mevsimlik çiçek üretiyoruz. Bu çiçekleri Çorlu’nun güzelleştirilmesi için kullanıyoruz. Ayrıca kendi bünyemizde bu yıl kurduğumuz marangoz atölyesinde belediyemizin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tahta masa ve oturak imalatına başladık.” dedi. Ziraat Yüksek Mühendisi Tosun, açıklamasında Park ve Bahçeler Müdürlüğü olarak yapılan çalışmalardan bahsederek, “Otogar kavşağındaki toprağın dolgu ve bitkilendirilmesi yapıldı. Havuzlar, Yeşiltepe, Muhittin, Hatip ve Zafer Mahallelerindeki park alanlarına tuğla bank yapıldı. Çorlu’da bulunan okullarımızın bahçelerindeki düzenlemeler yapıldı. Bazı mahallelerimizdeki park alanlarına yaklaşık 3 bin metrekare rulo çim serildi. Çim olan alanlarda da gübreleme çalışmaları tamamlandı. Çorlu Huzurevi, hastane ve camilerimizin bahçelerinde de bakım ve çim biçme çalışmalarımız hala aralıksız olarak ekiplerimiz tarafından devam ediyor. Çorlu Jandarma Bölük Komutanlığı’nın bahçesine 3500 metrekarelik futbol sahası yapıldı. Buraya rulo çim döşendi ve sulama sistemi de kuruldu. İlçemizin değişik yerlerinde bulunan çocuk oyun alanlarındaki oyuncakların rutin bakım, onarım ve değişimleri de devam ediyor.” dedi.
KENDİMİZE VE PİYASAYA TAHTA OTURAK VE MASA İMALATI YAPIYORUZ
Çorlu Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Erkan Tosun açıklamalarında tahta oturak ve masa imalatına bu yıl başladıklarının altını çizdi. Tosun, park ve bahçeler müdürlüğü bünyesinde kurulan marangoz atölyesinde yapılan tahta masa üretimi hakkında da şunları söyledi; “Çorlu Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğümüz bünyesinde kurduğumuz marangoz atölyesinde, tahta oturak ve masa imalatı yapmaya başladık. Burada, ayda ortalama 200 adet masa üretimi yapmayı planlıyoruz. Yaptığımız tahta masaları, belediyemize ait park ve bahçelerde kullandığımız gibi özel kurumlara da istendiği takdirde imalat yaparak satabiliriz. Piyasada, yaklaşık olarak 100 TL ye satılan bu masa ve oturakları, biz 55 TL ye imal ediyoruz. Şimdiye kadar herhangi bir kuruma satışımız olmadı ama istenildiğinde yapabiliriz.”
BELEDİYE BAŞKANI ÜNAL BAYSAN; “PARK BAHÇELER MÜDÜRLÜĞÜMÜZ TAM GAZ ÜRETİM YAPIYOR
Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan’ da yapılan çalışmalar ile ilgili açıklamalarda bulundu. Baysan şunları kaydetti; “belediyemize ait park ve bahçeler müdürlüğümüz tam gaz çalışmalarını arttırarak devam ediyor. Şehrimizin değişik yerlerindeki park, bahçe, mesire alanı ve halka açık yerlerde yeşillendirme ve güzelleştirme çalışmaları yapıyoruz. 45 dönüm arazi üzerinde kurulan park ve bahçeler müdürlüğümüz ayrıca 60 dönüm de rulo çim üretim alanında faaliyet gösteriyor.” dedi.
HABER VE FOTO:Erdal ÖZCAN

VATANDAŞ SORUYOR.YETKİLİLERDEN CEVAP BEKLİYOR


16.03.1962 Hatay /Yayladağı doğumluyum. 01.03.1983-2.11.1984 tarihleri arasında askerlik görevimi yaptım. 08.11.1984 tarihinde Ankara merkezli STFA Enerji Telekomünikasyon A.Ş’de çalışmaya başladım. Aralıksız bir şekilde 30.11.1997 tarihine kadar çalıştım. Görev yerim şantiyeler olduğu için, nerede çalışıyorsam sigorta primlerim o bölgedeki SSK müdürlüğüne yatırılıyordu. 1984 yılında STFA’ya giriş yaparken daha önceden sigortalı çalışıp çalışmadığım sorulduğunda, ben çalışmadığımı söyledim. Ama bana SSK müdürlüğünden daha önce sigortalı çalıştığımın; hatta sigorta numaramın 12 446 897 olduğunu bildiren bir yazı geldi. Ben de bu numarayı kendi numaram bilip ondan sonra çalışmış olduğum bütün firmalara bu numarayı vererek primlerimin bu numaraya yatırılmasını istedim. 10.02.1998-05.04.1999 tarihleri arasında İstanbul’da Maktaş A.Ş’de (İş yeri no:71035843) çalışmaya başladım. Bu firmaya da bana verilen 12 446 897 SSK numaramı verdim. SSK primlerim bu numaraya yatırıldı. 01.05.1999-20.10.2002 tarihleri arasında Çorlu Özel Dört-D Sağlık Hizmetleri’nde (İşyeri no:11013066) ve 21.10.2002-24.10.2007 tarihleri arasında unvan değişikliği ile onun devamı olan Çorlu Özel Dört-D Millet Sağlık Hizmetleri Ltd. Şirketi’nde (İşyeri no:11012105) çalıştım. Şirket kapanana kadar (24.10.2007) primlerim düzenli olarak yukarıda belirttiğim SSK numarasına yatırıldı.
11 Mart 2008 tarihinde emeklilik dilekçemi SSK Tekirdağ Müdürlüğü’ne verdim. Görevli memur, bana dosyamın karışık olduğunu, onlara verdiğim SSK numarasının başkasının adına kayıtlı olduğunu, benim ise 370 günlük prim ödemem olduğunu, bunun da emekli olmaya yetmediğini söyledi. Benim dosyam İskenderun SSK Müdürlüğü’nden istendiğinde bu numaranın başka bir Mustafa Yılmaz’a ait olduğu iddia edilerek (ki iddia ettikleri kişinin doğum tarihi dışındaki tüm kimlik bilgileri ve iş kayıtları benim bilgilerimle bire bir aynıdır. Bu da aslında yalnızca doğum tarihinde bir yazım hatası yapıldığını, aslında böyle birinin olmadığını, dolayısıyla farklı birine ait dedikleri SSK numarasındaki primlerin de bana ait olduğunu göstermektedir.) bana yeni bir numara verilmiş(3101200503939)tir. İskenderun’da yazları çalıştığım firmalardan adıma yatan primler de yeni verilen numaraya eklenip Tekirdağ SSK Müdürlüğü’ne gönderilmiş. İskenderun SSK Müdürlüğü’ne yeniden bir yazı yazdım ve benim olan fakat başkasının adına kayıtlı olduğunu iddia ettikleri 12.446.897 SSK numarasında kalan günlerimin yeni verilen numaraya aktarılmasını istedim. İskenderun SSK Müdürlüğü, hiçbir işlem yapmadan, TC kimlik numaram ile yeni verilen SSK numaramı yazıp, bundan sonrasının Tekirdağ SSK Müdürlüğü’nün işi olduğunu belirten bir yazıyı Tekirdağ SSK Müdürlüğü’ne geri gönderdi. Tekirdağ SSK Müdürlüğü’ndeki memur, işe giriş bilgilerimi bulup, dosyamı Ankara SSK Tescil Daire Başkanlığı’na gönderdi. Bu sayede yeni verilen numaraya bazı günlerimin girişleri yapıldı. Fakat hala benim adıma yatmış SSK primlerimin büyük çoğunluğu diğer numaradaydı. Diğer numarada kalan primlerimin yeni numarama aktarımının yapılması için Ankara’ya bir yazı daha yazıldı. Ancak hiçbir sonuç alınamadı. Manisa, İstanbul/Kadıköy, İstanbul/Bakırköy, Burdur, Hatay/İskenderun, Tekirdağ/Çorlu’daki bana ait olan 3187 günlük primlerim, Tekirdağ SSK Müdürlüğü’ndeki evraklarım bulunamadığı için, hala yeni verilen numaraya aktarılmamış, eski numarada kalmıştır.
Mart 2008’de SSK’nın internet sitesine girip ne zaman emekli olacağımı sorguladığımda “emekli olabilirsiniz” yanıtını aldım. Bunun üzerine 11.03.2008 tarihinde Tekirdağ SSK Müdürlüğü’ne emeklilik dilekçemi verdim. Dilekçem kabul edildi ve işlemlere başlandı. Uzun yıllar alın teri dökerek hak ettiğim emekliliğimin gerçekleşmesi ve yasal hakkım olan emekli aylığımın bağlanabilmesi için tam 14 ay sabırla bekledim. Bu süre zarfında ülkemizdeki ve dünyadaki ekonomik krizin de etkisiyle, bakmakla yükümlü olduğum üç çocuğum (biri üniversitede okuyor) ve eşimle maddi anlamda çok zor günler geçirdik. 14 ay sonra, 25.05.2009 tarihinde arandım. Ben mutlu haberi beklerken, dilekçemi 5 gün erken verdiğimi, bu durumda emeklilik için gereken yaşı doldurmamış olduğumu ve yeni bir dilekçe vermezsem emekli olamayacağımı söylediler. Bilgiye erişmenin bu denli kolay olduğu internet çağında prim sıkıntımın hala düzeltilmemiş olmaması bir yana emeklilik dilekçemdeki tarihsel karışıklığın 14 ay sonra fark edilmiş olması da son derece düşündürücü. Ben de daha fazla mağdur olmamak ve sağlık hizmetlerinden faydalanmak için 26.05.2009 tarihli yeni bir dilekçe verdim. Emeklilik işlemlerini başlattılar ve emekli maaş tahsis numaramı bana gönderdiler. 14 aylık mağduriyetimin ve prim konusunda yaşadığım karmaşanın maddi karşılığı olarak 14 aylık birikmiş emekli maaşımı alacağımı umarken, yalnızca bir aylık maaşımın hesabıma yattığını gördüm. Vatandaşın devlete olan görev ve sorumluluklarının yanında, sosyal bir devlet olan benim devletimin de vatandaşına karşı görev ve sorumlulukları vardır. Ben bu mağduriyetimin giderilmesi ve hakkım olan birikmiş emekli maaşımı almak için hakkımı hukukî yollardan aramaya kararlıyım.

ADRES: Mustafa YILMAZ
Reşadiye mah Şinasi Kurşun Cad
Akyıldız Apt No:102/10 ÇORLU/TEKİRDAĞTel: 0.532.386 69 97

Alpullu festivale kitlendi


Kırklareli ilinin Babaeski ilçesine bağlı Alpulu Beldesi’nde 25-27 Haziran 2009 tarihlerinde yapılacak olan Alpulu Belediyesi 6. Geleneksel Kültür ve Müzik Festivali’nin hazırlıkları tamamlandı.25 Haziran 2009 Perşembe günü başlayacak olan festivalin açılışı Grup İstasyon ve Arif Şentürk yapacak.26 Haziran 2009 Cuma günü saat 14.30’da ise festivalin resmi açılışı gerçekleştirilecek. Belediye Barış Parkı’nda gerçekleştirilecek olan açılışın ardından sergi ve stantlar gezilecek. Gece ise Edirne Belediyesi Türk Halk Müziği Topluluğu ve Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu konser verecek.27 Haziran 2009 Cumartesi günü saat 21.00’de Lüleburgaz’dan Güliz Mert ve Roman Dans Topluluğu ile Pelin Eren ve Murat Başaran birer konser verecek.26 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirilecek olan konserin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla olduğunu belirten Alpulu Belediye Başkanı Ahmet Durgun, “Bu yıl 6.’sını düzenlediğimiz festivalimizi her yıl coşkumuzu biraz daha arttırarak kutluyoruz. Festivalimize tüm Trakya halkı davetlidir” dedi.

KAYNAK:LÜLEBURGAZ GÖRÜNÜM GAZETESİ

ÇORLU TSO BAŞKANI ÖZLEM YEMİŞÇİ ÇORLU HUZUREVİ MÜDÜRÜ VEBÜYÜKLERİMİZİ AĞIRLADI




Çorlu Huzurevi Müdürü İskender ÇAĞLAYAN ve huzurevinde yaşayan Büyüklerimiz; 23 Haziran 2009 Salı günü Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Başkan Yardımcısı Özlem YEMİŞÇİ’yi ziyaret ettiler.

Çorlu Huzurevi Müdürü İskender ÇAĞLAYAN ve büyüklerimiz, Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Özlem YEMİŞÇİ’ye görevinde başarılar dileyerek; bir hanım başkan ile tanışmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

Çorlu Huzurevi Müdürü İskender ÇAĞLAYAN’nın, Çorlu Huzurevi hakkında verdiği bilgileri dinleyen Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Başkan Yardımcısı Özlem YEMİŞÇİ, “Hiç kimse bir gün yaşlanacağını aklından çıkarmamalıdır. Hepimiz gün gelecek yaşlanacağız. Umarım hiçbirimiz; sevgiden, saygıdan mahrum bırakılmayız” diyerek; samimiyet içinde geçen ziyarette büyüklerimizi dinledi.
HABER VE FOTO:GÜLAY KARAGÖZ

22 Haziran 2009 Pazartesi

VELİKÖY ÇOK PROGRAMLI LİSESİ MEZUNİYET TÖRENİ GERÇEKLEŞTİ







VELİKÖY ÇOK PROGRAMLI LİSESİNDEN DÖRT YILLIK EĞİTİM ALAN ÖĞRENCİLER MEZUN OLDU. DİPLOMA TÖRENİ VELİKÖY ÇOK PROGRAMLI LİSESİ BAHCESİNDE GERÇEKLEŞTİ.
Tekirdağ iline bağlı Çerkezköy ilçesinin Veliköy Beldesinde bulunan Veliköy çok Programlı Lisesinden 55 öğrencinin mezun oldu. Bu yıl mezuniyet töreni okul bahcesinde düzenlenen törenle öğrencilere diplomaları verildi.
Yapılan diploma töreninde konuşma yapan Okul Müdürü Muzaffer ARSLAN ve Belediye BaşkanıHanifi BELİNDİR geleceğimiz olan siz gençler, bizleri her kulvarda en iyi şekilde temsil edeceğinize inanıyorum diyerek,mezun olan öğrencilere gelecek hayatlarında başarı temennisinde bulundular
Öğrenciler daha sonra keplerini havaya fırlatarak büyük sevinç gösterisinde bulundular,müzik eşliğinde göbek attılar.

HAYRABOLU ÇÖPLÜĞÜNDE YAZLIK ÖNLEMLER


Tekirdağ iline bağlı Hayraboluilçe Belediyesi Malkara Caddesi güzergâhında bulunan şehir çöplüğünde yazlık önlemler aldı. . . . Belediye Başkanı Hasan İrtem yaptığı yazılı açıklamada, yaz mevsiminde yangın olayların çoğalma yaşanıldığını belirterek, özellikle tarım bölgesi olan ilçemizde biraz daha duyarlılıklar gösterilmesini isteyerek, vatandaşlardan ilçe dışarısına gelişi güzel çöp atılmamasını özellikle de yanıcı artıkların şehir çöplüğüne atılmamasını istedi. . . . Belediye Başkanı İrtem;” Şehir çöplüğümüz belediyemiz araçlarıyla güvenli hale getirmek için bir çalışma yaptık. Dağınık vaziyette bulunan çöpler paletli kepçe ile toplanarak etrafında güvenli bir alan oluşturuldu. Ancak bazen bilgimiz dışında buraya yanıcı artık çöpler atılarak çöplük yangını çıkmasına neden olmakta. Bu da etrafta bulunan ekili tarlalara kıvılcımların hava yoluyla düşmesi sonucu tarla yangınları olabiliyor. Biz belediye olarak yaz döneminde çöplüğümüzde olası bir yangına karşı sürekli olarak güvenlik tedbirlerini alıyoruz.” Dedi. . .

HAYRABOLU BELEDİYESİ ESİNTİ PARK YENİLENİYOR


Tekirdağ iline bağlı Hayrabolu ilçesi Belediye Başkanlığı ilçenin en eski parklarından olan Alpullu caddesindeki parkta yenileme çalışması başlattı. . . . Belediye Başkanı Hasan İrtem yaptığı açıklamada, ilçenin en eski parklarından olan Esinti parkta revizyon çalışması başlattıklarını belirterek;” İlçemizde yaz akşamları insanlarımızın açık havada sohbetler edeceği, çay içebileceği güzel ve nezih ortamlar oluşturmak istiyoruz. Bu nedenle ilçemizin en eski parklarından olan Esinti parkta bir çalışma başlattık. Parkımızı yeniden revizyon ediyoruz. Bununla ilgili olarak projemiz çiziliyor. Bu çalışmalar kapsamında modern anlamda bir park tasarlıyoruz. Bu nedenle parkımızın zeminini komple söktük. Projemiz sonuçlandıktan sonra parkımızın yapımına başlayacağız, en kısa sürede de tamamlayarak halkımızın kullanımına sunacağız. ” Dedi. . . . Belediye Başkanı İrtem, park düzenlemelerine devam edeceklerini belirterek, ilçe de vatandaşların çıkabileceği aile parklarının sayısını artırmayı düşündüklerini kaydetti.

Vali Coş'tan Adliye ve Belediyeye veda ziyareti




Resmi Gazetede yayınlanan son valiler kararnamesi ile Aydın Valiliği görevine atanan Kırklareli Valisi Hüseyin Avni Coş, Kırklareli’nde veda ziyaretlerine devam ediyor.

İl Merkezinden ilçelere, beldelerden köylere, vatandaşlardan esnafına kadar Kırklareli’ne arz-ı veda eden Vali Hüseyin Avni Coş, son olarak Kırklareli Adliyesi ve Kırklareli Belediyesine Arz-ı Veda da bulundu.

İlk olarak Cumhuriyet Başsavcısı Esat Semerci ve Ağır Ceza Reisi Hayri Uzel’i makamlarında ziyaret eden Vali Coş, Adliye personeli ile de vedalaştı.

Vali Hüseyin Avni Coş, daha sonra Kırklareli Belediyesine geçerek Başkan Çağlayan’ı makamında ziyaret etti.

Kırklareli Belediyesinin ve personelinin Valilik görevi süresince göstermiş olduğu teveccüh, uyumlu çalışımı ve saygılarından dolayı teşekkür eden Vali Coş, Kırklareli’nin ve Kırklareli halkının kendisinde ayrı bir yeri olduğunu, Kırklareli’ni hiçbir zaman unutmayacağını ifade etti.

Başkan Çağlayan da, Vali Hüseyin Avni Coş’un Kırklareli’ne yapmış olduğu hizmetlerinden dolayı, özellikle Organize Sanayi Bölgesi, Duble Yol Çalışmaları, Kırklareli Üniversitesi gibi büyük yatırımlar için Kırklareli halkı adına minnet ve şükranlarını ifade etti.

Başkan Çağlayan ve Belediye Personeli Kırklareli Belediyesine Arz-ı Vedada bulunan Vali Hüseyin Avni Coş’u kapıda karşılayıp, kapıya kadar uğurlayarak minnet ve şükranlarını da gösterdi.

Topçu Baba etkinlikleri bayram havasında geçti


Kırklareli ilinin Kofçaz İlçesine bağlı Topçular Köyü’nde 1997 yılından bu yana kutlanan Topçu Baba’yı Anma etkinliklerinin bu yıl 13.sü yapıldı. Kırklareli Topçu Baba’yı Anma Kültür ve Sanat Derneği tarafından 20 Haziran Cumartesi günü Topçular Köyü’nde yer alan Topçu Baba türbesi yakınlarındaki koruda düzenlenen etkinliğe yurdun dört bir yanından binlerce alevi- bektaşi dergahı katıldı.
148 kuzu ve koyun 13 oğlak ve 1 Dana’nın kurban edildiği bu görkemli etkinlikte AKP Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam, CHP Milletvekili Turgut Dibek, Kırklareli Belediye Başkanı Cavit Çağlayan, AKP Il Başkanı Yurdaer Ulus, CHP Il Başkanı Ihsan Kazan, Il Genell Meclisi Üyeleri Aydın Karakoç, Hasan Dağ, Alevi Bektaşi Dernek Başkanı Ali Kenanoğlu da yerlerini aldı.
Kesilen kuzu, koyun, dana ve oğlakların pişirilmesi için yapılan görev dağılımı ise görülmeye değerdi. Alevi- Bektaşi mensuplarının yanı sıra gelen misafirler de ellerine bıçakları alıp etlerin parçalanıp yemeğe hazır olmasında yardımcı olmaya çalıştılar. Çok iyi bir şekilde yapılan organizasyon ile sabahın erken saatlerinden itibaren kaynayan et kazanları gelen etkinlik müdavimlerini doyurmaya yetti.
Açılış gülbenkinin çekilmesi ve saygı duruşu ile başlayan program, Topçu Baba’yı Anma Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Hasan Cihan’ın konuşması ile devam etti. Başkan Cihan’ın konuşmasının ardından Edirne Ozan Ağacı şairi şiir okudu. Şiirin okunması ile sahneye Şair- Ozan Hasan Öztürk ve Topçu Baba Canları Korosu davet edildi. Hasan Öztürk’ün sazından çıkan nağmelerle birlikte koro halinde okunan türküler beğeni topladı.
Yapılan gösterilerin ardından Türkiye Alevi- Bektaşi Derneği Başkan Yardımcısı Ali Kenanaoğlu yaptığı konuşmasında; ”Dostluğun sevginin barışın kardeşliğin olduğu yerde söz biter sazlar türküler değişler şiirler olur denir, bizim sözümüz bitmiyor. Her yerde söylenecek çok sözümüz var. Çok doluyuz, demek ki bu ozanımızın saydığı değerlerde bir eksiklik var. Bu eksiklik alevi Bektaşi toplumundan kaynaklı bir eksiklik değil.Bu eksiklik bize duyulan kardeşlikten kaynaklı bir eksiklik. Biz Alevi Bektaşi toplumu olarak üvey kardeş muamelesi görmüşüz ve görmeye devam ediyoruz. Biz toprağımızı milletimizi vatanımızı sınırlarımızı seviyoruz ve saygımızı eksik etmiyoruz. Onu korumak için ve onun birliği varlığı için her türlü imkanı olanağı seferber ediyoruz ve canımızı da veriyoruz. Fakat bu topraklarda, bu sınırlarda Alevi Bektaşi toplumu üvey kardeş olarak görülmeye devam ediyor. Bu günlerde devlet hükümet kanadıyla çeşitli açılımlar ve çalıştaylar meydana getiriliyor.
Değerli dostlar 3- 4 Haziran tarihinde Ankara’da yapılan devlet bakanı öncülüğünde yapılan çalıştayda bende 35 kişi arasında ki katılımcılardan birisiydim. Burada biz devletin hükümetin bir ezberini bozduk. O gün şöyle düşünmüşlerdi. Alevi Bektaşi toplumunun Edirne’den Kars’a kadar Ordu’dan Antalya’ya kadar her taraftan değişik düşünceleri olan ve Alevi Bektaşiler’in sorunları ile ilgili değişik önerileri ve görüşleri olan 35 inanç önderi kurum temsilcisini bir araya getirdiler. Burada bizlere şöyle bir görüş belirttiler.
Efendim bir sürü Alevi Bektaşi kurumu var. Bir sürü ocak var. Bir sürü dede var. Bir sürü baba var. Kimin ne dediğini ne bilelim ya da her biri başka bir şey istiyor. O gün gördük ki hepimiz başka bir şey istemiyoruz. Orda hepimiz hep birlikte bir ağız birliğine varmışçasına üstelikte hepimiz önceden kendi aramızda konuşmadan istişare etmeden 5 konuda ortaklaşa maddelerde bileştik. Birleşemediğimiz hususlar çok az oldu. 2 maddey, de konuşuruz bunları aramızda dedik. Döndük Sayın Bakan’a; “Sayın Bakanım biz beş maddede uzlaştık. Buyurun gelin bundan sonra çözüm sizdedir. Biz artık bunlar farklı sesler söylüyorlar bunların her biri farklı şeylerler, söylüyorlar, gibi gerekçeleri ortadan kaldırdık. Ezberi bozduk.
Neydi bu beş madde cem evleri yasal olarak ibadethane statüsüne alınsın, Madımak Hoteli müze olsun, anıtsal bir eser olsun, alevi köylerine yapılan zorla camii uygulamasına son verilsin, camilerdeki duran imamlarda geri çekilsin, alevi Bektaşi dergahları sahiplerine teslim edilsin, bunları dile getirdik. Bu maddelerde bütün katılımcılar hemfikir oldu ve döndük devletimizin temsilcisine bunları yerine getirmenizi bir an önce bekliyoruz dedik. Uzlaşamadığımız konularda vardı çok basit iki madde idi. Bunlar hakkında istişarelerimiz görüşlerimiz kendi aramızda devam edecek. Bu arada Alevi Bektaşi federasyonuna balkanlardaki Bektaşi babalarından bir mektup gelmiş idi. Bu mektupta şu diyordu. Imza toplamışlar, babalarımız kendi aralarında hep birlikte ve diyorlar ki; “Bu iş gönül işidir. Bu yol gönül yoludur. Bu iş parayla pulla olmaz. Biz devletten maaş istemiyoruz. Biz devletin memuru olmak istemiyoruz.
Biz yolumuzu yordamımızı gönülce yerine getirmek istiyoruz. Bu işe para girerse yol bozulur.” Bizde babalarımızın talebini alevi Bektaşi federasyonu olarak o çalıştayda sahiplendik ve onların taleplerini orda söyledik. Tutanaklara geçirttik. Alevi Bektaşi toplumu olarak çalıştayda bir Bektaşi babamız şunu söylemişti. “Alevlik ve Bektaşilik etle tırnak gibidir.” Tarihin çeşitli dönemlerinde çeşitli farklılıklar olmuş olsada günümüzde bu yol artık bir nokta da birleşmiş ve aynı yola hizmet eden duruma gelmiştir.
Bu nedenle Anadolu alevliği ile balkanlarda ki Trakya’daki Bektaşiliği etle tırnak gibi görüyoruz. Bu nedenle federasyonumuzun ismi Alevi Bektaşi federasyonudur. Bektaşi babalarımızın da taleplerini taleplerimiz olarak sahipleniyoruz. Her platformda o talepleride dile getiriyoruz. Sevgili canlar çalıştay yapıldı hükümet bizi dinledi. Notlarını aldı. Uzlaştığımız konuları yazdı. Nedir bundan sonra beklediğimiz bundan sonra beklediğimiz bu sorunların samimiyet ile çözülmesidir. Artık bizden yana bir engel kalmamıştır. Farklı ayrı fikir yoktur.
Bundan sonra samimiyet hükümet kanadındadır. Bizim yetkililerimizde hükümetin temsilcilerindedir. Bundan sonra samimiyetlerini biz test edeceğiz. Biz göreceğiz. Samimilerse bu adımı atmalarını bekleyeceğiz. Takip edeceğiz. Eğer yerine getirilmez ise 9 kasım 2008 de ankaraya 150.000 kişi olark yürüdük. 150.000 kişi ile Ankara sıhıye meydanında dolduk taştık. Sesimizi haykırdık tüm Türkiye ve tüm dünya ya tüm uluslar arası ajanslar flaş haber olarak geçti. Bu kitleyi şimdi biz samimiyetimizi ifade ettik eğer karşılğında bir samimiyet bulamaz isek bu sefer yüzbinler ile değil milyonlar ile toplanacağız milyonlar ile cevap vereceğiz.” diye konuştu.
Kenanoğlu’nun konuşmasının ardından 13 yıldan bu yana her yıl Topçubaba etkinliklerinde yerini alan Hasan Usta Aşık davet edildi. Epey yaşlı olmasına rağmen bağlaması ile kalabalık alanı inleten Hasan usta büyük alkış aldı. Hasan Usta’nın muhteşem performansının tamamlanması ile Ozan Mehmet Budak sahne aldı. Budak da söyleyip çaldığı birbirinden güzel eser ile sahneden alkışlar arasında ayrıldı. Daha sonra Mehmet Tiryaki Baba ve Kılavuzlu Köyü Semah ekibi sahne aldı. Kılavuzlu Köyü Semah ekibinin ardından Silivri Semah ekibi de gösteri yaptı. Program son olarak Hasan Öztürk ve Topçu Baba semah ekibinin muhteşem gösterisi ile sona erdi.
Etkinliklere katılan binlerce alevi- bektaşi mensubu Topçubaba türbesine giderek dualar etti. Etkinlik boyunca türbe ve çevresi bir an olsun boş kalmadı. Etkinlik programının ardından kesilen kurban etleri ile birlikte yapılan pilav binlerce katılımcıya dağıtıldı. Etkinlik nedeni ile çevrede geniş güvenlik önlemleri alınırken, yolların toz kaldırmaması için itfaiy aracı da rutin aralıklarla yolları ısladı. Türkiye’nin dört bir yanından gelen Alevi- Bektaşi mensuplarının katılımı ile gerçekleşen 13. Topçubaba Etkinlikleri renkli görüntülere sahne oldu.

KAYNAK:www.gazetetrakya.com

Stand fiyatları belirlendi…

27 Temmuz-2 Ağustos 2009 tarihleri arasında düzenlenecek olan 7.Keşan Kültür ve Turizm Festivali’nde açılacak olan stand fiyatları belirlendi.
Keşan Belediye Encümeni toplantısında stand ücretleri 400 TL ile 1000 TL arasında belirlendi.
27 Temmuz ve 2 Ağustos tarihleri arasında 1 hafta süreyle açık kalacak standlardan kiralamak isteyenlerin Keşan Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’ne başvurmaları istendi.

Tunalı Ailesinin Bebek SevinciGüneş Bebek Güneş Gibi Doğdu




Çorlu Belediyesi Avukatı Tolga Tunalı baba oldu. Geçtiğimiz hafta doğum yapan eşi Nazife Tunalı 3.900 gr bir bebek sahibi oldular.
Belediye Avukatı Tolga Tunalı baba olmanın sevinicini tüm ailesi ile birlikte yaşadı. Tunalı bebeğe Nadire Güneş adını verdi. Tolga ve Nazife çifti bebek sevincini doyasıya yaşayarak mutlu evliliklerinin fidanı olan Nadire Güneş bebek olacak diyerek sevinçlerini dile getirdiler. Tunalı’ Nadire Güneş Bebek evimize ve ailemize bir Güneş gibi doğdu. Işığımız olacak çok sevinçli ve mutluyuz.’
HABER VE FOTO:RAMADAN KARAGÖZ

ÇİSAD ÜYELRİ AİLELERİ İLE BİR ARADA PİKNİK YAPTILAR











ÇİSAD üyeleri aileleri ile birlikte 21.06.2009 Pazar günü biraraya geldiler ve yoğun iş temposundan uzaklaşarak Babalar Gününü hep birlikte bir piknik organizasyonu ile kutladılar.

Pikniğe ÇİSAD Başkanı Dr. Kemal KAVUT, ÇİSAD Başkan Yardımcısı Rahmi YAVUZ, Yönetim Kurulu Üyesi ve Saymanı Yaşar YILMAZ, Yönetim Kurulu Üyesi A.Nadir YÖRÜK ve ÇİSAD üyesi işadamları ve Ç.T.S.O Meclis Başkanı Burhan SEZER eşleri ve çocukları ile birlikte iş stresinden uzak PAŞAKÖY-KAVAKLI mevkiinde Şelale Köprübaşı Restoran da piknik yaparak keyifli bir gün geçirdiler.
45 kişinin katıldığı piknikte, sıcak ve samimi bir atmosferde dinlenme fırsatı bulan ÇİSAD üyeleri ve aileleri okulların tatil olması ile birlikte kaynaşarak eğlendiler.

ÇİSAD Başkanı Dr. Kemal KAVUT;
Katılımları ile bu güzel atmosferin oluşmasını sağlayan tüm ÇİSAD üyelerine ve ailelerine teşekkür etti. Yaz dönemi içerinde bu tip etkinlikleri gerçekleştireceklerini belirten KAVUT, iş ve sosyal yaşamın birlikte denge içerisinde yürütülmesinin gereğine işaret etti.




HABER VE FOTO:GÜLAY KARAGÖZ

Fotoğraf Yarışması TFSF Sitesi’nde…

Keşan Belediyesi tarafından 7.Keşan Kültür ve Turizm Festivali etkinlikleri çerçevesinde düzenlenecek olan “ Dört Mevsim Keşan ve Saros” konulu 1.Fotoğraf Yarışması Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun sitesinde yer aldı.
Federasyonu’nun www.tfsf.org adlı internet sitesinin ulusal yarışmalar bölümüne girildiğinde Keşan Belediyesi’nin 1.Fotoğraf Yarışması Şartnamesi ile Yarışma Afişi yer alıyor.
Bilindiği gibi Keşan Belediyesi tarafından düzenlenen bu yarışmaya katılacakların eserlerini 15 Temmuz 2998 Çarşamba günü mesai bitimine kadar Keşan Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’ne ulaştırmaları gerektiği açıklanmıştı.

BİLGİSAYAR VE SUÇ:Suç işlemenin en kolay yolu!

Türk insanı, 1960’lı yılların sonlarına kadar, bugün herkesin bildiği bir kelimeyi duymadan yaşadı. Onlar için bir eksiklik değildi...

Güneşin hayatı tekrar canlandırmaya başladığı ılık bahar günlerden birinde, Türkiye, yakın geleceğine damgasını vuracak bir kelimeyi ilk defa duydu. Kelimenin ifade ettiği alet biliniyordu. Az da olsa bilen birileri vardı. Ama Türkleşmemişti.

Genç bir bilim insanı, ileri görüşlü bir mühendis bu aletin isim babalığını yapma şansını eline geçirdi. Amerikalı “Computer”`e Türkçe bir isim bulmuştu. İlk defa birileri: “Bilgisayar” kelimesini ondan duydu. Bu bilim adamı, ismini verdiği dünyasının duayeni, ilk bilgisayar bölümünün kurucusu Prof. Dr. Aydın KÖKSAL’dan başkası değildi. (Hürriyet gazetesinin 5 Mart 2006 Tarihinde yayınlanan “İK” ekinde Umut ERDEM imzası ile yayınlanan söyleşide Aydın hocanın bir çoğumuzun bilmediği sayısız özelliği su yüzüne çıktı.)

Aynı yıllarda yıllarda birkaç genç Massachusetts Institute of Technology (MIT) adlı üniversitede o yıllarda daha henüz icat edilmiş olan ısı kontrollü cam odalarda kilitli kalan devasa Bilgisayarlara merak sardı.

Yapay zeka ortamında kendilerini gösteren gençler için Hekırlık (hacking) başta korkulan bir sıfat değildi. Fakat sınırları zorlayan bu grup, amaçlarını saptırınca elektronik dahiliğe doğru yola çıktılar.

Hack kelimesi ilk defa işlemleri daha hızlı yapabilmek için kullanılan programlama kısa-yollarına deniyordu. Ama bazı zeki Hekırlar o kadar ileri gitmişlerdi ki. Bu programlar, orijinallerini dahi geride bırakabiliyordu.

Daha sonra sırada Telefon Hacker’ları vardı. “Phreak” diye adlandırılan bu yöntem sayesinde, telefon üzerinde saatlerce bedava görüşme yapılabiliyordu.

Bunu yapmaları için telefon şebeklerine sızmaları şarttı, John Draper, bunu yaparken elinde sadece bir oyuncak vardı!

Cap-n-Crunch adlı mısır gevreğinden çıkan bu oyuncağın 2600 hertz tonda ses çıkardığını keşfeden Vietnam gazisi John Draper’ın yapması gereken tek şey, bunu telefonun alıcısına üflemekti. Daha sonra “Blue Box” adlı cihazla sınırları zorlaması üzerine tutuklanarak ceza evine kaldırıldı.

Ayrıca bugün Apple olarak bildiğimiz, bilgisayar pazarının devlerinden biri olan firmanın kurucusu da o yıllarda mavi-kutu blue box üretimine yardım eden Steve Wozniak ve Steve Jobs adlı iki kolej öğrencisi idi!

Fakat bir sorun vardı. Bu teknoloji dahileri olarak adlandırılan Hackerlar nerede buluşacaklardı. Buna bir cevap olarak Chicago’lu iki genç, Randy Seuss ve Ward Christianseni, hekırların birbirleri ile iletişim kurmaları, bilgilerini paylaşmaları için BBS (Bulletin Board System - İlan Tahtası Sistemi)’Yi kurdular (1978). BBS günümüzde de çalışmakta.

Hekırların birbirleri ile bulaşmaları kaçınılmayacak bir sonuç doğurmuştu; grup kurma. ABD’de Legion of Doom (LOD, Kıyamet Lejyonu) UCF (United Cracked Force) ve Almanya’da CCC (Chaos Computer Club (Kaos Bilgisayar Klubü) )adları ile ilk tanınan bu gruplar arasındaki rekabet, 1981 yıllarında IBM firmasının çıkardığı ilk kişisel bilgisayar ile daha da kızıştı.

Fakat 80’lerin sonuna doğru ABD’de CERT (Computer Emergency Response Team) adlı acil müdahale ekibi, hekırların verdiği zararları araştırmaya başlamıştı bile...

Kendilerini Online-Çete (Siber-çete) olarak tanıtan bu gruplardan LOD’da ise 1984’lere doğru bir iç karışıklık meydana gelmişti. Grup üyelerinden Phiber Optik adlı gencin klüpten atılması üzerine iş öç almaya vurdu.

Kendi çevresini toplayıp 1989 yılında faaliyete başlayan MOD (Masters Of Deception), yaklaşık iki yıl boyunca, LOD ile online savaşlar verdi. Birbirlerine üstünlüklerini kabul ettirmeye çalışan grup üyeleri, işi bir hayli abartınca FBI olaya el attı ve Phiber ve grubunu tutukladı.

Ülkemizde olduğu gibi dünyanın önde gelen teknoloji devleri (ülkeler) de yeni çıkan durumlar karşısında yavaş kalıyor. Bu yavaş ve yetersiz tepkinin temel nedeni: plansız ve programsız gelişen yaşam şekilleri. 1983 yılında yayımlanan War Games adlı filmde Matthew Broderick (Hollywood yıldızı), yalnızca oyun oynamak için girmeye çalıştığı üretici firmadan yanlışlıkla ordunun nükleer savaş simülasyonu sistemine giriyordu. Aynı yıl, 414 olarak bilinen grup, ABD’nin nükleer silahlarının geliştirildiği ulusal laboratuarın bilgisayarlarına sızmıştı bile.

1984 yılında, devletin karşı çıkmamasını avantaj olarak bilen bir çok grup, hekır dergileri basmaya başladı...

Tüm bunlara bir nokta koymak isteyen yetkililer, Devlet’in de online düzeneğe gelmesini mazeret göstererek, 1986’da “FCFAA Yasası (Federal Computer Fraud and Abuse Act (Federal Bilgisayar Sahtekarlığı ve Kötüye Kullanma))” adı altında bir yasa çıkardı. Tüm bu yasa açıkça belirtiyordu ki; Hackerlık büyük bir suçtu! Tabii belirli bir yaş sınırı vardı.

1988 yılında ise ilk WORM (solucan) ortaya çıktı. Cornell Üniversitesi öğrencisi Robert T. Morris tarafından ArpaNET (Advanced Research Projects Agency Network. İnternet ağı konusunda ilk çalışmalar yapılırken o ağa verilen isim. Bugunkü internetin temeli.) üzerinde kendi kendini eşlemeye başladı. Fakat devamlı çoğalan WORM’un Morris’in kontrolünden çıkması üzerine, ağa bağlı 6000 bilgisayarı etkiledi. Bunun üzerine okulundan atılan Morris, mahkeme tarafından 10.000$ para cezasına çarptırıldı.

Ayrıca ilk online casusluk; Amerika’daki bazı Hekırların ABD’deki kamu ve özel sektör sistemlerine sızarak, işletim sistemlerinin kaynak kodunu SSCB’nin KGB’sine satması suçuydu.


*
* *


İlerleyen yıllar, hekırlığın tehlikesini de gözler önüne seriyordu. Bu vakaları kökten bitirmek isteyen FBI ve hükümet 17 ülkede yapılan baskınlarda çok sayıda hekır yakaladı. Serbest bırakılma karşılığı birbirlerini ispiyonlayan hekırlar bu olaylardan sonra birbirlerine karşıda cephe aldılar. Bu operasyona hükümet Sundevil operasyonu demiştir. Ayrıca bu operasyonda LOD grubunun da yakalanması, siber-çete’leri ürkütmeye başladı.

1988 yılı Aralık ayında akademik networkler üzerinde mail hesaplarına müdahale eden ilk istem dışı işlem ortaya çıktı.

Bu tebrik maili alıcı tarafından okunduğunda alıcının listesindeki hesaplara kendini gönderiyordu. Virüs tarihinde ilk network virüsü bu “Noel” kutlaması mesajıdır.

1989 yılında UNIX sistemleri üzerinde güvenlik açıkları olduğu resmen üretici firmalar tarafından kamu oyu ile paylaşılmak zorunda kalındı. Üreticilerin ürünleri hakkında sorumluluk taşımaları böylece başladı.

1992 yılına gelindiğinde ülkemizde de birer ikişer virüsler yazılmaya başlandı. En etkili virüslerden biri, 1993 yılının 24 Ocağından sonra ortaya çıkan Mumcu virüsüdür.

Dönemin önemli bilişim yayınlarından biri olan PC World Dergisine göre: “Özellikle İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesinde tüm bilgisayar ağlarına bulaşan ve yayılmaya başlayan virüs hızla yayılmıştır.” Daha sonraki yıllarda DOS işletim sisteminin bırakılması, yeni çıkan sistemin teknolojisini öğrenmenin nispeten güç olması ve sıradan programcılar ile yapılamaması, anti-virüs yazılımcılığının gelişmesinde büyük bir engel oluşturmuştur.

Bu süreçler yaşanırken ülkemiz, büyük bir fırsatı da elinden kaçırmış ve yazılım sektöründe kullanıcı olma kaderine iyice gömülmüştür.

1994 yılında ise hekırlığın en büyük kaçakçılıklarından biri yapıldı. Rusyalı Vladimir Levin adlı gencin, CitiBank’ın sistemine girerek, 10 Milyon dolardan fazla parayı çaldığı söylenmeye başladı. Banka bunu kabul etmedi.

Suçsuz olduğu söylendiği halde Levin 1995 yılında Interpol tarafından Heatrow Havaalanında yakalandı. Böylece CitiBank çalınmayan(!) parasını eksik de olsa geri almış oldu.

Ayrca o yıllarda Hekırların sayılarının artması ile beraber, The Condor takma ismiyle bugünün ve tarihin en büyük hekırlarından olan Kevin David Mitnick yakalandı. Fakat daha sonra Kevin Poulsen’in telefon hatlarına girmekle suçlanması üzerine, ortadan kaybolarak, adaletten saklanabileceğini sandı!

1995 yılında tekrar yakalandı. Bu sefer FBI’ın suçlamaların büyüktü. Tam tamına 20 bin kredi kartı çalmakla suçlanıyordu. Daha sonra çalınmış cep telefonları ile bir vukuatı oldu. Ama olayı yargılayacak bir yasa yoktu. Devlet sistemi ve hukuk yeni bir durum ile karşı karşıya kalmıştı. Mitnick kendisini yargılayanların dayanak olarak ele alabileceği bir yasa olmamasına karşın tam dört yıl hapis yattı.

Çaresiz kalan devlet, bu sihirbaz karşısında aciz kalmıştı. Başa çıkamadığı için aforoz etilmiş bir ucube gibi davranılıyordu. Tutuklu olarak kaldığı süre içinde, ne telefon, ne bilgisayar kullanmasına izin verildi. (ABD hapishanelerinde bizdeki gibi telefon yasağı ve benzer sınırlamalar yok. Telefon etmek tutuklunun haklarının arasında var.)

Bu olay insanların kafasında bazı soru işaretleri bıraktı: “Mitnick FBI ajanımıydı?”, “Hükümet adına mı çalışıyordu?”.

Tüm bu olaylar, Hekırların gözünü korkutmaya yetmişti. O zamandan şimdiye kadar da Mitnick’den başka, bu düzeyde aktif bir hekır çıkmadı.

Tabii AOL (American On Line) ‘nin Heklenmesi, DNS saldırısı gibi bazı olaylar da olmadı değil, fakat ne bu olaylar ne de bu olayları gerçekleştirenler; eskisi kadar ilgi görmedi. Ancak bir gerçek daha var ki; Başka hiçbir hacker, Mitnick gibi benimsenmemişti... Suçluydu, sempati duyulacak bir şey yapmıyordu.... Aynı Amerikan vahşi batısında hızlı silah çeken silahşorlar gibi “yetenek” sahibiydi. Toplum için tehlikeli bir deneyimdi.

Ayrıca kendisine The Mentor adını veren bir hekırın yayınlamış olduğu makalelerden birinde şöyle bir tanımlama geçiyor:

- “Suçum merakımdan geliyor.. Ben bir hekır’ım ve bu da benim manifestom. Beni engelleyebilirsiniz, ama hepimizi durduramazsınız...”

Aldous Huxley’i şöyle demiştir:

- “İyi bir hekır’san, ismini herkes bilir. Ama büyük bir hekır’san kimse kim olduğunu bilmez.”

Hep sevgi ile kalın.


Murat SEVGİ
mental@um.turkcell.com.tr

21 Haziran 2009 Pazar

Uzunköprü’de çöp ev çıktı


Edirne iline bağlı Uzunköprü ilçesinin Habib Hoca Mahallesi Bayraktar Sokaktaki bir evden kötü kokular gelmesiyle şüphelenen mahalle sakinleri Belediyeye şikayette bulundular.Vatandaşların şikayeti üzerine gidilen adres, çöp ev çıktı. Belediyeye bağlı Temizlik İşleri Ekipleri evde gerekli temizliği yaparken, evden bir kamyon dolusu pet şişe, yorgan, yastık ve çarşaf çıktı

KAYNAK:UZUNKÖPRÜ GÜRSES GAZETESİ

11 araç 65 personelle hizmet ediyorlar



Edirne iline bağlıUzunköprü İlçe Emniyet Müdürlüğünde 10 yaşın üzerinde bulunan araçlar kademli olarak değiştiriliyor. Son olarak ta ilçe emniyet Müdürlüğünde 1990 model Gar Hudut Kapısı Gümrük Polisi hizmetinde kullanılan sivil Hizmet aracı Edirne Emniyet Müdürlüğüne geri iade edildi. Karşılığında da Renault Megan marka resmi hizmet otosu alındı. Sonrasında da ilçe Emniyet Müdürlüğü İdari büro hizmetlerinde kullanılan Renault Clio Sivil hizmet otosunun Sivil Asayiş Ekibi, sivil asayiş ekibi tarafındn kullanılan Renault 19 model hizmet otosu ise Gümrük Polisi Ekip Otosu olarak kullanılmaya başlandı.

BABALAR GÜNÜNDE MEVLİT




Tekirdağiline bağlı Çorlu ilçesinde gazetecilik yapan ve ayni zamanda Trakyaspor,ve Trakya Haberci sitelerin sahibi olan Recep Karagöz ve Kardeşi Ramadan Karagöz bundan Beşyıl önce vefat eden Babası EskiÇorlu Bakkallar odasıBaşkanı, Tekirdağ Esnaf ve Sanatkarlar Birliği Başkanı ve yönetim kurulu üyeliği yapan Yaşar Karagöz ün ruhuna Çorlu Süleymaniye camiinde mevlit okuttular. Mevlitin Babalar gününe gelmeside ayrı bir durum olduğunu belirten Karagöz kardeşler Allah tüm ölmüşlerin ruhuna hediye eylesin. Bizler Babamızı unutmadık. Hiç bir zamanda unutmayacağız. Babası olan herkes sağlığında babasının kıymetini bilsin. Gönüllerini alsın. Onları hoş tutsunlar dedi


HABER VE FOTO:ERDAL AKSOY

Lokantacılardan fiyat uyarısı


TEKİRDAĞ- Tekirdağ Lokantacılar Odası Başkanı Niyazi Özgün, kente gelen tatilcilere köfte fiyatı konusunda uyarıda bulunarak, 'Tekirdağ köftesinin porsiyonuna 7 TL'den fazla ödemeyin' dedi.

Özgün, bazı lokanta ve işletme sahiplerinin, Tekirdağ Köftesini satmak amacıyla vatandaşı ve turistleri yanılttığını söyledi.

Özgün, vatandaşların, yemek yiyeceği lokantalarda işletme sahibinden fiyat tarifesi istemeleri gerektiğini belirterek, onaylı fiyat tarifesinin bulunmadığı lokantalarda da yemek yememelerini istedi.

Özgün, il genelindeki bütün lokanta ve işletmelerde Lokantacılar Odası'nca belirlenen aynı fiyat tarifesinin geçerli olduğunu ifade ederek, 'Tekirdağ'da 1 porsiyon köfte, 10 adet ve 150 gram'dır. Bunun dışında eksik köfte verip köftenin porsiyonunu 10 TL'den satan yerler de var. Ancak, 7 TL'den fazla ödemeyin. Halkımız bu konuda bilinçlenmeli' dedi.

Tekirdağ'a her yıl gelerek tatilini kentte geçiren turistleri, bazı lokantaların 'yolunacak kaz' olarak gördüğünü belirten Özgün, şunları kaydetti:

'Bizim velinimetimiz olan, bize ve ülkemize döviz kazandıran yabancı turistleri yolunacak kaz olarak görmek etik değil. Bunun için turiste ve turizme hizmet veren tüm lokanta işletmecilerini, Yunanca ve İngilizce fiyat tarifesi yaptırmaya davet ediyorum. Güven vermediğimiz turist, yediklerine fazla para ödediğini hissettiği anda bir daha kentimize de, lokantamıza da gelmez.'

Özgün, kendi işyeri için de Yunanca fiyat tarifesi hazırlattığını ifade etti.

Özgün, lokantaların önünde bekleyen ve gelen müşteriyi davet eden çığırtkanların da Belediye Zabıta Müdürlüğü ekiplerince denetlenmesi gerektiğini söyledi. Özgün, şöyle devam etti:

'Sahil boyunda bakıyorsunuz, her lokanta ve işletme önünde bir çığırtkan var. İnsanları zorla içeri sokmaya çalışıyor. Bu, en başta haksız rekabeti doğurduğu gibi, müşterinin hür iradesine bir müdahale ve yanıltma halini alıyor. İnsanlar rahatsız oluyor. Bunun böyle olmasını istemiyoruz. Zabıtanın buraları özellikle günün yoğun olduğu saatlerde denetlemesini istiyoruz. Bu talebimizi oda olarak Belediye Başkanımıza da ilettik. Ancak, henüz sonuç alabilmiş değiliz.'

DOĞUM GÜNÜNDE MÜSLÜMAN OLDULAR


EDİRNE- İsviçre’de özel güvenlik görevlisi olarak çalışan Fransız asıllı genç, Selimiye Camii’nde düzenlenen törenle Kelime-i Şahadet getirerek müslüman oldu. Fransız asıllı genç, Christope olan ismini Abdülkadir olarak değiştirdi. İsviçre’de yaşayan ve bir Türk kızı ile evli olan Fransız asıllı 39 yaşındaki Christope Dussud, televizyonda izlediği bir programdan etkilenerek dinini değiştirdi ve yeni yaşını kutladığı bugün Tarihi Selimiye Camiinde takke takıp Kelime-i Şehadet getirdikten sonra Müslüman oldu. İsviçre’nin Cenevre kentinde güvenlik görevlisi olarak çalışan Christope Dussud, bu kentte işçi olarak çalışan Çelikbilek ailesinin 36 yaşındaki kızı Fatma Çelikbilek Dussud ile 3 yıl önce evlendi

20 Haziran 2009 Cumartesi

KIRKLARELİ GAZETECİLER CEMİYETİ’NDE, BAŞKAN TİRAN GÜVEN TAZELEDİ




Kırklareli Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığının 8.Olağan Genel Kurulu’nda, mevcut Başkan Selim Tiran yeniden seçimi kazanarak üyelerine karşı güven tazeledi.
Kırklareli Gazeteciler Cemiyeti Lokalinde gerçekleştirilen Genel Kurulda, seçime tek listeyle gidildi.
Genel Kurula, oy kullanma hakkı bulunan 35 kayıtlı üye’den 21’i katıldı. Toplam 21 kişinin oy kullandığı seçimde, 1 oy ise geçersiz sayıldı.
Divan Başkanlığını Şaban Ercan, Kâtip Üyeliklerini ise Metin Karakuş ve Buse Babacan’ın yaptığı Genel Kurulda, Başkan Selim Tiran, 20 oyla, 8.dönem sonucunda yeniden başkanlığa seçildi.
Yönetim Kurulu Asil Üyeliklerine ise, Mustafa Şumnulu, Ergin Dayanç, Savaş Eskici, Şaban Ercan, Mürvettin Geyik ve Metin Karakuş seçildiler.
Denetleme Kurulu Asil Üyeliklerine ise; Erol Şengün, Buse Babacan ve Haşim Ukal seçildiler.
Başkan Selim Tiran, seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından yaptığı konuşmasında, Kırklareli Gazeteciler Cemiyeti Başkanlık görevine 8.dönemde de kendisini layık gören üyelere öncelikle teşekkür etti.
Tiran, daha sonra konuşmasında Cemiyet olarak tüm imkânsızlıklara rağmen her ay düzenli Gazete çıkardıklarını belirterek, şunları kaydetti;
“Cemiyetimizi günün her saatinde üyelerimize karşı açık tutmaya özen göstermekteyiz. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullardan Gazeteciler Cemiyeti olarak bizlerde etkilendik. Malum dernekler üye aidatı ve bağışlarla ayakta duran kamu yararına çalışan kuruluşlardır. Ben bu zorlukları bundan sonra birlikte aşacağımıza inanıyorum. Yeni Yönetim Kurulu arkadaşlarımız ile daha sosyal etkinlikler düzenleyerek sizlere hak ettiğiniz değerin en iyisini ve en güzelini vermeye çalışacağız.”
Genel Kurulun sonucunda, üyelere, pasta ve meyve suyu ikramında bulunuldu.
HABER VE FOTO:METİN KARAKUŞ

GÖKYÜZÜNDE TANIŞAN ÇİFT DÜNYA EVİNE GİRDİ




Gökyüzünde tanışan Ezgi Topuz ve Seymen Gürşah Kayahan çifti 2 yıldır devam eden birlikteliklerinin ardından düzenlenen törenle dünya evine girdiler.
Babaeski İlçesi’nde Askerlik Şube Başkanlığında Sivil Memur olarak çalışan Zehra ve Ertan Topuz çiftinin biricik kızları Ezgi Topuz, Emekli Öğretmen olan Gülgün ve İbrahim Hakkı Kayahan’ın oğulları Seymen Gürşah Kayahan ile önceki akşam Çamlık Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen muhteşem törenle dünya evine girdiler.
Türk Hava Yolları ve ASU Havayolları şirketlerinde kabin memuru olarak çalışan çiftin düğünlerine, 600’e yakın seçkin davetli katıldı.
Gece’de, yerel sanatçı Rumelili Basri, güzel müziği ve bir birinden güzel eserleri ile çiftin düğününe ayrı bir renk kattı.
HABER VE FOTO:METİN KARAKUŞ

ARKADAŞINI UNUTMADILAR







Tekirdağ iline bağlı Çorlu ilçesinde kurulu bulunan Ç.E.T.D Çorlu Eczane teknisyenleriDayanışma ve Yardımlaşma Derneğinin gönüllü üyesi Eczacı Başı -Zenitiva Sağlık ürünleri İstanbul-Çorlu Bölge uzman Tıbbi Tanıtım sorumlusu Beysim Vatansever ölümünün Birinci yılında Ç.E.T.Derneği üyeleri tarafından Çorlu Süleymaniye camiinde mevlit okutuldu. Mevlit sonrasıda Kabri başında ziyaret edildi.Dernek arkadaşları Beysim Vatansever bizler için unutulmayacak bir arkadaştı. İnsanları sadece yaşarken anımsamak olmaz.Bizler Derneğimiz olarak böyle bir olayı gerçekleştirdik.Süleymaniye camiinde okuttuğumuz mevlitle arkadaşımızın ruhunu şaad ettik dediler.






HABER VE FOTO.RECEP KARAGÖZ

SÜLOĞLU İLÇESİNDE YAPIMINA 2008 YILINDA BAŞLANAN YAĞMURLAMA SULAMA SİSTEMİ FAALİYETE GİRDİ







Edirne Valisi Mustafa BÜYÜK beraberindeki Edirne Milletvekili Necdet BUDAK, Süloğlu Kaymakamı Levent YAZICI, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ahmet ÇETİN, Süloğlu İl Genel Meclis Üyeleri ve köylü vatandaşlarla birlikte 2008 yılında Sülecik Gölet’inden yararlanılarak yapılan yağmurlama sulama sistemini yerinde inceledi. Süloğlu Kaymakamı Levent YAZICI Domurcalı Köyü’ndeki projenin gerçekleştirildiği arazide, proje ile ilgili bilgi verdi. Kaymakam YAZICI yaptığı açıklamada, ‘’ 2008 yılında Sülecik Göleti’nden yaralanılarak yaptığımız yağmurlama sulama sisteminden Domurcalı köyü sınırlarında bulunan 89 kişiye ait 145 parselde toplam 144.637 m2 tarım arazisi ve Sülecik köyü sınırlarında bulunan 42 kişiye ait 58 parselde toplam 40.925 m2 tarım arazisi sulanma imkânına kavuşmuştur. Söz konusu bölgede genel olarak buğday ve ayçiçeği yapılmakta ve yapılan projemizin de bölgedeki tarla sahiplerine dekar başına yaklaşık 100-200kg ürün artışı, 50-150TL fazla gelir sağlayacağı hesaplanmaktadır. Ayrıca söz konusu arazilerde sulamaya dayalı olarak ceviz, badem, kiraz, erik vs. gibi meyve üretimi ile salatalık, marul, çilek, kabak, kavun, karpuz vs. gibi sebze üretimi yapma imkânı ortaya çıkmıştır. Söz konusu sebze ve meyve yetiştiriciliği ikinci ürün olarak da değerlendirildiğinde ek kazanç getireceği tespit edilmiştir. Söz konusu projenin hayata geçirilebilmesi için yapılan %30 artış ve KDV dahil 289.105,00TL harcama yapılmıştır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılan harcamaların maksimum 5 yıl içersinde ülke ekonomisine geri döneceği düşünülmektedir. İlçemiz Yağcılı köyünde ihale aşamasında bulunan yağmurlama sulama inşaatı tamamlandığında 1300 dönümlük arazinin sulanması söz konusu olup, 4. kuyunun açılması ve %30'luk artışın yapılması durumunda 1700 dekar arazinin sulaması yapılabilecektir. Söz konusu yatırımın maliyeti 240.000,00TL olup, geri dönüşümü de yukarıda belirtildiği üzere maksimum 5 yıldır’’ dedi. Kaymakam YAZICI’nın yaptığı açıklamamın ardından Vali Mustafa BÜYÜK sulama sisteminin vanasını açarak sistemini faaliyete geçirdi. Arazide de incelemelerde bulanan Vali BÜYÜK çiftçilerle de sohbet ederek isteklerini dinledi. Sulama sistemini yerinde inceleyen Vali BÜYÜK daha sonra beraberindekilerle birlikte Domurcalı, Sülecik ve Taşlısekban Köylerini ziyaret ederek vatandaşlarla sohbet etti. Domurcalı Köyü’nde yine yapımına 2008 yılında başlanan Domurcalı Köyü düğün Salonunun tamamlanmış halini yerinde gören ve inceleyen Vali BÜYÜK salonla ilgili Kaymakam YAZICI ve Köy Muhtarı’ndan da bilgi aldı. Süloğlu Köyleri’ni ziyaretlerinin ardından Organize Sanayi Bölgesine (OSB) giden Vali BÜYÜK, beraberindeki Edirne Milletvekili Necdet BUDAK ile birlikte yeni faaliyete giren kolonyalı mendil üreten bir fabrikada incelemelerde bulundu.

TEKİRDAĞ ANA SU HATTI GÜZERGAHI DEĞİŞİYOR

Tekirdağ’ın Muratlı’dan gelen an su hattı güzergahı çevreyolu çalışmaları sebebiyle değiştiriliyor.
İlin çevreyolunda inşaatı devam etmekte olan yol genişletme çalışmaları nedeniyle çevreyolunun Muratlı yolu ile Hayrabolu yolu arasında kalan bölümde Muratlı’dan içme suyu temin edilen ana su hattının güzergah değişim çalışmaları başladı ve tüm hızıyla devam ediyor.
Ekiplerin gece gündüz çalışmalarını büyük bir titizlikle sürdürdüklerini belirten Tekirdağ Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürü Şeref İkbal, çalışmaların tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.
Bu çalışmayla birlikte yaklaşık 550 metrelik Q 600mm çapında çelik boru döşenecek olup ayrıca 40 metre civarında da Q 400mm depo bağlantı hattı yapılacak

GÜNEYDOĞU AVRUPADA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA KONULU PANEL TEKİRDAĞDA BAŞLADI
















Balkan Çevre Derneği -Balkan Environmental Association- (B.EN.A) tarafından organize edilen ve ilk üç günü Namık Kemal Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilecek olan Sustainable Development In Southeast Europe (Güneydoğu Avrupa da Sürdürülebilir Kalkınma) konulu kongre,Tekirdağ ilindeki Namık Kemal Üniversitesi Piramit Salonunda başladı.11 ülkeden yaklaşık 100 bilim adamının çeşitli sunumlarla yer alacağı kongrenin açılışında Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nizamettin Şenköylü ve Tekirdağ Valisi Aydın Nezih Doğan birer konuşma yaptı.Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nizamettin Şenköylü, nüfus artışı ve hızlı sanayileşme ile dünya genelinde ortaya çıkan çevresel sorunlara dikkati çekerek, Çevre Yönetimi ve Sürdürülebilirlik kavramlarının dünyanın önemli gündem maddeleri arasına girdiğini ifade etti.Balkan Çevre Derneği (B.EN.A) Başkanı Prof. Dr. Fokion K. Vosniakos da çevre sorunlarının tehlikeli boyutlara ulaştığını ifade ederek, küresel ekonomik krizin etkisiyle sürdürülebilir çevre yönetiminin askıya alınmasının, ileri aşamalarda çok daha büyük problemler doğuracağına işaret etti. Prof. Dr. Fokion K. Vosniakos, Balkanların da bu durumdan en çok zarar görebilecek bölgeler arasında yer aldığını kaydetti.Vali Aydın Nezihi DOĞAN ise yaptıkları konuşmalarında şunları kaydetti: 3 gün devam edecek ve 10 bölümde icra edilecek olan; çevreyi dolaylı ya da doğrudan etkileyebilecek ve içinde yaşamakta olduğumuz bu bölgeyi yakından ilgilendiren son derece hayati konuların tartışılacağı, bu müstesna Konferansın bir bölümüne, ev sahipliği yapmaktan gurur duyduğumuzu belirtmek isterim.

Bu toplantı Tekirdağ ımızda 2009 yılında yapılan dördüncü toplantı.

İlk toplantı içeriğinde daha çok ekonomik konuların tartışıldığı, 45 yerli ve yabancı bilim adamının katıldığı ve Valiliğimizin organizasyonundaki II. Balkan Kongresi;

İkincisi barışın kalıcı kılınmasını hedefleyen ve daha çok diplomatlardan oluşan Balkan Network ü Dönem Toplantısı;

Hemen akabinde Namık Kemal Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşen I.Küresel Isınma ve Tarım Konferansı;

Şimdide BENA tarafından organize edilen Güneydoğu Avrupa’da Sürdürülebilir Kalkınma konulu bu Konferans.

Bu durum, düşünen herkes için Tekirdağ da bir şeylerin değişmekte olduğunu ifade etmektedir.

Şüphesiz bu değişim trendinin yakalanmasında, pek çok kişi ve kurumun emeği var. Ama unutmamak lazımdır ki, ortam değişime dirençli olsa idi, bu kadar uluslar arası çalışmayı, önemli kısıtlara rağmen, yılın ilk altı ayına sığdırmak mümkün olamazdı. Bu nedenle ben izninizle buradan Tekirdağlılara kocaman bir teşekkür göndermek istiyorum.

Tabiatıyla teşekkür edilmesi gereken başka pek çok kişi ve kurum var. Ama Tekirdağ Valiliği ve Namık Kemal Üniversitesi bu performansın arkasındaki öne çıkan kurumsal yapılar.

Ama unutmayalım ki, bu daha çok kamu kurumlarının öncülüğündeki bu yaklaşım sürdürülebilir değildir. Daha canlı bir sivil toplum desteğine, özellikle de uluslar arası projelerde ve bilimsel çalışmalarda ihtiyaç duyulmakta.

Beni bu toplantının çerçevesini önemli ölçüde zorlayan bu beyanlarda bulunmaya teşvik eden husus; çok yakında Tekirdağ daki görevimin son bulacak olmasıdır. Tekirdağ’ın içinde bir yerlerde saklamakta olduğu potansiyelin harekete geçirilebilmesi adına, gördüğüm bu temel eksikliği; sorumlu bir kamu görevlisi olarak ifade etmeden geçmeyi, Tekirdağ’a vefasızlık saydığım için söylemek durumundaydım.

Bu ifadeleri bu toplantıda kullanmak için bir başka haklı gerekçem de BENA nın ta kendisidir. B.E.N.A nın toplam 20 ülke ve 1000 i aşkın üyesi bulunan, bilimsel amaçları olan bir sivil toplum kuruluşudur. B.EN.A, 1998 yılından bugüne kadar üye ülkelerde, 4 tanesi Türkiye de olmak üzere, 32 Uluslararası Konferans ve Çalıştay gerçekleştirmiştir.

İzninizle örnek alınacak ciddiyetteki bu kurumu ve değerli yöneticilerini kutlamak istiyorum.

Plansız sanayileşme, tarımda aşırı kimyevi madde kullanımı, ölçüsüz artan nüfus ve kentleşmenin yarattığı çevre sorunlarıyla boğuşmakta olan bir İl olarak, Tekirdağ ın önemli bir tecrübe birikimine sahip olduğunu ifade etmek isterim.

Tekirdağ biriken önemli çevre sorunlarına rağmen, bunu aşmak için ciddi adımlar atmakta olan bir İl olarak karşımıza çıkmaktadır. Attığı en önemli adım, şüphesiz çevre düzeni planı hazırlamaktır. Bununla beraber, kentlerin ürettiği katı atıkların daha düzenli toplanması konusunda da önemli mesafeler katedilmiştir. Şimdi sırada, evsel ve endüstriyel atık suların bertaraf edilmesinde daha bütüncül bir model arayışı olmalıdır.

Nitekim iki yıldan fazla bir süredir, su kaynaklarının ve atık suların etkin yönetimi için alternatif çözümler üzerinde pek çok tartışma gerçekleştirilmiştir. Valiliğimizin bu konuya ilişkin tespiti kamuoyuyla paylaşılmış, su yönetimindeki çok başlılığın giderilmesi gerektiğine işaret edilmiştir.

Bu noktada Türk kamu yönetiminin uzun yıllar tecrübesi ile geliştirdiği modelleri atlamamak; Valiliğimizin önerisinin omurgasını oluşturmaktadır. Bir başka ifadeyle yeni ve bütüncül bir yönetim modeli kurmak; kaçınılmaz olarak ilk defa kullanılan bir çözüme işaret etmemektedir. Öneri daha çok, Türkiye pratiğinin bize gösterdiği çözüme odaklıdır.

Tekirdağ çevre sorunlarını daha iyi yönetebilmek için, büyükşehir belediye modeline ihtiyaç duymaktadır.

Tekirdağ da yaşanan ve buraya odaklanan çevresel sorunlar yalnız Tekirdağ için değil, bütün Trakya ve İstanbul için önemlidir. Bu bakımdan çözümde de bu saydığımız yerlerin desteği gerekmektedir.

Aslında bu Konferansın içeriğinde yukarıda işaret ettiğim hususlarla yakından ilintili konular bulunuyor olması bizim açımızdan önemli bir kazançtır. Tekirdağ, Trakya ve İstanbul u içine alacak tebliğleri sunacak değerli bilim adamlarımızın burada zikrettiğim hususlara işaret edeceklerini ummaktayım.

İnsanoğlunun doğaya aşırı müdahalesiyle yaşamakta olduğumuz çevre sorunlarının geldiği nokta; sorunlar sıralamasında birinciliktir. Ama hemen şunu ifade edeyim ki, sorunlar ne kadar derinden hissediliyorsa, çözümler o kadar çok aranır. İnanmak istediğim husus ise, aradığımız ortak çözümü insanlık adına bulmak ve günlük hayatımıza uygulamaktır.

Şüphesiz çözüm arayışları için en uygun kişiler bili adamları, en uygun mekânlar Üniversiteler, en uygun düzenleyiciler ise sivil toplum kuruluşlarıdır. Bugün bu Konferansımızda bütün bu uygun ölçekleri tutturduğumuzu düşünüyorum.

Son olarak emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum. Bu Konferansın hazırlanmasında şüphesiz en büyük pay sahibi; BENA’nın değerli Başkanı Bay Vosniakos’tur. Toplantının bir bölümünün Tekirdağ da organize edilmesini sağlayan BENA Türkiye Başkanı Sayın Hayri TOK hocamızı unutamayız.

Sponsorluk yapan başta Çevre ve Orman Bakanlığımız olmak üzere, Üniversitemizi, Türk Kimya Sanayicileri Derneğini de akıldan çıkartamayız. Ama galiba Konferansa renk veren, düşüncelerini, çalışmalarını bizimle paylaşan değerli bilim adamları asıl kahramanlar.

Toplam beş gün sürecek olan kongre, ilk üç gün Namık Kemal Üniversitesi ev sahipliğinde, son iki gün ise İstanbul DSİ Konferans Salonunda devam edecek.

TEKİRDAĞDAN KISA KISA

Buğday tarlasında yangın
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesindeki yangında 20 dönüm buğday tarlası zarar gördü.
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesindeki yangında 20 dönüm buğday tarlası zarar gördü. Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi arkasındaki buğday tarlasında henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Çevredeki vatandaşların haber vermesiyle olay yerine gelen itfaiye ekipleri, yangını kontrol altına alarak söndürdü. Yangında 20 dönüm buğday tarlasının zarar gördüğü belirlendi.

Halk yolu kapattı,
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesine bağlı Yenice beldesinde bir grup, trafik kazalarını protesto etmek için eylem yaptı.
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesine bağlı Yenice beldesinde bir grup, trafik kazalarını protesto etmek için eylem yaptı. Yenice beldesi D-110 kara yolu üzerinde üst geçit yapılmasını isteyen yaklaşık 250 kişi, yolu kısa süre ulaşıma kapattı. Eyleme müdahale eden jandarma ekipleri ile vatandaşlar arasında kovalamaca ve kısa süreli arbede yaşandı. Eylem yapan grup, ''Bu mevkide çok fazla kaza oluyor. Devletimiz buraya üst geçit yapsın, bu kazaların artık bir sonu gelsin'' diyerek sitem etti. Jandarma ekipleri bir süre sonra eylem yapanları dağıttı.


Kumbağ yaz turizmine hazır

Uzunlar, yaptığı açıklamada, belde nüfusunun yaz döneminde 100 bini aştığını söyledi.
Tekirdağ'ın Kumbağ beldesinde, yaz sezonunun başlamasıyla birlikte sezon hazırlıklarının da tamamlandığı bildirildi. Kumbağ Belediye Başkanı Hüseyin Uzunlar, yaptığı açıklamada, belde nüfusunun yaz döneminde 100 bini aştığını söyledi. Sezonunun, belde ekonomisine de önemli katkılar sağladığını ifade eden Uzunlar, ''Yerli ve yabancı turistlerin gelmesiyle canlanan sahiller, ekonomik yönden de esnafın yüzünü güldürüyor'' dedi. Uzunlar, Kumbağ'da tatil sezonunun haziran ayı itibariyle başlayıp, eylül sonuna kadar devam ettiğini ifade ederek, beldede bulunan motel ve pansiyonlarda yaklaşık 10 bin tatilcinin konaklama imkanı bulduğunu kaydetti. Yaz döneminde, evini pansiyona dönüştürerek tatilcilere hizmet veren çok sayıda ailenin olduğunu da bildiren Uzunlar, Kumbağ'a gelen tatilcilerin yerel ekonomiye önemli ölçüde katkı sağladığını belirtti.
DENİZ ANASI TATİLCİYİ KORKUTMADI
Uzunlar, son günlerde Marmara Denizi ve Tekirdağ kıyılarında görülen zehirli deniz anaları yüzünden tatilcilerin programını değiştirmediğini dile getirdi. Denizdeki ve kıyıdaki deniz analarının tümünün temizlendiğini bildiren Belediye Başkanı Uzunlar, ''Zehirli deniz analarının oluşturduğu tehlike ve alınması gereken tedbirler hakkında Valiliğimiz ile Sağlık İl Müdürlüğü'nce yapılan uyarıları her yere astık. Belediye olarak da gerekli tüm önlemleri aldık. Kumbağ sahillerinde zehirli deniz anası kalmadı'' şeklinde konuştu. Beldede ulaşım, konaklama, yeme, içme, eğlence ve güvenlik yönünden sıkıntı yaşanmadığını ifade eden Hüseyin Uzunlar, binlerce tatilciyi en iyi şekilde ağırlamak için tüm hazırlıklarını tamamladıklarını ifade etti. Uzunlar, Kumbağ'da tatilciler için deniz ve kumsalın dışında doğa yürüyüşü gibi çeşitli aktivitelerin yapılabilmesi için de çalışmalarının devam ettiğini sözlerine ekledi.

138 kişinin yeşil kartı iptal

Malkara ilçesinde, 2009 yılının Ocak ayından bu yana toplam 138 kişinin yeşil kartı iptal edildi.
Malkara ilçesinde, 2009 yılının Ocak ayından bu yana toplam 138 kişinin yeşil kartı iptal edildi. Malkara Sağlık Grup Başkanı Dr. Refet Çeviker, yaptığı açıklamada, sağlık hizmetlerinden ücretsiz faydalanmak için yeşil kart çıkartan vatandaşlardan yılın ilk 5 ayında, ölen ve durumları yeşil kart alma şartlarını kaybeden 138 vatandaşın yeşil kartının iptal edildiğini söyledi. Çeviker, yeşil kartların Malkara Kaymakamı Salih Yüce Başkanlığındaki bir heyet tarafından yapılan değerlendirmeden sonra verildiğini, ölen veya yeşil kart alma vasıflarını kaybeden vatandaşların yeşil kartlarının da ayni heyet tarafından iptal edildiğini kaydetti.


Şehit yakınlarına Hac kolaylığı

Kurada adı çıkmayan şehit ve gazi yakınlarının da hacca gönderileceği bildirildi.
Hacca gideceklerin belirlenmesi amacıyla çekilen kurada adı çıkmayan şehit ve gazi yakınlarının da hacca gönderileceği bildirildi. Çerkezköy İlçe Müftüsü Mahmut Emin, hac kesin kayıtlarının devam ettiğini duyurdu. Emin, Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı yeni bir açıklamaya göre, bu dönem için ön kayıt yaptıran fakat kurada adı çıkmayan şehit anne ve babaları, eşleri, gazilerin eşleri, emekli din görevlileri ile eşlerinin hacca gönderileceğini belirtti. Emin, bu durumda olanların en yakın ilçe veya il müftülüğüne başvurmaları gerektiğini kaydetti.

Kapıkule Sınır Kapısı açıldı


Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, sınır kapılarının modernizasyonunun projelerini, Gümrük Müsteşarlığı ile TOBB öncülüğünde, 137 oda ve borsanın da katıldığı, yap-işlet-devret modeliyle yürütüldüğünü belirterek, ''Dünyanın 15. büyük ekonomisi olan Türkiye, büyüklüğüne yakışır gümrük kapılarına sahip olmak durumundadır'' dedi. Hisarcıklıoğlu, modernize edilen Kapıkule Sınır Kapısı'nın açılış töreninde yaptığı konuşmada, hükümetin verdiği güç ve destek, Gümrük Müsteşarlığının kararlılığı ve gayreti ile İpsala, Habur, Cilvegözü ve Sarp gümrük kapılarını kısa sürede tamamlayarak, hizmete açtıklarını, Nusaybin, Dereköy, Esendere, Dilucu ve Akçakale, Türkgözü, Yayladağı, Karkamış, Öncüpınar gümrük kapılarına ilişkin proje çalışmalarına da devam edildiğini söyledi. Bu projelerde elde edilen başarıların, kamu-özel sektör işbirliğinde, tüm dünyaya örnek teşkil edecek bir model ortaya çıkarttığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, şöyle dedi: ''Bugün ulaştığımız nokta son derece gurur vericidir ve Türk kamu yönetimi ve özel sektörümüz için iftihar vesilesidir. Zira gümrük kapıları, ülkelerin itibarını ve gücünü yansıtır. Dolayısıyla dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye, büyüklüğüne yakışır gümrük kapılarına sahip olmak durumundadır. Türkiye'nin kara sınır kapılarından yılda 5 milyon araç ve 15 milyon yolcu geçmektedir. 2008 yılı itibari ile 330 milyar dolara ulaşan dış ticaret hacmimizin yüzde 40'ı, kara gümrük kapıları aracılığı ile gerçekleşmektedir. Bugüne kadar bu yatırımları gerçekleştirmek için 270 milyon lira harcadık. Bunu yaparken devletimizin kasasından bir kuruş çıkmadı. Gümrük kapılarında kullanılan ve bugüne kadar hep ithal edilen, büyük boyutlu X-Ray cihazının ülkemizde imal edilebilmesi amacıyla da, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ile birlikte çalışmalara başladık. Diğer yandan, başlangıcından bugüne kadar bu kapılardan elde edilen gelirlerden de, devletimize 35 milyon lira vergi geliri sağladık. Gümrük kapılarında ortalama bekleme süresi 30 dakikadan 10 dakikaya indirildi. Araç kapasitesi 4 milyondan 14 milyona çıktı.'
' KAPIKULE İÇİN 130 MİLYON LİRALIK YATIRIM
Hisarcıklıoğlu, modernizasyon çalışmaları çerçevesinde Kapıkule gümrük kapısı için 130 milyon liralık yatırım gerçekleştirildiğini belirterek, ''Kapıkule sınır kapısı 334 bin metrekare alana yayılmış olup, toplam inşaat alanı 41 bin metrekaredir. İnşaatın yatırım süresi 18 ay olarak belirlenmesine rağmen 14 ayda tamamlanmıştır'' dedi. Hamzabeyli Sınır Kapısı için de 10 milyon liralık yatırım yapıldığını hatırlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: ''Kapıkule sınır kapısı Türkiye'nin Bulgaristan'a bu yolla da tüm Avrupa'ya açılan kapısı olup, aynı zamanda dünyanın ikinci, Avrupa'nın ise en yoğun sınır kapısı konumundadır. Türkiye'nin de en işlek sınır kapısı olan Kapıkule, Avrupa ile gerçekleştirilen tüm ihracat ve ithalat sağlandığı kapı olması nedeniyle ülke ekonomisinde önemli rol oynamaktadır. Modernizasyon öncesi 1,2 milyon olan araç geçiş kapasitesinin 5 milyona çıkması hedeflenmektedir.''
TAŞIMACILIKTA KOTA SORUNU
Hisarcıklıoğlu, karayolu taşımacılığında Avrupa'nın en büyük filosuna sahip olan Türk şirketlerinin, Avrupa Birliği ülkelerinde giderek ağırlaştırılan taşıma kotaları yüzünden iş yapamaz hale getirildiğini ifade ederek, şunları söyledi: ''Türk karayolu taşıma şirketlerinin maruz bırakıldığı bu tip tarife dışı engeller hem etik değildir hem de adil rekabet kavramına aykırıdır. Buna benzer şekilde, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin, anlaşmalara aykırı bir şekilde uyguladıkları vize de, ayrımcı ve hukuksuzdur. Bu nasıl bir gümrük birliği anlayışıdır ki, malların serbest dolaşımı sağlanacak ama bu malları üretenlere ve taşıyanlara kısıtlama getirecek. Türk iş dünyasının sorunlarına her zaman duyarlılık gösteren ve çözüm arayan hükümetimizin, bu konularda da sektörümüze destek vereceğine inanıyoruz. AB ülkelerini ve kurumlarını da, kendilerinin hep büyük önem verdiklerini vurguladıkları, birlik hukukuna ve anlaşmalara saygı göstermeye, altına imza attıkları ahde bağlı kalmaya davet ediyoruz.''
sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...