***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

13 Kasım 2009 Cuma

LİSE SON SINIF ÖĞRENCİLERİNE, “GENÇLİK VE TERÖRİZM” ADLI KONFERANS VERİLDİ


Haber: Metin KARAKUŞ
Kırklareli iline bağlı Babaeski İlçesinde, Lise ve dengi Okulların 12.Sınıf Öğrencilerine Yönelik olarak, Kırklareli İl Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele Müdürlüğü’nce, “Gençlik ve Terörizm” adlı bir konferans düzenlendi.
Cumhuriyet İlköğretim Okulu Toplantı Salonu’nda düzenlenen konferansa, İlçe Emniyet Müdürü Tuncay Sancak, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü İlker Bayram, Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürü Semih Tahir Aksoy, Öğretmenler ve Lise ve dengi Okulların 12.Sınıf Öğrencileri katıldı.
Düzenlenen konferansın sunumunu sinevizyon eşliğinde, Babaeski İlçe Emniyet Müdürü Tuncay Sancak, yaptı.
Terörün; insanları yıldırmak ve sindirmek yoluyla onlara belli düşünce ve davranışları benimsetmek için zor kullanma ya da tehdit etme eylemi olduğunu belirten, Emniyet Müdürü Sancak, yaptığı konuşmasında şunları söyledi.
“Terörizmin Tanımı; Terör, gayri iradi olarak da meydana gelebilir. Bu yüzden tek başına ele alındığında her türlü şiddet hareketini terör olarak tanımlamak mümkündür. Terörizmden kastedilen ise siyasi unsuru içeren, yani bir ideolojisi bulunan ve mevcut sistemi şiddet yolu ile tahribe yönelmiş olan durumlardır. Diğer bir ifadeyle terörizm, “bir ideoloji etrafında örgütlenen birden fazla kişinin, şiddet eylemleri temelinde mevcut siyasal iktidarı ve rejimi hedef alan faaliyetleridir.” Terörist ise terör eylemlerinde bulunan grubun mensuplarına denir. Amaç; Hedef alınan rejimi veya sistemi şiddet yolu ile yıkarak, yerine kendi ideolojileri doğrultusunda yeni bir yönetim tesis etmektir. Günümüzde terörün en önemli özelliği; uluslararası bir nitelik kazanmasıdır. Terörizm özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’deki Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a yapılan terörist saldırılardan sonra “küresel bir boyut” kazanmıştır. Ancak toplumdan topluma ve yıllara göre farklı karakterlere bürünen terör hareketleri son yıllardaki kadar dehşet ve korku verici olmamıştır. Ülkemizde Terörün Tarihi Gelişim; Ülkemiz 1970’lerde başlayıp günümüze kadar süregelen planlı, programlı ve örgütlü bir terörizmin hedefi konumunda bulunmaktadır. Sahneye önce Marksist-Leninist terör örgütleri çıkmış, buna paralel olarak sağ terör örgütlerinin faaliyetleri gelişmiştir. Bu örgütler yaygın şiddet eylemlerine girerek insanlarımızı sağ-sol kamplarına bölüp, kardeşi kardeşe kırdırarak ülkemizi kan gölüne çevirmek istemişlerdir. İçeride bu mücadeleler sürerken, dışarıda ise Ermeni terör örgütleri (ASALA gibi) ortaya çıkarak, Türk milletini uydurma bir soykırımla suçlamış, diplomatlarımızı katletmiş ve birçok kuruluşumuzu bombalamışlardır. Ermeni terör örgütleri sahneden çekilince bu kez de sözde Kürtler için savaştığını iddia eden Marksist orijinli terör örgütü PKK sahneye çıkmıştır. 1990’lı yıllarda ise dini değerlerimizi istismar eden, dini inançları kendi şiddet eylemleri ile özdeşleştirmeye çalışan terör hareketleri ortaya çıkmıştır. Terör olayları yüzünden ülkemizde 1980 öncesinde 5 bini aşkın gencimiz sağ-sol çatışmasında hayatını kaybetmiş bir o kadarı da yaralanmıştır. 1980’den sonra ise 30 bin insanımız bölücü terör yüzünden hayatını kaybederken, 90’lı yıllardan itibaren de sayısız insanımız dini motifli bir terör örgütünce öldürülerek mezar evlere gömülmüştür. Terörizmin Başlıca Amaçları; Siyasal iktidarı ele geçirmek isteyen güçlerin onu yıpratmak ve bu arada, sindirdikleri yığınları da sahipsiz kaldıkları inancına yöneltmek için, şiddet eylemlerinden yararlanmak. Mevcut otoriteyi ve halkın devlete olan güvenini sarsmak, yerleşik sosyal ve siyasal zaafları deşifre ederek halk desteğini zayıflatmak, İç ve dış kamuoyunda davalarının duyurulmasını sağlamak ve dikkatleri savundukları davanın üzerine çekmek, Şiddet eylemlerine bağlı olarak oluşturdukları tedhiş ve kargaşa ile toplumun direnme gücünü kullanarak kendi davalarına karşı olumsuz duyarlılıkları ortadan kaldırmak ve kitleleri itaate zorlamak, Toplumun birlik ve bütünlüğünü bozarak alevi-sünni ve laik-antilaik gibi yapay kutuplaşmalar yaratmaktır. Terör aynı zamanda bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatması, istikrarsızlık içerisine sokması ve destabilize etmesi amacıyla da kullanılmaktadır. (Türkiye’nin terör örgütü PKK ile verdiği mücadelenin maliyeti, 100 milyar doları aşmaktadır.) Terörizmin Temel Özellikleri; Terörizm bir ideoloji, bir doktrin, hatta sistematik bir fikir değil, stratejidir. Terörizm, dünyayı “iyi” ve “kötü” biçimde iki kampa ayırdıktan sonra kendisini iyi kategorisine yerleştirir. Terörizm, terör eylemlerini meşrulaştıracak bir senaryo hazırlar. Eylemlerine rehberlik eden bir inançlar dizisi ya da haklılaştırma sistemi mevcuttur. Böylece yapmış oldukları eylemlere haklılık gerekçesi bulabilmekte ve suçluluk psikolojisinden kurtulmaktadırlar. Kendi inanç sistemleri içerisinde eylemlerin gerekli olduğunu ve haklarını savundukları halk için düzenlendiğini, onların bilinçlenmesine katkıda bulunduğunu ileri sürmekte ve böylelikle meşruluklarını sağlamaya çalışmaktadırlar. Teröristler, seyircileri dünyayı kendileri gibi görüp algılamaları için ikna etmeye çalışırlar. Kendilerini üst bilinç ve duyarlık sahibi olarak görürler. Eylem veya hareket değil, bunların oluşturacağı etki önemlidir. Gelecekte zafer ve yeni bir düzen vaat eder. Terörün genellikle siyasi bir amacı vardır. Devlet otoritesine alternatif getiren örgütlü bir harekettir. Uluslararası siyasetin bir parçasıdır, dolayısıyla dış destek olmadan yaşatılamaz. Mali destek vazgeçilmez gereksinmedir. Bu nedenle soygun ve silah kaçakçılığı yaparlar. Bir hak arayışı, düzen önerisi ve bağımsız devlet kurma isteklerinden biri veya derece farklılığıyla her üçünün bir arada bulunduğu gerekçelerle ortaya çıkabilir. Terör bilinçli ve amaçlı eylemler olarak belirir. Şiddet uygulamayı giderek amaç konumuna taşır. Dehşet ve korku salarak yılgınlık yaratır. Zorba, acımasız, istismarcı ve kuralsızdır. Genellikle başka güç veya güçlerin taşeronudur. Terör kendi dilini yaratır ve kullanır. Terörizm tahmin edilemez. Kurbanların çoğu da masum insanlardır. Çünkü örgüt nazarında insan hayatının değeri yoktur. Propaganda ile doğar, gelişir ve propaganda ile yaşar. Bizatihi kendisi bir propaganda aracıdır. Terör eylemleri, nesnel bir gerçekten çok, dünyanın öznel bir yorumuna dayanır. Terör eylemleri, örgütlü bir çabayı gerektirir. Bütün bu eylemler bireysel olmaktan çok, bir grubun katılımıyla gerçekleşmektedir. Terörizmin Türleri, Devlet ve Siyasal Sisteme Karşı Terör; Devlet ve siyasal sisteme yönelik terör hareketleri de ülkemizde faaliyet yürüten terör örgütleri göz önüne alındığında üçe ayrılmaktadır. Sağ Terör, Sol Terör ve Bölücü (Etnik) Terör. Uluslar arası Terör; Uluslararası terörizmin desteklenmesinin en önemli nedenleri; belirli bir amaca az riskli bir yoldan ulaşma arzusu ve devrim ihraç etmek amacıdır. Ayrıca, mali ve siyasi açıdan ucuz ve riski az, kazancı ve getirisi çok yüksek ve tatminkârdır. Hiçbir felsefe, ideoloji veya kutsal dava terörü haklı çıkarmaz. Zira terörün haklısı yoktur, kanlısı vardır. Terörizmin Nedenleri; Ekonomik Nedenler, Siyasi Nedenler, Sosyokültürel Nedenler ve Eğitim Sisteminden Kaynaklanan Nedenler. Terör Gençlik İlişkisi; Terör örgütlerinin en önemli kaynağı insandır. Ülkemizde faaliyet yürüten terör örgütleri incelediğinde, temel insan kaynaklarının gençlerden oluştuğu rahatlıkla görebilir. Gerçektende Türkiye’de faaliyet yürüten terör örgütlerinin silahlı-silahsız her türlü eylemde kullandığı insan kaynağı, özelikle 14 – 25 yaş grubundaki orta öğrenim ve yüksek öğrenim çağındaki gençlerdir. Gençlik Üzerinde Faaliyet Yürüten Örgütler, Sol Terör Örgütleri; En önemli insan kaynakları özellikle lise ve üniversite gençliğidir. Lise ve üniversitelerde legal ve illegal alanlardaki oluşumlarıyla ve öğrenci dernekleriyle faaliyet yürütmekte, legal ve illegal yayınlarıyla lise ve üniversite gençliği içerisinde ideolojisini yaymaya çalışmakta ve öğrenci gençliğin sorunlarını istismar ederek bir propaganda aracı olarak kullanmaktadırlar. Üniversitelerde sözde öğrenci sorunları ve haklarının savunucusu olarak ortaya çıktıklarını ifade etmekte, gerçekleştirdikleri propaganda ve ajitasyonlarla yeni elemanlar kazanmayı amaçlamaktadırlar. Yayınlarında öğrenci sorunları ve eylemleri ile ilgili konularla birlikte, komünist öğrenci hareketlerinin propagandası yapılmaktadır. Bölücü Terör Örgütü; Terör örgütü PKK, gençliği kazanmak için faaliyetlerini 25 Ekim 1987 tarihinde kurduğu “Kürdistan Gençler Birliği (YCK)” adlı oluşum vasıtasıyla yürütmekteydi. YCK, özellikle 1991 yılından sonra üniversitelerde örgütlenme faaliyetlerine hız vererek Yurtsever Demokrat Öğrenciler (YDÖ) ve Demokratik Öğrenci Hareketi (DÖH) isimli üniversite yapılanmaları aracılığıyla kazandığı elemanları kırsal alana göndermiştir. Daha sonra örgüt, isim değişikliğine paralel olarak gençlik yapılanmasının ismini TECAK, Üniversite yapılanmasının ismini de BAGEH (Bağımsız Gençlik Hareketi) olarak değiştirmiştir. BAGEH’in Görevleri; Üniversite gençliğinin PKK’nın görüşleri doğrultusunda eğitimlerinin sağlanması. Üniversite gençliği içerisinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu kökenli öğrencileri kullanarak taban oluşturmak, Üniversite gençliği içerisinde örgüte eleman kazanmak ve bu sayede kırsal alanda faaliyet yürüten kadroların eleman ihtiyacını gidermek, Üniversite gençliğinden kazanılan eğitim düzeyi yüksek elemanlar aracılığıyla örgütün propagandasını yapmak şeklinde ifade edilebilir. Sağ Terör Örgütleri ve Hizbullah Örneği; Sağ terör örgütleri de personel kaynağı olarak gençlik kesimini kullanmaktadır. Hizbullah Terör Örgütünün Gençlik Örgütlenmesi, Okul faaliyetleri, yüksek öğretim ve orta öğretim birimleri şeklinde yürütülmektedir. Üniversitelerde her fakültenin, her bölümün ve her sınıfın bir sorumlusu vardır. Orta öğretim birimlerinde de, okul sorumlusu, sınıflar sorumlusu ve sınıf sorumlusu şeklinde bir örgütlenmeye gidilmektedir. Her örgüt mensubunun arkadaşlık ilişkisini kullanarak örgüte kazanmak üzere ilgilendiği bir hedef birey vardır. Birinci aşamada amaç, cami faaliyetlerinin içerisine hedef bireyi çekebilmektir. Kazanılması planlanan bireylere örgütsel bilinç, cami çalışmaları içerisinde verilmektedir. Okullar haricindeki gençlik ise, dini bilgileri öğretme bahanesiyle, gerektiğinde ailesinin de iznini alarak birinci etapta cami çalışmalarının içerisine çekilerek örgüte kazınılmaktadır. Ülkemizde faaliyet yürüten terör örgütlerinin temel insan kaynakları gençler olduğu için, terörizm denilince akıllara ilk olarak gençler gelmektedir. Terör Örgütlerinin Gençliğe Verdiği Önem; Gençlik dönemi, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan bir gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı, çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Diğer bir ifadeyle gençlik, genellikle öğrenim gören, yaşamını sürdürmek için çalışmayan, içinde yaşadığı toplumun sorunlarına duyarlı olan, demografik açıdan 14–25 yaş grubu arasında yer alan bir sosyal kategoridir. Gençlik, bir toplumun en enerjik ve dinamik kesimini oluşturmaktadır. Bu özellileriyle toplumsal gelişmedeki yeri ve toplumun bugününü ve yarınını oluşturmadaki rolü çok büyüktür. Gençlik aynı zamanda, bir toplumun sürekliliğini sağlayan sigortası ve itici gücüdür. Yapılan araştırmalar da gençliğin toplumsal açıdan “her zaman bir güç” olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, dünyadaki tüm terör örgütleri, gençliğin enerjisinden faydalanmaya çalışmaktadırlar. Terör Örgütlerinin Gençliği Kazanmada Kullandığı Yöntemler; Bir genç, herhangi bir terör örgütüne katılmak istese bile, örgütler, gizlilik içerisinde faaliyet yürüttüklerinden dolayı, onları herhangi bir yerde bulabilmesi mümkün değildir. Ancak, örgütler gidip gençlerimizi bulmaktadırlar. Tutukluların %71’i örgüt elemanlarının kendilerini bulduklarını ve onlar vasıtasıyla örgüte katıldıklarını belirtmektedirler. Bu bağlamda terör örgütleri, birebir propaganda tekniklerinden yararlanarak, sosyal ve psikolojik yöntemleri de kullanarak gençleri kazanmaktadırlar. A-Sosyal Yöntemler, Arkadaş İlişkisi; Gençler üzerinde, yaşıtlarının etkisi ana-baba ve öğretmenin etkisinden bile büyüktür. Bu durum bazen olumsuz sonuçlara da yol açabilmektedir. Bu dönemde arkadaş gruplarına bütün benliğiyle güvenen ve bağlanan gençler, arkadaşlarının etkisiyle uyuşturucuya başlayabilmekte ya da farkında olmadan bir terör örgütünün içerisine çekilebilmektedirler. Genelde lise, üniversite, iş yeri ve mahalle arkadaşlıkları terör örgütleri tarafından en iyi şekilde değerlendirilir. “Saliha Dağcı, Anadolu’nun şirin bir iline bağlı küçük bir kasabadan İstanbul’a öğretmen olmak için gelmişti. Daha 23 yaşındaydı ve girdiği üniversite imtihanlarında hayalindeki fakülteyi kazanmıştı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine başlayan Saliha, burada sonradan tanıştığı ve aynı yurdu paylaştığı Ayten isimli PKK sempatizanı ile hayatını nasıl zehir edeceğini bilmeden arkadaşlık kurdu. Saliha Dağcı, kendi halinde ve içine kapanık bir öğrenciydi. Amacı, ülkesinin çocuklarını aydınlatabilmek için öğretmen olmaktı. Ancak yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. En samimi olduğu ve yurtta aynı odayı paylaştığı Ayten ona sürekli olarak bir şeylerin propagandasını yapıyordu. Yurt kantininin demir muhafazası içerisindeki TV’nin haber bültenlerinde seyrettiği ve duydukları ile Ayten’in anlattıkları arasında bocalıyordu. Ayten ve diğer sempatizan arkadaşlarının yalanları ile beyni yıkanan Saliha, bir gün kararını verdi. Dağa çıkacak, örgüte karışacak, kahraman olacak (!) ve istediği gibi özgürce yaşayabilecekti! İstanbul’a gelişinin 2.yılında hayallerini, sevdiklerini, ideallerini ve okulunu geride bırakıp bir kurye aracılığıyla örgütün saflarına katıldı. Dağ kadrosuna verilen Saliha’ya burada örgütün sözde takım komutanı tarafından ‘Hevin-Berivan’ kod ismi verildi. Büyük ve boş bir yalanın kucağına düştüğünü o an anlamıştı Saliha, ama artık çok geçti. Çünkü örgüte katıldıktan sonra kurtuluş ancak ölümdü. O ise henüz hayatının baharındaydı. Saliha, düştüğü karanlık çukurdan çıkmak istiyordu, ama çıkamıyordu. Nasıl da inanmıştı çok sevdiği arkadaşı Ayten’ in süslü yalanlarına. Keşke üniversiteyi kazanmasaydı. Keşke Ayten’i tanımasaydı. Örgüt içerisinde içini açacağı, dertleşeceği ve içini dökeceği bir dostu olmadığından lise yıllarında oldu gibi kendisine günlük tuttu. 27 Şubat 1998 tarihinde Erzurum’un Tekman kırsalında, aralarında Saliha Dağcı’nın da bulunduğu grup, Bingöl’e doğru geçiş yaparken, güvenlik güçleriyle çatışmaya girdi. 2 saat süren çatışmada Saliha Dağcı, hayatının en büyük hatasına nokta koymuştu. İhanetinin, kandırılmışlığının cezasını ödediğinde 27 yaşındaydı. Üzerinden çıkan günlüğünde, pişmanlık, gözyaşı, korku, özlem ve gerçeğin izdüşümleri vardı. Günlüğündeki şu ifadeler bunun en önemli göstergesidir. Annemi, ailemi çok özledim. Şimdi evde olsaydım, sıcacık sobanın başında kıvrılır yatardım. Sonra annemin hazırladığı o mis gibi kokan tarhana çorbasını içerdim. Örgüt bana farklı anlatılmıştı. Ama dağdaki rezillikleri, canilikleri, onların eline düştükten sonra öğrendim. Hiç bu kadar pişman olmamıştım. Ben kimim, ne işim var bu insanların yanında? Okulu bıraktığıma çok pişmanım. Üniversitede geçirdiğim o 2 yıl hayatımın en güzel yıllarıydı. İstanbul’da geçirdiğim günler gözlerimin önünden gitmiyor. Yurtta cıvıl cıvıl bir hayatımız vardı. Hatice, Aysun, Saadet her yere birlikte giderdik. Onlar şimdi okulu bitirmişlerdir. Hepsi evlenmiştir belki de. Allah’ım ne olur beni affet. Çok pişmanım. Bu günlüğüm eğer ben ölürsem anneme verilsin. Vasiyet ediyorum. Annem de onu bir kitap altında toplayıp dağıtsın. Benim düştüğüm bu duruma başkaları düşmesin. Anne, baba ne olur beni affedin. Ben size layık bir çocuk olamadım.” Akraba ve Hemşerilik İlişkisi, Sosyal ve Kültürel Faaliyetler, Dini Değerlerin Kullanılması, Etnik Kökenin kullanılması; Düşünsel açıdan örgütsel yayınlarla beslenen bir birey, duygusal olarak da örgütsel propagandalar içeren sloganlar, marşlar, müzikler, teyp-videokasetleri ve CD’ler aracılığıyla beslenmektedir. Düşünce ve duygu boyutu her geçen günle birlikte beslenen bir bireye, davranış boyutu olan silahlı eylemlere bir hazırlık teşkil etmesi için, içine çekildiği grupla beraber afiş asma, yazılama, pullama, kuşlama, bildiri dağıtma, pankart asma ve mitinge katılma gibi faaliyetlerde görev verilir. Hatta örgütü sahiplenmesi için militan adayına, örgüt içerisinde küçük küçük sorumluluklar verilir. Grup sorumluluğu, sınıf sorumluluğu, yayın sorumluluğu gibi… Bir örgüt, elemanlarının beyin yıkama işlemini tam manasıyla gerçekleştirdiğinde, bir militan işlediği cinayetlerden dolayı vicdani herhangi bir sıkıntı duymamaktadır. Zira bir zaman sonra örgütün ideolojisi doğrultusunda beyni yıkanan, ruhu şartlandırılan bireylerin robotlardan hiçbir farkı kalmamaktadır. “Robotik bir alt kültürü” kazanan gençler adam öldürme, intihar eylemi, ölüm orucu, açlık grevi, kendini yakma eylemi vs. gibi birçok eylemi hiç sorgulamadan çok rahat bir şekilde gerçekleştirebilmektedirler. Örgütler önce sıcak ve sevecen bir yaklaşım tarzı kullanırlar. Bu yaklaşım tarzına rağmen değişime direnen militan adaylarına karşı ise, fiziksel ve psikolojik şiddet kullandıkları görülmüştür. Kısaca ifade etmek gerekirse, terör örgütleri militanlarını ölmeye ve öldürmeye hazırlayabilmek için, yeni bir kimlik ve kişilik kazandırarak “kesin inanç” adamı haline getirmektedirler. Buraya kadar sıralanan aşamalardan geçmediği sürece, militanlarını önemli olarak gördüğü eylemlerde kullanmamaktadırlar. Örgütler, ideolojilerini evrendeki bütün sorunlara çözüm yolları üreten mutlak, eşsiz ve tek bir kılavuz olarak sunduklarından dolayı, bir örgüt mensubunun aklını kullanmasına çok ihtiyaç yoktur. Çünkü düşünülmesi gereken her şey önceden düşünülmüş ve çözümlenmiştir. Bir militandan beklenen, yalnızca ideolojisine körü körüne itaat ve uğrunda ölmek ya da öldürmektir. Bir Teröristin Yetiştirilmesinde İzlenen Aşamalar; Fikirlerin; hedef kişi, grup veya toplum kesitine ulaştırılması, böylece sempatizan kazandırılması, Sempatizanların fikri düzeylerinin yükseltilmesi, Broşür, gazete, kitap, dergi vb. yayınların okutulması. Eylem için gerekli malzemenin sağlanması veya taşıttırılması, Eylem sırasında gözcülük yaptırılması, Eylem sırasında silahlı koruyuculuk yaptırılması, Yazı yazma, afiş asma eylemlerine katılmasının sağlanması, Legal gösterilere katılmasının sağlanması, Korsan gösteri ve direnişlere katlamasın sağlanması, İhtisas gerektirmeyen toplu olay ve çatışmalara yöneltme, Silahlı eylemlere katılmasının sağlanması, Fikri düzeyin terörist eylem planında yükseltilmesi. Kısacası, militan kimliği ve kişiliği kazanan bireylerin artık kendilerine ait dünyaları ellerinden alınmış demektir. Dolayısıyla onların ait oldukları örgütlerin amaç ve ideallerinden başka amaç ve idealleri olmadığı söylenebilir. Bütün terör örgütlerindeki militanların dünyasında, muhteşem ve kutsal bir görev yaptıkları düşünce ve duygusu vardır. Bu yüzden “Örgüt size yeni bir dünyanın mimarı olma şansını verir” gibi ifadeler Terör örgütlerinin yayınlarında sıklıkla kullanılır. Gençliğe Terörizm Hastalığına Yakalanmamanın Yol ve Yöntemlerini Öğretmenin Zorunluluğu, 1960’lı yıllardan günümüze devam eden terörle mücadelede ülke olarak başarılı olabilmemiz için, ailelerden, öğretmenlere, din görevlilerine, ekonomistlere ve siyasetçilere kadar bu toplumda yaşayan herkese büyük görevler düşmektedir. Terörle mücadelede bütün kuruluşların ortak tavır takınmaları ve bu konuda üstlerine düşen görev ve sorumlulukları en iyi şekilde yerine getirmeleri gerekmektedir. Türkiye’de faaliyet yürüten terör örgütlerin silahlı-silahsız her türlü eylemde kullandığı insan kaynağının, özelikle 14–25 yaş grubundaki orta öğrenim ve yüksek öğrenim çağındaki gençler olduğu göz önünde bulundurulursa terörle mücadelede kesin bir sonuca gidebilmek için, en az silahlı mücadeleye verilen önem kadar gençliğin, terör örgütlerinin eleman kazanma yöntemlerine karşı korunmasına da önem verilmesi gerekmektedir. Zira bir örgüt militanını silahlı eylemlere başladığı andan itibaren yeniden topluma kazandırmak çok zor olmaktadır. Çünkü beyni yıkanan bu çaresiz insanların, belirli aşamalardan geçtikten sonra, robotlardan hiçbir farkı kalmamaktadır.

Hiç yorum yok:

sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...