***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

10 Kasım 2009 Salı

—BABAESKİ’DE 10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA TÖRENİ…







Haber: Metin KARAKUŞ
Babaeski İlçesi’nde, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, edebiyete intikalinin 71. yıl dönümünde düzenlenen törenlerle anıldı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, edebiyete intikalinin 71 yıldönümü nedeniyle Ülke genelinde olduğu gibi Babaeski İlçesi’nde de bir anma töreni düzenlendi.
Atatürk Meydanında yapılan törene, Babaeski Kaymakamı Mustafa Demir, 5’inci Kolordu Komutanlığı İstihkâm Alay ve Babaeski Garnizon Komutanı İs.Kd. Albay Murat Mayda, Belediye Başkanı Av. Abdullah Hacı, Cumhuriyet Başsavcısı Kurtuluş Tayanç Çalışır, Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Gülnur Eti İçli, İlçe Emniyet Müdürü Tuncay Sancak, İlçe Milli Eğitim Müdürü Cemil Çakıcı, Emekli Tuğ General Vedat Şakir Korular, Daire amirleri, İl Genel Meclisi Üyeleri, Siyasi Parti Temsilcileri, Kamu Yararına çalışan Oda ve Dernek Temsilcileri katıldı.
Atatürk Meydanında ki tören alanında başlayan anma etkinlikleri, Kaymakam Mustafa Demir, Garnizon Komutanı İs.Kd. Albay Murat Mayda, Belediye Başkanı Av. Abdullah Hacı ile kamu kurum ve kuruluşlarının Atatürk Anıtı'na çelenk sunmasıyla başladı.
Atatürk'ün ebediyete intikal ettiği saat olan 09.05'te siren çalınarak 2 dakikalık saygı duruşunda bulunulmasının ardından Belediye Bandosu’nun eşliğinde İstiklal Marşı okundu.
10 Kasım Atatürk’ü Anma etkinlikleri, Cumhuriyet İlköğretim Okulu Salonunda düzenlenen program ile devam etti.
Babaeski Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Volkan Ergül’ün sunuculuğunu yaptığı Cumhuriyet İlköğretim Okulu Salonunda ki program, Belediye Bandosu eşliğinde, saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı okunması ile başladı.
Programda, “Atatürk’ün kişiliği ve Devlet Adamlığı” konusunu, Babaeski Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni S.Güler Taşkın anlattı.
Atatürk’ün Askeri Yönü ile ilgili konuşmayı ise 5’inci Kolordu Komutanlığı İstihkâm Alay ve Babaeski Garnizon Komutanı İs.Kd. Albay Murat Mayda yaptı.
İs.Kd. Albay Mayda, konuşmasında şunları kaydetti; “Bağımsızlığımızın ve millet bilincine erişmemizin sembolü olan, devletimizin kurucusu, ebedi başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 71’inci yılında onun yokluğunun acısını, eserlerinin varisi olmaktan duyduğumuz gururla dindirmeye çalışıyoruz. Aramızdan ayrılışının yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen bu anma programında; komutan, lider ve devlet adamı niteliklerini şahsında bulunduran bu müstesna insanın, askeri yönünü rehber edindiğim ilkeler doğrultusunda arz etmeye çalışacağım. Mustafa Kemal’in askeri yönünün oluşması üzerinde çeşitli etkenler rol oynamıştır. Bunlar; yetiştiği kültür çevresi ve aldığı eğitim, kişisel özelliklerinin askerliğe ve olaylara uygunluğu, katıldığı muharebeler ve muharebelerde elde ettiği tecrübe birikimleridir. Mustafa Kemal’in kişisel özellikleri ile askerlik mesleği her seviyede ve her durumda bağdaşmıştır. Atatürk’ün kendisi de bunu “Ben asker olarak doğmuşum” sözüyle belirtmektedir. Genel olarak “deha”, özellikle “askeri deha”, kişinin özünde vardır. Atatürk de bu müstesna kişilerdendir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, bu konuda şöyle yazıyor: 'Mustafa Kemal her şeyden evvel bir askerdi. İnkılâpçılığı, milliyetçiliği, kahramanlığı, devlet kuruculuğu bütün kudretini, bütün ana vasıflarını, bu kökten, bu asli cevherden almıştır. Gerek doğuştan sahip olduğu yetenekler, gerekse hayatı boyunca kazandığı tecrübeler açısından, çok üstün niteliklere sahiptir. Onun askeri dehası, ileriyi görebilme, her zaman doğru kararlar verebilme yeteneği, güçlü bir sorumluluk anlayışı, inisiyatif alma, uyum sağlama yeteneği, güvenilirlik, kendini düşünmeme, özgünlük gibi diğer özellikleri ile birleşince ortaya tam anlamıyla bir kahraman çıkmıştır. Kıymetli konuklar, Atatürk’e göre Askerlik, “Sevk ve idare sanatıdır.” Başkomutanlık görevi de dâhil, Mustafa Kemal’in 20 yıllık askerlik yaşamının, yaklaşık 5 yılı komutanlıkla, 2,5 yılı ise fiilen muharebe ederek geçmiştir. Bu süre zarfında, insanlık tarihinin tanık olduğu pek çok muharebe şeklini çeşitli cephelerde yaşamıştır. Bütün görevlerinde birinci önceliğini birliklerin eğitimine ve disiplinine, taarruzî bir ruhla yetiştirilmelerine vermiş, katıldığı muharebelerde, hiç bir zaman yenilgi yüzü görmemiş ve askerî harekâta, yaptığı yeniliklerle katkıda bulunmuştur. Trablusgarp Cephesi’nde; emrindeki kuvvetlerin dağınıklığına, silah ve malzemenin derme çatmalığına rağmen askerî bir düzen kurmuş, bunları taktik gereklere göre yönetmiş, emrindekilerin disiplinli birer kahraman olmalarını sağlamıştır. Çanakkale Muharebeleri’nde; yarımadanın ortasından geçen omurga araziyi daima elinde tutmayı esas almış ve muharebelerin burası ile kıyının ilk sırtları arasında, mümkün olduğu kadar omurga arazinin ilerisinde yapılmasını amaçlamış ve başarı ile uygulamıştır. “Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” emri, bu büyük taktik duyarlılığın uygulamaya yönelik kararıdır. O’na göre “komutan, birliğin beyni ve itici kuvvetidir.” Nitekim bu düşünce iledir ki, muharebelerde O’nu daima birliğinin başında görüyoruz. “Muharebede yağan kurşun yağmuru, o yağmurdan ürkmeyenleri, ürkenlerden daha az ıslatır” düşüncesiyle savaşın he safhasında en önde askerleri ile birlikte omuz omuza çarpışmıştır. Mustafa Kemal Çanakkale’de, durumu çabucak kavramak, süratle ve soğukkanlılıkla doğru kararı vermek, inisiyatifini cüretle fakat isabetle kullanmak, sorumluluğu çekinmeden üzerine almak gibi üstün komutanlık vasıfları göstermiş ve savaşın gidişi üzerinde birinci derecede etkili olmuştur. Doğu Cephesi’nde; 16’ncı Kolordu Komutanı olarak, Muş ve Bitlis bölgelerinde, dağlık arazide, geçitlerde, derin karda ve şiddetli soğuklarda özel muharebe şekillerini, geri çekilme ve atılgan karşı taarruzları başarıyla uygulatmıştır. Güney Cephesi’nde ise; 7’nci Ordu ve Yıldırım Ordular Grubu Komutanı olarak, çöl harekâtı ve üstün kuvvetler karşısında uygulanacak taktikler konusunda örnek uygulamaları olmuştur. Askerlikte muharebedeki durum ve şartlara göre inisiyatifini kullanarak kesin karar verebilmek çok önemlidir. Mustafa Kemal, inisiyatifi en iyi şekilde kullanmasını bilen bir askerdir. Bir komutanın verdiği emirler içinde en zor olanı, geri çekilme emridir. Hiçbir komutan geri çekilme emrinin kolay kolay veremez. Fakat çeşitli ihtimaller hesaplanarak yapılan bir geri çekilme harekatı, ileride yapılacak taarruz harekatı için gerekli olacak insan ve malzemenin ana kaynağını teşkil edebilir. Mustafa Kemal, inisiyatifini kullanarak yaptığı en güzel geri çekilme harekâtlarından birisini Suriye cephesinde uygulamıştır. Atatürk, Şam’ın düştüğü 30 Eylül 1918 günü, Humus’ta bulunan emrinde bulunduğu Ordular Grubu Komutanı Liman Von Sanders’in yanına giderek, kuzeye, Halep bölgesine çekilmeyi önerir ve dikkat edilmesi gereken hususları anlatır. Liman Von Sanders’in: “Karar budur, fakat ben nihayetinde yabancıyım. Bu kararı veremem. Ancak memleketin sahipleri verebilir.” cevabı üzerine, Atatürk: hiç çekinmeden bu büyük sorumluluğu üzerine alarak “O halde kararım uygulanacaktır” der ve geri çekilme emrini verir. Suriye cephesinde İngiliz kuvvetleri karşısında uyguladığı bu başarılı geri çekilme harekâtı ile Anadolu’nun güneyden geçiş yolu olan Toros dağları geçitlerine ulaşan yolların kapatılmasını sağlayarak düşman kuvvetlerinin Anadolu içlerine girmesini önlediği gibi Yıldırım Ordular Grubunun yok edilmesini engellemiştir. Yıldırım Ordular Grubunun kurtarılan silah ve teçhizatının daha sonra Adana, Antep ve Maraş savunmalarında kullanılmasını sağlamıştır. İstiklal Harbi Dönemine geldiğimizde ise, Kütahya-Eskişehir muharebelerinde, şartların aleyhimize geliştiği sırada, (18 Temmuz 1921 günü) İsmet Paşa’nın Karacahisar’daki karargâhına giderek durumu incelemiş ve şu emri vermiştir. “Orduyu, Eskişehir’in kuzey ve güneyinde topladıktan sonra, düşman ordusuyla aramızda büyük bir açıklık bırakmak gerekir ki, orduyu derleyip toparlamak ve güçlendirmek mümkün olabilsin. Bunun için Sakarya’nın doğusuna kadar çekilmek yerindedir...” Atatürk’ün verdiği emir büyük bir geri çekilmeyi gerektiren zor bir karardır. Kararın verilmesindeki güçlük bu kadar büyük bir geri çekilmenin askeri gereklerini Türkiye Büyük Millet Meclisinde anlatabilme zorluğundan, mukavemetin ve harbin asıl kaynağı olan millette yaratacağı düş kırıklığından, Yunanlılara ve diğer devletlere güç ve umut verilmesinden ve TBMM Hükümetinin dış ülkelerle müzareke gücünün zayıflamış olacağı düşüncesinden kaynaklanıyordu. Ayrıca bu yurt parçasının düşmana bırakılmasının maddi kayıpları da olacaktı. Bütün bu olumsuzluklara karşılık, askeri zorunluluklarla bu kararı almak zorunda kalmış ve askeri şartları Türk ordusu yararına düzeltmiştir. Liderlik risk ve sorumluluk üstlenmeyi gerektirir. Atatürk, sorumluluk alma konusunda emrinde bulunan herkese daima örnek olmuştur. O’na göre sorumluluğun idrakinde akıl vardır. Gerçek vardır. Sağlam bir mantık, engin bir bilinç vardır. ”Komutanlık vazife ve sorumluluğunu yüklenecek kadar omuzlarında ve özellikle dimağlarında güç bulunmayanların acıklı sonuçlarla karşılaşmaları kaçınılmazdır” diyen Atatürk’ün hareketlerinde ve kararlarında büyük bir cesaret ve soğukkanlılık görülür. Sakarya nehri doğusunda uygulanan askerî harekât, mevzi savunmasıdır. Bu tür harekâtta önemli olan savunma arazisini, özellikle ilk savunma hattını her durumda elde tutmaktır. Fakat Atatürk, Sakarya’da üstün bir düşman karşısında cepheyi zayıf kuvvetle tutmuş, kuvvetin çoğunu elinde ihtiyat olarak bulundurmuştur. Cephe yarıldığında da soğukkanlılığını kaybetmeyerek ”Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” diyerek, yaratıcı zekâsıyla taarruz gücü üstün düşmanı durdurabilmiştir. O zaman değişik ve akılcı bir mevzi savunması olarak ifade edilen bu harekât nevi, daha günümüzde yeni dillendirilen “oynak savunma” anlayışının ilk uygulamalarından birisi olarak değerlendirilmektedir. O, her durumda, özellikle felaket anlarında tehlikeleri gören ve en sağlam kararları vererek, bu kararları uygulayan bir komutandır. Sakarya Savaşından sonra orduyu bir sene bekletişi, İstiklal Harbini; düşmanın yurt derinliklerinde yıpratma doktrini ile sevk ve idare edişi, Başkomutanlık Meydan Muharebesinde kesin sonuçlu imha savaşına karar vermesi, O’nun çeşitli hareket tarzları içerisinden en doğrusunu seçerek cüretle tatbik ettiğinin en güzel örneklerindendir. Genel karşı taarruzun başladığı Başkomutanlık Meydan Muharebesinden sonra Atatürk; dağınık olarak çekilen Yunan birliklerinin toparlanmalarına ve yeni bir savunma mevzii işgal etmelerine imkân vermemek, batılıların ateşkes zorlamalarını bertaraf etmek ve Misak-ı Milli sınırlarının gerçekleştirileceği ortamın yaratılmasını sağlamak maksadıyla, o gün için en uzak noktayı hedef olarak göstermiştir. “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” Bu karar ve emirlerde; bilgi birikimi, deneyim zenginliği, ilkelere bağlılık, cesaret, kendisine ve astlarına güven; askerî stratejilerin olmazsa olmazı olan mekâna, zamana ve kuvvete egemenlik vardır. Atatürk’ün sevk ve idare anlayışında: Gerçekçi olarak durum tespiti yapması, Duruma uygun taktikler belirlemesi, Doğru ve zamanında karar vermesi, verdiği kararı büyük bir enerji ve cesaretle uygulaması, İnisiyatif alması ve alanları cesaretlendirmesi, Kritik yer ve zamanda kritik yerde bulunması, Hesaplı riskleri alması, Astlarını eğitmesi, motive etmesi ve güçlendirmesi ön plana çıkmaktadır. Değerli konuklar, Atatürk üstün muhariplik nitelik ve yeteneğine rağmen, harbi sevmemiş ve mecbur kalmadıkça harp istememiştir. Bu gerçek onun şu sözlerine de yansımıştır: Harp ulusal yaşam mücadelesinin bin bir yönteminden en son başvurulacak olanıdır. Bu da meşru ve haklı, haliyle kurtuluş ve bağımsızlık için yapılanıdır. …Harp, zaruri ve hayati olmalıdır… Milleti savaşa götürünce vicdanımda acı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Lâkin millet hayatı tehlikeye uğramadıkça harp bir cinayettir.” Kazandığı zaferler, gerçekleştirdiği devrimler, bağımsızlık ve cumhuriyet uğruna adanmış bir ömür karşısında göstereceğimiz ve onun karşılığı bence iki kelimede saklıdır. Özen ve Saygı. Sözlerime son verirken, Ölümsüz şahsiyetinin manevi huzurunda saygıyla eğiliyor, silah arkadaşı İsmet İnönü’nün sözleriyle kendisine seslenmek istiyorum; “Devletin banisi ve milletimizin fedakâr, sadık hadimi, İnsanlık idealinin âşık ve mümtaz siması, Eşsiz kahraman, Atatürk; Vatan sana minnettardır.” Aziz atam, Ruhun Şad olsun.”
Daha sonra programda, Babaeski Lisesi Öğrencisi Gizem Çoban, “Atatürk” adlı şiirini, Babaeski Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Cenap Şener ise Atatürk’e Mektup’u okudu. Babaeski Lisesi Öğrencileri, Atatürk’ün Dış Basında yer alan haberlerini ve Yazılı eserlerini sundular.
Program, sinevizyon gösterisi eşliğinde öğrencilerin sahnede Atatürk’ün Anılarını canlandırması ve Atatürk Oratoryosu sunması ile son buldu.
Program sonunda, Kaymakam Mustafa Demir, Garnizon Komutanı İs.Kd. Albay Murat Mayda ve Belediye Başkanı Av. Abdullah Hacı, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Programını hazırlayan İlçe Milli Eğitim Müdürü Cemil Çakıcı, Şube Müdürleri Ahmet Dal, İlker Bayram ve Babaeski Lisesi Müdür, Öğretmen ve de Öğrencilerini kutladı.

TREDAŞ TAN AÇIKLAMA

TREDAŞ Genel Müdürlüğü Tekirdağ İşletme Müdürlüğü sorumluluk alanında;
Köy Hizmetleri kabin çatı onarım ve tadilat çalışması nedeniyle:
12.11.2009 Perşembe günü 08:00-12:00 saatleri arasında 4 (dört) saat süre ile; 100.Yıl Mah. Köy Hizmetleri, Gümrük, Tarım Kredi, Sağlık İl Müdürlüğü, Koşar Petrol, Otelcilik, Yağmur Sit, Doğa Sit, Kardelen Sit, Kültür Sit, Öğretmenler Sit, Mumcu Çeşme Cad, Şenol Kartal Cad, A.Işık Sok, Tahsin Şahinkaya Sok, Muhtarlık Civarı, Nejat Tümer Sokak, Burhan Felek Sok, Okul Sok, Tetikol İlk.Öğ.Okulu, Sedat Celesun Sok, Ali Yücel Sok, Seçkin Evler, Hamit Kaplan Sok, Gazanfer Bilge Sok, Ziya Sok, Caner Sok, Lider Sok, Nazlı Sok ve civarı elektrik kesintisinden etkilenecektir.
Kayı Köyü içindeki OG Direk Deplasesi çalışması nedeniyle:
13.11.2009 Cuma günü 09:00-14:00 saatleri arasında 5 (beş) saat süre ile; Kayı Köyü, Köfteci Ali, Kayı köy girişi Taş Fabrikaları, Kayı Köyü Alt Mahalle ve civarı elektrik kesintisinden etkilenecektir.

GÜRSOYL AR KOLEJİ ÖĞRENCİLERİ ATA’MIZI SAYGIYLA ANDI







Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrılışının üzerinden 71 yıl geçti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da giderek artan bir özlem ve anlam kazanan Cumhuriyet devrimleri ışığında, vatanın kurtarılması için verilen mücadeleyi, onun yaşam felsefesini ve Türk milletine hedef olarak gösterdiği çizgiyi anlamak adına yapılan törenler devam ediyor. Bu bağlamda, Atatürk Haftası ve 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü dolayısıyla bir program düzenleyen Özel Gürsoylar Koleji öğrencileri ve öğretmenleri de hazırladıkları gösterilerle davetlilere duygulu anlar yaşattılar.
Yapılan çalışmalar ve etkinliklerle Atatürk’ü her an içlerinde yaşatan ve onun yol göstericiliğinde ilerleyen Özel Gürsoylar Koleji öğrencileri, düzenlenen programda, onu anladıklarını, gösterdiği hedefleri benimsediklerini ve bunların koruyuculuğunu bir görev bildiklerini belirterek, Ata’yı bir kez daha saygıyla andılar. Saat dokuzu beş geçe Ata’ya saygı duruşuyla başlayan Özel Gürsoylar Koleji 10 Kasım Atatürk’ü Anma Programı, İstiklal Marşı ve Okul Öncesi Grubu öğrencilerinin seslendirdiği şarkılarla devam etti. Daha sonra bir konuşma yapan Gürsoylar Koleji Kurucusu Mustafa Kemal GÜRSOY, yaptığı konuşmasında, Cumhuriyet devrimlerinin aydınlattığı Türkiye’yi, bu vatanda özgürce yaşabilmemizi ve istediklerimizi gerçekleştirebilmemizi Ulu Önder Atatürk’e borçlu olduğumuzu hatırlatarak, Atatürk’ün o günü kurtarmak adına değil, sonraki nesiller için çalıştığını ve geleceğe dönük bir Türkiye’nin temellerini attığını ifade etti. Özel Gürsoylar Koleji olarak da bu anlayışla, günü kurtarmayı hedefleyen değil, geleceği düşünen nesiller yetiştirdiklerini dile getiren GÜRSOY, Türkiye’nin başarıyı ancak bu nesillerle yakalamasının mümkün olabileceğini söyledi.
Günün anlam ve önemini belirten konuşmaların ve şiirlerin ardından, Gürsoylar Koleji öğrencileri Buket ÖZTAPANLAR ve Christina Marie CAPPELLİ, Atatürk’ün ölümü üzerine dünya basınında yer alan yazılardan ve yabancı devlet adamlarının Atatürk için söyledikleri sözlerden İngilizce ve Türkçe olmak üzere bölümler sundular. Atatürk’ün yaşamının ve Kurtuluş mücadelesinin anlatıldığı ATATÜRK BELGESELİ’inden sonra Atatürk Şarkılarını seslendiren Koro yerini alarak davetlilere şarkılar seslendirdiler. Öğretmenlerin ve öğrencilerin birlikte seslendirdikleri Oratoryo ise, coşkulu seslendirilişi ve canlandırılan efe sahnesiyle davetliler tarafından ayakta alkışlandı.
Atatürk bedenen yaşıyormuşçasına duygulu anlar yaşayan ve Atatürk’ü yanlarında hisseden davetliler, onu özlemle anarken şanlı Kurtuluş Mücadelesi vermiş bir ülkenin, içinden Atatürk gibi yüce bir şahsiyeti çıkarmış bir milletin çocuğu olmakla bir kez daha gururlandılar.
Özel Gürsoylar Koleji
Kurumsal İletişim Birimi

TEKİRDAĞ İL GENÇ GİRİŞİMCİLER KURULU BAŞKAN VE BAŞKANYARDIMCILARI SEÇİLDİ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 28.08.2008 tarih 03/84 sayılı kararı ile oluşturulan Genç Girişimciler Kurulu ile eşgüdüm halinde çalışmak üzere tüm illerde oda ve borsalarımızın desteği ile “Genç Girişimciler Kurulları” oluşturulmuştur.
TOBB ve Ticaret ve Sanayi Odaları bünyesinde kurulan Genç Girişimciler Kurulu; Tüzel bir kişilik kazanılmasını sağlamak amacıyla kurulan Genç Girişimcilere ve girişimci adaylarına yerel düzeyde rehberlik eden önemli bir merkezdir. İl Genç Girişimciler Kurulu; genç girişimciliği konusunda genel politikalar geliştiren ve görüş oluşturulmasına katkıda bulunan istişari bir kuruldur. Kurul aynı zamanda genç girişimcilere eğitim, kapasite geliştirme desteği ile girişimci fikirlerini hayata geçirmelerinde destek sağlamak üzere kurulmuştur.
TOBB Tekirdağ İl Genç Girişimciler Kurulu Çalışma esasları çerçevesinde; Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası (Çorlu TSO) Koordinatörlüğünde gerçekleştirilen Tekirdağ İl Genç Girişimciler Kurulu Başkan ve Başkan Yardımcılarının seçildiği toplantı 30.10.2009 Cuma günü Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Salonu'nda gerçekleştirildi.
Tekirdağ TSO, Çorlu TSO, Çerkezköy TSO, Hayrabolu TSO, Malkara TSO , Çorlu TB, Tekirdağ TB, Hayrabolu TB, Malkara TB, Genç Girişimciler Kurulu Üyelerinin oy birliği ile yapılan seçim sonunda; Tekirdağ İl Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Maksut KÜÇÜKDİŞLİ (Çorlu TSO); Başkan Yardımcıları; Hülya PERİN (Çorlu TSO) ve Emrah KILAVUZ (Çorlu TB) seçildiler.
Tekirdağ İl Genç Girişimciler Kurulu Üyeleri; bölgedeki genç girişimcilik potansiyelinin nitelik ve nicelik bakımından geliştirme fırsatı yaratılması hakkında görüş alışverişinde bulundular.
HABER VE FOTO.FATMA MİRAY KARAGÖZ

Keşanlı Yönetici İşadamları Derneği’nin Yemeği yapıldı…


Merkezi İstanbul’da bulunan Keşanlı Yönetici ve İşadamları Derneği’nin her ayın ilk Salı günü gerçekleştirdiği yemek 3 Kasım 2009 Salı günü İstanbul Küçük Çırağan Hotel’de gerçekleştirildi.
Yemeğe Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu ile Hürriyet Gazetesi Yazarı Yalçın Bayer, Vatan Gazetesi Yazarı Can Ataklı ve Keşan Belediye Meclis Üyesi Serdar Dinçer’de konuk olarak katıldılar.
Dernek Başkanı Mehmet Ali Akpınar, Dernek Başkan Yardımcısı Ahmet Eler ve Trakyalı Yönetici ve İşadamları Derneği Başkanı Nail Alım yemekten önce birer konuşma yaparak konuklara ve yemeğe katılanlara “hoş geldiniz” dediler.
Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, başta Demokratik Açılım olmak üzere ülke gündemine dair çeşitli açıklamalarda bulundu.
Can Ataklı’ da, ülke gündeminde yer alan Domuz Gribi ile ilgili konuşarak “Ülkemizde şu aralar bir Domuz Gribi safsatası almış başını gidiyor. Türkiye’ye Domuz Gribi Aşısı ile birilerinin cebine 500 Milyon Dolar kimin cebine gidiyor. Sağlık Bakanlığı bu aşıları Türkiye’ye getiriyor ama ülkenin Başbakanı bu aşıları olmuyor. Bu nasıl iştir. Aşıları getirenler kendileri aşıları yaptırmayanlar da kendileri bu nasıl iştir” dedi.
Yalçın Bayer’ de, Keşanlı Yönetici ve İşadamları Derneği’nin organizasyonun güzel bir organizasyon olduğunu belirterek “Sizlerin bu derneğe verdiği emek çok önemli. Sizlerle bir Trakyalı olarak tanışmaktan ve beraber olmaktan mutlu oldum. Bu tür etkinlikler çok önemlidir. Hele hele gurbette yaşayan insanların bir çatı altında toplanması ve zaman zaman bir araya gelmeleri de çok güzeldir. Bu tür etkinliklerinizin daha da gelişerek artmasını temenni ediyorum. Basın mensubu olarak bizler de sizlere gerekli desteği vermeye her zaman hazırız” şeklinde konuştu.
Trakyalı İşadamları ve Yöneticiler Derneği Başkanı Nail Alım’ın da katıldığı yemekte, Keşanlı İşadamları ve Yöneticiler Derneği Başkanı Mehmet Ali Osman Pamukoğlu’na plaket takdim etti.
Yemek geç saatlere kadar neşe içersinde geçti.
Yemeğe katılan Hürriyet Gazetesi Yazarı Yalçın Bayer’de 6 Kasım tarihli Hürriyet Gazetesi’nde köşesinde katıldığı bu yemekten bahsetti.
Bayer’in konuyla ilgili yazısı şöyle ;
Yalçın BAYER
ybayer@hurriyet.com.tr

Sakın uyumayın Pamukoğlu: Türkiye'nin 'Nefes' filmine ihtiyacı vardı
HAK ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu'nu önceki akşam Keşanlı Yönetici ve İşadamları Derneği'nin ‘Küçük Çırağan Oteli'nde dinledik. ‘Başı dik devlet, onurlu millet!' sloganını kullanan partisinin amblemi ‘Anadolu kartalı'. Bu rozetlerden dağıttı. “Siz ülkenizin şerefini koruyun, o sizin geleceğinizi korur” dedi. Sorulara özetle şu yanıtları verdi:
(Önce nasıl bir örgütlenme?) “62 il ve 275 ilçede imece usülü ile ‘halk tipi'...
Üyelerin çoğu CHP, MHP ve DSP ağırlıklı; son zamanlarda AKP'liler de gelmeye başladı. 67 bin üyemizin yaş ortalaması 18-35 arasında.” (Ne yapıyorsunuz?) “II. seri mitinglere Bolu, Düzce, Adapazarı, Merzifon'dan başladım, 27 Aralık'a kadar 27 ili tamamlayacağım. İklim hiç önemli değil, köy ve belde düzeyinde yüz yüze geliyorum halkla. Amacım aydınlatmak, bilgi vermek ve insanları düşünmeye sevk etmek.” (Bir parti ne demektir?) “Partiler, Nuh'un gemisine benzer. Bütün türler geliyor. Türkiye'de siyaset çıkar amaçlı. Gelenlerin aralarında hastalıklı tipler var. Onları da biz atıyoruz. Her parti evrimden geçer. Gerçek inançlı, idealist insanlar kalır geriye. Bu, dünyada da böyle. Türkiye'de 60 parti var diyorlar. Aslında yok öyle bir şey. Sadece Meclis'teki partiler var.
(‘Nefes' filmindeki komutan -Mete Horozoğlu- Osman Pamukoğlu mu?) “Senarist Hakan Evrensel, teğmenken ordudan ayrılmış. Meraklı bir genç. ‘Güneydoğu'dan Öyküler' adlı bir kitabı var; önsözlerini İlhan Selçuk ve Emin Çölaşan yazmış. Tümgeneralken bana geldi. Kendisine videolar gösterdim, Dağ ve Komando Tugayı'nın operasyonlarını izlemiş... Türkiye'nin böyle bir filme ihtiyacı vardı. Bütün mesajları vermiş; tarihler de doğru (1992-93). Filmdeki çatışma sahnelerinin biz binlercesini yaşadık; bir gecede onun gibi üç-dört çatışma oluyordu. Halk, ülkenin sadece top tüfekle değil, yürekleriyle de savunulduğunu bir anlasa?..” (TSK'da neler oluyor?) “Orduda hiçbir sorun olmaz. Ordu sabırlıdır. Ordular her zaman güçlüdür. Türk kültüründe, askere giderken davul-zurna çalınır ve ele kına yakılır. Ordunun gücü buradadır. Sorun, duruş ve tavırdadır. Biri de disiplinli yapısıdır. Ordu, silahla savaş kazanmaz, disiplinle kazanır.” (Subaylarda sorun var mıdır?) “Washington, Brüksel, Napoli bağlantılı diyeyim... ABD ve AB kontrolünde... 1980 öncesinde her iki tarafa (sağ-sol) da silahı bunlar verdi. MHP'yi de ABD kandırdı. Ama sizler sakın uyumayın.”
TRAKYALI İŞ ADAMLARI VE YÖNETİCİLER DERNEĞİ’NİN
DERNEK BİNASI AÇILDI
Öte yandan Trakyalı İşadamları ve Yöneticiler Derneği’nin dernek binası da 07 Kasım 2009 Cumartesi günü saat 14.00’te İstanbul-Bakırköy Kartaltepe, General Şükrü Kanatlı Cad. 18/3'teki Gülep Apartmanında Dernek Başkanı Nail Alım ve konukların katılımı ile hizmete girdi.

9 Kasım 2009 Pazartesi

Lüleburgaz teröre karşı birleşti


Lüleburgaz'da Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Dergisi Lüleburgaz İlçe Temsilciliği tarafından düzenlenen, bölünmeye ve bölücülüğe hayır, birlik ve beraberlik yürüyüşü yapıldı.Hükümet Konağı önünde toplanan katılımcılar İstanbul Caddesi, İstasyon Caddesi ve Fatih Caddesi üzerinden basın açıklamasının yapılacağı Kongre Meydanı’na kadar yürüdüler.Yürüyüşe katılan vatandaşlar "Türk-Kürt kardeştir, ayrıcılık yapan kalleştir", "Mecliste PKK istemiyoruz", "Askere uzanan eller kırılsın" sloganlarını attılar.Kongre Meydanı’nda Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Dergisi Lüleburgaz İlçe temsilcisi Furkan Altınkaya basın açıklaması yaptı.Altınkaya açıklamasında şunları söyledi:"Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bölmeye çalışanlar, insanımızın birlik ve dirliğini, aynı zamanda birlikte yaşama ülküsünü yok etme çabası içinle olanlar, yüce milletimizi bir araya getiren din, dil, vatan ve bayrak gibi temel değerlerimizi yok sayanlar, bu vatan için şehit edilmiş, gazi olmuş binlerce evladımızı hiçe sayan gafiller, bölücü başı bebek katilini baş tacı yapanlar! Size sesleniyoruz.Geçtiğimiz günlerde PKK terör örgütüne mensup olan ve bölücü başının talimatıyla seçilen terörist grubun üniformalı eşkıyalarını birer kahraman gibi karşılayan PKK sempatizanları, bu terör örgütünün siyasi kanadı olan DTP'nin milletvekilleri ve bu ülkeyi bölme planları yapan emperyalist şer odaklarının bu tehlikeli oyununa alet olmayacağız. Biz millet olarak 150 yıldan beri devam eden ve sürekli olarak, bölüm bölüm sahneye koyulan bu oyunları bozmaya kararlıyız. Osmanlı Devleti'ni savaşlarla yıkamayan İngilizler, bu ülkeyi içine ajanlarını sokarak parçaladılar. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan hemen sonra ülkemizin güneyinde ve doğusunda isyanlar çıkarttılar. Tarih, tekrar ediyor, bize bu tür kötü olayları yeniden yaşatıyorlar. Bizi yönetenlerin gaflet ve dalalete düşmemelerini, tarihimize yakışan davranışlar göstermelerini istiyoruz.Türkiye Cum-huriyeti’nin tarihi ve coğrafi yapısı, emperya-listleri her zaman tedirgin etmiş, etmeye de devam edecektir. Bir taraftan Kafkaslar, diğer taraftan Balkan devletleri, öbür yandan da Orta Doğu’yla tarihi, kültürel ve ekonomik bağlarımız vardır. Güçlü bir Türkiye, emperyalistler için büyük bir engel teşkil ediyor.Birinci Dünya Sa-vaşından beri, bu ülkenin güneyinde Kürdistan, doğusunda Ermenistan hayalleri kuran emperya-list devletlerin, sözde ha-ritalar dolaştırdıklarını biliyoruz. Kürt Türk'ün öz be öz kardeşidir. Bu kardeşlik baki kalacaktır. Terör sorunu, Kürt sorunu gibi gösterilmekle ayrımcılık yapılmaktadır. Bu bilinçte hareket eden Türk Milleti, her karışı şehit kanlarıyla yoğrulmuş olan bu vatanı, atalarımız nasıl savunduysa bugün de aynı şekilde savunma azminde ve kararlılığındadır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır. İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy ne güzel söylemiş: Kim bu cennet vatan uğruna olmaz ki feda, Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, Canı, cananı bütün varımı alsın da hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda, Cenab-ı Hak birliğimizi ve dirliğimizi daim etsin. Bizlere, vatana hıyanet edenlerden değil, hizmet edenlerden olma şerefini nasip eylesin. Bu anlamlı yürüyüşe katıldığınız için hepinize çok teşekkür ederim."Yürüyüşe, Lüleburgaz Belediye Başkanı Emin Halebak, şehit aileleri ve yaklaşık bin 500 kişi katıldı

KAYNAK:LÜLEBURGAZ HÜR FİKİR GAZETESİ

LüleBurgaz ilçesinde Kurtuluş coşkusu


Kırklareli iline bağlı Lüleburgaz'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 87'üncü yıl dönümü düzenlenen törenlerle kutlandı. Coşku dolu kutlamalar renkli görüntülere sahne oldu. Lüleburgaz'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 87'nci yılı törenleri saat 9.00'da Hükümet Konağı önüne çelenk koyulmasıyla başladı. Kongre Meydanı'nda devam eden kutlamalar, öğlen saatlerine kadar sürdü. Kongre Meydanı'ndaki kutlamalara Kırklareli Milletvekili Tansel Barış, Kaymakam Lütfullah Gürsoy, Belediye Başkanı Emin Halebak, Garnizon Komutanı Şenol Alparslan, İlçe Emniyet Müdürü Emir Bilgeç, belde belediye başkanları ve diğer protokol üyelerinin katılımıyla yapıldı. Daha sonra Kaymakam Lütfullah Gürsoy, Belediye Başkanı Emin Halebak ve Garnizon Komutanı Şenol Alparslan, tören aracıyla halkı ve protokolü selamladı. Yüzünde, esaret günlerini temsilen siyah örtü bulunan gelinin, kahraman Türk Ordusu'nu temsil eden subayımız tarafından kurtarılması ve zincirlerinin kırılmasıyla tören başlamış oldu. Öğrencilerin günün anlam ve önemiyle ilgili şiirler okuduğu törende Lüleburgazlı şair Bektaş Yavuz da 8 Kasım isimli şiirini okudu. Törende Belediye Başkanı Emin Halebak da bir konuşma yaptı. Halebak konuşmasında, bağımsızlığın önemine dikkat çekerek, "bizim kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktur, ancak sizin bizim topraklarımızın bir karışında gözünüz varsa gözünüzü oymayı da biliriz" şeklinde konuştu. Törende, Düvenciler Lisesi Halk Oyunları Ekibi, Kırklareli yöresine ait Halkoyunu oynadılar. Tören, askerlerimiz, okullarımızdan öğrenciler ve belediye araçlarının geçişiyle son buldu.

KAYNAK:LÜLEBURGAZ HÜR FİKİR GAZETESİ

Tekirdağ'da 38 bin işyeri 169 bin işçi var

Tekirdağ Valiliği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Hizmet Alanı'nın ildeki durumuna ilişkin önemli bir çalışma hazırladı.
KAÇ KİŞİ İŞTEN ÇIKARILDI?
İl genelindeki işyeri ve işçi sayılarından, kapanan ve açılan işyeri sayılarına, iş kazalarından, işyerlerine verilen idari para cezalarına kadar geniş bir yelpazede hazırlanan istatistiki çalışmaya göre; Tekirdağ merkez, ilçe belde ve köylerinde işçi çalıştıran toplam işyeri sayısı 38 Bin 408 olarak belirlenirken, il genelindeki toplam işçi sayısı ise 169 Bin 579 olarak tesbit edildi. 2009 Yılı'nın ilk 8 ayını kapsayan çalışmaya göre; topluca işten çıkarılan işçi sayısı 5 Bin 462 oldu.
AÇILAN-KAPANAN İŞYERİ SAYISI
Aynı çalışmada yer alan istatistiklere göre, 2009 Yılı ilk 8 ayında kapanan işyeri sayısı 295 olurken, açılan işyeri sayısı ise, şaşırtıcı bir artışla 6 bin 943 oldu. Bu zaman diliminde işletme belgesi talebinde bulunan sayısı 87 olurken, işletme belgesi verilen işyeri sayısı ise 52 oldu.
15 KİŞİ ÖLDÜ, 1229 KİŞİ YARALANDI
Tekirdağ merkez, ilçe belde ve köylerindeki işletmelerde yaşanan iş kazalarının da açıklandığı rapora göre; 2009 Yılı ilk 8 ayında toplam 1229 iş kazası meydana geldi. Bu kazalarda toplam 15 işçi hayatını kaybederken, 8'i uzuv kaybı, 94'ü ağır yaralamalı ve 1112'si de hafif yaralamalı olarak, resmi kayıtlara geçti.
141 İŞYERİNE 624 BİN TL CEZA
Fabrikalara ilişkin denetim sonuçlarına da yer verilen raporda, denetlenen işyerlerinden 141'ine, görülen aksaklıklar nedeniyle toplam 624 Bin 573 TL idari para cezası verildi. Verilen cezaların büyük bir bölümünü, çevreyi kirletme ve sigortasız iş çalıştırma suçları oluşturdu.
782 ŞİKAYET BAŞVURUSU
İşçi şikayetlerinin de istatistiklendirildiği çalışmaya göre; 2009 Yılı'nın ilk 8 ayında müracaat eden toplam işçi sayısı 782 olurken, bu şikayetlerin 120'si işçinin lehine, 159'u da işyerinin lehine sonuçlandı. İş Teftiş Grup Başkanlığı'nda sonuçlanmayı bekleyen şikayet sayısı ise 502 oldu.
KAYNAK:ÇERKEZKÖY HABER GAZETESİ

Buldurana 50 Bin TL ödül var!


Tekirdağ iline bağlı Çerkezköy ilçesinin Kapaklı Beldesinde meydana gelen Hırsızlık olayınla ilgili olarak Jandarma ekipleri, geçtiğimiz hafta, çarşaf ve maskelerle Kapaklı Kuyumcusu'nu soyup, soygunda kullandıkları aracı da, güvenlik kamerası görüntüleri ile birlikte ateşe veren zanlıların eşgalini belirlerken, işyeri sahibi Nuri Eroğlu'ndan da sürpriz bir vaad geldi.
NOTER HUZURUNDA ÖDÜL VERECEĞİZ
Güvenlik güçlerinin çok titiz bir çalışma yürüttüğünü söyleyen Nuri Eroğlu, "Biz de, bu çalışmaları desteklemek için, doğru ihbarda bulunanlara 50 Bin TL ödül verme kararı aldık. Soyguncuları yakalatacak doğru bilgi vererek, güvenlik güçlerinin işini kolaylaştırana, Noter Huzuru'nda 50 Bin TL ödül vereceğiz." açıklamasını yaptı.
6 KİLO ALTIN ÇALMIŞLARDI
1 Kasım Pazar Günü gerçekleştirilen soygunda, biri çarşaflı, diğeri ise kar maskeli iki kişi, silah zoruyla, kuyumcuyu etkisiz hale getirip, 6 kilo altını gasp etmişti. Güvenlik kamerasının bağlı olduğu bilgisayar kasasını almayı da ihmal etmeyen soyguncular, soygun yaptıkları aracı da Tepe emlak Konutları mevkiinde ateşe vermiş, kısa sürede küle dönen aracın, İstanbul'un Gazi Osman Paşa Mahallesi'nden çalıntı olduğu belirlenmişti
HABER VE FOTO:ÇERKEZKÖY HABER GAZETESİ

TEKİRDAĞ VALİSİ VE EŞİ BÜST VE AKILLI TAHTA AÇILIŞI YAPTI








Türkiye Yardımseverler Derneği tarafından Tekirdağ İl Özel İdare 80.Yıl Cumhuriyet İlköğretim Okulu bünyesinde kurulan anasınıfı, Atatürk Büstü ve akıllı tahtanın açılışı Tekirdağ Valisi ve eşi Zehra KEMELEK in katılımı ile gerçekleşen törenle yapıldı.
Törende ;Yardımseverler Derneği Tekirdağ Şubesi Başkanı Neslihan GÜRCANLAR konuşmasında Ankara dan gelen Genel Başkanımız Birsen ERDEM, İstanbul dan gelerek derneğimizin bir bütün olduğunu hissettiren Beyoğlu, Beykoz, Eyüp, Kartal, Lüleburgaz ve Çorlu Şubelerimiz gerçekten biz bir bütünüz bizleri yalnız bırakmadınız diyerek; Türkiye Yardımseverler Derneği Genel Merkezi 154 şubesiyle Milli Eğitim Bakanlığı ile başlatmış olduğu 81 yıl 81 il 81 anasınıfı projemizi Sayın Valimiz Zübeyir KEMELEK ve saygıdeğer eşleri Zehra KEMELEK himayelerinde başlatmış ve bitirmiş bulunuyoruz. Genel Merkezimizin öncülüğünde Türkiye Yardımseverler Derneği onurlu geçmişine layık çalışmalar yapmaktadır. Kuruluşumuzdan bu yana eğitime büyük önem vermiş önceliği her zaman eğitimli gençlerin yetişmesi için kullanmıştır. Eğitime küçük yaşlarda başlanmasının önemini bilen derneğimiz Tekirdağ Şubemizin gönüllü üyeleri, bağış yapan hayırsever can dostları ile bu proje gerçekleştirilmiştir. Bu projemize katılarak bizlere bağışta bulunan Sayın Günay KARAEVLİ anasınıfı, Sayın Hüner KALEM Atatürk Büstü, Sayın Şerife IŞIN Akıllı Sınıf Teknolojik Donanımlarının yapımını üstlenmişler kendilerine sizlerin önünde sonsuz teşekkür ediyorum. Çalışmalarımızda her zaman yanımızda olan değerli üyelerimiz ve siz Tekirdağlı can dostlarımız bizlerin her zaman yanındasınız hiçbir zaman bizleri yalnız bırakmayın ki bu çalışma azmimizle daha çok şeyler yapalım. Bizlerin her zaman yanımızda olduğunuzu hissettiriyorsunuz bundan sonrada hep yanımızda olun dedi.
Türkiye Yardımseverler Derneği Genel Başkanı Birsen DEMİR; Türkiye Yardımseverler Derneği 19 Şubat 1928 yılında Cumhuriyetimizin yapılanma sürecinde sosyal hizmetlere duyulan gereksinim sonucunda kurulmuş sosyal yardım amaçlı derneklerden biridir. 1940 yılından itibaren kamı yararına çalışmaktadır. Kamu yararına çalışma özelliğini bu güne kadar muhafaza etmiştir. Yardımseverler Derneği hizmetlerinin devamlılığını sağlayan mali kaynaklarını kendi imkanlarıyla ve halkımızın güven ve desteği ile yaratmış hizmet götürdüğü hedef kitlesine daima doğru yer ve doğru zamanda ulaşmayı başarmıştır. 154 şubemizle bugün ülkemizde ihtiyaç duyulan sosyal yardım , eğitim sağlık, çevre gibi konularla kendi üzerine düşen görevi büyük bir başarı ile sergilemiştir. En büyük özelliklerinden biride Ulu Önder Atatürk ten isim almış olmasıdır. Bugünde burada Türkiye Yardımseverler Derneğinin bir eğitim çalışması olarak 81 yılında gündeme getirdiği 81 yıl 81 anasınıfı donanımı nedeniyle toplanmış bulunuyoruz. Tabii ki bizim en büyük desteğimiz gurumuz halkımızın bize karşı duymuş olduğu güven ve itimattır, Türkiye Yardımseverler Derneğini 81 yıldır yaşatan halktır dedi.
Özel İdare 80 nci Yıl Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürü Gülyüz AKGÜN konuşmasında bir öğretmenim demişti ki; çocuklar inanmanın gücünün yanına çabayı eklerseniz, gerçekten inandığınız şeylere sahip olursunuz. Onların yanına da coşkuyu katarsanız, hayat hep güzelliklerini getirecektir. Daha kaliteli eğitim sunma çabalarımıza coşkuyla katılan saygıdeğer bağışçılarımız; yolumuza kattığınız ışık için çocuklarım, öğretmenlerim ve velilerimiz adına şükranlarımı sunuyor sessizliği yanıt kabul etmeyen, yoklukları var edene değin uğraşan siz bağışçılarımızın, örnek teşkil etmesini umuyorum dedi.
Sayın Valimiz Zübeyir KEMELEK; biraz önce değerli konuşmacılarımız söz ettiler, Türkiye Yardımseverler Derneği nasıl bir dernek , ne tür faaliyetlerde bulunmuş ama çok mütevazi anlattılar. Türkiye Yardımseverler Derneğinin asıl esin kaynağı İstiklal Harbinde cepheye mermi taşıyan kadınlardır . Onlardan esinlenerek 1928 yılında kurulmuştur. Türkiye Yardımseverler Derneği ülkemizde her dönemde çok önemli hizmetlerde bulunmuştur. İlimizde yürüttükleri çalışmalardan dolayı da başta Birsen hanım olmak üzere tüm dernek üyelerine çok teşekkür ediyorum, dedi.

JANDARMA KOMUTANLARINDAN TEKİRDAĞ VALİSİ KEMELEK E ZİYARET


Jandarma Genel Komutanlığı Denetleme Başkanı Korgeneral Fikret DEMİRTAŞ ve İstanbul Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral İbrahim YAŞAR, Tekirdağ Valisine makamında nezaket ziyaretinde bulundular.

ÇORLU İLÇESİNDE SU KESİNTİLERİ SONA ERİYOR



Çorlu Belediyesi İşletme ve İştirakler Müdürlüğü su borularının bakım ve onarım çalışmaları esnasında yapılan su kesintilerini en aza indirgemek amacıyla çalışmalar yapıyor.
Su işlerine bağlı ekipler Muhittin ve Reşadiye mahallesini ayıran Şinasi Kurşun Caddesi 100. Yıl Lojmanları Önüne su vanaları ekliyor. Eklenen yeni vanalar sayesinde bakım ve onarım ekipleri bölgesel kesintiler uygulayarak çalışmalarını yürütebilecekler. Atatürk Bulvarı, Omurtak Caddesi, Devlet Hastanesi ve Bahçelievler Su Kulesine kadar oluşan bölge tesis edilen vana tarafından kontrol edilecek ve Kuleden su kesintisi yapılmayacaktır.
İşletme ve İştirakler Müdürlüğü’nün çalışmalarını değerlendiren Çorlu Belediye Başkan Yrd Ahmet Sarıkurt, “Ekiplerimiz Çorlu’nun suyla ilgili sorunlarını çözmek için çalışmalar yürütüyor. Su sisteminin eski olmasından kaynaklanan sorunlar var. Arızaların meydana geldiği durumlarda bakım ve onarım çalışması yapılabilmesi için su kesintisi yapılması gerekiyor. Su kesintilerini dar bir alanla sınırlı tutmak ve kesinti sürelerini azaltmak için su sistemine yeni vanalar monte ettik. Bundan sonra yapılacak çalışmalarda su kesintileri dar bir alanda uygulanacağı için vatandaşlarımızın mağduriyetleri de sona erecek. İlçemizin diğer noktalarında vana tesisi için çalışmalar başlattık. Çalışmalarımız bittikçe vatandaşlarımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz. Bu süreçte vatandaşlarımızın gösterdiği anlayıştan dolayı teşekkür ediyoruz.”diye konuştu.
HABER VE FOTO:FATMA MİRAY KARAGÖZ

ÇORLU ZABITASI SEYYAR SATICILARA GÖZ AÇTIRMIYOR




Çorlu Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri yaptığı denetimlerde kaçak çalışan seyyar satıcıları tespit ederek ceza kesiyor.
Zabıta ekipleri ilçe genelinde yaptığı denetimler sırasında tespit ettiği seyyar balık satıcılarına ceza keserek araçlarındaki balıklara el koydu. Kaçak olarak seyyar satıcılık yapan şahıslara ceza kesilirken araçlarda bulunan 100 kg. balığa el konuldu. Üç araçtan toplanan balıklar israf olmaması amacıyla Çorlu Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü bünyesinde bulunan hayvan barınağına götürüldü.
Hayvan barınağında çalışan görevliler zabıta aracının kasasında bulunan balıkları teslim aldıktan sonra barınakta bulunan verildi. El konulan balıkların teslim edildiği hayvan barınağında 300’den fazla köpek bulunuyor.
HABER VE FOTO:FATMA MİRAY KARAGÖZ

Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikal edişinin 71. yılında şükran ve minnet duygularıyla anıyoruz


Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve örnek alınan bir ülke haline getiren Atatürk, “Benim naçiz bedenim elbet bir gün toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” sözüyle ülkemizin aydınlık geleceğine olan inancını dile getirmiştir. 71 yıl önce maddi varlığıyla aramızdan ayrılan Atatürk, eserleri ve düşünceleriyle kalplerimizde sonsuza dek yaşayacaktır. Atatürk’ü andığımız bu önemli ve anlamlı günde Atatürk’ün en büyük mirası olan Türkiye Cumhuriyeti’ni ileri taşımak, Atatürk İlke ve İnkılâplarını yaşatmak en büyük görevimizdir.
Atatürk’ün bizlere çizdiği hedeften ayrılmayacağımıza ve Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek yaşatacağımıza söz veriyoruz.

MEHMET ÖZCAN “ATATÜRK’ÜN 71.ÖLÜM YILDÖNÜMÜMDE DAHA ÇOK ÖZLÜYOR VE MİNNETLE ANIYORUZ”


Keşan Belediye Başkanı Opr.Dr. Mehmet Özcan’ın Atatürk’ün 71.yıldönümü olan 10 Kasım’la ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada Türk Milleti’nin Atatürk’ü ölümünün 71.yılında daha çok özlediğini ve minnetle andığını söyledi.
Özcan’ın konuyla ilgili yaptığı açıklama şöyle;
“Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 71. yılında ulus olarak derin üzüntü içerisindeyiz.
Yaşadığımız her geçen gün ve ülkemizin yaşadığı bu günkü şartlar ; O’nun değerini bir kat daha arttırmaktadır. Onun fikirleri ve eserleri bizler var oldukça daima yaşayacaktır.
Dünya tarihi birçok devlet adamı yetiştirmiştir; her biri yaşadıkları dönem ile tanınır ve anılırlar. Ancak; bir tek devlet adamı vardır ki; adı yaşadığı yüzyılı aşmış ve dünya tarihine altın harflerle yazılmıştır. Böyle bir lidere sahip olmakla Türk ulusu olarak duyduğumuz onur hiçbir şey ile kıyaslanamaz.
Bugün bizler, Büyük Atatürk’ün göstermiş olduğu hedeflere, yine O’nun azminden, ilke ve devrimlerinden aldığımız güç ile ilerliyoruz. Türk milleti var oldukça bu yolda ilerlememizi ve bizlere göstermiş olduğu hedeflere ulaşmamızı hiçbir güç engelleyemeyecektir.
Bu duygu ve düşünceler ile aramızdan ayrılışının 70. yılında Büyük Atatürk’ü özlem ve rahmetle anıyorum"

Pazaryeri Projesi içinde tapusu bulunan esnafla toplantı yapıldı.


Keşan Belediyesi tarafından yapımı düşünülen Yeni Pazaryeri Projesi içinde tapusu kendilerine ait 11 işyeri sahibi ile (09.11.2009) tarihinde toplantı düzenlendi.
Saat 17.00’de Keşan Belediye Meclis Toplantı Salonu’nda başlayan ve Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, Belediye Başkan Yardımcısı Cemil Kılavuz ve işyeri sahiplerinin katıldığı toplantıda, belediyenin işyeri sahiplerine yerlerine karşılık projede vermeyi düşündüğü dükkanlarla ilgili görüş alışverişinde bulunuldu.
Özcan, uygulanacak bu proje için burada tapusu kendilerine ait olan işyeri sahipleri ile anlaşmak için her türlü zemin aradıklarını ve bugüne kadar birçok toplantı gerçekleştirildiğini belirterek “Bu konuda esnaflarımızla bir sorun yaşamayacağız. Bizim amacımız buradaki insanlarımızı da mağdur etmeden projemizi uygulayabilmektir” dedi.
HABER :ALPER AVCI

8 Kasım 2009 Pazar

ANKARA EKİN TİYATROSU KEŞAN’A GELECEK


Keşan Belediye Başkanlığı Kültür etkinlikleri çerçevesinde 13 Kasım
2009 cuma günü Keşan’a gelecek olan Ankara Ekin Tiyatrosu gündüz saat 13.00 ve 14.00’de çocuklara yönelik olan “Şarkıcı’’ adlı oyunu ve aynı gün akşam 19.30’da büyüklere yönelik olan “Heccav’’ adlı oyunu sergileyecektir.
Kültür Merkezi’nde sergilenecek “Şarkıcı’’ adlı çocuk oyunu ücretsiz olup, büyüklere yönelik “Heccav’’ adlı oyunun biletleri 10 ve 5 TL bedelle Keşan Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu, Kipa ve Cem Market’ten temin edilebilir.
HABER VE FOTO:ALPER AVCI

Depremden Korunma Yolları Konulu Konferans

04.11.2009 Çarşamba günü Tekirdağ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Gençlik Merkezi tarafından organize edilen ‘’Depremden Korunma Yolları’’ konulu konferans Pr.Dr.Övgün Ahmet ERCAN tarafından verildi.
Valilik Kültür Merkezinde gerçekleştirilen Konferansa Vali Yardımcıları, Gençlik ve Spor İl Müdürü, Üniversite öğretim görevlileri, Belediye yetkilileri, çeşitli kurum ve kuruluş temsilcileri, öğrenci ve Gençlik Merkezi üyesi gençler katıldı.. Pr.Dr. Övgün Ahmet ERCAN, depremden korkulmaması gerektiğini, depremin mevsimler kadar doğal bir olay olduğunu, sadece insanların tedbirli olması gerektiğini vurguladı. Tekirdağdan geçen fay hatları, Tekirdağda deprem riski, depreme dayanıklı konutların inşa edilmesinin önemi hakkında bilgi veren Pr.Dr.ERCAN; eski Türk evlerindeki mimari esasların günümüzde de uygulanması gerekir dedi. Büyük bir katılımla gerçekleşen konferansta Prof.Dr. ERCAN Tekirdağın yaşamak için çok güzel bir yer olduğunu insanların bunun kıymetini bilmeleri gerektiğini, her zaman deprem korkusuyla yaşamak yerine gerekli tedbirlerin alınmasının ve uzmanların görüşlerine önem verilmesinin yararlı olacağını söyledi. Özellikle binalardaki Mühendislik ve yapım hataları ile eksik malzeme kullanılmasının can ve mal kaybına neden olduğunu belirtti. Konferansın sonunda Gençlik ve Spor İl Müdürü Şevket DEMİRKAYA Pr.Dr. Övgün Ahmet ERCAN ‘a günün anısına plaket sunarak teşekkür etti.

7 Kasım 2009 Cumartesi

Hastaneler domuz gribine karşı tedbirlerini artırdı

Tekirdağ iline bağlı Çorlu ilçesinde bulunan Hastaneler vatandaşları Domuz gribine karşı uyarıyor.Çorlu Devlet Hastanesi domuz gribine karşı korunuyor
Çorlu Şifa Hastanesi’nde hastalara ve ziyaretçilere domuz gribine karşı
bilgilendirici broşür dağıtılıyor.
Türkiye’de artan domuz gribi vakalarından sonra hastanelerde alınan tedbirler daha da artırıldı.
Çorlu Devlet Hastanesinde de domuz gribinden korunmak için tüm personel maske takmaya başladı.
Öte yandan Çorlu Şifa Hastanesi’de gelen hasta ve yakınlarına giriş kapısında özel olarak hazırlatılmış domuz gribinden korunma yollarını içeren bir broşür dağıtıyor.
Türkiye’de yazılı ve görsel basında, sokakta, evlerde, okullarda yani kısaca her yerde aşı polemiği yaşanırken, domuz gribi dalga dalga yayılmaya devam ediyor. Domuz Gribini, bazı kesimlerin lanse ettiği gibi “normal gripten farkı yok, korkmayın” şeklinde çok hafife almamak gerek. Unutmamak gerek ki, son 1 haftada sadece Türkiye’de onlarca kişinin ölümüne sebep olmuş bir virüs var ortada. Bu virüsün sebep olduğu hastalığın en üst seviyede bir salgına dönüşmemesi içinde en dikkat edilmesi gereken dönemdeyiz.
Hac gidiş dönüşleri ve kış mevsiminden dolayı; risk grubunda olan hatta olmayan herkes gereken tüm önlemleri almalıdır. Aşı konusunda yaşanan polemiklerden dolayı herkesin kafası karıştı. Aşı olmayı düşünenlerde artık kararlarında vazgeçmiş durumdalar. Aşı olmayı düşünmeyenler kesinlikle temizlik, hijyen ve beslenmelerine dikkat etmelidirler.
Domuz Gribi: İnfluenza A virüsünün neden olduğu ve domuzlarda salgınlara neden olan bir solunum hastalığıdır.
Belirtiler normal insan gribi belirtilerine benzer ve
• Ateş • Öksürük • Boğaz ağrısı • Burun akıntısı • Vücut ağrıları
• Baş ağrısı • Titreme halsizlik bazı vakalarda kusma ve ishal bildirilmiştir.
Geçmişte zatürre ve solunum yetmezliği gibi ciddi hastalık ve ölümlere neden olduğu bildirilmiştir.
İnsandan insana nasıl bulaşır?
Domuz Gribinin A/(H1N1), mevsimsel gribin bulaştığı gibi bulaşmakta olduğu düşünülmektedir. Kişiden kişiye genellikle öksürme, hapşırma gibi solunum yoluyla bulaşır. Bazen de hasta insanların ağız ve burunlarına temas etme yoluyla da bulaştığı bildirilmiştir. Hasta bir kişinin öksürüğü ya da hapşırığından çıkan damlacıkların masa gibi bir yüzeye temas etmesinin ardından başka bir kişinin bu masaya elle dokunması, ardından ellerini yıkamadan gözlerine, ağzına veya burnuna dokunması sonucu hastalık kişiden kişiye geçebilir. Hasta kişi, hastalık belirtileri görülmeden 1 gün önceden başlayarak; hastalandıktan sonraki 7 gün ve daha fazla gün boyunca bulaştırıcıdır. Bu da kişinin domuz gribi hastalığına yakalandığını daha henüz öğrenmemişken bulaştırıcı olduğunu göstermektedir. Çocuklar, özellikle küçük çocuklar, potansiyel olarak daha uzun süre bulaşıcı olabilir.
Hastalığa yakalanmamak için ne yapmak gerekir?
İnsanlar için geliştirilmiş bir aşısı henüz yoktur. Hastalıktan korunmak için rutin önlemleri uygulamak gerekir.
Bu önlemler:
• Öksürdüğünüzde ya da hapşırdığınızda ağzınızı ve burnunuzu bir kağıt mendille kapatınız. Kullandığınız mendili hemen çöpe atınız.
• Öksürdükten veya hapşırdıktan sonra ellerinizi bol su ve sabunla yıkayınız. En az 15 ila 20 saniye yıkama önerilir. Alkolle temizleme de tercih edilebilir.
• Ağzınıza, burnunuza ve gözlerinize dokunmaktan kaçının. Çünkü virüs ellerinizle başka kişilerle tokalaşma yoluyla da bulaşabilmektedir.
• Hasta kişilerle yakın temastan kaçının.
• Genel sağlığınıza dikkat ediniz.
• İyi uyuyun, fiziksel aktivitelerde bulunun, stresten kaçının, bol sıvı alın ve iyi beslenin
• Bu hastalıkla kontamine olmuş olabilecek yüzeylere temas etmekten kaçının.
HABER VE FOTO:Samet AKSOY

—TEMA VAKFI TEMSİLCİSİ DEDEOĞLU, RADYO PROGRAMI’NDA, “ERGENE HAVZASI ÇEVRE DÜZENİ PLANI”NIN TRAKYA’YA GETİRDİKLERİ VE GÖTÜRDÜKLERİNİ DEĞERLENDİRDİ.

Haber: Metin KARAKUŞ
TEMA Vakfı Lüleburgaz İlçe Temsilcisi Hakan Dedeoğlu, Babaeski İlçesi’nde, 94.1 Frekansı üzerinden yerel yayın yapan Soylu FM Radyosu’nda, “İnce Çizgi” Programı’nın konuğu oldu.
Ülkenin Çevre sorunları ile 20 yıldır yakından ilgilenen Hakan Dedeoğlu, yaklaşık 2 saat süren canlı yayında, özellikle Yerel Yönetimleri ilgilendiren, “Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’nın” Trakya’ya getirdikleri ve götürdüklerinin genel bir değerlendirmesini yaptı.
Canlı Yayın süresince, Program Yapımcısı Metin Karakuş’un, sorularını çok net bir şekilde yanıtlayan Dedeoğlu, düzgün üslubu ile ayrıca çok önemli açıklamalarda bulundu.
Çevre dostlarınca oldukça büyük bir ilgi çeken İnce Çizgi Programı’nda, Program Yapımcısı Metin Karakuş tarafından Hakan Dedeoğlu’na, yöneltilen başlıca sorular ve verilen cevaplar şunlardan oluştu.
1)-Hazırlanan planların sahibi kim? TRAKAB’ın plan yapma yetkisi var mı?
Cevap: Yasa gereği İl Özel İdareleri İl Çevre Düzeni Planlarını (1/25.000 ölçekli planlar) yapmakla yaptırmakla ve uygulamakla sorumludur. Üç ilin il özel idaresi söz konusu planları bir arada hazırlatmak üzere TRAKAB’ı yetkili kılmışlardır. Planlar hazırlanıp TRAKAB tarafından İl Özel İdareleri’ne görüşülüp onaylanmak üzere iletileceklerdir.
2)-Plan yapma konusunda TRAKAB’a yetki verildiyse, İBB nereden çıktı?
Cevap: TRAKAB, plan yapma ve yaptırma yetkisini 3’lü protokol (Çevre ve Orman Bakanlığı, TRAKAB, İBB arasında) yaparak kullandı. Protokolün taraflarından İBB, planlama sürecine kendi imkânlarıyla katkı koymaktadır.
3)-İBB kendi sınırları dışında proje üretmeye yetkili mi?
Cevap: İBB; 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 24 maddesinin n bendinde belirtilen “Büyükşehir belediyesinin giderleri arasında kamu yararı görülen konularda yurt içi ve yurt dışı kamu sektörü, özel sektör ve sivil toplum örgütleriyle birlikte yapılan ortak hizmetler ve diğer proje giderleri” ifadesi çerçevesinde, kendi sınırları dışında proje üretmeye yetkilidir. Yapılan çalışmalar da Ortak Hizmet Protokolü’ne dayanarak yürütülmektedir.
4)-İMP kimdir, nedir?
Cevap: İMP, İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi; politika, plan, program ve projeleri oluşturmak ve uygulamalara yön vermek üzere, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından bir İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Şirketi olan BİMTAŞ bünyesinde kurularak Mart 2005’de faaliyete geçmiştir. İMP tarafından gerçekleştirilen çok ölçekli planlama çalışmalarının felsefesinde çok sektörlü ve bütüncül yaklaşımlar yatmakta; temelini ise disiplinler arası işbirliği oluşturmaktadır. Bu itibarla IMP çatısı altında; - üst ölçekli planlara açılım sağlamak üzere Ülke ve Bölge Planlama Grubu, - nüfus hareketlerini izlemek üzere Demografi Grubu, - ekonomi-ekoloji ikileminde çevresel ve kentsel sürdürülebilirliği sağlamak üzere Doğal Yapı Grubu, - kentin ekonomik yapısını belirlemek üzere Ticaret ve Hizmetler Grubu ile Sanayi Grubu, - yerleşim alanları ve ortamlarını saptamak üzere Konut ve Yaşam Kalitesi Grubu, - tarihi ve sosyo-kültürel yapı ile turizm faaliyetlerini ele almak üzere Kültür Endüstrileri Grubu, - kentsel işlevler arasında etkin bağlantılar kurmak üzere Ulaşım Grubu ile Lojistik Grubu görev üstlenirken, - Eşgüdüm ve Strateji Grubu plan çalışmalarında sektörel uyumluluğu sağlamak, - Metropoliten Planlama Grubu sektörel plan yaklaşımlarını mekansal boyuta yansıtmak, - Kentsel Tasarım ve Yarışmalar Grubu metropol bütününde öncelik taşıyan noktasal ve alansal projeleri düzenlemek üzere çalışmalar sürdürmektedir. Anılan grup çalışmalarına sayısallaştırılmış ortamlarda fiziki veri katmanlarıyla destek sağlamak üzere bir de Coğrafi Bilgi Sistemleri Grubu bulunmaktadır.
5)-1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Planı’na riayet edilecek mi, planda nasıl bir yenileme yapılacak?
Cevap: /100.000 Ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Planı’nın bir kenara bırakılması mümkün değildir! Aksine 1/25.000 Ölçekli İl Çevre Düzeni Planları’na referans olacak, ilkeleri korunacak olan plan 1/100.000 ölçekli onaylı Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’dır. Bu planın revizyonu ise, alt ölçekli planlar üretilirken, 1/100.000 ölçekli planda görülen eksikliklerin tamamlanması yoluyla yapılacaktır.
6)-Trakya Üniversitesi Ergene Planı’nda denetçi olmasına rağmen, Saray ve Vize’de Çimento ve Termik Santral özel izni veriliyor, plan neden deliniyor?
Cevap: Trakya Üniversitesi 1/100.000 Ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Planı’nda denetçi değil, müelliftir! Bu plan, Çevre Kanunu ve Çevre ve Orman Bakanlığı’nın Kuruluş Kanunu hükümleri uyarınca Çevre ve Orman Bakanlığı’nın sorumluluğu altındadır. Trakya Üniversitesi ise bu planı hazırlayan müelliftir. Telif hakkını düzenleyen kanun uyarınca plan üzerinde bir değişiklik yapılmadan önce müellifin görüşünün alınması gerekir; ancak karar her koşulda plandan sorumlu olan idareye aittir.
7)-Daha önce yaptırılan ve onaylanan 1/25.000 ölçekli planlar korunacak mı? Bu planlardaki öneriler kabul edilecek mi? Değişiklikler olacak mı?
Cevap: Onaylı 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Planı’nın ilkelerine aykırı olmadığı ve birleştirilirken bir sorun görülmediği sürece daha önce yaptırılan ve onaylanan 1/25.000 ölçekli planlar korunacak, öneriler kabul edilecektir.
8)-Halk bu plana nasıl dahil olacak? Vereceğiniz görüşlere ne kadar değer verilecek?
Cevap: Trakya Planlama Çalışmaları kapsamında dört grup toplantı yapılması planlanmıştır. Birinci grup toplantılar tanıtım toplantıları olarak tüm il ve ilçe merkezlerinde gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalara tüm kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, tüm belediyeler, yöredeki tüm sivil toplum kuruluşları ve basın İl Özel İdareleri ve Kaymakamlıklar tarafından davet edilmektedirler. İkinci grup çalışmayı “Vizyon Belirleme Toplantıları” oluşturmaktadır. Kentlerin sahiplerinin orada yaşayan halk olması fikrinden hareketle, bu toplantılar, yerel halkın nasıl bir kentte yaşamayı istediklerini, önerilerini, isteklerini aktaracağı toplantılardır. Belediyelerimizin ve Kaymakamlıkların önderliğinde, kurulmuş durumdaysa Yerel Gündem 21 ve Kent Konseyleri’nce örgütlenmesi gereken bu toplantılar ile her bir kentin gelişme vizyonunun ortaya konması hedeflenmektedir. Bu gelişme vizyonları il merkezlerinde yapılacak geniş bir toplantı ile il gelişme vizyonunu tarif edecektir. Üçüncü grup toplantılar ise, ikinci toplantılarda aktarılan fikirlerin planlara aktarılıp vatandaşlara sunulduğu ve tartışmaya açıldığı ve kararların alındığı toplantılar olacaktır. Son olarak dördüncü grup toplantılarda geliştirilmiş olan plan sunulacak ve vatandaşlarca getirilen yorumlar alınacaktır.
9)-Bu çalışmalar sonucunda ortaya “Marmara Havzası Çevre Düzeni Planı” mı çıkacak? Yapılan planlar İl Çevre Düzeni Planı mı Bölge Planı mı? Niye bölge bu kadar çok vurgulanıyor?
Cevap: Bu çalışmalar sonunda Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerinin 1/25.000 ölçekli İl Çevre Düzeni Planları üretilmiş olacaktır. Planlar, Trakya Alt-Bölgesi bütünlüğü içinde her ilin kendi gelişme planı olarak üretilmektedir. Tanımlanan görevle üç ilin birden İl Çevre Düzeni Planı’nın bir arada hazırlanması, konuya bölge planlama anlayışıyla yaklaşılmasını gerektirmektedir. Marmara Bölgesi’ni bir bütün olarak planlamak, çok merkezli bir gelişmenin yolunu açmak, tabii ki hem ülke, hem bölge hem de bölgedeki kentlerin gelişmesi için faydalıdır. Bu yolla hem kır-kent arası kutuplaşmanın giderilmesi hem de bölge kentleri arasında dengeli bir gelişim sağlanması mümkün olacaktır. Bu çalışmalar, Traya’nın bölgesel ölçekte ve İstanbul Metropolü başta olmak üzere komşu ve yakın illerdeki yerleşim merkezleri ile daha rasyonel ilişkiler kurması, ekonomik, sosyal ve çevresel maliyetleri yüksek işlevlerin daha sağlıklı yapılara dönüştürülmesi, yaratılan katma değerin bölge düzeyinde yaygınlaştırılması gibi temel yaklaşımları barındırmaktadır.
10)-İstanbul için bir plan yapıldı mı? Trakya’yı mı İstanbul’a uyduracaksınız, İstanbul’u mu Trakya’ya?
Cevap: 1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, 14 Temmuz 2006 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nce oy birliği ile onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Ne İstanbul’u Trakya’ya ne Trakya’nın İstanbul’a uydurulması söz konusudur. Ancak, protokolle tanımlanan iş gereği, Marmara Bölgesi bütününde (Kuzey Marmara gelişme aksında) tüm üst ölçekli planlar incelenip birbirleriyle uyumsuzlukları tespit edilmektedir. Bu çalışmanın sonuçları Çevre ve Orman Bakanlığı’na uyumlulaştırma önerileri de içeren bir rapor olarak teslim edilecektir.
11)-Trakya İstanbul’un arka bahçesi mi olacak? İstanbul bütün fabrikalarını Trakya’ya mı gönderecek? İstanbul’daki kentsel dönüşümlerle varoşları mı taşımak istiyorlar, sanayiyi mi?
Cevap: Hayır! İstanbul İli’nin bütün fabrikalarını ve varoşlarını Trakya’ya göndermek de “Arka Bahçe” söylemleri de planlama disiplini içinde kalarak yanıtlanamayacak popüler sloganlardır. Ancak bu soru yanıtlanırken İstanbul ile Trakya Bölgesi arasında nasıl bir işlevsel ve mekansal ilişki kurgulanması gerektiğinden bahsedilmelidir. Bölgenin bir bütün olduğu gerçeğinden hareket edilmektedir. Bir mega-kent ile taşra özellikleri gösteren içine kapalı bir art bölgenin bir arada yaşaması fikri bile gerçekçi değildir. Bilinmektedir ki, tek odaklı bir merkezin her türlü işlevi üstlenmesi, kendi çevresini fakirleştirir ve geri kalmasına sebep olur. Bunun da ötesinde merkezden çeperlere doğru kontrolsüz bir gelişme gerçekleşir. Çorlu, Çerkezköy gibi yörelerin hızlı, kontrolsüz ve düzensiz gelişmeleri, buna karşılık Trakya’nın geri kalanında yaşanan yoksullaşma bunun tipik bir örneğidir. Bölge’de İstanbul dışında gelişme odakları belirlenmesi, çok merkezli ve dengeli mekansal gelişmeyi sağlamak için, İstanbul’daki unsurların yerel oluşumlarla ortaklıklara giderek, bölge bütününde desantralizasyona yönelmesi anlamına gelmektedir. Dengeli gelişme yaklaşımı çerçevesinde İstanbul Metropolü ile Marmara Bölgesi arasında işlevsel ve mekansal bütünlüğün sağlanması amaçlanmakta; bölge genelinde gelişme eğilimleri ortaya konmaya çalışılmaktadır.
12)-Tarım toprakları, meralar, ormanlar göz önüne alınıyor mu? Sadece insan ve sanayinin geleceği mi belirleyici?
Cevap: Çevre Düzeni Planı; dengeli ve sürekli kalkınma amacına uygun olarak ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkan veren, rasyonel doğal kaynak kullanımını sağlamak üzere kalkınma planları ve varsa bölge planları temel alınarak yapılan ve tarım, turizm, konut, sanayi, ulaşım vb. arazi kullanım kararlarını ve politika ve stratejilerini belirleyen bir plandır. Bu bağlamda, bu planların bulunduğu alanda ekolojik, ekonomik, kültürel, sosyal ve fiziki değerlerin bir bütünlük içinde aynı özelliklere sahip mekanlarda birbirine entegre edilmesi amaçlanmaktadır.
13)-Daha önce belirlenmiş olan sanayi alanları korunacak mı? Yeni sanayi alanları açılacak mı?
Cevap: Yürürlükte olan 1/100.000 Ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı ilke olarak Trakya toprakları üzerinde sanayi gelişimini sınırlandırmayı hedeflemektedir. O planda Çorlu, Çerkezköy, Lüleburgaz üçgeni sanayinin yoğunlaştığı alan olarak belirlenmiştir. Sanayi gelişiminin tamamen durdurulamayacağının ayırdın da olarak bu bölgede, OSB’ler içerisinde olmak koşuluyla ve yalnızca belirli nitelikte sektörleri kapsayacak şekilde sanayi gelişimi öngörülmüştür. 1/25.000 ölçekli İl Çevre Düzeni Planları çalışmasında da bu temel ilkeler takip edilmektedir. Ancak daha detaylı olmak üzere sanayi yatırımlarının yalnız ve yalnız OSB’ler içerisinde yapılması; çok su tüketen ve su kirleten sektörlere yer verilmemesi, olası yeni sanayi yatırımlarına yönelik yönlendirmeler olarak belirmektedir. Sanayinin çevreye etkileri bakımından özenle değerlendirilmesi koşuluyla yatırımcılar ile bölgenin içinden gelişen talepleri buluşturmak da bu planlama çalışması sırasında göz önünde tutulmaktadır.
14)-Ergene eski günlerine dönecek mi? Ergene Nehri nasıl temizlenecek? Planlar yapılıyor ama sanki uygulanmıyor.
Cevap: Plan, düzenli gelişmenin bir aracıdır ama bir sihirli değnek değildir. Planla getirilen kararların uygulanması sorumluluğu yöneticilerdedir ama bu kararların doğru uygulandığı sivil toplum kuruluşlarınca ve geniş halk kesimlerince de izlenmelidir. Bu, planların uygulanmaması ya da delinmesi sorununu büyük ölçüde azaltır. Ergene Havzası’nın sağlıklı bir akarsu sistemi haline dönebilmesi için, önce üzerindeki kirlilik yükünün durdurulması sonra da rehabilitasyon programlarının uygulanması gerekir. Bu yöndeki kararlar hazırlanmakta olan il çevre düzeni planlarında yer alacaktır. Bilinmelidir ki Ergene Nehri’nin kurtarılmasının, nehre ve havzaya hem sınaî hem de kentsel atık suların karışmasının durdurulmasından başka bir yolu yoktur!

6 Kasım 2009 Cuma

Polis Memuru Toprağa Verildi

Tekirdağ iline bağlı Çorlu ilçesinde Atatürk Anıtı önünde tabancasıyla kafasına ateş ederek intihar eden polis memuru Mustafa Narat (35), memleketi Tokat'ta toprağa verildi. Evli ve 3 çocuk babası Narat'ın cenazesi yakınları tarafından Tokat'ın Sulusaray ilçesine bağlı Alanyurt Köyüne getirildi. Narat'ın cenazesi köy mezarlığında kılınan namazın ardından toprağa verildi. Cenazeye Mustafa Narat'ın ailesi, yakınları, Sulusaray Kaymakamı İbrahim Civelek, İlçe Belediye Başkanı Şahin Hasgül, emniyet mensupları ve askeri personel ile çok sayıda vatandaş katıldı. Olayın acısını yaşayan polis memurunun annesi Fadime ve eşi Esma Narat'ı sağlık ekipleri sakinleştirmeye çalıştı. Bir süredir oğlunun yanında Çorlu'da kaldığı öğrenilen ve prostat ameliyatı olduğu bildirilen baba Şerafettin Narat ise cenazede güçlükle ayakta durdu. Çorlu Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler Büro Amirliğinde görevli polis memuru Mustafa Narat, Atatürk Meydanı'nda bulunan Atatürk Anıtı yanında, henüz belirlenemeyen nedenle kendisine ait tabancasını kafasına dayayarak, intihar edeceğini söylemiş, olay yerine gelen meslektaşlarının yaklaşık bir saat süren ikna çabalarına rağmen Narat, elindeki silahla kafasına ateş etmişti. Çorlu Devlet Hastanesine kaldırılan Narat, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı.
KAYNAK:www.habercorlu.com
sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...