***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

18 Aralık 2009 Cuma

KRİSTAL-İŞ SENDİKASI TRAKYA ŞUBESİ DİSİPLİN KURULU BAŞKANI DOĞAN, “İŞÇİ ÇIKARILMAYAN TEK SENDİKA OLDUKLARINI SÖYLEDİ”

Haber: Metin KARAKUŞ
Paşabahçe Cam Sanayi A.Ş. Kristal-İş Sendikası Trakya Şubesi Disiplin Kurulu Başkanı Ersay Doğan, Türkiye’de son günlerde sendikal haklarını arayan işçilere haksız yere yapılan olumsuz davranışları değerlendirdi.
Disiplin Kurulu Başkanı Doğan, yaptığı yazılı açıklamasında, bu güne kadar bu kriz sürecinde Türk-İş‘e bağlı bulunan 33 Sendikadan, işçi çıkarımı olmayan tek sendika olduklarını belirterek, şunları kaydetti;
“Kristal-İş Sendikası Trakya Şubesi Disiplin Kurulu Başkanı olarak sendikacılık yapmaktayım. Aynı zamanda Babaeski de üç cam fabrikası işçilerinin yaklaşık 2500 işçinin seçmiş olduğu Babaeskili tek yöneticiyim. Bununla da bir Babaeskili olarak gurur duyuyorum. Sendikamızın Türkiye genelinde 5 Şubesi birde temsilciliği vardır. Bunlar Trakya Şubesi, İstanbul Şubesi, Gebze Şubesi, Mersin Şubesi, Bursa-Yenişehir Şubesi ve Eskişehir Bölge Temsilciliğimizdir. Sendikamızın lokomotifini oluşturan en büyük şube bizim Trakya Şubesidir. Sendikamızın bu güçlü seviyeye gelmesinde tüm genel başkanlarımın ve merkez yöneticilerimin ciddi emekleri geçmiştir. Bu emeği geçenlerin başında gelenlerden şuan ki genel başkanımız olan Bilal Çetin taş’tır. Kendisini kişisel olarak her zaman örnek almaya çalıştığım ve liderlik olarak imrenerek izlediğim ve takip ettiğim bir sendikacıdır. Sendikamızın lokomotifi olan Trakya Şube Başkanımız Habib Çalışkan, aynı zamanda Türk-İş Kırklareli İl Temsilcisidir. Benim sendikada şuan ki görevimde olmama destek olan çaba harcayan insanların başında gelir. Sendikamızın Türkiye genelinde 7000 aktif üyesi vardır. Bunların %90’nı cam %10 ‘nu toprak işçileridir. Şişe cam’a ait cam fabrikalarının %90‘nın da bizim sendikamız örgütlüdür. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu güne kadar bu kriz sürecinde Türk-İş‘e bağlı bulunan 33 Sendikadan, işçi çıkarımı olmayan tek sendikadır. Bu başarıyı da başta genel başkanımız Bilal Çetintaş’a, merkez yöneticilerimize ve tüm şubelerin yönetim, Temsilci kadrolarına borçluyuz. Kristal-iş bugün üyenin söz ve karar sahibi olduğu demokratik sendikal anlayışın temsilcilerindendir. Kristal-iş işçi hak ve özgürlük mücadelesinde yaratılmış bir geleneğin adıdır. Bugün Türk çalışma hayatının ve işçilerin en büyük sorunu, anayasa ve kanunlarla güvence altına alınan işçilerin sendikaya üye olma hakkını baskısız ve hür irade ile kullanmamalarıdır. Özel işyerlerinde çalışan işçilerden sendikaya üye olanlar istifaya zorlanmakta, başarılı olunamazsa işten atılmaktadırlar. İşçiler 150 yıl öncesindeki gibi ‘’ ranza ile tezgâh’’ arasında geçen bir hayata mahkûm gibiler. Sosyal haklar kısılıyor. İşçilerin, sendikaların mücadelesinin ürünü olan sosyal güvenlik hakları tasfiye edilerek, piyasanın, paranın insafına terk ediyor. Bu tablo hiçbir kural, hiçbir değer tanımayan, yalnızca parayı ve karı düşünen, para için insani değeri yok eden paragöz yeni liberal politikaların eseridir. Mesela anlam veremeyerek rahatsız olduğum bir konudan bahsetmek istiyorum sizlere. Dokuz yıllık işçilik hayatımda iki kez grev yaşadım. İkisi de hemen hemen ikişer hafta sürdü. Bu grev süreci içinde birçok kitlelerden birçok sivil toplum örgütlerinden, derneklerden, toplumun her kesiminden destek istedik. Bunların içinde doğal olarak esnaflarımızda vardı. Gerek Lüleburgaz gerek Babaeski’deki esnaflarımızdan destek adı altında şunu istedik; dükkânlarının camlarına veya uygun yerlerine cam işçisinin haklı grevini destekliyoruz yazılı ilanlarımızı yapıştırmalarını istedik. Fazla sıkça olmamış olsa da, astırmayanlar veya yüzümüze sevimli görünüp arkamızdan ilanı çıkartanlar oldu. Ben bunun doğru olmadığını yanlış olduğunu düşünüyorum. Esnafın kendi çarkını döndürebilmesi için işçiye, çiftçiye, memura tüm çalışan kesime ihtiyacı vardır. Onun için çok daha duyarlı olması gerekmektedir. Biz emekçiler çalışanlar zor günümüzde bize el uzatmayanı, destek olmayanı kesinlikle unutmayız. Sizin bizleri şuan dinleyen fakat sendikasız çalışan işçilere, emekçilere sendikanın önemini anlatabilirmisiniz? Sendikasız çalışan arkadaşlarıma benim söyleyeceğim gerçekten sendikadan, sendikalı olmaktan, birlikten beraberlikten, kişisellikten değil de toplumsallıktan korkmasınlar. Sendikaların her ne kadar kimisine işverenci, kimisine siyasi iktidarcı deseler de; bunlar aslında siyasi iktidarın ve sermayenin işverenin yapmış oldukları ucuz politikalardır. Bu kadar işsizliğin olduğu bir dönemde tabii ki iş bulup sendikalı olmak hiçte kolay değildir. Çalışan arkadaşlarımızdan mutlaka kendi iş koluyla ilgili sendikalara gelip üye olmalarıdır. Sendikanın kötüsü olmaz. Ama onların gözünde en yavaş ya da en mücadelesiz sendika bile sendikasızlıktan iyidir. Çünkü sendikanın adı ne olursa olsun temsil ettiği çalışanın maddi ve manevi haklarını vede yasal haklarını korumaktır. Çerçevesi 12 Eylül yasalarıyla çizilmiş çalışma yaşamımızda sorunlar kartopunun çığı dönüşmesi gibi giderek büyüyor ve bizim sorunların çözülmesi, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için ortaya sunduğumuz, dile getirdiğimiz taleplerimiz bütün yönleriyle güncelliğini koruyor. Biz sendikal hak ve özgürlüklerin üzerindeki sınırlama ve kısıtlamaların kaldırılmasını, sendikal yasaların Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelere uygun hale getirilmesini talep ediyoruz. Sendikal örgütlenmenin önünün açılmasının yolu gerçek bir iş güvencesinden geçiyor. İş yasasının iş güvencesini düzenleyen hükümlerinin gerçek bir güvence sağlayacak biçimde yeniden ele alınmasını istiyoruz. Grev hakkı olmadan, sendikanın, sendikacılığın bir anlamı yoktur. Grev hakkının üzerindeki yasakların, hükümete tanınmış grev erteleme yetkisinin kaldırılmasını, grev hakkının hak grevi ve genel grevi de kapsayacak biçimde genişletilmesini istiyoruz. Bir sefalet ücreti konumunda ki asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek bir ücret niteliğine bürünmesi için asgari ücret tespit yönteminin değiştirilerek, asgari ücretin ülke düzeyinde toplu pazarlık yoluyla belirlenmesini talep ediyoruz. İşsizlik te en büyük sosyal problem. İşsizliğin azaltılması, istihdam imkânlarının hemen hemen arttırılması çalışma saatlerinin düşürülmesiyle mümkündür. Haftalık çalışma saatlerinin düşürülerek istihdam imkânlarının arttırılmasını istiyoruz. İçinden geçtiğimiz süreç, mevcudu koruma, günü kurtarma politikalarıyla aşılamaz. Yüz elli yıl önce sendikaları kurup, emeğin hakları için mücadele edenleri inancını, inatçılığını, sabrını, öfkesini, kararlılığını ve cesaretini yeniden kuşanmamız gerekiyor. Yedi yıldır görevde olan AK Parti de kendinden önceki hükümetlerden devraldığı İMF politikalarını, küresel sermayenin politikalarını, büyük bir istek ve gönüllülükle sahiplendi. Dahası onların yapamadıklarını yaptı, yarım bıraktıklarını tamamladı, yaptıklarını da derinleştirdi. AK Parti işçi hakları ve sendikal haklar konusunda neler yaptı hatırlamakta yara görüyorum. Biliyorsunuz AK Parti işçilerle ilgili ilk önemli icraatı 4857 sayılı iş yasasıdır. AK Parti esnek çalışma biçimlerini iş yasasına soktu, 1475 sayılı iş yasasının koruyucu hükümlerini ortadan kaldırdı. AK Parti iş yasasını çıkarırken iş güvencesini resmen budadı. Meclis komisyonda kabul edilen metni meclis genel kurulunda işveren örgütlerinden gelen talepler doğrultusunda değiştirdi. AK Parti döneminde işçi hakları ile ilgili icraatı grev haklarına ilişkindir. AK Parti çalışanların en temel haklarından biri olan grev hakkını, erteleme yoluyla sistemli olarak ihlal etti. Aralarında bizim sendikamızın da yürüttüğü 2001 ve 2003 grevleri de olmak üzere çok sayıda grevi 12 Eylül yasalarına dayanarak engelledi. Yasaklardan yakınan AK Parti, işçi haklarını yasaklamakta beis görmedi. Çifte standartlı davrandı. AK Parti kendinden önceki hükümetlerin “devletin sırtındaki kamburlardan kurtulma”, “devlet pijama, ayakkabı üretemez” diye başladıkları özelleştirmeleri verimli ve karlı kuruluşları satarak sürdürdü. Şaibeli, gölgeli ihaleler yoluyla kamu mallarını tasfiye girişimine devam etti. AK Parti hükümetinin en vahim icraatı ise sosyal güvenlik alanındadır. AK Parti toplumsal yaşamı resmen dinamitleyecek, Türkiye’nin geleceğini karartacak bir adımı sendikaların itirazlarına rağmen attı.”

Hiç yorum yok:

sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...