***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

21 Ocak 2010 Perşembe

“Biyogüvenlik Yasa Tasarısı, toplumsal uzlaşı ile çıkarılmalı”

HABER VE FOTO.Tolga AYAN
Lüleburgaz Hürfikir Gazetesi
TEMA Lüleburgaz Gönüllüsü Hakan Dedeoğlu, Biyogüvenlik Yasa Tasarısı’nın, toplumun her kesimi tarafından tartışılarak ve ortak uzlaşmaya varılarak yasalaşması gerektiğini söyledi.
Konu ile ilgili bir açıklama yapan Hakan Dedeoğlu: “Ülkemizin gıda güvenliğini yani geleceğini koruma altına alacak Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı, sessiz sedasız Meclis Komisyonlarından geçirilerek yasalaştırılmaya çalışılmaktadır. Daha Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı çıkarılmadan, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile ilgili Yönetmeliğin çıkarılmak istenmesi ve söz konusu yasa tasarısı ve yönetmelikle ilgili içeriklerin kamuoyu ile paylaşılmaması güvensizlik ve endişe ortamı yaratmıştır” dedi.
TEMA Vakfı olarak; Hükümeti, Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı’nı geri çekmeye çağırdıklarını belirten Dedeoğlu, medya ve kamuoyunu da, Biyogüvenlik Kanun Tasarısı’nın ulusal yararlar doğrultusunda geliştirilmesi çalışmalarına acilen destek vermeye davet etti.
“Ülkemizin 1992 yılında imzaladığı ve 1996 yılında da resmen taraf olduğu Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gereği, Ulusal Biyogüvenlik Yasası’nın biran önce çıkarılması önemlidir. Ancak yasanın toplumun herkesimi tarafından tartışılarak ve ortak uzlaşıya varılarak yasalaşması en az bunun kadar önemlidir. TEMA Vakfı, Hükümeti Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısını geri çekerek doğal varlıkların ve toplum sağlığının korunmasını adına demokratik tartışma sürecinden geçirmeye davet etmektedir” diyen Dedeoğlu, TEMA Vakfın Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı ile ilgili görüş ve önerilerinin şu şekilde olduğunu söyledi:
Tasarıda, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve Cartegana Uluslararası Biyogüvenlik Protokolüne gerekli gönderme yapılmalı ve yapılan düzenlemenin felsefi temeli ortaya koyulmalıdır.
Tasarı yalnızca GDO ve ürünlerine odaklı bir “GDO Kanunu” özelliğinden çıkarılmalı ve biyogüvenlik kavramının gerektirdiği kapsamlı bir içeriğe kavuşturulmalıdır.
Tasarı ile oluşması öngörülen Biyogüvenlik Kurulu yapısı bürokratik nitelikten, demokratik özelliğe dönüştürülmeli, bu tür bir yapı sağlanmadan, Kurulun ileri sürüldüğü gibi “bağımsız ve özerk” karar alamayacağı bilinmelidir.
Tasarının en belirleyici unsurunu oluşturan “Başvuru-değerlendirme ve karar” süreci bir maddede değil, açıklık ve netlik kazandırılmış birkaç madde de açıklanmalıdır.
Tasarıda, ithal, pazarlama, tüketim dışında GDO ve ürünlerin “işlenmesi süreci de” yeterince açıklanmalıdır.
Kurul ile Bakanlık ilişkileri, hiyerarşik yaklaşım yerine, demokratik anlayışa oturtulmalıdır.
GDO ithali yapılacak ülkelerden, uluslararası geçerliliği bulunan referansların istenilmesi öngörülmelidir.
Çoğunluğu özel kuruluşlara bağlı gerçek ve tüzel kişilerden oluşacak olan GDO ilgililerini “risk yönetimi ve uygulama konusunda” yükümlü kılan anlayış yeniden tartışılmalıdır.
Tasarıya, antibiyotiklere dayanıklı gen içeren GDO ithalinin yasak olduğu açıkça yazılmalıdır.
Bakanlığın uygulayacağı belirtilen “kontrol ve denetimin” hangi süreçler kapsamında ne gibi yöntem ve araçlarla yerine getirileceği açıklanmalıdır.
TEMA Vakfı Bilim Kurulu’nun önerdiği gibi transgenik çalışmaların üniversitelerde ve/veya araştırma enstitülerinde geliştirilerek hayvanlarda deneneceği de, biyoçeşitliliğimizin korunması için, tasarıda yer almalıdır.
Kurul ve Bilimsel Komitelerin kararlarının “yerindelik ve hukuka uygunluk” bakımından idari yargı konusu olduğu, tasarıya eklenmelidir. İdari yaptırım ve ceza hükümleri sadeleştirilmelidir.

Hiç yorum yok:

sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...