***Hoşgeldiniz!!! Trakyadaki en güncel ve en kaliteli haberler için; www.trakyahaberci.com...

27 Kasım 2009 Cuma

Roma Hukuku – 1

YÖK, Türkiye tarihinin hoş olmayan yıldönümlerinden biri olan kendi kuruluş yıldönümü yaklaşırken bu kara günün utançla anılmasını gölgeleyecek, gündemi bulandıracak bir karara imza attı. Nitekim mayası tuttu ve gündem yeni bir ‘gereksiz’ ile dolduruldu.

Söz konusu gereksiz gündemin adı: ‘Roma Hukuku’. Yapılan uygulama karşısında duyarlı çevreler, bu duyarlılıklarının haklı bir göstergesi olarak tepkilerini ortaya koydular. Bu tepkiler yaşanan kaygının doğal bir sonucuydu.

Konu akademik bir mecra ile ilgili olmakla birlikte sonuçları hepimizi ilgilendiriyor. Bu sebeple her vatandaşın müdahil olma hakkı bulunuyor. İşte bu tepkilere tepkisini(!) gösteren akademisyenler de çıkıyor, kendi söylemlerini ortaya koyuyor.

Bu ‘akademik’ hocalardan biri (Doç.Dr. Mustafa ŞENTOP, “Yine mi laiklik elden gidecek-I”, Zaman Gaz., S:27, 27 Ekim 2009 Salı) yapılan uygulamayı haklı göstermeye çalışırken;

« “Roma Hukuku dersinin kaldırıldığı”, “bu dersin Türk hukukunun Batılı temellerini teşkil ettiği”, “bu temellerin değiştirilmeye çalışıldığı”, “İslam Hukuku dersinin getirildiği”, “hukukun İslamlaştırıldığı”, “Roma Hukuku dersinin Cumhuriyet’ten sonra hukukun laikleştirilmesiyle fakültelere konulduğu” gibi tamamen yanlış ve yalan bilgiler...»[1] Diyor.

Listede sayarken «“İslam Hukuku dersinin getirildiği” gibi tamamen yanlış ve yalan bilgiler...» Diyor. Ama 10 satır sonra aynı yazının içerisinde «... bağnazlığın akademi’ye yakışmadığının altını çizmek gerekir; okuyun, öğrenin, bilerek karşı çıkın.»[2] Diyor. Eğer getirilmediyse nasıl okuyor öğreniyoruz? (Soru!) Yani; daha önce okuyup öğrenmiyor muyduk? (Soru!) Yalan yanlış var! Evet, haklısınız.

«Fakültelerde ders başka akademik yapılanma başkadır; birçok ders anabilim dalı yada bilim dalı olarak teşkilat yapısında yer almadığı halde varlığını korumaktadır. ... İslam Hukuku Anabilim Dalı da bilim dalına dönüştürülmüş ve Hukuk Tarihi’ne bağlanmıştır. »[3]

Bilim dalı ile ana bilim dalı arasındaki ayrımın yapılmasında İslam Hukuku’nun; Hukuk Fakülteleri kadrosundaki yapısını emsal göstermek; aynı dersin İlahiyat Fakültelerindeki ve Edebiyat Fakültelerindeki varlığını yok saymak olur.

İslam Hukuku dersinin ısrarla okunmasındaki isteklilik; yazıda; ( «... farklı hukuk sistemlerinin mukayese edilmesi, tartışılması gerekmektedir ... Hukuk kaybolmaktadır.» [4] ) farklı hukuk sistemlerinin tartışılmasının gerekliliği bahisle tekrarlanmaktadır. Söz konusu tartıştırmanın amacı değişimdir! (Türbe kültürüne, insanın insana (şeyh, derviş, keşiş gibi kemirgenlere) taptığı bir şirk düzenine doğru değişim...)

«Güçlünün ve ideolojinin emrinde bir “alet”e dönüşen hukuk “adalet” temelinden büyük ölçüde sapmıştır. Bu gerçeğin temelinde “hukuk algısı”ndaki sorunlar yatmaktadır.» [5] Diyor. Çok klişe bir söylem. Ama bu sözler uygulamayı savunan tarafa yakışmıyor. Çünkü tümüyle doğru!

Son olarak: «İslam Hukuku, tarihî bir hukuk sistemi olmayıp halen birçok ülkede doğrudan ve dolaylı olarak uygulanan bir pozitif hukuk sistemi olduğu için Hukuk Tarihi ile ilişkilendirilmiş olması yanlış bir karardır.» [6] Diyor.

Asıl sorunun gün yüzüne yansıması da burada kendini iyice göstermiş oluyor. Yazı boyunca midede tutulan taş bu satırlarla kusulmuştur.

Çünkü burada ‘pozitif hukuk sistemi’ diye sözü edilen nokta önemli.
Biz ona kısaca ‘şeriat düzeni’ diyoruz!

Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ

Hiç yorum yok:

sağ üst köşede yer alan Önceki kayıtlar'a tıklayarak geçmiş haberlere ulaşabilirsiniz...